ingilizce

dil ogretiminde metotlar tumu turkce

Okuma Süresi:14 Dakika, 47 Saniye
Loader Loading…
EAD Logo Taking too long?

Reload Reload document
| Open Open in new tab

İndir/Yükle [27.10 KB]

1- Dilbilgisi Çeviri Yöntemi (Geleneksel Yöntem)

Dilbilgisi – çeviri yöntemi Ortaçağdan günümüze kadar yaygın biçimde uygulanan bir yöntemdir.
Dilbilgisi-çeviri yönteminde başlangıçta daha çok dilbilgisi kurallarının öğretimine önem verilmiştir. Daha
sonraları, asıl amacın dilbilgisi kurallarını öğretmek değil, yabancı bir dili öğretmek olduğunu savunan
dilciler çıkmış ve di Marini 1532 yılında yeni bir dilbilgisi kitabı yazmıştır XIX. yüzyılda Kari Plötz (1819-
1881) bu yöntemi geliştirmiş ve XX. yüzyılın ortalarına kadar bu yöntem çoğu yerde geçerliliğini
korumuştur. Dilbilgisi çeviri yönteminin belirgin özellikleri şunlardır:
a) Dilbilgisi kurallarından yararlanılarak yabancı dil öğretimi yapılmaya çalışılır. Biçimbilgisi, sözdizimi
kuralları üzerinde durulur. Bu yöntem, öncelikle kaynak dil ve hedef dilin dilbilgisi kurallarının ayrıntılı bir
analizini gerektirir. Daha sonra bu çalışma ile elde edilen bilgiler metinler üzerinde çeviri denemeleriyle
uygulamaya geçirilir. Sesbilime yeterince Önem verilmez. Bu nedenle bu yöntemle öğrenilen yabancı dilin
telaffuzu sağlıklı yapılamaz. Bu durumu bu yöntemde, okuma ve yazmanın temel noktalan oluşturmasına
karşın konuşma ya da dinlemenin hemen biç önem taşımayan uygulamalar oluşuyla da açıklayabiliriz.

b) Öğretim sırasında anadili ve yabancı dil birlikte kullanılır. Sözcüklerin anlamı listeler halinde verilir, iki
dil birbiriyle karşılaştırılır. Her düzeydeki bilgi, kaynak hedef dile ve hedef dilden kaynak dile çevrilerek
uygulanır.

c) Temel sözvarlığına dikkat edilmez. Sözcüklerin seçimi kullanılan metinlerle sınırlanmıştır.

d) Tümce temel öğretim ve uygulama birimidir. Bu nedenle, bu yöntemin belirgin özelliği, tüm çalışma ve
uygulamalarda tümcenin başlangıç noktası olarak kabul edilişi biçiminde açıklanmaktadır. Belirtmek
gerekir ki, dilbilgisi öğretiminde tümceye gösterilen ilgi, özellikle orta öğretim düzeyinde dil öğretimini
kolaylaştırma çabalarının bir sonucu olarak görülmüştür.

e) Çeviride doğruluk ve kesinlik en çok aranılan iki özelliktir, öğrencilerden çeviri eyleminde üst düzeylere
gelmeleri istenir. Bu istek, özellikle yazılı sınavları geçmek için doğruluk ve kesinliğin değişmez
standartlarının çok önemli oluşu koşulunun varlığıyla açıklanabilir.

f) Dilbilgisi kuralları öğretilirken tümevarım uygulanır. Tümceler genellikle dilbilgisi kurallarını Öğretmek
için kurulmuş yapay tümcelerdir ve metinden kopuk olarak verilir.

g) Öğrencilerin ana dili dersin dilidir. Yeni maddelerin açıklamasında ve yabancı dil ile öğrencilerin ana dili
arasında yapılması gereken kıyaslamalarda doğrudan ana dili kullanılır.
Değerlendirme
Bu yöntemle yabancı dil öğrenen bir kimse daha çok okuma ve yazma yönünde gelişmekledir. Buna karşın dinlediğini anlayamamakta, günlük dili konuşamamaktadır. Telaffuz konusunda da oldukça yetersiz
kalmaktadır.
Uzun yıllar ülkemizde orta öğretim ve yüksek öğretimde kullanılan bu yöntem, yabancı dil öğretimini
önemli bir çıkmaza sokmuştur

2 Doğal Yöntem (The Natural Method)

Yabancı dilin, anadiline benzer biçimde öğretilmesi gerektiğini savunan bir yöntemdir. Dilbilgisi-çeviri
yöntemine tepki olarak doğmuştur. / Bu yöntemi ortaya atan ve geliştirenler Lemsre (1819) ve Payne
(1830) olmuştur.
Doğal yöntemde klasik dil yerine yaşayan ve konuşulan dil öğretilir Konuşma dili temeldir ve bunun
konuşmaya dayalı bir yöntemle yansıtılması İstenir. Dilbilgisine önem verilmez. Dilbilgisi kurallarının,
ancak Öğrenciler dilbilgisi kurallarını metinler içinde inceledikten sonra öğretilebileceği görüşü hakimdir,
öğretimin başında okuma ve yazma alıştırmaları yapılmaz. Öğretmenler öğretilen dili anadili olarak
konuşan kimseler arasından seçilir. Sınıfta daha çok Öğretmen aktiftir. Öğretmen konuşur, öğrenci dinler.
Öğretmen, öğretilen dilin dışında anadiline yer vermez. Sözcükleri pandomim yoluyla anlatmaya çalışır.
Öğrenci hata yapsa da konuşmaya teşvik edilir. Bu yöntemde öğrencilerin dili yazılı formunda görmeden
önce onu duyması gerektiği üzerinde özellikle durulmaktadır. Öğrencilerin konuşma becerilerini geliştirmek
için kitapta bulunan bazı diyaloglar ezberletilir. Sözcüklerin tümceler içinde sunulmasına ve tümcelerin
yalıtılmış birimler olmaktan çok, bir içerik bütünlüğü içindeki işlevlerinin örneklenmesine önem
verilir.Sözcükler öğretilirken temel söz-varlığına dikkat edilir.
Değerlendirme
Doğal yöntemde öğrenciler özellikle konuşmada ve öğrendikleri dili telaffuz etmekte başarılı olmaktadırlar.
Buna karşın okuma ve yazma becerileri yetersiz kalmaktadır. Sözcük öğretimi sınırlı olmakta, konuşma
dilinin dışına çıkıldığında öğrenci zorlanmaktadır.
Bu yöntemde öğretimin yabancı öğretmenler tarafından yapılması istenmektedir. Bu da genellikle yöntemin
uygulanmasında, öğretmen temini \yönünden sorunlar çıkmasına neden olmaktadır.


3 Direkt Yöntem (Dolaysız Yöntem, Düzvarım Yöntemi, The Direct Method)

Öğrenilen dil ile yaşam arasında doğrudan bir bağlantı kurulduğundan bu yönteme düzvarım yöntemi ya da
dolaysız yöntem de denmiştir. Bu yöntemde anadili kullanılmaz. Ders anlatımı hedef dilde yapılır. Dilbilgisi-
çeviri yöntemine tepki olarak doğmuştur. Direkt yöntem XX. yüzyılın başlarında kullanılmaya başlanmış ve
kısa zamanda çok büyük bir ilgi görmüştür. Bu yöntemi uluslararası düzeyde yaygınlaştırmak için
1898yılında Viyana’da bir toplantı yapılmıştır. 1990 yılında Leipzig’de yapılan kongrede ise dil öğretimi
konusunda aşağıda belirtilen ilkelere uyulması kararlaştırılmıştır:
a) Öğretilen dil sınıf içinde etkin biçimde kullanılmalıdır.
b) Çağdaş ders kitapları okutulmalıdır.
c) Ülke kültürüne ağırlık verilmelidir.
d) Dilbilgisi kuralları tümevarım yoluyla öğretilmelidir.
e) Çağdaş edebî eserler okutulmalıdır,
f) Yazılı alıştırmalar yapılmalı, ev ödevlerine çok yer verilmelidir.
Direkt yöntemde dört temel beceri; dinleme, konuşma, yazma ve okumaya önem verilir. Ancak ilk altı hafta
içinde kitap kullanılmaz. Daha çok sınıfta ve çevrede bulunan şeyler öğretilir. Öteki konulara sonradan
geçilir. Her dersten önce bir önceki konu tekrarlanır, böylece daha önce öğrenilenlerle yeni öğrenilen şeyler
arasında bağlantı kurulur. Dilbilgisi kuralları üzerinde başlangıçta pek durulmaz, bu kurallar daha sonraki
derslerde tümevarım yoluyla öğretilir.
Değerlendirme
Direkt yöntem 1950 yıllarından sonra tüm dünyada yaygınlaşmış oldukça başarılı bir yöntemdir. Ancak bu
basarıda öğretmen çok büyük bir rol oynamaktadır. Yöntemin başarısı öğretmenin yeteneğine ve enerjisine
bağlıdır. Bu bakımdan öğretilen dili konuşan yabancı öğretmeni her zaman bulmak oldukça zordur, ilk altı
haftada kitap kullanılmayıp sadece öğrenilen dili konuşmaya yer verilmesi sakıncalıdır. Dilbilgisi kurallarını
hiç bilmeyen bir öğrenci, kendi anadili mantığına göre tümceler kurmaktadır. Bu yöntem daha çok yabancı
bir ülkede dil eğitimi gören ve öğrendiği dili sık sık uygulama fırsatı bulan öğrenciler İçin başarılı olmaktadır.

4 Berlitz Uygulaması

Burada da hedef dil öğretiminde dört temel beceriyi geliştirmektir. Bu dört temel beceri: dinlediğini anlama,
konuşma, okuduğunu anlama ve yazmadır.
Berlitz’in iki önemli İlkeyi vurguladığı görülür:

a) Öğrencinin düşüncesi ile öğrendiği dil arasında doğrudan çağrışım kurulur.
b) Öğrenci anadilini konuşmadan sadece öğrendiği yabancı dili konuşur.
Bu uygulamada da öğretmenler öğrettikleri dili anadili olarak konuşan kimselerdir. Öğretimin başında
özellikle günlük konuşmaya yer verilir, kısa kısa tümceler ile öğrencinin konuşturulmasına çalışılır. Okuma ve
yazmaya konuşma Öğretildikten sonra başlanır.
Öğretmenin uyması gereken ilkeler şunlardır:

Çeviri yapma, göster ya da hareketle açıkla.

Açıklama yapma, hareketle açıkla.

Anlatma, soru sor.

Yanlışları tekrar etme, düzelt.

Sözcük yerine, tümce söyle.

Çok konuşma, öğrencileri konuştur.

Kitap yerine ders planı kullan.

Öğrencilerin öğrenme hızına ayak uydur.

Hızlı ya da yavaş konuşma, normal konuş.

Kitap kullanma, ders planı kullan.

Hızlı konuşma, doğal konuş.

Yüksek sesle değil, normal sesle konuş.

5 İşitsel – Dilsel Yöntem (Audiolingual Method)

1930-1950 yıllan arasında ABD’de ortaya çıkan ve çok tutunan bir yöntemdir. Bu yöntem dinleme-anlamaya
ve konuşmaya diğer becerilerden daha çok önem verir. Öğrenme psikolojisi bakımından davranışçılığı
benimser. Dilbilim açısından ise yapısalcıdır.
Amerikalılar, ikinci Dünya Savaşından sonra askerî üs kurdukları ülkelerin dillerini öğrenme gereği duymuş,
bu nedenle de işitsel-dilsel yöntemi uygulanmaya başlamışlardır. Yöntemin ordudaki uygulaması başarılı
olunca, işitsel-dilsel yöntem 1952 yılında orta dereceli okullarda da benimsenmiştir.
Davranışçı psikologlara göre yabancı dil öğretiminde alışkanlıklar çok önemlidir. Her dilin kendine özgü bir yapısı vardır. Önce bu yapıyı belirleyen temel tümceler öğretilmeli, sonra da bu tümcelere benzer yeni tümceler üretilmelidir.

Fries’e göre, sınırlı bir kelime hazinesi ile ses sistemine sahipseniz ve en önemli tümce kalıplarını otomatik olarak, anadilindeki gibi rahatlıkla kullanabiliyorsanız, yabancı dili öğrenmiş sayılırsınız

Bu yöntemi belirleyen ilkeler şöyle sıralanabilir:

Konuşma, yazmadan daha önemlidir, insan önce konuşmayı, sonra yazmayı öğrenir. Bu nedenle dil
öğretiminde şu sıra izlenmelidir:
a) dinlediğini anlama
b) konuşma
c) okuduğunu anlama
d) yazma
Direkt yöntemde olduğu gibi bu yöntemde de başlangıçta sadece dinlemeye, anlamaya ve konuşmaya yer
verilmekte, daha sonra okuma ve yazmaya geçilmektedir. Çocukların anadillerini öğrenirken de yukarıda
belirtilen sırayı izledikleri söylenmektedir.

Davranışçı psikologların etkisiyle dil bir alışkanlıklar sistemi olarak tanımlanmıştır. Bu konuda B.F.
Skinner’İn görüşleri etkili olmuştur. Çocuk, içinde bulunduğu toplumun dilini alışkanlıklar kazanarak öğrenir.
| Skinner’İn Edimsel Koşullandırma kuramına göre taklit ve ezber, tümce kalıplarının sık sık tekrarlanması,
yabancı dil öğretiminde oldukça yararlı-, görülmektedir

Dil hakkında bilgi vermek yerine dilin kendisi öğretilmelidir. Anadilini konuşan çocuklar ve pek çok insan
dilbilgisi bilmez. Bu nedenle uzun uzadıya dilbilgisi kurallarını öğretmek gereksizdir. Bu ilke, dilbilgisi-çeviri
yöntemin karşı duyulan tepkiyi belirtir.

Toplumun konuştuğu güncel dil öğretilmelidir. Genellikle dilbilgisi kurallarını öğretmek için basit, yapay
tümceler kurulur, örnek metinler klasik edebiyattan modası geçmiş, güncelliği kalmamış kitaplardan seçil-
memeli, bunlar yerine halkın konuştuğu doğal dil öğretilmeli çağdaş metinlerden örnekler verilmelidir.

Yapısal dilbilimcilere göre her dilin kendine göre bir yapısı vardır. Bu nedenle bazı diller birbirine benzer,
bazı diller de çeşitli yönleriyle birbirinden ayrılır. Anadilimize benzeyen dilleri daha kolay öğreniriz. Diğer
dillerde ise ayrılıklar nedeniyle zorlanırız. Dil öğretiminde bu farklılıklar saptanmalı ve öğrenim zorluklarını
kolaylaştırıcı alıştırma ve uygulamalara yer verilmelidir.

Diyaloglar öğretilirken anadili ile bazı açıklamalar yapılmalıdır. Ancak, bu açıklamalar yapılırken fazla ince
ayrıntıya inilmeden, sadece diyalogun anlamını açıklayacak biçimde çevirisi verilmelidir, işitsel-dilsel yöntem
bu bakımdan direkt yöntem ile ayrılmaktadır.

Diyalog, metin ve alıştırmalar tümevarım yoluyla öğretilmelidir, önce öğretilen dilin yapısını veren
tümceler öğretilir. Sonra bunların alıştırması yapılır. Böylece yabancı dili konuşurken anadildeki hıza
erişilmeye çalışılır.

Değerlendirme
Başlangıçta konuşmaya, gerçek yasamdan alınan diyaloglara yer verilmesi, anadilde açıklamalar yapılarak
öğrenmede zaman kaybına neden î olunmasının önlenmesi, yöntemin olumlu yönleridir. Ancak, okuma ve yazmaya iki üç ay gibi uzun bir süreden sonra geçilmesi, okuma ve yazma yoluyla çalışmaya alışmış kimseler için sakıncalı ve gereksizdir.

Ayrıca yabancı dil öğretiminin, tamamen anadili öğretimine benzetilmesi de doğru değildir. Yabancı dili

öğrenen bir kimsenin zihninde anadili oluşmuştur. Yeni öğrendiği dildeki kurallar, mutlaka anadilindeki

kurallar ile benzerlikler ve ayrılıklar gösterecektir. Okuma ve yazma becerisi konusunda yedi yaşından küçük

bir çocuğun okuyup yazması beklenemez. Ama yetişkin kimselerin bu becerisini görmezlikten gelip,

‘başlangıçta tüm ağırlığı konuşmaya vermek sakıncalıdır. Bu yetişkinlerin beceri ve yeteneklerini inkar etmek

anlamına gelir. Ayrıca sadece tümevarım yoluyla öğretim yetersizdir. Tümevarım ve tümdengelim bir arada

kullanılmalı, dil öğrenen kişilerin çözümleme ve birleştirme yeteneğinden yararlanılmalıdır.

6 Bilişsel Yöntem (Cognitive Code-Learning)

Bilişsel yöntem Noam Chomsky’nin üretimsel dönüşümlü dilbilim kuramı sonucunda ortaya çıkmıştır.

Chomsky’ye göre bir dilde üretilmiş olan tümceleri incelemek yeterli değildir. Yabancı dil öğrenen bir

kimsenin yeni tümceler üretebilecek düzeni kavraması gerekir. Yapısal dilbilim bir dilde sadece üretilmişi

yapılan inceler ve yüzey yapıya yansıyan ilişkileri betimler. Oysa üretimsel dönüşümlü dilbilim dilin hem

yüzey yapısını, hem de derin yapısını inceler. Bu nedenle öğretim ilkelerinde Yapısal dilbilimi esas alan

işitsel-dilsel yöntem, yabancı dil öğretiminde yeterli değildir. Bir dilde sonsuz sayıda tümceler üretilebilir. Bu

tümcelerin hepsini öğrenmeye İnsan ömrü yetmez. Öyleyse bu tümceleri üretecek düzeni, yani dilbilgisini

öğrenmek gerekir.

Görüldüğü gibi Chomsky işitsel-dilsel yöntem tekniğinin aksine, dil\bilgisinin önemini savunmaktadır.

Davranışçı psikologlara göre insan beyni doğuşta boş bir levhaya benzer. Bu boş levhaya uyarma – tepki –

ödüllendirme yoluyla öğrenilen şeyler işlenir. Bilişsel görüşü benimseyen psikologlar jse öğrenme konusunda

akla önem verirler. Akıl, bilginin algılanmasını, İşlenmesini ve saklanmasını sağlar. Bilişsel görüşü savunan

psikologlardan olan Ausubel iki türlü öğrenme olduğunu belirtir: Birincisi ezbere Öğrenme ikincisi ise anlamlı

Öğrenmedir.

Ezbere değil, anlamlı öğrenmeye önem verilmelidir.

Dilbilgisi kuralları tümevarım ve tümdengelim yoluyla öğretilmelidir.

Dinleme, okuma, konuşma ve yazmadan oluşan dört temel beceriye duruma göre eşit derecede önem
verilmelidir.

Anadil kullanılmalı ve çeviriler yapılmalıdır.

Eski bilgiler, yeni bilgiler ile birleştirilmeli, her şey bir bütünlük içerisinde öğretilmelidir.

işitsel ve görsel araçlardan ve eğitimle ilgili diğer olanaklardan yararlanmalıdır
Değerlendirme
Bilişsel yöntem, işitsel-dilsel yönteme göre daha çağdaş ve tutarlıdır. Bilişsel yöntemin dayandığı dilbilimsel
temel de, daha geçerli ve sağlıklı görülmektedir, işitsel-dilsel yöntemin önem vermediği dilbilgisi kuralları, bir
dilin yapısını ve düzenini kavrama yönünden son derece önemlidir

7 İşitsel – Görsel Yöntem (Credif / St. Claud Yöntemi)

Bu yöntem metinleri, film ve ses bantları eşliğinde öğreterek dil öğretimini kolaylaştırmayı amaçlar, Metinler,
öğrenciye daha önceden belirlenmiş olayların sırasına göre verilir. Dil öğretimi üç aşamada yapılır. Birinci
aşamada günlük konuşma dili öğretilir, ikinci aşamada basit metinler, gazete ve dergi gibi uzmanlık
isjtemeyen konular üzerinde durulur. Üçüncü aşamada ise çeşitli uzmanlık alanları üzerinde, fen, tıp, yazın,

hukuk gibi konularda öğretim yapılır. Bul nedenle işitsel – görsel yöntem daha çok birinci aşamada yararlı

görülmektedir. Bu yöntemde görsel sunu olaya hareketlilik İçin katılmış bir göz boyama değildir. Dilin

kullanıldığı toplumsal içeriği canlandırmak amacını taşımaktadır. Dilde analitik olmayan bir yaklaşımda ısrar

etmesi ve iyi tanımlanmış öğretim safhaları ile bu yöntem dil öğreniminin en İyi derecede gerçekleşmesi için

kesin varsayımlar sunmaktadır. Yöntem, dil öğrenimini basitleştirilmiş bir toplumsal içeriğe oturtma ve dili,

iletişim için anlamlı olan konuşma noktasından hareket ederek öğretme çabasındadır.

İşitsel – görsel yöntemde ilk altı aylık süre içerisinde okuma ve yazmaya yer verilmez. Ancak, daha sonra bu

uygulamanın sakıncaları görülmüş ve sürenin azaltılması yoluna gidilmiştir, işitsel – görsel yöntemde dilbilgisi

kuralları üzerinde durulmaz. Bu nedenle dilbilgisi – çeviri yöntemine karşıdır. Dil becerisi, dilbilgisi

kurallarından daha önemlidir. Öğret men sınıfta genellikle soru-cevap ilkesine göre hareket eder.

Değerlendirme

İsitsel-görsel yöntem dil öğretiminde çağdaş eğitim ve öğretim araçlarından geniş Ölçüde yararlandığı için,

dil öğretiminde büyük kolaylıklar sağlamıştır. Ancak, günümüzde tüm yöntemler işitsel, görsel araçlardan

yararlanmaya önem vermektedir. Böyle bir yaklaşım, öğretim yöntemin

den çok, öğretim tekniği alanına girer. Bu yöntemde öğretmenin çok iyi hazırlanmış olması gerekir.

Dilbilgisine önem vermemesi, okuma ve yazmayı ertelemesi yöntemin eksik yanlarıdır.

8 Telkin Yöntemi (Suggestopaedia)

Yoga ve Budizm tekniklerinin yanı sıra ruhbilimin verilerinden de yararlanılarak 1960 sonrasında geliştirilen

bir yabancı dil öğretim yöntemidir. Telkin yöntemi, akla ve/veya bilince dayalı olmayan etkilerin sistematik

olarak İncelenmesiyle ilgilenen esinbilimin önerilerinden yola çıkarak oluşturulmuş bir yöntemdir. Yöntem,

bu etkileri denetim altına alıp öğrenimi sağlayacak şekilde yeniden yönlendirmeyi amaçlar. Özellikle hızlı bir

öğrenmeyi sağlamayı amaçlayan yöntem, bireyin telkin yoluyla yedek ussal sığa (reserve capacity)

kapasitesinin kullanılagelenin birkaç katına çıkartılabileceği varsayımından yola çıkar.

Bellek açısından, böylesi bir potansiyel gücün işleme açık hale getirilmesi, bireyi, yöntemin amaçladığı hızlı

öğrenmeyi gerçekleştirebilmeye elverişli hale getirmektedir. Telkin yabancı dil öğrenecek kişiyi,

gerçekleştireceği eylem ve içeriği konusunda özendirerek potansiyel bellek gücünün ortaya çıkmasını

sağlamakta, bireyin saklı yaratıcılık özelliklerini de ortaya çıkarmaktadır.

Değerlendirme

Literatürde yönteme kaynaklık eden esinbilimin çağdaş ölçülere göre bir bilim dalı sayılamayacağı

belirtilmekte ve yabancı dil öğretimi konusundan daha çok bireyin ruhsal sağıltımı amacına hizmet

edebileceği üzerinde durulmaktadır.

9 İletişimci Yöntem (Communicative Method)

Toplumbilimcilerin önde gelenlerinden olan Hymes, bilişsel yöntemi eleştirerek Chomsky’nin ortaya attığı

edim (performance) ve yeti (competence) kavramlarıyla dilin doğasını açıklamakta yetersiz kaldığını, bu

kavramlara iletişim yetisi (communicative competence) diye üçüncü bir kavramın eklenmesi gerektiğini

söylemiştir. Dilin iletişim olduğu teorisinden yola çıkan iletişimsel yaklaşımda, hedeflenen iletişim yetisinin

geliştirilmesidir. Hymes dilbilim teorisinin iletişim ve kültürü birleştiren daha genel bir teorinin parçası olarak

görülmesi gerektiği görüşünü savunmuştur. Hymes’in iletişimsel yeti teorisi, konuşan bir kişinin bir konuşma

ortamında iletişim açısından yetiye sahip olması için gereken, bilmesi gerekli şeylerin bîr tanımı olarak

açıklanabilir.

Dil bir amaç değil, araçtır. Asıl amaç yazılı ve sözlü İletişimi sağlamaktır. Sözcükler ve tümceler sadece bazı

kavranılan iletirler. Bu nedenle dilin kuralları yerine, dilin kullanımı üzerinde durulmalıdır.


Genel olarak dil öğretiminde öğrencilere, kurallara uygun tümce kurma becerisi kazandırılmaya çalışılır.
Bunun için de örnek tümceler kurulur ve bu tümceler değişik alıştırmalar ile tekrarlanarak öğretilen şeyler
pekiştirilir. Oysa iletişimci yöntemde önemli olan kurallara uygun tümce kurmak değildir Tümceleri kurmak,
dil Öğretiminin sadece bir yönünü oluşturur. Asıl nemli olan, bu tümcelerin anlatım sırasında hangi anlamlara
geldiğinin öğrenilmesidir.
Her şeyden önce dilde akıcılığın kazandırılması gerektiğini savunur. Öğrenilen dilin bilgi dağarcığında kalması
değil, uygulanması önemlidir. Bunun için de öğretmenin en önemli görevi, dili bîr iletişim aracı olarak
kullanmayı öğretmektir. Bunu yaparken bütün işitsel – görsel araçlardan yararlanmalı, öğretmen sınıfta
mutlak bir otorite olmaktan çıkmalı, öğretim öğrenci ağırlıklı olmalıdır. Öğrenciler, sınıfta çok rahat hareket
edip görüşlerini birbirlerine kolayca aktarabilmelidir
Değerlendirme
İletişimci yöntem günümüzde çok tutulan ve uygulanan bir yöntemdir Bütün dilciler dilin bir iletişim aracı
olduğunu savunur. Bunun aksini savunan bir dilci henüz görülmemiştir.
İletişimci yöntemi savunanların dilbilgisine, ezbere karşı çıkmaları da yanlıştır. Nitekim son zamanlarda bu
yanlış tutum düzeltilmeye ve dil-bilgisine yer verilmeye başlanılmıştır. Ezber ise olumlu bir yetenektir,
özellikle de yabancı dil öğreniminde çok yararlıdır. Ezber, bilinçsiz bir biçimde olursa sakıncalıdır. Bilinçli bir
ezber dil öğrenimini çok kolaylaştırır.

10 Seçmeci Yöntem (Eclectic Method)

Bazı uygulamalı dilbilimciler, dil öğretiminde tek bir yöntemin yeterli olamayacağı kanısındadırlar. Bu
dilbilimcilere göre çeşitli yöntemlerin en iyi yönleri alınmalı ve karma bir yöntem uygulanmalıdır İyi bir
yöntem her şeyden önce geniş boyutlu ve seçmeci olmalı, dilbiliminin tüm bilgilerine dayanmalı ve bu
bilgileri kullanırken de psikolojik kurallardan yararlanmalıdır Tek, kesin ve seçmeci bir yöntem yerine, dil
öğretimi konusunda genel prensipler olmalıdır. Bu prensipler de Öğretilen dile göre, özel prensiplerle de
desteklenmelidir.
Seçmeci yöntemde öğretmen, dil öğretim yöntemlerinin en iyi ve en yararlı yönlerini seçer ve kendi amacı
doğrultusunda kullanır. Dört temel beceriye eşit derecede Önem verilir. Dil öğretimi hedef dille yapılır.
Gerektiğinde anadiline de yer verilir. Dil öğretiminin gerçek yanıta dönük olmasına önem verilir.
Başlangıçta çeviri üzerinde pek durulmaz. Öğrencilere belli bir seviyeye geldikten sonra çeviri yaptırılır.
Sözcükler anlamlı tümceler içinde öğretilir.
Pek çok seçme olanağı olduğu ve öğretmene geniş özgürlük tanıdığı için günümüzde seçmeci yönteme
büyük bir ilgi duyulmaktadır.
Değerlendirme
Seçmeci yöntem diğer yöntemlere göre çok daha geniş bir düşünce ufkuna, uygulama alanına sahiptir. Bu
nedenle de öğretmenler tarafindan çok tutulmuş ve günümüzde geniş bir uygulama alanı bulmuştur.
Ancak, bu yöntemi uygulayacak öğretmenlerin çok bilgili olması, tüm yöntemleri bilmesi, dilbilim ve
psikoloji öğrenimi görmeleri gerekir. Aksi taktirde yöntemlerin hangi yönlerinin iyi, hangilerinin yetersiz
olduğuna karar veremez ve kendilerine en uygun olan yöntemi seçemezler. Seçmeci yöntem bir
yöntemden çok, yöntem seçme tekniğidir. Yeni bir yöntemin oluşabilmesi için seçme aşamasından sonra
bilgilerin birleştirilmesi, yani sentezi gerekir. Ayrıca her öğretmenin kendine göre bir yöntem seçmesi,
öğretmenin çok olduğu kurumlarda karışıklığa yol açmaktadır. Bu durumda tüm öğretmenlerin bir araya
gelip amaca en uygun yöntemi ya da yöntemlerin yararlı gördükleri yönlerini birlikte seçmeleri ve yeni bir
sentez yapmaları gerekir.

8

DAILY PLAN
SCHOOL :29 EKİM PRIMARY SCHOOL
CLASS :7 A
LESSON :ENGLISH
TIME :80′
TECHNIQUES :LISTENING , SPEAKING , QUESTION , ANSWER , REPETITION , NARRATION.
MATERIALS :Student’s books and workbooks
TEAC. NAME :Aysel BAŞARAN
SOURCES :Teacher’s grammar books.
AIMS :Be able to form , write , say , read the sentences according to the level.
:Be able take pleasure from learning English as the second language.
:Be able to learn simple past and past continuous tenses.
:Be able to use verb 2
:The knowledge of the sentences , be able to combine them.
BEHAVIOURS :To form , write , read the sentences according to the level.
:To take pleasure from learning English
:To use the former tenses.
: To understand verb 2 in the sentences.
:To combine the sentences that had been done in the past.
SUBJECT :THE USAGE OF THE SIMPLE PAST TENSE
TO ANALYSE :THE PAST CONTINUOUS TENSE
WORK It rained this morning.
It was raining this morning.
In some cases the simple past and the past progressive give almost the same meaning as the former
sentences.
While Mrs. Emerson ( read)———————— the little boy a story , he ( fall )—————- asleep ,
so she (close )——————— the book and quietly (tiptoe )———————— out of the room.
Adverb Clouse Of Time ;
Yesterday two days ago last year
Four weeks ago last week
Five minutes ago last decade
I really enjoyed my vacation last January.While it (snow )——————– in Edirne, the sun (shine )—-
——————— in Çanakkale.
While you were playing snowball , I was fishing on the port.
Kaynak: Hengirmen, Mehmet.(1993).Yabancı Dil Öğretim Yöntemleri ve TÖMER Yöntemi. Ankara: Engin

Happy
Happy
0
Sad
Sad
0
Excited
Excited
0
Sleepy
Sleepy
0
Angry
Angry
0
Surprise
Surprise
0

Average Rating

5 Star
0%
4 Star
0%
3 Star
0%
2 Star
0%
1 Star
0%

Bir Cevap Yazın