ingilizce

9 sinif ingilizce unit 11 konu anlatimi

Okuma Süresi:13 Dakika, 42 Saniye

UNIT 11

NOW and THEN (Bir zamanlar)

Look at the Picture : resme bakınız

Tick (v) : işaretle (doğru işaretini koy)

Suitable (adj) : uygun, münasip, müsait

Suitable = appropriate

Suitable adjective : uygun sıfat

Tick the suitable adjective : uygun sıfatı işaretle(yiniz). J

Crowded : kalabalık quiet : sessiz, sakin

Safe : güvenli dangerous : tehlikeli

Modern : modern, çağdaş ancient : tarihi, eski

İnteresting : ilginç boring : sıkıcı

Now : şimdi

Then : o zaman / eskiden

Be: am, is, are present (şimdiki zaman)

was, were past (GEÇMİŞ ZAMAN)

was : tekillerde

were : çoğullarda kullanılır.

How do you spend your weekend? Hafta sonlarını nasıl geçirirsin?

How do you USUALLY spend your weekend?

Hafta sonlarınını GENELLİKLE nasıl geçirirsin?

Where was Bob at the weekend? Bob haftasonunda neredeyDİ?

How was your weekend? Hafta sonun nasıldı?

It was great. O harikaydı.

Really? Gerçekten mi?

Where were you? Neredeydin?

I was in Bodrum. Bodrum’daydım.

How was the weather? Hava nasıldı?

It wasn’t hot. Sıcak değildi.

It was sunny. Güneşliydi.

Was it (Bodrum) crowded? Bodrum kalabalık mıydı?

It was quiet. Sessizdi. (kalabalık değildi.)

Were you with your friends? Arkadaşlarınla mıydın?

I was with my parents. Annem ve babamla birlikteydim.

How was the hotel? Otel nasıldı?

We weren’t in a hotel. Otelde değildik.

We were in a pension. Pansiyondaydık.

NOW / Şimdi

Now, I am at home. Şimdi, evdeyim.

Now, My parents are in Bodrum. Şimdi, Annem babam Bodrum’dadır.

Now, The weather is sunny. Şimdi, hava güneşlidir.

LAST WEEKEND / Geçen hafta sonu

LAST WEEKEND, I WAS at home.

GEÇEN HAFTA, evdeyDİm.

LAST WEEKEND, My parents WERE in Bodrum.

GEÇEN HAFTA, annem babam Bodrum’daydı.

LAST WEEKEND, The weather WAS sunny.

GEÇEN HAFTA, hava güneşliydi.

SAMPLE SENTENCES. Örnek cümleler

I was in Bodrum. Bodrum’daydım.

The film was interesting. Film ilginçti.

My parents were with me. Annem babam benimleydi.

There were a lot of studentS in the class.

Sınıfta bir çok öğrenci vardı.

He was at home. O evdeydi.

She was ill. O hastaydı.

They were in the restaurant. Onlar hastanedeydiler.

They were here. Onlar buradaydılar.

Was he at home? O evde miydi?

Was she ill? O hasta mıydı?

Were they in the restaurant? Onlar lokantada mıydılar?

Were they here? Onlar burada mıydılar?

You were at the macth last night.

GEÇEN GECE maçtaydınız.

I was at the party. Partideydim.

They were in Samsun. Onlar Samsunda’ydı.

I was born in Rize. Rize’de doğdum.

Where were you born? Nerede doğdun?

I was born in 1995. 1995 yılında doğdum.

When were you born? Ne zaman doğdun?

Tuğba was born in Kastamonu.

Tuğba Kastamonu’da doğdu.

Where was TUĞBA born?

Tuğba nerede doğdu?

Gökçen was born in 1994.

Gökçen 1994 yılında doğdu.

When was Gökçen born?

Gökçen ne zaman doğdu?

There are some apples in the kitchen NOW.

ŞİMDİ mutfakta birkaç tane elma var.

There WERE some apples in the kitchen an hour AGO.

BİR SAAT ÖNCE mutfakta birkaç elma varDI.

There is a film on tv NOW.

ŞİMDİ televizyonda bir film var.

There WAS a film on tv LAST NIGHT.

DÜN GECE televizyonda bir film varDI.

What was the film about? Film ne hakkındayDI?

What was IT about? O ne hakkındayDI?

Paint (v) : boya

Painter (n) : boyaCI J ressam

The life of a painter : bir ressamın hayatı

About the life of a painter : bir ressamın hayatı hakkında

At the conference: : konferansTA

There WERE a lot of famous PEOPLE at the conference.

Konferansta bir çok ünlü kişi varDI.

LISTENING / SPEAKING

Person : kişi

Punctual : dakik

A punctual person: dakik bir kişi, işe vaktinde gelen bir kişi

Ali is a punctual person.

Ali dakik biridir. (Geç kalmaz. Vaktinde gelir.)

Justin is late.

Justin geçikti. (şimdi)

Justin WAS late YESTERDAY.

DÜN Justin geçikti.

Ali is late for school TODAY. Ali BUGÜN okula geç kaldı. ŞU AN burada alması gerekiyordu, ama YOK. (ŞİMDİ okulda değil.)

Justin WAS late for work. Justin işe geç kaldı.

Because: çünkü (kendisinden sonra CÜMLE gelir.)

I can’t go out because the weather is rainy.

I can’t come because I am ill. (cümle)

Gelemem çünkü hastayım.

Because of: – den dolayı (kendisinden sonra İSİM gelir, cümle gelmez)

I can’t go out because of the weather. (isim)

HavaDAN dolayı dışarı çıkamam.

I can’t go out because of the RAINY weather. (isim)

YAĞMURLU havaDAN DOLAYI dışarı çıkamam.

I can’t come because of my illness. (isim)

Hastalığımdan dolayı gelemem.

Because of the accident : kazadan dolayı

Because of you : senin yüzünden

Patient : sabırlı

A patient man : sabırlı bir adam

A teacher must be patient. Öğretmen sabırlı olmalıdır.

Be going to : -ecek, -acak

Be (am, is, are) going to : -ecek, -acak

Be going to learn : öğrenecek

I am going to learn: öğreneceğim

He is going to learn: öğrenecek

They are going to learn: öğrenecekLER

Dismiss (v) : işten çıkarmak, kovmak

Mr Robins IS GOING TO dismiss Justin.

Bay Robins Justin’i işten çıkaracak.

Truth : gerçek, doğru

Tell (v) : söylemek

Tell the truth : doğruyu söylemek

Boss : patron

Ali is late . Ali gecikti.

Veli is going to be LATE . Veli gecikecek, geç kalacak

You WERE at school YESTERDAY.

DÜN okuldayDInız.

Ali WAS at school YESTERDAY.

Ali DÜN okuldayDI.

WERE you at school YESTERDAY?

DÜN okulda mıyDInız?

WAS Ali at school YESTERDAY?

Ali DÜN okulda mıyDI?

Ali was NOT at school YESTERDAY.

Ali DÜN okulda DEĞİLdi.

You were NOT at school YESTERDAY.

DÜN okulda DEĞİLdiniz.

I was at the dentist. Dişçideydim.

Ali was at the dentist. Ali dişçideydi.

She was at the dentist. O dişçideydi.

We were at the dentist. Biz dişçideydik.

They were at the dentist. Onlar dişçideydiler.

Fatih was with Çağatay. Fatih Çağatay’la birlikteydi.

Engin was with Berk. Engin Berk’le birlikteydi.

(Engin Berk’leydi.)

WHO was with Berk? (Engin) Kim Berk’le birlikteydi? (özneyi soruyor)

WHO was with Çağatay? (Fatih)

Kim Çağatay’la birlikteydi? (özneyi soruyor)

Who was FATİH with? (Çağatay)

Fatih KİMİNLE birlikteydi? (Kişi/nesneyi soruyor)

Fatih was with Çağatay. Fatih Çağatay’la birlikteydi.

Who was ENGİN with?

Engin KİMİNLE birlikteydi? (Kişi/nesneyi soruyor)

ENGİN was with Berk. Engin BERK’le birlikteydi.

I was with my mother.

Ben annemle birlikteyDİm.

You were with your mother.

Sen annenle birlikteyDİn.

He was with his mother.

O annesiyle birlikteyDİ.

She was with her mother.

O annesiyle birlikteyDİ.

We were with our mothers.

Biz annelerimizle birlikteyDİk.

You were with your mothers.

Siz annelerinizle birlikteyDİniz.

They were with their mothers.

Onlar anneleriyle birlikteyDİler.

Change (N) : değişiklik

changeS : değişiklikLER

There are some changeS in my home town.

Kasabamda birkaç değişiklik(LER) var.

Are there ANY changeS in your home town?

Senin kasabanda hiç değişiklik var mı?

How do you feel about the changes?

Değişiklikler hakkında ne HİSSEDİYORsun?

Church : kilise

petrol station : benzin istasyonu (benzinlik)

College : kolej, okul

statue /steçyu/ : heykel

Funfair : lunapark

PRESENT (şimdi) Şu anki durum

PAST (geçmiş) geçmiş zamandaki durum

USED TO + V1 “-erdi, ardı”

(Geçmişteki alışkanlıklarımızı anlatır)

Used to run : koşardı (artık koşmuyor)

Used to drink : içerdi (artık içmiyor)

Used to swim : yüzerdi (artık yüzmüyor)

Used to clean : temizlerdi, eskiden temizlerdi (artık temizlemiyor)

Used to visit : ziyaret ederdi, eskiden ziyaret ederdi

(artık ziyaret etmiyor)

I used to run in the past. Geçmişte (eskiden) koşardım. (artık koşmuyorum.)

He used to drink milk. O süt içerdi. (artık süt içmiyor)

They used to swim. Onlar yüzerdi.

(artık yüzmüyorlar)

The young used to visit the old.

Gençler yaşlıları ziyaret ederdi.

We used to read a lot.

Biz çok okurduk.

The students used to play football.

Öğrenciler futbol oynardı.

Ebru used to eat fast food.

Ebru hazır yiyecekler yerdi.

Gülseren used to watch tv.

Gülseren televizyon seyrederdi.

We used to draw pictures.

Resimler yapardık.

ÖZNE + USED TO + V1 + NESNE

I

You

He

She + USED TO + drink + milk.

It

We

You

They

I used to drink milk. Ben süt içerdim.

You used to drink milk. Sen süt içerdin.

He used to drink milk. O süt içerdi.

We used to drink milk. Biz süt içerdik.

You used to drink milk. Siz süt içerdiniz.

They used to drink milk. Onlar süt içerdi.

Cümleleri soru ve olumsuz yaparken DID yardımcı fiilini kullanıyoruz.

DID yardımcı fiilini kullandığımızda da USED TO yapısınıdaki

“D” yi kaldırıyoruz. “USE TO” şeklinde yazıyoruz.

DID I useD to drink milk? (yanlış)

Ancak DID yardımcı fiilini kullanınca FİİLİN BİRİNCİ (V1) halini yazıyoruz.

DID I use to drink milk?

(Geniş zamandaki DOES yardımcı fiiline benziyor, nasıl DOES ı kullandığımızda fiilin birinci (yalın) halini kullanıyorsak DID i kullandığımızda da fiilin birinci halini kullanıyoruz.)

Ali used to drink milk. (+) Did Ali use to drink milk?

They used to swim. (+) Did they use to swim?

We used to run. (+) Did you use to run?

Ali DID not USE to drink milk.

Ali süt içmezdi. (Süt içme alışkanlığı yoktu.)

They DID not USE to drink milk.

Onlar süt içmezdi. (Süt içme alışkanlıkları yoktu)

We DID not USE to drink milk.

Biz süt içmezdik. (Süt içme alışkanlığımız yoktu.)

Şenay used to walk to school.

Şenay okula yürürdü.

DID Şenay USE to walk to school ?

Şenay okula yürür müydü?

Şenay DID not USE to walk to school.

Şenay okula yürümezdi.

We USED TO EAT fish.

Balık yerdik. (eskiden balık yeme alışkanlığımız vardı)

DID you USE TO eat fish ?

Balık yer miydiniz? (Eskiden balık yeme alışkanlığınız var mıydı?)

We DID not USE to eat fish.

Balık yeme alışkanlığımız yoktu. (Balık yemezdik.)

DID NOT = DIDN’T

There USED TO BE a cinema here.

Burada (eskiden) bir sinema vardı.

There USED TO BE a park here.

Burada (eskiden) bir park vardı.

There USED TO BE a tall building.

Orada eskiden yüksek bir bina vardı.

There USED TO BE a statue in the square in the past.

Eskiden (geçmişte) meydanda bir heykel vardı.

There is a college near the funfair.

Lünaparkın yanında bir kolej var.

There isn’t a statue in the square NOW.

Meydanda bir heykel yok şimdi.

Still : hala

Place (n) : yer

in its place : onun yerinde

Miss (v): özlemek

I miss my children. Çocuklarımı özlerim.

He missES his children. Çocuklarını özler.

They miss their children. Çocuklarını özlerler.

Narrow : dar

Wide : geniş

Today : bugün

Yesterday : dün

Ago : önce

an hour ago : bir saat önce

Three months ago : üç ay önce

Two days ago : iki gün önce

The streets were narrow forty years ago. (geçmiş zaman)

Caddeler kırk yıl önce dardı.

The streets are wide now. (şimdiki zaman)

Caddeler şimdi geniştir.

There used to be a beautiful park here.

Burada güzel bir park vardı.

Now there are tall buildings.

Şimdi yüksek binalar var.

There used to be a cinema next to our house,

Evimizin bitişiğinde bir sinema vardı,

but there is a petrol station now.

fakat şimdi bir benzin istasyonu var.

There used to be a fountain there.

Orada bir çeşme vardı.

Nothing stayS the same.

Hiç bir şey aynı kalmıyor. (kalmaz)

The world is changing rapidly.

Dünya hızlı bir şekilde değişiyor.

Childhood : çocukLUK

I think you miss your childhood.

Sanırım çocukluğunu özlüyorsun.

She USED TO HAVE long hair fifty years ago

Elli yıl önce uzun saçlara sahipti.

but now she has short hair now.

(ama şimdi kısa saça sahip.)

She used to like travelling fifty years ago

Elli yıl önce seyahat etmeyi severdi

but now she hateS it.

ama şimdi ondan nefret ediyor.

She used to be shy fifty years ago

Eskiden utangaçtı

but she likeS meeting people now.

ama şimdi insanlarla tanışmayı seviyor.

She used to wear colourful clothes,

Renkli elbiseler giyerdi,

but now she likeS wearing dark colours.

fakat şimdi koyu renkleri giymeyi seviyor.

She used to go to the cinema,

Sinemaya giderdi,

but now she watchES tv at home.

fakat şimdi evde tv seyrediyor.

He used to run: koşardı. (eskiden, geçmişte)

He runs. Koşar.

They used to eat. Yerlerdi. (eskiden, geçmişte)

They eat. Yerler.

We used to carry Taşırdık. (eskiden, geçmişte)

We carry. Taşırız.

The baby used to cry. Bebek ağlardı. (eskiden, geçmişte)

The baby cries. Bebek ağlar

Trains used to move slowly in the past.

But they don’t move slowly now.

Trenler geçmişte yavaş hareket ederlerdi.

Fakat şimdi yavaş hareket etmiyorlar.

I used to work in Karabük but now I work in Kastamonu.

Eskiden Karabükte çalışırdım fakat şimdi Kastamonu’da çalışıyorum.

I used to get up late in the past but I get up early now.

Geçmişte geç kalkardım fakat şimdi erken kalkıyorum.

My grandmother used to walk quickly but now she walks slowly.

Büyük annem hızlı yürürdü ama şimdi yavaş yürüyor.

READING & SPEAKING pg: 86

Be interested in: -e ilgi duymak, -e meraklı olmak

Gökçen is interested in Mathematics.

Gökçen matematiğe ilgi duyuyor.

They are interested in fishing.

Onlar balığa ilgi duyuyor. (meraklı)

I am interested in cinema.

Sinemaya ilgi duyuyorum.

Caner is interested in art.

Caner resime meraklı. (ilgi duyuyor)

Is Caner interested in art?

Caner resime ilgi duyuyor mu?

What is Caner interested in?

Caner neye ilgi duyuyor?

I am interested in art.

Resime ilgi duyuyorum.

Are you interested in art?

Resime ilgi duyuyor musun?

What are you interested in?

Neye ilgi duyuyorsun?

Paint (v) : boyaMak

paint (n) : boya

Painting : tablo

a painting : bir tablo

Ancient: antic, çok eski, çok eski bir zamandan kalma

WHOSE BOOK is this? Bu kimin kitabıdır?

Whose book WAS this? Bu kimin kitabıyDI?

It is my grandma’s book. O büyük annemin kitabıdır.

It WAS my grandma’s book.

O büyük annemin kitabıyDI.

She likeS science.

O feni (bilimi) sever.

She USED TO LIKE science.

O feni (bilimi) severDİ.

That soundS great. Kulağa hoş geliyor.

That soundS great. Süper, harika.

(That is great.)

VERBS of SENSES

Taste, feel, sound, look, smell

= duyu organlarıyla ilgili fiiller

Bu fiillerin yerine “BE” kullanılır.

This food tasteS delicious.

This food is delicious.

That smellS awful.

That is awful.

They feel unhappy.

They are unhappy.

She writes poems.

Şiirler yazar.

She writes beautiful poems

Güzel şiirler yazar.

She USED TO WRITE beautiful poems.

Güzel şiirler yazarDI.

Intellectual : aydın, yüksek zeka sahibi

A woman : bir bayan

An intellectual woman : aydın bir bayan

The painting on the wall : duvardaki tablo

The books on the table masanın üstündeki kitaplar

The man at the door : kapıdaki adam

The flowers in the vase : vazodaki çiçekler

The students in the garden : bahçedeki öğrenciler

I think YOU are right.

Sanırım haklısın.

I think THEY can’t come.

Sanırım gelemeyecekler.

I think It is Berkcan’s bicycle.

Sanırım o Berkcan’ın bisikleti.

I think THEY are Onur’s clothes.

Sanırım onlar Onur’un elbiseleri.

TOO / EITHER = -de, -da

Too : olumlu cümlelerde

Either : olumsuz cümlelerde

Fatih is tall. Beyza is tall, TOO.

Fatih uzun boyludur. Beyza DA uzun boyludur.

Engin is fat. Berkcan is fat, TOO.

Engin şişmandır. Berkcan DA şişmandır.

Gökçen likes mathematics.

Zeynep likes mathematics, TOO.

Gökçen matematiği sever Zeynep DE sever.

Türkan has a cat. Büşra has a cat, TOO.

Türkan’ın bir kedisi var. Büşra’nın DA bir kedisi var.

Mesut is NOT tall. Tuğba is NOT tall, EITHER.

Mesut uzun değildir. Tuğba DA uzun değildir.

I don’t like playing football.

Ahmet doesn’t like playing football, EITHER.

Futbol oynamayı sevmem. Ahmet DE futbol oynamayı sevmez.

I have NOT got a truck. Çağatay has NOT got a truck, EITHER.

Benim bir tırım yok. Çağatay’ın DA bir tırı yok.

READING & WRITING

Ayten was short and skinny in 1960.

Ayten 1960 da kısa boylu ve sıskayDI.

Now she is medium-height and thin.

Şimdi o orta boylu ve zayıftır.

Her hair was long and wavy.

Saçları uzun ve dalgalıydı.

Her hair is short and grey now.

Saçları şimdi kısa ve gridir.

Her hair was long and wavy in 1960.

1960 yılında saçları uzun ve dalgalıydı.

She has short grey hair now.

Şimdi kısa gri saçlara sahip.

She was shy.

Utangaçtı.

Her parents were not retired in 1960.

1960 da anne babası emekli değildi.

Now her parents are retired.

Şimdi anne babası emekli.

Ayten was a good volleyball player in 1960.

Ayten iyi bir voleybol oyuncusuydu.

Now, she doesn’t do any sports.

Şimdi hiç spor yapmıyor.

Ayten was usually alone at home in 1960.

1960 da Ayten genellikle evde tek başınaydı. (yalnız dururdu)

Now she is married and has two children.

Şimdi evil ve iki çocuğa sahip.

Pınar was plump in 1981.

Pınar 1981 de tosbişti. (tombuldu)

Now she is slim.

Şimdi o zayıftır.

Her hair was short and blonde in1981.

1981 de onun saçları kısa ve sarıydı.

Now she has long and blonde hair.

Şimdi uzun ve sarı saçlara sahip.

She was not interested in sports in 1981.

Spora ilgi duymazDI.

Now she always goES jogging.

Şimdi her zaman tempolu koşu yapar.

Single x married (bekarxevli)

lazy x hardworking (tembelxçalışkan)

Fat = plump (şişman)

blonde = yellow (sarışın, sarı)

Shy : utangaç

Weight : ağırlık

Height : yükseklik, boy

interests : ilgilerimiz

feelings : hisler

Happy
Happy
0
Sad
Sad
0
Excited
Excited
0
Sleepy
Sleepy
0
Angry
Angry
0
Surprise
Surprise
0

Average Rating

5 Star
0%
4 Star
0%
3 Star
0%
2 Star
0%
1 Star
0%

Bir Cevap Yazın