aof

Ingilizce Dilbilimi Turkce Aciklamali

Loader Loading…
EAD Logo Taking too long?

Reload Reload document
| Open Open in new tab

İndir/Yükle

1.THE ORIGINS OF LANGUAGE

Bu ünitede insanlardaki dil yetisinin kökenin ne olabileceği ve ilk dilin oluşumu ile ilgili ileri
sürülen hipotezler üzerinde duracağız.
1.Divine Source: Dilin insanlara Tanrı tarafından bahşedilmiş bir hediye olduğunu savunan görüştür. Pek çok toplumda yüzyıllar boyunca dilin tanrıdan gelen bir armağan olduğu düşünülmüştür. Örneğin Hristiyan inancına göre tanrı Adem’e her şeye bir isim verme gücü bahşetmiştir. Hinduların inancına göre dil , kainatın yaratıcısı olan Brahmanın karısı Sarasvati tarafından insanlara verilmiştir.
2.Natural Evolution Hypothesis (Physical Adaption): bu hipoteze göre evrim sonucu insanın fiziksel özellikleri değişikliğe uğramış, bu değişiklikler de insanın konuşma yetisini kazanmasına neden olmuştur. Evrimleşme sürecinde insan öncelikle ellerinin yardımı olmaksızın iki ayağının üzerinde durup dik bir pozisyon almayı başarmıştır. İki ayağının üzerinde dik bir duruş alabilmesi başın daha yukarı da durmasını sağlamış bu da gırtlağın biraz daha aşağıya kayması neden olmuştur. Gırtlağın aşağı kayması yutağın oluşmasını sağlamıştır.
İnsanın uzunca bir süreç içerisinde geçirdiği bu değişimler onun dil yetisini kazanmasına ortam
hazırlamıştır. sonuç olarak baktığımızda da insana ait organlar insan vücudu başka hiç bir canlıya
ben zemiyor. İnsan fiziksel özellikleri bakımından diğer canlılardan farklı yani. Ağzımız,
dudaklarımız, yutak ve gırtlağımız diğer canlılarınkine benzemez. İşte bu farklılıkların dil yetisine
sahip olmamızın bir nedeni olabileceğini de ileri sürüyor bu görüş. fiziksel, biyolojik olarak
değişime uğradık, beynimiz de gelişti o zaman bu gelişmiş beyinle ve sıfır kilometre fiziksel
özelliklerimizle boş boş mu oturacağız. Hayır, tabi ki.Ne yapacağız dili icat etmemiz lazım.
4
3.Invention Hypothesis e gelince dilin insanlar tarafından nasıl icat edilmiş
olabileceğine dair pek çok görüş bulunmakta. Biz bunları Imitation Hypothesis ve Necessity
Hypothesis olarak iki başlık altında inceleyeceğiz.
A- Imitation Hypothesis adı üzerinde dilin başlangıcının taklit yoluyla olduğunu savunur.
Imitation hypothesis i kendi içinde 4 başlığa ayırıyoruz .Bunlar Ding-dong Hypothesis, Poohpooh Hypothesis, Bow- Wow Hypothesis ve Ta-Ta Hypothesis.
 I.Ding-Dong Theory
Ding-dong Hypothesis insanların bir sesi bir objeyle, haraketle ya da kavramla eşleştirmeleri ve
öyle çağırmaları sonucunda dilin başladığını savunur. Örneğin Hint dilinde kalp sözcüğünün
karşılığı tun-tun’dır. Burad a kalbin atış sesi kelimenin ortaya çıkmasona neden oluyor. Bask
dilinde bıçak ai- ai diye adlandırılırmış ki onlara göre bir bıçağın çıkardığı ses buymuş. Bıcağın
çıkardığı sürtünme, kesme sesi sonucu ortaya çıkmış bir kelime yani. Bu görüşün en önemli
sınırlılıklarından biri pek çok dilde bu tarz kelimelerin az olması. Ayrıca doğal olarak ses
çıkarmayan nesneler ya da kavramlar ve bu kavramlar da dilde yer alıyor. Örneğin, güneş,
gökyüzü ve aşk bunların sesi yok ancak dilde bu kelimeler mevcut. Ding dong her türlü objeyi
kapsayabiliyor. Ancak yansımada doğa sesleri ağır. Kuş sesi börtü böcek esi su sesi. Ding dong a
type of icon whose form is an exact image of its meaning, anomatopeia ile ilgisi yok. Ding dong,
şunu özetle diyor arkadaşlar: dildeki adlar, eylemler ve olgular dil dışı dünyadaki onunla
çağrışım kuracak herhangi tanımlanabilir ses aracılığıyla adlandırılmıştır. Bu görüşe göre dildeki
ilk kelimeler icon özelliği gösteriyordu; yani sign ve anlam arasında bir ilişki vardı, explosion için
boom gibi.
 II.Bow- Wow Hypothesis
Bow- Wow Hypothesis ilk sözcüklerin doğa seslerini taklit etmek yoluyla ortaya çıktığını
savunur. onomatopeia kavramı yani yansıma sözcükler burada devreye daha çok giriyor. buzz,
meoevızzz,bumm gibi. Burada da sorun yine aynı bu tarz sözcükler dillerde çok az yer alıyor ve
dilden dile farklılık gösteriyorlar. Ayrıca şu soru da ortaya çıkıyor eğer dil bu şekilde ortaya
çıkmışsa örneğin aşk, sevgi nefret gibi sesi olmayan kavramlar nasıl ortaya çıkmış.
 III.Ta- ta Hypothesis
Ta- ta Hypothesis Charles Darwin tarafından ortaya atılmış bir görüş. Darwin’e göre insan dili
konuşma organlarının özellikle dudakların ellerimizi taklit etmesi sonucu ortaya çıkmış.
Bu görüşe benzer bir görüş de tool- making source olarak adlandırılıyor. Evrim süreci içerisinde
insanların özellikle sağ elleri gelişince aletler yapmaya başladılar. Alet yaparak objeleri ve
şekillerini değiştirdiler. Alet yapımı çalışan bir beynin göstergesi olarak ele alınıyor bu görüşte.
Sağ elin kontrolünün beynin sol yarım küresi tarafından sağlandığı, dil yetisinin de beynin sol
tarafında bulunduğu ve ikisinin arasında bir ilişki olabileceği öne sürülüyor.
5
 IV.Pooh-pooh Hypothesis
Pooh-pooh Hypothesis ilk sözcüklerin acı, mutluluk gibi duygulara tepki olarak ortaya çıkan
seslerden oluştuğunu savunur. Daha sonra bu sözcüklerin gelişerek fikirleri ve duyguları ifade
edecek duruma geldiğini belirtiyor yani. Ancak duygulara verilen bu tepkilerle ilgili sözcükler
yani emotional exclamations pek çok dilde sınırlı yer tutar. Ayrıca dilden dile de değişiklik
gösterir. Örneğin İngilizcede acıya karşı tepki olarak ouch denirken Türkeçe de ah diyoruz.
Burada şunu hatırlatmakta fayda var. Eğer bir sözcük dilinden dile farklılaşıyorsa, özellikle ait
olduğu dilin fonolojik özelliklerine uyuyorsa, bu sözcüğün dilin kurallarına uyum gösterdiği
anlamına gelir. Dilin kurallarına uyum göstermiş bir sözcüğün dilin kökeni olması, uyum sağladığı
dilden önce var olması olası değildir. Imititaion la ilgili hypothesisler böylece bitmiş oluyor.
B-Necessity Hypothesis : Dilin çeşitli ihtiyaçlardan, gerekliliklerden ortaya çıktığını savunan
bir görüş. Kendi içerisinde 3’ e ayırmak mümkün: Warning Hypothesis, Yo-He-Ho
Hypothesis,Lying Hypothesis.
 I.Warning Hypothesis
Tehlike anında insanları uyarma yada tehlike anında yardım isteme ihtiyaçlarından dolayı dilin
ortaya çıktığı iddia ediyor. “Look out, help” gibi sözcükler bu hipotez içinde yer alır.
 II.Yo-he-ho Hypothesis
İnsanların birlikte çalışma, iş yapma ihtiyacının ortaya çıkması ve birlikte efor sarf etmelerini
gerektiren bir iş yaparken çıkardıkları sesler sonucu dilin ortaya çıkmış olabileceği görüşüdür.
Yani birlikte iş yaparken ne diyoruz ye-ho-he.
 III.Lying Hypothesis
Bu görüşe göre dil, gerçeği çarpıtma yalan söyleme ve insanlarını kandırma isteklerinin ortaya
çıkması sonucu, yani yalan söyleme gerekliliğinden ortaya çıkmış. Yalanın dilin ortaya çıkışında
itici bir güç olmuş olabileceği iddia ediliyor. Bir görüşe göre de dil erkekler tarafından icat
edilmiş. Şikayet etmek ve her şeyi mahvetmek için.
4-Genetic Source
Bu görüşe göre insanlar dünya dil öğrenme yetisi ile gelirler, biyolojik olarak buna
programlanmışlardır. Yani dil dünya ya geldiğimiz andan itibaren vardır ancak olgunlaşma
sonucu zamanı gelince ortaya çıkar. Bu görüşü physical adaption görüşüyle karıştırmıyoruz.
Physical adaption da evrimleşme ve dil yetisini kazanmak için biyolojik değişikliğe uğrama var
uzun bir süreç söz konusu. Ancak genetic source da herhangi bir değişiklik yaşamıyoruz. Dil
yetisine doğduğumuz andan itibaren sahibiz ve bu yeti biyolojik olarak genlerimize işlenmiş
durumda. Yani dil geniyle (language gene) doğuyoruz yad a LAD ile. Genetic source un dilin
tanrı tarafından verilmiş bir hediye olduğu görüşüyle ortak bir paydası olduğu söylenebilir.
Çünkü doğuştan bu yetenek bize tanrı tarafından armağan edilmiştir şeklinde de yorumlayanlar
var. Dil kökeni ile ilgili görüşler bunlar.
6

Hypothesis Regarding Language Diversity: O yada bu şekilde olsun
ortada bir gerçek dil var ve biz onu kullanıyoruz. ancak sormamız gereken bir soru daha var
yeryüzünde neden bu kadar çok farklı dil var bu diller birbirlerinden nasıl ayrıştılar. Bu konu da
iki farklı görüş mevcut monogenesis ve polygenesis.
A- Monogenesis yani Monogenetic Theory of Language Origin e göre İlk başta tek bir orijinal
dil vardı ve bu dil bütün dillerin atasıydı. Yani bütün diller bu tek, ilk ve orijinal dilden doğdu. Bu
anlamd ailk ve orijinal dilin yani bütün dillere kaynaklık eden o dilin hangisi olabileceği
konusunda pek çok araştırma yapılmış. Ancak bu konuda yapılan bütün çalışmalar taraflı bir
şekilde sonuçlanmış. Çalışmayı bir Alman yapıyorsa ilk dil Almanca , bir İngiliz yapıyorsa ilk dil
İngilizce bulunmuş yani. Psamtik ankekdotundan bahsetmiştik daha önce. Bu kkonuya güzel bir
örnek. Psammetikus (Psamtik) iki çocuk üzerinde deney yaparak dilin kökenini bulmaya
çalışıyor. Yeni doğmuş iki bebeği, onlara bakması için dilsiz bir çobana teslim ederek, kimsenin
onlarla konuşmasına izin vermemesini tembih ediyor. Çocuklar büyüdüğünde ise konuştukları
ilk kelimeleri tespit etmesini istiyor. Psamtik ‘e göre, dışarıdan müdahale edilmediğinde
çocukların söyleyeceği ilk kelimeler, tüm insanların dilinin kökenini ilk orijinal dilibelirleyecek.
“Bekos” diyorlar firigya dilinde “ekmek “anlamına geliyor. Frigce’nin insanların orijinal dili
sonucuna varıyorlar yani. Ancak Herodot dışında buna kanıt yok.
B- Polygenesis Paralel Evolution ya da Cadelabra Theory olarak da bilinir. Bu görüşe göre
dünyanın farklı yerlerinde farklı diller ortaya çıkmış. Yani bir değil birden çok orijinal dil var.
Daha sonra bu orijinal dillerin her biri faklılaşarak yeni dilleri ortaya çıkarmış. Hatta dil ailelerinin
varlığına uygun bir görüş. Çeşitli dil ailelerine mensup dillerin tek bir ana dilden ortaya çıktığı
söyleniyor. Zaten bu yüzden candlelabra adı kullanılıyor. Bu görüşün ana kaynağı şu: madem
insan birden fazla yerden evrim sürecini gerçekleşti ve buna bağlı olarak da her bir yerde farklı
bir dil olabilir ve daha sonra bu ata diller kök dil olarak dallara ayrılıp diğer dillerin oluşmasına
sebebiyet vermiş olabilir .şimdi bir mumluğu bir dil olark düşünelim, Hin -avrupa dilleri mesela.
Üzerine mum konulacak yerleri de bu aileye mensup diller olarak düşünelim. Mesela İngilizce ,
Almanca Ermenice. Bir anadil var ve üç ayrı dil bu anadile mensup. Hami- sami dilleri ana dil. Bu
dilden ortaya çıkan diller Arapça ,İbranice vs. Çünkü hepsi aynı kaynaktan doğuyor.

Bir yanıt yazın