ingilizce

10 sinif ingilizce unit 16 ders anlatimi

Okuma Süresi:7 Dakika, 6 Saniye

UNIT FIFTEEN HEALTH and SPORTS

“sağlık ve spor”

These sports : bu sporlar

The names of these sports : bu sporların adları

Gym centre : spor salonu

Cycling : bisiklet ve motosiklet SÜRME sporu

Cycle (v) : bisiklete binmek

CyclIST (n) : bisikletçi, bisiklet binicisi

Bicycle (n) : bisiklet

RIDE a bicycle : bisiklet sürmek

Rowing : kürek çekme

Gymnastic : jimnastik, beden eğitimi

How often : hangi sıklıkta, ne kadar sık

How often do you go to the cinema?

Ne kadar sık sinemaya gidersiniz?

(Hangi sıklıkta sinemaya gidersiniz?)

Where are you NOW? “ŞİMDİ neredesiniz?”

Where were you YESTERDAY? “DÜN neredeydiniz?”

You CAME to the library. “Kütüphaneye geldin.”

You DIDn’t COME to the library. “Kütüphaneye gelmedin.”

DID you COME to the library? “Kütüphaneye geldin mi?”

Can : -e bilir, -a bilir “şimdiki zaman-present”

Could : -e bildi, a-bildi “geçmiş zaman- past”

I could not come to the library. “Kütüphaneye gelemedim.”

I couldn’t come to the library.

I could not sleep last night. “Dün gece uyuyamadım.”

I couldn’t sleep last night.

I HAVE a tootache. “Diş ağrısına sahibim. Dişim ağrıyor.”

I HAD a tootache YESTERDAY. “DÜN dişim ağrıyordu.”

I TOOK a painkiller. “Bir ağrı kesici aldım.”

I DID not TAKE a painkiller. “Bir ağrı kesici almadım.”

DID you TAKE a painkiller? “Bir ağrı kesici aldın mı?”

I HAVE TO go to the dentist. “Dişçiye gitmek zorundayım. ŞİMDİKİ ZAMAN”

I HAD TO go to the dentist YESTERDAY.

“DÜN dişçiye gitmek zorundaydım.”

Decayed : çürümüş, çürük

Pull out : dışarıya çekmek, diş çekmek J

Pull my decayed tooth out : Çürük dişimi çek

I COULD only drink some water. “Sadece su içebildim.”

I COULD only visit my parents.

“Sadece anne babamı ziyaret edebildim.”

I COULD only answer five questions.

Sadece beş soru cevaplayabildim.”

I COULD only see your father.

“Sadece babanı görebildim.”

I could not speak for some time.

“Bir süre konuşamadım.”

I could not go to Rize for a long time.

“Uzun zamandır Rize’ye gidemedim.”

Because (peşine cümle gelir) : çünkü

Because of (peşine isim gelir) : sebebiyle, -den dolayı

I can’t buy the car because it is expensive.

“Arabayı satın alamam çünkü o pahalıdır.”

I can’t buy the car BECAUSE OF its price.

“Fiyatından dolayı arabayı satın alamam.”

I can’t come to the party because I have got a headache.

“Partiye gelemem çünkü bir baş ağrısına sahibim.”

I can’t come to the party BECAUSE OF my headache.

“Baş ağrımdan dolayı partiye gelemem.”

Examine (v) : check, control, muayene etmek

The dentist examined his tooth. “Dişçi dişini muayene etti.”

The dentist decidED. “Dişçi karar verDİ.”

The dentist decided to pull. “Dişçi çekmeye karar verdi.”

The dentist decided to pull the tooth out.

“Dişçi dişi çekmeye karar verdi.”

Mehmet is fine NOW. “Mehmet ŞİMDİ iyidir.”

He was ill YESTERDAY. “O DÜN hastaydı.”

Sound (v) : gibi görünmek, ses

You SOUND ill. “Hasta gibi görünüyorsun.”

VOICE “ses” “Sesin hasta sesi gibi”

You LOOK ill. “Hasta görünüyorsun.”

APPEARANCE “görünüş”

I didn’t feel well. “(kendimi) iyi hissetmiyordum.”

I wasn’t well. “İyi değildim.”

I am not well. “İyi değilim.”

What’s up? What is happening?

İll (adj): hasta

GET ill (v): hastalanmak

He HAD TO study for his final exam.

“O final imtihanı için çalışmak zorundayDI.”

Accept (v) : kabul etmek

I accept your excuse. “Özürünü/mazeretini kabul ediyorum.”

Hand in : vermek, teslim etmek

I promise I WILL bring my homework on Wednesday.

“Söz veriyorum. Çarşamba günü ödevimi getireceğim.”

I promise I WILL study hard.

“Söz veriyorum çok çalışacağım.”

HAVE TO “zorunda olmak” : şimdiki zamanda,

HAD TO “zorunda olmak” : geçmişte zorunluluk anlatır.

We HAD TO wear black uniforms in the past.

“Geçmişte sıyah okul önlükleri giymek zorundayDIk.”

CAN : bir eylemi şimdiki zamanda yapabildiğimizi

COULD : bir eylemi geçmişte yapabildiğimizi anlatır.

I can’t run fast now. “Şimdi hızlı koşamam.”

I COULD run fast in the past. “Geçmişte hızlı koşabilirdim.”

Which three sportS: hangi üç spor

Do you like? Sever misin?

Three sports you like most : en çok sevdiğin üç spor

Regular (adjective) : düzenli

Regular verbs : düzenli fiiller

regularLY (adverb) : düzenli olarak, düzenli bir şekilde

study regularLY : düzenli bir şekilde çalış

fit : sağlam, sıhhatli, iyi

You LOOK fit. : Sağlıklı gözüküyorsun.

You ARE fit. : Sağlıklısın.

“Look, sound, smell, taste, feel; duyu organları ile ilgili fiillerden sonra SIFAT (adjective) gelir.Bu fiiller BE (am, is, are, was, were) gibi düşünülür.”

I FEEL fit. : Sağlıklı hissediyorum.

: “Sağlığım yerinde, iyiyim.”

I am fit. : Sağlıklıyım. “İyiyim.”

I DON’T feel fit. : “(kendimi) sağlıklı hissetmiyorum.” (kendimi : iyi hissetmiyorum.”

I am not fit. : Sağlıklı değilim. “iyi değilim.”

Take exercise (v) : alıştırma yap, egzersiz yap

Take exercise REGULARLY. : Düzenli bir şekilde egzersiz yap

Have a balanced diet : dengeli bir diyete sahip ol.

“dengeli beslen”

You want : istersin

You want TO be : olmak istersin

You want to be STRONG : güçlü olmak istersin

IF you want to be strong, : güçlü olmak istersen,..

If you want to be strong, take exercise regularly.

Take exercise regularly if you want to be strong.

“Güçlü olmak istersen düzenli bir şekilde egzersiz yap.”

Advise (v) : akıl vermek, tavsiye etmek

I ADVISE you to take exercise.

Egzersiz yapmanı tavsiye ediyorum.

I ADVISE you to walk

Yürüyüş yapmanı tavsiye ediyorum.

I ADVISE you TO GO JOGGING.

Tempolu koşu yapmanı tavsiye ediyorum.

I ADVISE you TO study your lessons.

Derslerinize çalışmanızı tavsiye ediyorum.

If you go jogging, your physical condition will improve.

Yürüyüş yaparsan, fiziksel durumun gelişir.

Thank you for your adviCe.

Tavsiyen için teşekkürler.

Physical condition : fiziksel durum

Train(v) : öğretmek, talim ettirmek, çalıştırmak

TrainER (n) : Öğretici, talim ettirici, çalıştırıcı

The advantages of jogging : tempolu yürüyüş yapmanın avantajları

Do sports : spor yapmak

Be fit : sağlıklı olmak, formda olmak

Become happy : mutlu olmak

Martial : dövüş sporu, savaşçı

Martial arts : dövüş sanatları/sporları

Be interested in : ilgilenmek, merakı olmak

I am interested in martial arts.

Dövüş sanatlarıyla ilgileniyorum.

Semih is interested in martial arts.

Semih dövüş sporlarıyla ilgileniyor.

Azim and Macid are interested in martial arts.

Azim ve Macid dövüş sporlarıyla ilgileniyor.

Are you interested in martial arts?

Dövüş sporlarıyla ilgileniyor musun?

What are you interested in?

Ne ile ilgileniyorsun?

What is Kadir interested in?

Kadir ne ile ilgileniyor? Kadir neye meraklı?

Equipment : araç, gereç

Equipment : tool, device “araç, gereç”

Give up : bırakmak

Stop : durdurmak,

Give up = stop

Avoid : kaçınmak

Avoid eatING before bedtime : yatmadan önce yemek yemekten kaçın

: Yatmadan önce yemek YEME.

Avoid drivING fast : Hızlı araba kullanmaktan kaçın

: Hızlı araba kullanMa.

Tired (sıfat) : yorgun

Get tired (fiil) : yorulmak

Fat (sıfat) : şişman

Get fat (fiil) : şişmanlamak

Fatty (sıfat) : yağlı

Fatty food : yağlı yiyecekler

Avoid eatING fatty food : yağlı yiyecekler yemekten sakın

Don’t eat TOO MUCH : aşırı yeme, çok yeme

Don’t sleep TOO MUCH : aşırı uyuma, çok uyuma

Don’t talk TOO MUCH : aşırı konuşma, çok konuşma

Do ice-skating : buz pateni yapmak

Do exercise : egzersiz yapmak

What a pity : ne yazık, vah vah

It is important TO…. –mek, -mak önemlidir.

It is important to be fit. : Formda olmak önemlidir.

It is important to be kind. : Kibar olmak önemlidir.

It is important to study regularly. : Düzenli çalışmak önemlidir.

It is important to eat healthy food. : Sağlıklı besinler yemek önemlidir.

TO GET RID OF : -den kurtulmak

AVOID : kaçınmak, uzak durmak, yanına yaklaşmamak

Over : üzerinde

Heavy (sıfat) : ağır

Light (sıfat) : hafif

WEIGHT (isim) : ağırlık

OVERweight : fazla kilo, fazla kilolu, aşırı ağırlık

Become overweight : aşırı kilolu olmak

People become overweight : İnsanlar aşırı kilolu olurlar

Do people become overweight? : İnsanlar aşırı kilolu olurlar mı?

Why DO people become overweight? : İnsanlar niçin aşırı kilolu olurlar?

Find out (v) : bul, ortaya çıkar

Give up : bırakmak

Stop : durdurmak

Give up = stop

Junk food : abur cubur, yararsız yiyecekler

Give up eatING junk food : abur cubur yemeyi bırak

Avoid eatING junk food : abur cubur yemekten kaçın

Go on a diet : diyet yapmak, perhiz yapmak

Go on(v) : devam etmek

Continue (v) : devam etmek

Go on = continue

Possible : mümkün

IMpossible : mümkün değil

Cut down : azaltmak

Cut down ON fat : yağı azalt

Cut down on salt : tuzu azalt

Cut down on sugar : şekeri azalt

Do sports : spor yapmak

Avoid sweetS : tatlı şeylerden kaçın

Avoid salty food : tuzlu yiyeceklerden uzak dur

To be determined : kararlı olmak

immediate : anında, hemen, ivedi

immediate results : anında sonuç, anında çözüm

Key word : anahtar kelime

Agony aunt : DERT ORTAĞI

Agony column : dert ortağı sütunu

I am sure you will be successful.

Başarılı olacağından eminim.

Confident (sıfat) : emin, kendine inanan

A fitness centre : a place where we do exercises

: A place where we do sports

Cut down : azaltmak

Reduce : azaltmak

Cut down = reduce

Determined (sıfat) : kararlı, azimli

Be determined (v) : kararlı olmak, azimli olmak

What is the matter with you? Neyin var?

What is the matter with Adil? Adil’in nesi var?

What is the matter with him? Onun nesi var?

Happy
Happy
0
Sad
Sad
0
Excited
Excited
0
Sleepy
Sleepy
0
Angry
Angry
0
Surprise
Surprise
0

Average Rating

5 Star
0%
4 Star
0%
3 Star
0%
2 Star
0%
1 Star
0%

Bir Cevap Yazın