felsefe 2d 2y deprem

1-Aşağıdaki ifadelerden hangisi 15-17. yüzyıl felsefesinin yeniden doğuş olarak adlandırılmasının nedenidir? A) Skolastik felsefenin akıl ve inanç tartışmalarından etkilenmesi B) İnancın bilgiyi tek başına mümkün kıldığı düşüncesinin benimsenmesi C) Antik Yunan felsefesinin ve aklı temele alan yapısının yeniden ele alınması D) Din merkezli düşüncenin egemen olması E) İlk neden ve değişim düşüncesinin merkeze alınması Kelime anlamı “yeniden doğuş” olan Rönesans, Orta Çağ ile Yeniçağ arasında bir geçiş dönemi olarak bilinir. Hristiyan felsefesi din ve onun dogmalarına bağımlıdır; yolunu kendisi çizmez. Rönesans düşüncesi ise bağımsızdır; yalnız kendine dayanan, konu ve amacını kendisi belirleyen bir felsefedir.2-Buna göre aşağıdakilerden hangisi Rönesans düşüncesi için söylendiğinde doğru olur? A) Kendi içine kapalı, uyumlu bir felsefedir. B) Filozof sistemin pürüzlerini gideren bir ustadır. C) Filozof, aklı temele aldığı düşünsel alanda özgürdür. D) Felsefede bir birlik söz konusudur. E) Filozoflar aynı zamanda din adamıdırlar.

Machiavelli, bireyin mutluluğu için uğraşmaz. Bu öncelik onun umurunda

bile değildir. Bütün amacı aslında sadece devletin bekası ve mutluluğudur.

İnsanlar da bunun için vardır. Ona göre insan bir doğa gücüdür, canlı bir

enerji kaynağıdır. Bu yüzden Hıristiyanlığın çizmiş olduğu mütevazı,

alçakgönüllü insan tipine karşıdır. Onun özlemini çektiği insan tipi İlk Çağ

insanı gibi atılgan ve üretken olanlardır. İnsan gerekirse ulvi bir amaç için

devletin varlığını, kendi varlığına tercih edebilmelidir. Machiavelli’ye göre

iki tür insan vardır: Tarihi yaşayanlar ile tarihi yapanlar. Malzeme olanlar

ile mimar olanlar. Onun gönlü şüphesiz ikincisinden yanadır. 3-Bu

parçadan hareketle aşağıdaki yargılardan hangisine ulaşılamaz?

A) Birey, kendini olduğundan küçük göstermeli, tevazu sahibi olmalıdır.

B) Cesareti ve mücadele azmiyle birey, kapasitesini sonuna kadar

kullanmalıdır.

C) Birey, devletin kaderini belirlemede aktif rol oynamalıdır.

D) Siyaset anlayışında devletin bütünselliği ön planda tutulmalıdır.

E) Bireyler, devletin devamı için kendisini feda edebilmelidir.

12. yüzyılda Afrikalı Konstantin, Tunus’tan getirdiği tıp alanındaki eserleri Salerno’da Latinceye kazandırmıştır. 13. yüzyılda Roma İmparatoru, İslam bilimlerinin tanınması amacıyla Salerno’da çeviriler yaptırdı. Çeviri faaliyeti, Almanya ve Fransa’ya yayılarak 14. yüzyılda bütün Avrupa’yı etkisi altına almıştır. 15. yüzyıldan 17. yüzyıla kadar astronomi ve matematik bilginlerinin Latinceye çevrilen eserleri ve ele aldıkları problemlere yönelik çözümleri Galilei, Bacon, Da Vinci gibi bilim insanlarının tartışmaları arasına girmiştir. Bu tartışma konuları 15.-17. yüzyılda matematik felsefesi ve doğa metafiziği tartışmalarında yer almıştır. Yunancadan Farsçaya çevrilen eserler, Tebriz ve Trabzon üzerinden Anadolu ile Bizans’a geçmiştir. Bu yollardan sonra çeviri hareketinin İtalya ve Avrupa’ya ulaştığı ve 16.-17. yüzyılın sonlarına kadar çevirilerin devam ettiği görülmektedir. Bu sırada elde edilen kitap, buluş, harita ve aletler Avrupalı bilim insanlarının eline ulaştırıldı.” 4-Fuat Sezgin’in “İstanbul Üniversitesi Açılış Konuşmaları” adlı eserinden derlenen bu parçadan aşağıdaki yargıların hangisine ulaşılamaz? A) Çeviriler, 12-17. yüzyılda Batı’yı bilim ve felsefe alanlarında etkilemiştir. B) Çeviriler, tıbbi ve bilimsel tekniklerin aktarımını hızlandırdı. C) Çevirilen eserler, Doğu’dan Anadolu’ya ve Avrupa’ya geçmiştir. D) Çeviriler, Tunus’tan getirilen eserlerin Latinceye çevrilmesiyle başlar. E) Çeviriler, yeni ve özgün çalışmaların yapılmasını zorlaştırmıştır.

Hümanizm, Antik Yunan kaynaklarının yeniden değerlendirilmesi ile

ortaçağ sonunda ortaya çıkan, insanı ve aklı merkeze alan bir anlayıştır. 5-

Buna göre, Hümanizm için aşağıdaki ifadelerden hangisi söylenemez?

A) İnsanların sosyal sorumluluk almasının önemini vurgular.

B) Merkezinde birey vardır.

C) İnsan ve evren, insani deneyim ve akılla kavranabilir.

D) Ortaçağ zihniyetine karşı özgür düşünce zihniyetidir.

E) İnsan doğa karşısında geliştirilmesi gereken eksik bir varlıktır.

14. yüzyılda İtalya’da doğan, insanı evrende tek ve en yüce değer sayan, insanı geliştirme ve yüceltme amacını güden düşünce akımıdır. Kilise ve devlet baskısına dayanan Orta Çağ zihniyetine tepki olarak doğmuştur. İnsanın varlığını ve değerlerini düşüncenin odağına koyan, aklı bütün sorunların çözümünde temel ilke olarak benimseyen Rönesans akımıdır. 6-Parçada sözü edilen akım aşağıdakilerden hangisidir? A) Kartezyen felsefe B) Pozitivizm C) Rasyonalizm D) Realizm E) Hümanizm

İlim ilim bilmektir

İlim kendini bilmektir

Sen kendini bilmezsen

Bu nice okumaktır

4- Yunus Emre’ye ait bu dörtlükte vurgulanmak istenen temel düşünce

aşağıdaki seçeneklerden hangisinde verilmiştir?

A) Hikmet, kendini bilmekle başlar.

B) İlim, ilmi bilenler tarafından yapılır.

C) Bilim, insanı araştırmalıdır.

D) Okumanın bilgiyle ilişkisi yoktur.

E) Hiçbir koşulda bilgiye ulaşılamaz.

Gazâlî’nin “El-Münkız Mine’d-Dalâl” adlı eserinde, Hz. Ali’nin “Hakkı adamla bilemezsin önce hakkı tanı, o münasebetle ehlini de tanırsın. Akıllı adam esasen aklı tanır. Bir söz işittiği vakit ona bakar. Hak ise kabul eder.” şeklindeki buyruğuna yer verilmiştir. 8-Buna göre bir bilginin hakikat olup olmadığının anlaşılmasında aşağıdaki hangi iki kavram arasında bağ kurulması gerekir? A) Bilgi ile inanç B) Bilgi ile itaat C) İtaat ile inanç D) Akıl ile iman E) Akıl ile hak

Bütün Ortaçağ döneminin değişmez karakteristik yaklaşımı, inancın bilgiden üstün tutulmasıdır. Bazı filozoflar inanmak için aklın gereksiz ve yetersiz olduğunu savunmuş, inanç karşısında aklı geri plana atmıştır. Ancak Clemens akıl ile inancı uzlaştırmaya çalışmış, Hristiyan dininin dogmalarını felsefenin yardımıyla rasyonelleştirme çabası içerisine girmiştir. 5- Bu parçaya göre aşağıdaki yargılardan hangisi Clemens’in görüşüne uygundur? A) Bilgi inançtan üstündür. B) Hristiyan dogmaları mantıksızdır. C) Dini bilgiler, insan aklını aşan özelliktedir. D) Din ve felsefe aynı değerdedir. E) İnanç, akıl tarafından onaylanmalıdır. Dokuz yıl yanlış yolda yürüdüm. Astrologlara da başvurdum onlar da kan, et ve gururdan oluşan insanı sorumluluktan kurtarmak için bu davranışınızın nedeni Mars, Venüs diyorlardı. Çok yakın bir arkadaşımı kaybettim. Kendime Tanrıya güven dediğimde itaat etmiyordu. Kaybettiği insan güvenmesini istediğim hayalden daha gerçek ve daha iyiydi. Kartaca’ya gittim, zaman ve insanlar acıyı dindirdiler. Yirmi beşimde Aristo’nun kategorilerini tek başıma okudum ve elime hiçbir şey geçmedi.” 10-Augustinus’a ait bu parçadan, filozof ile ilgili aşağıdaki yargılardan hangisine ulaşılamaz? A) Çektiği acılardan kurtulmaya çalışmıştır. B) Gerçeğin bilgisine ulaşmak için farklı yollar denemiştir. C) Astrolojinin sunduğu bilgileri benimsemiştir. D) Doğruyu bulma yolunda kendi içinde savaş vermiştir. E) Aradığı cevapları bulmak için felsefeden yararlanmayı denemiştir.

Yorum bırakın

Scroll to Top