ingilizce

12 sinif ingilizce unit 6 species in danger anlatim

Okuma Süresi:4 Dakika, 37 Saniye
Loader Loading…
EAD Logo Taking too long?

Reload Reload document
| Open Open in new tab

İndir/Yükle [14.52 KB]

UNIT 6
SPECIES IN DANGER
“Tehlikedeki türler”
WHY SOME SPECIES ARE BECOMING EXTINC “ Niçin bazı türler yok oluyor.”
Species: TÜR
Some species: Bazı türler
Become extinct(v): nesli tükenmek, yok olmak
There is nothing. “Hiç bir şey yok.”
There is NOT anything. “Hiç bir şey yok.”
There is nothing unusual. “Olağanüstü bir şey yok.”
There isn’t anything unusual. “Olağanüstü bir şey yok.”
Some species are becoming extinct.
“Bazı türler yok oluyor. –Bazı türlerin nesli tükeniyor.”
There is nothing unusual about species to become extinct.
“Türlerin yok olması hakkında görülmedik, olağandışı, bir şey yok.”
Extinction: yok olma
Go on: devam etmek
Continue: devam etmek
Extinction goES on. “Yok olma, canlıların ölmesi, devam ediyor.”
All the time: her zaman
Happen: olmak
Must happen: olmak zorunda
Fair: adaletli, adil
Fairly: adaletli, adil bir şekilde, adilce
Record(v): kaydetmek
Be + V3: pasif yapı
BE + recorded: kaydedilmek
(am, is, are)
Deny(v): yalanlamak, reddetmek
DenIABLE: inkar olunabilir, yadsınabilir
UNdeniable: inkar edilemez, yadsınamaz
Cause(v): sebebiyet vermek, sebep olmak
Speed up(v): hızlandırmak
Quick: hızlı, çabuk

quickEN (v): hızlandırmak
percent: yüzde
25 percent: yüzde yirmi beş
Mammal species: memeli türler
Bird species: kuş türleri
( 25 %) Twenty five percent of mammal species: memelilerin yüzde yirmi beşi
( 12 %) twelve percent of bird species: kuş türlerinin yüzde on ikisi
Threaten (v): gözdağı vermek, korkutmak
We threaten them. “Biz onları korkutuyoruz.”
We ARE threaten by them. “Onlar tarafından korkutuluyoruz.”
= They threaten us. “Onlar bizi korkutuyor.”
Threaten (v): korkutmak
BE threatenED: korkutULmak
Estimate (v): tahmin etmek
Read (v): okumak
Will read: okuyacak
Will HAVE read: okuMUŞ olacak
Finish: bitirmek
Will finish: bitirecek
Will HAVE finishED: bitirmiş olacak
Become extinct: yok olmak, nesli tükenmek
Will become extinct: yok olacak, nesli tükenecek
Will HAVE become extinct: yok olmuş olacak, nesli tükenmiş olacak
Precaution (N): önlem
Serious precautions: ciddi önlemler
Take serious precautions: ciddi önlemler almak
Before we take some serious precautions,.. “Ciddi tedbirler, önlemler, almadan önce..”

2.
People threaten: insanlar tehdit ediyor
Survival: yaşamı sürdürme
Animal species: hayvan türleri
The Survival of animal species: hayvan türlerinin yaşamlarını sürdürmesi
People threaten animal species: İnsanlar hayvan türlerini tehdit ediyorlar
Chop(v) = Cut (v): kesmek,
By chopping down: keserek
By chopping down rainforest: yağmur ormanlarını keserek
Rainforests are animals’ habitat. “Yağmur ormanları hayvanların yaşadığı yerlerdir.”
Die out: soyu tükenmek, yavaş yavaş sönüp gitmek
Animal species are dying out in this way. “Hayvan türleri bu şekilde yok oluyor.”
Animal species are becoming extinct in this way. “Hayvan türleri bu şekilde yok oluyor.”
Appear: ortaya çıkmak
DISappear: ortadan kaybolmak, yok olmak
Plants are disappearing. “Bitkiler yok oluyor.”
Species of plants are disappearing. “Bitki türleri yok oluyor.”
Many species of plants are disappearing. “Pek çok bitki türü yok oluyor.”
Because of: -den dolayı, sebebiyle
Because of population: nüfustan dolayı
Because of INCREASING population: artan nüfustan dolayı
Because of industrialization: sanayileşme, ENDÜSTRİLEŞME den dolayı,
Keep on(v): devam etmek
Keep on building: inşa etmeye devam etmek, yapmaya devam etmek
Keep on building houses: evler yapmaya devam etmek
Keep on building factories: fabrikalar yapmaya devam etmek
In the fields: tarlalarda
In the forestS: ormanlarda
A person destroyS: bir kişi yıkar, yok eder, bozar
When a person destroyS: bir kişi yıktığı zaman, bir kişi yok ettiği zaman
When a person destroyS a habitat,
“bir kişi bir hayvanın yaşadığı / bir bitkinin yetiştiği yeri yok ettiği zaman”
All species in that habitat: O yerdeki, o alandaki, o çevredeki, o bölgedeki, bütün türler
Reptiles: sürüngenler
ınsects: böcekler
Die out (v): nesli tükenmek
Insects and fish are dying out. “Böcekler ve balıklar ölüyor.”
BECAUSE they are losing their homes. “Çünkü evlerini kaybediyorlar.”
Because they are losing their habitats. “Çünkü yaşadıkları yerleri kaybediyorlar.”

3.
Because of OVERHUNTING: “Aşırı avlanmadan dolayı, aşırı avlanma sebebiyle.”
Poacher (n): KAÇAK avcı
Hunt (v): avlanmak
HUNTER (n): avcı
Poachers HAVE BEEN HUNTING the Tibetan Antelope.
“Avcılar Tibet Antilobunu öldürmekteler.”
“Geçmişte öldürmeye başlamışlar hala da öldürüyorlar, eylem geçmişte başladı hala devam ediyor.”
Poachers kill elephants. “Avcılar filleri öldürüyorlar.”
Elephants ARE killED. “Filler öldürülüyor.”
Elephants are ALSO killed. “Filler DE öldürülüyor.”
Because people HAVE BEEN USING their tusks for jewellery.
“Çünkü insanlar onların dişlerini takı yapmak için kullanmaktalar.”
Other RARE animals: diğer NADİR hayvanlar
Other rare animals THAT have been threatenED “tehdit edilen diğer nadir hayvanlar”
Other rarer animals that have been threatened WITH extinction
“Yok olmakla tehdit edilen diğer nadir hayvanlar”
Danger of extinction: yok olma tehlikesi
Face danger of extinction: yok olma tehlikesiyle karşı karşıya gelme
Some types of whales: bazı balina türleri
Started to FACE: yüzleşmeye başladı, karşı karşıya gelmeye başladı
Started to face extinction:
yok olmayla yüzleşmeye başladı, yok olmayla karşı karşıya geldi, yok olmayla yüzleşmeye başladı
Ban (v): y asaklamak
To ban whaling: balina avcılığını yasaklamak

4.
pollute (v): kirletmek
Polluting air: havayı kirletme
Polluting water: suyu kirletme
Cause (v): sebebiyet vermek, yol açmak
Pollution (n): kirlilik
Pollution causeS some species to die. “kirlilik bazı türlerin ölmesine sebebiyet verir, yol açar.”
Waste: atık
Dump (v): dökmek, boşaltmak
The waste from factories: fabrika atıkları
The waste from factories makeS rivers polluted. “Fabrika atıkları nehirleri kirletir.”
The fish THAT live in the river: nehirde yaşayan balık
Poison (n): zehir
Poisoned: zehirli
GET poisoned: zehirlenmek
The fish in the river: nehirdeki balıklar
The fish in the river GET poisoned. “Nehirdeki balıklar zehirlenir.”
The birds THAT eat the fish: “Balıkları yiyen kuşlar”
The birds THAT eat the POISONED fish: “Zehirli balıkları yiyen kuşlar”
In some parts of the world: Dünyanın bazı kısımlarında
The seaS: denizler
Pollute (v): kirletmek
BE polluteD: kirletİLmek
Seas are polluted. “Denizler kirletiliyor.”
Seas are polluted by OIL SPILLS. “Denizler dökülen petrolle kirletiliyor.”
OIL SPILLS cause damage. “Denize dökülen petrol zarara/hasara / tahribata sebebiyet verir.”
Fragile (adj.): nazik, narin, hassas
The birds living there: orada yaşayan kuşlar
Eventually: sonunda, er geç, nihayet
Species of frogs: kurbağa türleri
Species of toads: kara kurbağa türleri

Decline (v): azalmak, düşmek
Because of water pollution: su kirliliği sebebiyle
Mortal: ölümlü, beşer, fani
IMmortal: ölümsüz, ebedi
Everybody is mortal. “Herkes ölümlüdür. – Herkes fanidir.”
We are mortal. “Biz ölümlüyüz, faniyiz, bir gün öleceğiz.”
No one is IMmortal. “Hiç kimse ölümsüz değildir.”
No species is immortal. “Hiçbir tür ölümsüz değildir.”

Happy
Happy
0
Sad
Sad
0
Excited
Excited
0
Sleepy
Sleepy
0
Angry
Angry
0
Surprise
Surprise
0

Average Rating

5 Star
0%
4 Star
0%
3 Star
0%
2 Star
0%
1 Star
0%

Bir Cevap Yazın