9 sinif ingilizce unit 8 konu anlatimi

ingilizce
Englisch

UNIT 8

DOS & DON’TS

Start x finish “başla x bitir”

Do = make “yap”

Like x dislike “sev x sevme”

Hate = dislike “nefret et”

Love = enjoy “sev”

Busy x free “meşgul, yoğun x özgür, serbest”

On her own = by herself, alone “tek başına, yalnız”

Tidy up = organize “toplamak, düzenlemek”

Must = have to “has to” “zorunda olmak

Early x late “erken x geç”

Empty x full “boş x dolu”

Would like = want “istemek”

I would like to drink tea. = I want to drink tea.

Take a shower = HAVE a shower “duş almak”

Before X after “önce x sonra”

Before you come: sen gelmeden önce

After you come: sen geldikten sonra

Necessary = have to “has to”

It is necessary for you = You have to

It is necessary for her = she HAS to

It is necessary for you to come = You have to come

It is necessary for her to come = She HAS TO come

Legal x ILlegal

Buy x sell

Necessary = obligatory = compulsory (adj) “gerekli, zorunlu, zorunlu”

Necessity = obligation = compulsion (noun) “gereklilik, zorunluluk”

Forbid (v) : yasaklamak

Forbidden : yasak

Needn’t = don’t need to, “doesn’t need to”, “gerek yok”

= don’t have to “doesn’t have to” “gerek yok”

I needn’t run. Koşmama gerek yok.

I don’t need TO run. Koşmaya ihtiyacım yok.

She doesn’t need TO run. Koşmaya ihtiyacı yok.

Needn’t = don’t need to “doesn’t need to”

Native x foreign “yerli, yabancı”

Native = mother “ana, yerli, esas”

Turkish is our mother language. Türkçe bizim ana dilimiz.

Turkish is our native language. Türkçe bizim YERLİ, ESAS, ANA dilimiz.

English is our foreign language. İngilizce bizim yabancı dilimiz.

Try to use: kullanmaya çalış

Try to practise: pratik yapmaya çalış

Try to learn: öğrenmeye çalış

OUTside x INside “dıştaraf, içtaraf”

Outside the school : okulun dışında

Inside the school : okulun içinde

Comprehend (v) = understand “anlamak”

Focus on = concentrate on “odaklan”

Word BY word : kelimesi kelimesine “her kelimeyi”

You needn’t worry. Endişelenmene gerek yok.

You don’t need TO worry. Endişelenmeye ihtiyacın yok.

You don’t have to worry. Endişelenmek zorunda değilsin.

Shall we listen to music? Müzik dinleyelim mi?

Shall we go out? Dışarı çıkalım mı?

Shall we drink tea? Çay içelim mi?

What SHALL we do? Ne yapalım?

What SHALL we drink? Ne içelim?

Tired (adj): yorgun interested (adj): ilgili

Tiring (adj): yorucu interesting (adj): ilginç

A bit = a little “biraz”

BE ALLOWED TO : izin verilmek

We are allowed to play here. Burada oynamamıza izin verilir.

He is allowed to go out. Dışarıya çıkmasına izin verilir.

I am allowed to listen to music. Müzik dinlememe izin verilir.

I am NOT allowed to smoke. Sigara içmeme izin verilmez.

He is NOT allowed to watch Seyretmesine izin verilmez.

We are NOT allowed to shout Bağırmamıza izin verilmez.

= I can’t smoke. Sigara içemem. Sigara içmem yasak.

= I mustn’t smoke. Sigara içmemeliyim. Sigara içmem yasak.

= He can’t watch Seyredemez. Seyretmesi yasak.

= He mustn’t watch Seyretmemeli. Seyretmesi yasak.

= We can’t shout Bağıramayız. Bağırmamız yasak.

= We mustn’t shout Bağırmamalıyız. Bağırmamız yasak.

You can eat this cake. = You are allowed to eat this cake.

“Bu pastayı yiyebilirsin.” “Bu pastayı yemene İZİN VERİLİR.”

She can use my pen. = She is allowed to use my pen.

“O kalemimi kullanabilir.” “Kalemimi kullanmasına İZİN VERİLİR.

PREFER + Ving: tercih etmek

I PREFER goING home. Eve gitmeyi tercih ederim.

I prefer studying English. İngilizce çalışmayı tercih ederim.

I prefer sleeping. Uyumayı tercih ederim.

I prefer drinking tea. Çay içmeyi tercih ederim.

I prefer reading to writing. Okumayı yazmaya tercih ederim.

I prefer sleeping to working. Uyumayı çalışmaya tercih ederim.

I prefer playing to watching. Oynamayı seyretmeye tercih ederim.

She preferS riding a horse. Ata binmeyi tercih eder.

She preferS drawing pictures. Resim yapmayı tercih eder.

She preferS running. Koşmayı tercih eder.

We don’t prefer writing. Yazmayı tercih etmeyiz.

They don’t prefer walking. Yürümeyi tercih etmezler.

He doesn’t prefer swimming. Yüzmeyi tercih etmez.

PREFER + Ving = would rather “tercih etmek”

I prefer writing. Yazmayı tercih ederim.

I would rather write. Yazmayı tercih ederim.

We prefer dancing. Dans etmeyi tercih ederiz.

We would rather dance. Dans etmeyi tercih ederiz.

They don’t prefer walking. Yürümeyi tercih etmezler.

They would rather NOT walk. Yürümeyi tercih etmezler.

She doesn’t prefer running. Koşmayı tercih etmez.

She would rather NOT run. Koşmayı tercih etmez.

Exhausted (adjective): very tired “çok yorgun”

What is the weather like? Hava nasıl?

What is it like? O nasıl?

Describe it? Onu tarif et.

Give information about it. Onun hakkında bilgi ver.

Suggest (v) : fikir vermek, teklif etmek, ÖNERMEK

Suggestion (n) : öneri, teklif

Shall we go out? Dışarı çıkalım mı “dışarı çıkmaya ne dersiniz?”

Why don’t we go out? Niçin dışarı çıkmıyoruz? “Dışarı çıkabiliriz.”

How about going out? Dışarı çıkmaya ne dersiniz?

What about going out? Dışarı çıkmaya ne dersiniz?

Let’s go out Haydi dışarı çıkalım

Souvenir (n): hediye

Souvenir = present, gift

Correct doğru

Wrong yanlış

True doğru

False yanlış

Tick doğru

Cross yanlış

LET’S GET STARTED HADİ İŞE KOYULALIM

I can’t help : yardım edemem, yardım etmem yasak

I needn’t help : yardım etmeme gerek yok.

I don’t need to help : yardım etmeye ihtiyacım yok

I don’t have to help : yardım etmek zorunda değilim

I mustn’t help : yardım etmemeliyim, yardım etmem yasak

You needn’t bring heavy clothes. Kalın elbiseler getirmene gerek yok.

You DON’T need TO bring heavey clothes. Kalın elbiseler getirmene ihtiyaç yok.

Needn’t = don’t need to “doesn’t need to”

I needn’t run. Koşmama gerek yok.

I don’t need to run Koşmama gerek yok.

She doesn’t need to run Koşmasına gerek yok.


Eegitimim sitesinden daha fazla şey keşfedin

Subscribe to get the latest posts sent to your email.

Bir Cevap Yazın