aof

ticaret hukuku vize

Okuma Süresi:20 Dakika, 38 Saniye
Loader Loading…
EAD Logo Taking too long?

Reload Reload document
| Open Open in new tab

İndir/Yükle

TĐCARET HUKUKU
Ticari Đşletme

Đşletme: Ekonomik menfaat sağlamak amacıyla emek ve sermayenin bir müteşebbis
tarafından bağımsız bir organizasyon içinde bir araya getirilmesidir. TTK’ye göre (Tür
Ticaret Kanunu ) Ticarethane, fabrika veya ticari şekilde işletilen diğer müesseseler “ticari
işletme” sayılır.
TTK ticari işlet konusunda üç kriter belirtmiş, ancak net bir ticari işletme kavramı
getirmemiştir. Bu kriterler şunlardır:
• Ticarethane
• Fabrika
• Ticari şekilde işletilen diğer müesseseler
Bu kriterlere ek olarak Ticaret Sicili Nizamnamesi’nde, bir gelir sağlamayı hedef tutmayan
veya devamlı olmayan faaliyetlerle TTK.m.17’de tarif edilen esnaf faaliyeti sınırlarını
aşmayan faaliyetler ticari işletme sayılamazlar. Kriteri eklenmiştir. Son olarak bu kriterlere ek
olarak Tür Doktrini tarafından kabul edilen ticari faaliyetin bağımsız olması kriterini de
ekleyerek bu unsurları kısaca açıklamaya geçebiliriz.
a. Gelir Sağlama Amacı
Önemli olan, faaliyete başlarken gelir sağlama amacı ile başlanmasıdır. Yoksa faaliyet
sonucunda bu amacın gerçekleşmemesi, ticari işletme niteliği bakımından önemsizdir. Ayrıca
elde edilen gelirin kullanıldığı alan veya harcama şekli de önemli değildir. Gelir sağlama
amacıyla çalışan işletmeyi işleten kişinin kimliği de önemli değildir.
b. Devamlılık Niyeti
Önemli olan, devamlılık niyeti ve düşüncesiyle işletmenin faaliyete açılmasıdır. Yapılan işin
niteliği gereği mevsimlik / dönemlik bir iş olması ya da zamanla işletmenin başarısızlığı
sonucu faaliyetin sona ermesi, ticari işletmenin niteliğine zarar vermez.
Örnek: Yaz aylarında hizmet vere bir dondurmacı dükkânı ya da kış mevsiminde açık
bulunan bir kayak işletmesi de, ticari işletme sayılır.
c. Bağımsızlık
“Ticari mümessil” veya “pazarlama elemanı” gibi kimseler tarafından yapılan ticari faaliyet
ya da “banka şubeleri” tarafından icra edilen ticari faaliyet, bir başkası adına yapıldığı, kendi
adına olmadığı için, ticari işletme olarak kabul edilemez.
d. Esnaf Faaliyeti Sınırlarını Aşma
Esnaf: Đster bir dükkânda ister bir sokakta sabit olarak bulunsun, ekonomik faaliyeti nakdi
sermayesinden çok bedeni çalışmasına dayanan ve kazancı ancak geçimini sağlayacak ölçüde
az olan sanat ve ticaret erbabıdır.
Burada iki önemli unsur vurgulanmaktadır:

  1. Ekonomik faaliyetin, nakdi sermayeden çok bedeni çalışmaya dayanması ( emek –
    yoğun olması )
  2. Kazancın, ancak geçimi sağlamaya yetecek kadar olması.

www.kamuyonetimi.biz

Hazırlayan: DENĐZ SEVĐM
Kamu Yönetimi 3 / 030403004

  • 2 –

Gerçekte, bu ölçüler de açık ve somut değildir. Bu amaçla, esnaf tanımında esas alınmak
üzere, yıllık brüt gelir rakamını kararname il belirlemek üzere Bakanlar Kuruluna yetki
verilmiştir. Bakanlar Kurulu Kararı, esnaf sayılmanın şartlarını şu şekilde belirtmiştir.
a. Gelir vergisinden muaf olanlar
b. Kazancı götürü ( basit ) usulde vergilendirilenler
c. “Đşletme hesabına göre defter tutanlar” dan, ekonomik faaliyeti bedeni çalışmasına
dayanan ve kazancı ancak geçimine yeterli olanlar ve VUK.m.177’de belirtilen maddi
limitleri aşmayanlar esnaf sayılmaktadırlar.
Ticari Đşletmenin Mal Varlığı
A. Genel Olarak
Đşletmelerin malvarlığı unsurları, maddi ve gayri maddi ( maddi olmayan ) unsurlar, asli tali
unsurlar gibi değişik ayrımlarla açıklanır.
Maddi Unsurlar
Đşletme tesisatı, hammadde, işletmeye tahsis olunmuş taşınmazlar ve bunlara bağlı makine,
alet ve edevat, işletmede kullanılan kamyon, otobüs ve gemi gibi menkul araçlardan ibarettir.
Maddi Olmayan Unsurlar
Ticaret unvanı, işletme adı, marka, patent, fikir ve sanat eserleri ve sınaî model ve resimler
üzerindeki hakları kapsar.
Ticari Đşletmede Şube Kavramı
Đşletme Merkezi: Đşletmenin ticari, hukuki ve idari faaliyetlerinin toplandığı ve işlemlerinin
yürütüldüğü yerdir.
Şube: Ticari işletme adına ve hesabına işlemlerde bulunmak üzere, iç ilişkide bağımlı ve dış
ilişkide kendisine tanınmış ölçüsünde bağımsız bir işyerinde ama merkezin unvanı altında v
merkezle aynı alanda ve aynı tacire ait olarak faaliyette bulunan, fakat ticari işletmeden ayrı
bir hukuki kişiliği bulunmayan bir örgütlenme şeklidir.
Şubelerin Özellikleri

  1. Şubeler idari yönden ( iç ilişkiler itibariyle ) bağımsız olmayıp merkeze bağlıdır.
  2. Şubeler, dış ilişkilerde kendisine tanınan yetkiler çerçevesinde müşterileriyle kendi
    adına bağımsız ilişkiler kurabilir.
  3. Şubenin merkezden ayrı bir muhasebesinin olması gerekir.
  4. Merkezle aynı binada bulunsa bile farklı bir müşteri topluluğuna sahip olmalıdır.
  5. Merkez ve şube aynı gerçek ve tüzel kişiye ait olmalıdır.
    Şube Olmanın Sonuçları
  6. Her şube bulunduğu yerin Ticaret Siciline tescil ve ilan olunur.
  7. Şubeler de Ticaret ve Sanayi Odalarına kaydolurlar.
  8. Şube tarafından yapılan işlemler nedeniyle şube davada taraf olabilir. Sadece iflas
    davası şubeye karşı açılamaz.

www.kamuyonetimi.biz

Hazırlayan: DENĐZ SEVĐM
Kamu Yönetimi 3 / 030403004

  • 3 –

Ticari Đşletmenin Devri

  1. Devrin Şartları ve Kapsamı
    Ticari işletmenin devrinden söz edebilmek için, işletmenin malvarlığı unsurlarının aktif ve
    pasif kalemleri ile birlikte devredilmiş olması gerekir.
    Đşletmenin bütünüyle devredilmesi zorunlu değildir. Önemli olan devredilen unsurları ile bir
    ticari işletmenin varlığı ve işletilmesinin mümkün olabilmesidir.
    Ticaret unvanı işletmeden ayrı olarak devredilemez.
  2. Devrin Şartları ve Kapsamı
    a. Borçlanma Đşlemi

Ticari işletmenin devri sözleşmesi, herhangi bir şekle tabi değildir. Ancak ticari işletme
içinde, devri özel bir şekle bağlanmış unsurlar var ise, bunların devri için bu özel şekil
kuralına uyulmalıdır.

b. Harcama Đşlemi

  1. Devrin Hükümleri
    Devredilen ticari işletmedeki bazı menkul malların üçüncü bir kişiye ait olması durumunda,
    işletmeyi devralanın iyi niyetli olması şartıyla bu unsurlar üzerinde de mülkiyet hakkını
    kanacağı kabul edilmektedir.
    Bir ticari işletmeyi aktif ve pasifleriyle birlikte devralan kimse işletmeden alacaklı olan
    kimselerin rızalarını almaksızın sadece işletmeyi devraldığını alacaklılara bildirmek veya
    gazetelerde ilan etmekle yetinebilir.
    Bir ticari işletmeyi aktif ve pasifleriyle birlikte devralan kimse, bunu alacaklılara ihbar veya
    gazetelere ilan ettiği tarihten itibaren onlara karşı işletmenin borçlarından sorumlu olur.
    Đşletmeyi devreden devri alanla birlikte borçlara karşı müteselsilen sorumlu kalır. Ancak
    kanunda bu süre iki yıl olarak belirlenmiştir. Bu iki yıllık süre, muaccel borçlar için ihbar
    veya ilan tarihinden ve daha sonra muaccel olacak borçlar için de muacceliyet tarihinden
    itibaren işlemeye başlar.
    Ayrıca belirtmek gerekir ki, devredenin bu sorumluluğu devrin ihbar ve ilanından önce
    doğmuş bulunan borçlar için söz konusudur. Yoksa devralanın devirden sonra yapacağı
    işlemler nedeniyle, devredenin her hangi bir sorumluluğu yoktur.
    Ticari Đş Kavramı
    “Ticari iş” – “Adi iş” ayırımı, kaynağını “ticaret hukuku” – “medeni hukuk” ayırımında bulur.
    Yani ticari iş olarak nitelendirilebilecek işlere TK. (Ticaret Kanunu) başta olmak üzere ticari
    mevzuat uygulanırken, adi nitelikli işlere de medeni hukuk ve borçlar hukuku hükümleri
    uygulanacaktır.
    TK.m.3’e göre ticari işler şunlardır:
  2. Ticaret Kanununda Düzenlenen Đşlemler
    Bir ticari işletmeyi ilgilendirmese dahi, Ticaret Kanununda düzenlenen işler ticari iş sayılır.
    Örnek: Tarafları memur olan bir bono ilişkisi; bono Ticaret Kanununda düzenlendiğinden
    tarafları tacir olmasa ve ticari işletmeyi ilgilendirmese dahi ticari iş niteliğindedir.

www.kamuyonetimi.biz

Hazırlayan: DENĐZ SEVĐM
Kamu Yönetimi 3 / 030403004

  • 4 –
  1. Bir Ticari Đşletmeyi Đlgilendiren Đşler
    Ticaret Kanununda düzenlenmiş olmasa bile, bir ticari işletmeyi ilgilendiren işler ticari iş
    sayılmıştır.
    Örnek: Ticari işletmeyi ilgilendiren uyuşmazlıklarda bir avukata vekâlet verilmesi veya
    işletmede çalışan işçilerle sözleşme yapılması
    Ticari Đş Karinesi
    Bir tacirin tüm borçlarının ticari nitelikte olması asıl ( kural ) dır. Gerçek kişi tacirler için bu
    kurulan aksi pekâlâ ispat edilebilir. Ancak tüzel kişi tacirlerin tüm borçlarının ticari olması
    ilkesi mutlaktır, aksi düşünülemez. Gerçek kişi tacirler ise, ticari ilişkide bulunurken bunun
    ticari işletmesi ile ilgili olmadığını karşı tarafa bildirir veya halin gereği böyle bir ilginin
    olmadığı anlaşılırsa borç “adi” sayılır.
    Örnek: Manifatura ticareti ile uğraşan birinin evi için buzdolabı alması.
    Ticari Đş Sayılmanın Sonuçları
    TK sistemi içinde, bir işin “ticari iş” olarak nitelendirilmesine bağlanmış bazı sonuçlar vardır.
    Bunları şöyle sıralayabiliriz:
    Müteselsil Sorumluluk ( Teselsül ) Karinesi
    Đki veya daha fazla kimsenin, alacaklıya karşı her biri borcun tamamı için ve asıl borçlu
    sıfatıyla sorumlu olmaları müteselsil sorumluluk olarak ifade edilir.
    Đki veya daha fazla kimse, içlerinden yalnız biri veya hepsi için ticari iş sayılan bir konuda
    birlikte bor altına girseler, sözleşmede aksi kararlaştırılmadıkça, borçluların sorumluluğu
    zincirlemedir. Borçlar Hukukunda yani adi işlerde ise, eğer taraflar sözleşmede açıkça
    kararlaştırmazlar ise, sorumluluk müteselsil değildir. Ticari işlerde ise müteselsil sorumluluk
    karinedir, fakat aksi kararlaştırılabilir.
    Ticari Đşlerde Faiz
    Faiz, para alacağına tahakkuk eden medeni bir semeredir. Yani bir ödünç sözleşmesi veya
    başka bir hukuki işlem ya da fiil sonucu ortaya çıkan para alacağının karşılığı ve bir nevi ücret
    veya kirasıdır.
    Faiz hukuki açıdan çeşitli şekillerde ve türlerde ortaya çıkar. Bunlardan bazıları şöyledir:
    Temerrüt Faizi: Gecikme faizi
    Kapital Faizi: Anapara faizi
    Tazminat Faizi: Haksız fiil sonucu ortaya çıkan ve bir para alacağı olarak ifade edilen
    tazminat borcuna zararın gerçekleştiği tarihten itibaren işletilen faizdir.
    Kanuni Faiz: Oranı kanun tarafından belirlenen kapital veya temerrüt faizini ifade eder.
    Akdi Faiz: Oranı sözleşme ile taraflarca belirlenmiş faizdir.
    Basit Faiz: Sadece anaparaya faiz işlemesidir.
    Bileşik Faiz: Đşlemiş olan faizin belirli dönemlerde anaparaya eklenilmesi suretiyle elde
    edilen meblağa tekrar faiz işlemesidir.
    Kararlaştırılmamış olsa da faize hak kazanma
    Ticari nitelikte olmayan ödünç sözleşmesinde taraflara arasında kararlaştırılmamışsa, ödünç
    veren, vadeye kadar geçen süre için kapital faizi isteyemez. Fakat ödünç sözleşmesi ticari bir
    iş niteliğinde ise, sözleşmede taraflarca kararlaştırılmamış olsa dahi ödünç alan, tacire kapital
    faizi ödemek zorundadır.
    Ticari Hükümler
    Ticari işlere uygulanacak hükümlerin uygulama sırası şöyledir:

www.kamuyonetimi.biz

Hazırlayan: DENĐZ SEVĐM
Kamu Yönetimi 3 / 030403004

  • 5 –

1) Emredici kanun hükümleri
2) Sözleşme hükümleri
3) Emredici olmayan ticari hükümler
4) Ticari örf ve adet
Örf ve adet kuralları, çok uzun süreden beri uygulana gelen ve bu yaygın uygulama sonucu
uyulma zorunluluğu bilinci yerleşen davranış kurallarıdır. Hukuka ve genel ahlak kurallarına
aykırı bir gelenek, ne kadar yaygınlaşmış ve benimsenmiş olsa da örf ve adet kuralı olarak
kabul edilemez.
Ticari örf ve adet kuralları, genel nitelikte olabileceği gibi, bir bölgeye ya da bir sektöre özgü
de olabilir. Fakat açık bir kanun hükmü bulunan bir konuda, bu düzenlemeye karşı bir örf ve
âdetin oluştuğundan söz edilemez. Belli bir yörede uygulanan örf ve adet kurallarına “mahalli
örf ve adet hukuku” denir.
5) Genel hükümler
Ticari Yargı
Mutlak Ticari Davalar
Tarafların tacir olup olmadığına ve uyuşmazlığın ticari işletmeyi ilgilendirip
ilgilendirmediğine bakılmaksızın ticari nitelikte sayılan bu davalar özel kanunlarda
gösterilmiştir.

  1. Ticaret Kanununa Göre
    a. Ticaret Kanununda düzenlenen hususlardan doğan davalar
    b. Rehin karşılığı ödünç para verme işleriyle uğraşanlar hakkındaki davalar.
    c. Borçlar Kanunu’nun, bir işletmenin devri veya işletmelerin birleştirilmesi
    hakkındaki davalar, hizmet akdine rekabet yasağına ilişkin davalar, yayın
    sözleşmesi hakkındaki davalar, ticari mümessil veya ticari vekiller hakkındaki
    davalar.
    d. Marka, patent mevzuatından kaynaklanan davalar.
    e. Ticarete mahsus yerlerle ilgili davalar.
    f. Bankalar ve ödünç para verme işlerine dair mevzuattan kaynaklanan davalar.
  2. Özel Kanunlar Gereği
    a. Finanssal kiralama sözleşmelerinden doğan davlar.
    b. Kooperatifler Kanunu’nda düzenlenen hususlardan doğan hukuk davaları,
    davaların tacir olup olmadıklarına bakılmaksızın ticari dava sayılır.
    c. Đflas davaları ticaret mahkemelerinde görülür.
    d. Ticari işletme rehininden doğan davalar.
    e. Oda ve borsa üyelerine verilen disiplin cezaları

Nisbi Ticari Davalar

  1. Her iki taraf için de ticari sayılan hususlardan doğan davalar
    Mutlak ticari davalar dışında kalan ve tacir sıfatına sahip kişiler arasında ve bunların ticari
    işletmeleri ile ilgili olan işlerden kaynaklanan hukuk davaları da ticari dava niteliğindedir. Bu
    nedenle taraflar tacir olsa da, uyuşmazlık taraflardan birinin işletmesi ile ilgili değilse, dava
    ticari sayılmaz.

www.kamuyonetimi.biz

Hazırlayan: DENĐZ SEVĐM
Kamu Yönetimi 3 / 030403004

  • 6 –

Haksız fiillerden doğan davaların ticari dava sayılabilmesi için, haksız fiilin tarafın ticari
işletmesiyle ilgili olması gerekir.

  1. Bir ticari işletme ile ilgili olan davalar
    Havale, vedia ve telif, hakkından doğan uyuşmazlıklar, taraflardan sadece birinin ticari
    işletmesiyle ilgili olsa bile ticari dava sayılırlar.
    Ticari Davalarda Usul
    Ticari davalarda deliller ve bunların ileri sürülmesi genel usul hükümlerine tabi kılınmıştır.
    Bununla birlikte ticari davalarda diğer hukuk davalarına nazaran bazı usul farkları
    bulunmaktadır. Bunları şöyle sıralayabiliriz:
    1) Tacirler arasında, diğer tarafı temerrüde düşürmek, aradaki sözleşme ilişkisini
    feshetmek veya sözleşmeden dönmek üzere yapılacak ihbar ve ihtarların ispatı ancak
    üç şekilde mümkündür: Noter, iadeli taahhütlü mektup ve telgraf.
    2) Fatura ve teyid mektubu gibi, ticari defterler de, ticari davalarda “özel delil”
    niteliğindedir.
    3) Bazı ticari davalarda basit yargılama usulü uygulanır.
    Tacir

I. Tacir Sıfatı
A. Gerçek Kişilerde
Bir ticari işletmeyi kısmen dahi olsa kendi adına işleten kimseye tacir denir. Bu tanımda tacir
sıfatının üç unsuru olduğu görülmektedir:

  1. Bir ticari işletmenin varlığı

Đstisnai olarak, bir ticari işletme mevcut olmasa bile ticari işletme açmış gibi ticari işlemlerde
bulunan kişi, iyi niyetli üçüncü kişilere karşı “tacir gibi sorumlu olur”. Tacir gibi sorumlu
sayılan kişi ise, sadece tacir olmanın külfetlerine maruz kalır, tacir sıfatının nimetlerinden
yararlanamaz.

  1. Ticari işletmeyi (kısmen dahi olsa) fiilen işletmek
    “Ticari işletmeyi işletmek” deyimi ile tacirin müşteri çevresiyle ilişkiye girerek işletmeyi
    ilgilendiren işlemleri ( fiilen ) başlatmış olması kastedilir. Ticari işletmeyi kısmen işletmek
    kavramı ile birden fazla kimsenin birlikte ticaret yapmasıyla ortaya çıkan tüzel kişiliği
    olmayan “adi şirket kastedilmiştir”.
    Bazı hallerde işletme fiilen işletilmeye başlamasa da, kişinin tacir sayılması söz konusu
    olabilir. Bir ticari işletme kurup açtığını sirküler, gazete, radyo ve sair yollarla bildirmiş veya
    tescil ve ilan ettirmiş olan kimse de tacir sayılır.
  2. Đşletme faaliyetini kendi adına icra etmek

Anca kendi adına ticari işletme işleten kişi tacir sayılır. Bir vekil aracılığıyla ticari işletme
işletilmesi halinde, tacir sıfatı vekile ait olmaz. müvekkile ait olur.Tacir sıfatının kazanılması
bakımından işletmenin “kimin hesabına” işletildiğinin önemi yoktur.

  1. Ticaret yasağına tabi olanlar

Bazı kimseleri mesleğinden dolayı ( hâkim, avukat, noter, memur ) veya vatandaşlığı
sebebiyle ( T.C vatandaşı olmayan, yabancı ) ya da başka yasal sebeple ticaretle uğraşmasa
yasaklanmış olabilir. Mesela, bankacılık, sigortacılık ve borsa bankerliği sektöründe ticari
faaliyet yapabilmek için anonim şirket şeklinde organize olmak zorunludur.

www.kamuyonetimi.biz

Hazırlayan: DENĐZ SEVĐM
Kamu Yönetimi 3 / 030403004

  • 7 –
  1. Donatma iştiraki

Donatma iştiraki, birden fazla “donatan” ın müşterek mülkiyet ilişkisi içinde maliki
bulundukları bir gemiyi, aralarında yaptıkları anlaşma gereği deniz ticaretinde beraber
kullanmaları şeklinde tanımlanabilir.
B. Tüzel Kişilerde
Kamu tüzel kişileri ile kamu yararına çalışan derneklerin ticari işletme işletseler de tacir
sayılmayacakları belirtilmektedir. Tüzel kişi tacirler üç gruba ayrılmıştır:

  1. Ticaret Şirketleri

Ticaret şirketleri, kolektif, komandit, anonim, limitet ve kooperatiflerden ibaret olup, tüm
ticaret şirketleri, tescil ile tüzel kişilik kazanırlar ve o andan itibaren de tacir sıfatını elde
ederler.

  1. Ticari Đşletme Đşleten Dernekler ve Vakıflar

Dernekler, kazanç paylaşma dışında her türlü amaç için kurulabilir. Derneğin amacı iktisadi
olamaz. Fakat dernek amacını gerçekleştirmek üzere gerekli olan mali kaynakları iktisadi
araçlar kullanarak ve bu arada ticari faaliyette bulunarak sağlayabilecektir. Yeter ki, bu ticari
faaliyetler, onun temel amacı haline dönüşmüş olmasın.
Đşte bu çerçevede ticari işletme işleten dernekler, tacir sıfatına sahip olurlar.
Vakıflar için de aynı şeyler söylenebilir.

  1. Kamu Tüzel Kişilerine Ait Đşletmeler

Kamu tüzel kişilerince kurulan işletme ve müesseselere de tacir sıfatı tanınabilmesi 2 şekilde
mümkündür.
A. Kuruluş kanunu gereği özel hukuk hükümlerine göre yönetilmek
B. Ticari şekilde işletilmek
KĐT: Đktisadi devlet teşekkülleri ile kamu iktisadi kuruluşlarını ifade eder.
Đktisadi Devlet Teşekkülü: sermayesinin tamamı devlete ait ticari esaslara göre faaliyet
göstermek için kurulan kamu iktisadi teşebbüsleridir.
Kamu Đktisadi Kuruluşları: Sermayesinin tamamı devlete ait olan tekel niteliğindeki mal ve
hizmetleri kamu yararı gözeterek üretmek ve pazarlamak üzere kurulan ve gördüğü bu kamu
hizmeti dolayısıyla ürettiği mal ve hizmetler imtiyaz sayılan kamu iktisadi teşebbüsleridir.
Müessese: Sermayesinin tamamı bir iktisadi devlet teşekkülüne veya kamu iktisadi
kuruluşuna ait olan işletme veya işletmeler topluluğudur.
Bağlı Ortaklık: Sermayesinin %50’sinden fazlası devlet teşekkülüne veya kamu iktisadi
kuruşuna ait olan büyük şirketlere denir.
II. Tacir Sıfatının Sona Ermesi
A. Gerçek Kişilerde
Gerçek kişilerde tacir sıfatı ticaretin fiilen terk edilmesiyle birlikte sona erer. Yani, işletmenin
kapatılması, ticari faaliyetine don verilmesi, müşteri çevresiyle ilişkilerinin kesilmesi veya bir
başkasına devri gibi durumlarda “terkten” söz edilir. Ticaret siciline kayıtlı bir tacir, ticareti

www.kamuyonetimi.biz

Hazırlayan: DENĐZ SEVĐM
Kamu Yönetimi 3 / 030403004

  • 8 –

terk ettiğini ticaret siciline bildirmelidir. Aksi halde, belli bir tarihte ticareti terk etmiş
olduğunu iyi niyetli 3.kişilere karşı ileri süremez.
B. Tüzel Kişilerde
Tüzel kişilerin tacir sıfatı ise, kural olarak tüzel kişiliğin sona ermesi ile birlikte son bulur.
Ancak tüzel kişiliği sona erdiren sebeplerin ortaya çıkması, tacir sıfatını da kendiliğinden sona
erdirmez. Tacir sıfatı, tavsiye işlemlerinin tamamlamasını takiben sicildeki kaydın silinmesi
ile sona erer. Bir başka ifade ile tavsiye süresince hem tüzel kişilik hem de tacir sıfatı devam
eder.
III. Tacir Sıfatına Bağlı Hüküm ve Sonuçlar
Tacir olmanın getirdiği nimetler ve yüklediği külfetler, yani tacir sıfatına bağlanmış sonuçlar,
toplu olarak düzenlenmiştir.
A. Genel Olarak

  1. Đflasa Tabi Olma
    a. Tacirler
    Tacirler, sadece ticari nitelikteki borçlarından değil, ticari faaliyetini hiç ilgilendirmeyen
    borçlarından dolayı da iflasa tabidir. Đflas yolu ile takip, tacir sayılan veya tacirler hakkındaki
    hükümlere tabi tutulan kişiler hakkında uygulanır.
    Kamu tüzel kişileri, kamu yararına çalışan dernek ve vakıflar, ticari işletme işletseler de tacir
    sayılmazlar. Bu nedenle de iflas yoluyla takip edilemezler.
    b. Tacir Gibi Sorumlu Olanlar
    Đyi niyet sahibi üçüncü kişilere karşı, tacir olmanın ( sadece ) külfetlerine katlanmak zorunda
    bırakılan “tacir gibi sorumlu” kişiler, her şeyden önce iflasa tabi tutulmuştur.
    c. Özel Hüküm Nedeniyle Đflasa Tabi Olanlar
    Tacir dışında ona benzer kabul edilen bazı kişiler de iflasa tabi tutulmuştur.
    Bunlar:
    a. Ticareti terk keyfiyeti ve bu arada tacir sıfatının sona erdiğinin ilanından itibaren bir
    yıl süreyle eski tacir
    b. Kolektif ve komandit şirket ortakları
    c. Bankaların %5 payından fazlasına sahip ortakları
    d. Donatma iştiraki
    e. Tacir gibi sorumlu olanlar
  2. Basiretli Davranma
    Tacirin ticari faaliyetlerinde basiretli, öngörülü ve ileri görüşlü bir iş adamı tavrı ile hareket
    etme yükümlülüğü vardır. Bu yükümlülük objektif bir özen ölçüsü olarak kabul edilmelidir.
    Yani, faaliyetinin özelliği de göz önünde tutularak, tacirin, aynı ticaret dalında faaliyet
    gösteren tedbirli ve öngörülü bir tacirden beklenen ihtimam ve özeni göstermesi aranacaktır.
    Yoksa tacirin sübjektif olarak, kişisel yetenek ve imkânları ölçüsünde bir özen göstermesi
    beklenmemelidir.
    Örnek: Yolcuları sağ salim varma yerine götürmekle yükümlü taşıyıcı tacirin, dinlenme
    yerlerini özenle seçmesi ve burada yolcuların zarara uğramalarını önleyici tedbirleri basiretle
    alması.

www.kamuyonetimi.biz

Hazırlayan: DENĐZ SEVĐM
Kamu Yönetimi 3 / 030403004

  • 9 –
  1. Ticari Örf ve Âdete Tabi Olma
    Ticari örf ve adetler, tacirler hakkında mutlak olarak uygulanır. Hâlbuki tacir sıfatına sahip
    olmayanlar için ticari örf ve adet sadece onlar tarafından bilindiği veya bilinmesi gerektiği
    takdirde uygulanır.
  2. Ticaret Siciline Kaydolma
    Tacirler, ticari işletmelerini açtıkları andan itibaren 15 gün içinde ticari işletmesini ve
    unvanını işletme merkezinin bulunduğu yer ticaret siciline tescil ve ilan ettirmek zorundadır.
  3. Ticaret ve Sanayi Odalarına Kaydolma
    5590 sayılı Kanunun 9/1 gereği, ticaret siciline kayıtlı tacir, mensup oldukları ticaret veya
    sanayi odalarına kaydolmak zorundadır. Kayıt zorunluluğu ile sağlanmak istenen en önemli
    amaç, oda meclislerinin aldığı, uyulması zorunlu mesleki kararlara uymak ve böylece mesleki
    disiplini sağlamaktır.
  4. Ticaret Unvanı Seçme v Kullanma
    Tacir, kanuna uygun bir ticaret unvanı seçmek ve işletmesiyle ilgili senet ve sair evrakı bu
    unvan altında imzalamak zorundadır. Ticaret unvanı da ticaret siciline tescil ve ilan
    edilmelidir.
  5. Ticari Defter Tutma
    Her tacir ticari işletmesi için kanunen zorunlu görülen defterler ile işletmesinin kapasitesi
    gereği tutması gereken defterleri tutmak ve kullandığı belgelerle birlikte saklamak zorundadır.
  6. Ücret ve Faiz Đsteme
    Tacir, ticari işletmesiyle ilgili olmak şartıyla yaptığı bir iş veya hizmet karşılığı, karşı taraf
    tacir olsun veya olmasın uygun bir ücret isteyebileceği gibi, verdiği avanslar ve yaptığı
    masraflar içinde faizi hak kazanır.
  7. Aşırı Ücret ve Cezai Şartın Đndirilmesini Đsteyememe
    Hâkim aşırı (fahiş) belirlenmiş ücret veya cezai şartın azaltılmasına karar verebilir. Ancak
    ticari ilişkilerinde basiretli davranmakla yükümlü bulunan tacirler böyle bir talepte
    bulunamazlar (TK.m.24) .
    TK.m.24 hükmünün uygulanabilmesi için iki şartın varlığı aranır;
  8. Cezai şart yükümlüsünün “tacir sıfatı” sahip olması
  9. Cezai şart borcunun ticari iş niteliğinde bir borç olması
  10. Fatura Düzenleme ve Verme
    TK.m.23/1 uyarınca, ticari işletmesi gereği bir mal satan, imal eden veya bir iş gören ya da
    menfaat sağlayan tacir, karşı tarafın talebi üzerine fatura düzenleyip vermek ve bedel ödenmiş
    ise bunu faturada göstermek zorundadır.
  11. Faturaya Đtiraz
    Faturayı alna kimse, aldığı tarihten itibaren 8 gün içinde, fatura muhtevasına bir itirazda
    bulunmazsa fatura içeriğini kabul etmiş sayılır.
  12. Teyit Mektubuna Đtiraz
    TK.m.23/III’ göre, sözlü olarak, telefon veya telgrafla yapılan sözleşmelerin veya beyanların
    içeriğini teyit eden bir yazıyı alan kimse, 8 gün içinde bir itirazda bulunmamışsa, teyit
    mektubunun yapılan sözleşmeye veya beyanlara uygun olduğunu kabul etmiş sayılır.

www.kamuyonetimi.biz

Hazırlayan: DENĐZ SEVĐM
Kamu Yönetimi 3 / 030403004

  • 10 –

ŞĐRKETLER HUKUKU

Şirketin Tanımı ve Unsurları
Şirket: En az iki kişinin mallarını veya emeklerini ortak bir amaca ulaşmak için
birleştirmeleridir. Tanımın ortaya koyduğu unsurları şöyle sıralayabiliriz:

  1. Kişi unsuru
  2. Sözleşme unsuru
  3. Sermaye unsuru
  4. Ortak amaç unsuru
  5. Ortakların şirket amacını gerçekleştirmede etkin olması, yönetime katılması, işe özen
    göstermesi ve en azından ortak amaca zarar vermemesi
  6. Şahıs Unsuru
    Şirketten söz edebilmek için en az iki kişinin bulunması gerekir. Şirket ortakları gerçek kişi
    olabileceği gibi tüzel kişi de olabilir. Ancak kanun, kolektif şirket ortağı ile komandite
    ortakların sadece gerçek kişi olabileceklerini hüküm altına almıştır.
    Şirket ortağı olabilmek için özel bir ehliyet aranmamıştır. Bu bakımdan genel hükümlere
    göre, küçük ve kısıtlılar da kanuni temsilcileri vasıtasıyla kurucu veya ortak olabilirler.
    Memurlar, kolektif ve komandite ortak olamazlar. Ancak anonim, limited ve kooperatif ortağı
    olabilirler.
  7. Sözleşme Unsuru
    Şirketten söz edebilmek için, taraflar arasında bu amaçla ve irade açıklamaları ile bir
    sözleşme yapılmış olması gerekir. Şirket sözleşmesi kural olarak şekle tabi değildir. Örnek
    olarak adi şirket sözleşmesi sözlü olarak yapılabilir. Ancak “ispat hukuku” açısında
    sözleşmenin yazılı olarak yapılması önemlidir.
  8. Sermaye Unsuru
    Şirket ilişkisinde sermaye unsuru ayrı bir öneme sahiptir. T.K.139’da ticaret şirketlerine
    sermaye olabilecek değerler sayılmıştır. Bunlar; para, alacak, kıymetli evrak, menkul ve
    gayrimenkul mallar; telif hakkı, imtiyaz patent ve ruhsatname gibi sınaî haklar; emek, ticari
    itibar ve ticari işletmedir.
  9. Ortak Amaç
    Şirketlerde ortak amacın kazanç elde etmek ve paylaşmak olduğu söylenebilir. TK, anonim ve
    limited şirketler bakımından amacın iktisadi olmasını yeterli bulurken, kolektif ve
    komanditlerde ticari işletme işletmek amacıyla kurulmuş olma şartını aramaktadır.

ADĐ ŞĐRKET

Tanımı ve Unsurları
Adi Şirket: En az iki gerçek veya tüzel kişini ekmelerini ve/veya mallarını ortak bir amaca
erişmek üzere birleştirmeleri olarak tanımlanabilir. Adi şirkette sermayeden çok ortakların
kişilikleri ön plandadır. Tüzel kişiliği bulunmadığı içindir ki, adi ortaklığın dava takip ehliyeti
yoktur. Yani ne dava edilebilir ve takip yapılabilir, ne aleyhine takip yapılabilir ve dava
edilebilir. Adi şirket unvanında, ortaklardan en az birinin adı ve soyadı ile ortaklık ilişkisini
ifade eden ( … ve ortakları, … ve kardeşleri gibi ) bir ibarenin yer alması gerekir.

www.kamuyonetimi.biz

Hazırlayan: DENĐZ SEVĐM
Kamu Yönetimi 3 / 030403004

  • 11 –

Adi şirketin varlığı için ortakların aralarında şirket ilişkisini gösteren bir anlaşma yapmış
olmaları aranır. Bu anlaşmanın şekli herhangi bir kurala bağlanmamıştır. Adi şirket
sözleşmesinin sözlü olarak hatta zımnen ( örtülü bir irade uyuşması şeklinde ) kurulmuş
olması mümkündür.
Ortaklar Arası Đlişkiler
Ortak amacın gerçekleştirilmesine elverişli olmak kaydıyla, kanuna ve ahlaka aykırı olmayan
her şey, adi şirkete sermaye olarak kullanılabilir. Ticaret şirketlerinin aksine adi şirkette
kişisel emek de sermaye olarak konulabilmektedir. Şirketin varlığı için, ortakların katılma
payını fiilen şirkete getirmiş olması da zorunlu değildir.
Ortaklar, adi şirket mal varlığı üzerinde “iştirak halinde mülkiyet” hakkına sahiptirler. Bu
hukuki ilişki içinde, ortağın şirketteki payı ayrılmış ve belirli değildir. Bu nedenle de ortağın
kişisel alacakları, sadece ortağın tasfiye payına yönelik takip yaparak tasfiye sonucu borçlu
ortağı düşecek payın kendilerine verilmesini talep edebilirler.
Ortaklar, sözleşme ile müşterek mülkiyet ilişkisi de benimsenmiş olabilirler. Bu durumda
ortağın payı belirli ve ayrı olduğundan, alacaklılar ortağın şirket hissesi üzerine haciz
koydurabilirler. Özetle, şirket sözleşmesinde mülkiyet ilişkisinin türü belirtilmemişse, iştirak
halinde mülkiyet kuraldır.
Adi Şirketin Yönetimi
Yönetim Görevi
Adi şirketin yönetilmesi her bir ortak için hem bir hak hem de bir görev sayılır. Bununla
birlikte, ortaklardan biri veya birkaçı ya da dışardan bir kişi şirket sözleşmesi veya ortaklar
kararı yönetici atanabilir.
Yönetim Yetkisinin Kapsamı
Yönetim hakkı ve yetkisi sadece “olağan işlemler” alanında söz konusudur. Bu nedenle şirket
işlerini önemine göre bir ayırmak gerekir.

a. Olağan Đşler

Olağan işler, olağanüstü sayılabilecek nitelikteki işler dışında kalan tüm şirket işleridir.
Şirkete ait olan ( mutad ) işlemlerde, her bir ortağın “tek başına yönetim” yetkisi vardır.

b. Olağanüstü Đşler

Bk. “olağanüstü iş” kavramını tanımlamamıştır. Fakat yönetici ortak ile yönetici olmayan
ortaklar arasındaki ilişki vekâlet ilişkisi olarak nitelendirildiğine göre, bundan yararlanılabilir.
Vekâlet ilişkisinde vekil gibi yönetici ortak da, dava açma, kambiyo taahhüdünde bulunma,
şirket taşınmazlarını satma, şirket malvarlığından bağışta bulunma, şube açma ve ticari vekil
atama, sulh, kabul ve tahkim işlemleri yapma gibi olağanüstü sayılan işlemleri, yönetim
görevinin kapsamı dışında kaldığından yapamaz.
Ticaret Şirketlerinde Sermaye
Ticaret şirketlerine katılma payı olarak konulabilecek değerler neler olabilir? Đlk olarak
belirtelim ki, nakdi veya ayni her türlü malvarlığı değerinin sermaye olarak kullanılması

www.kamuyonetimi.biz

Hazırlayan: DENĐZ SEVĐM
Kamu Yönetimi 3 / 030403004

  • 12 –

mümkündür. T.K.m.139’da ise ticaret şirketlerine sermaye olarak konulabilecek malvarlığı
değerleri sınırlayıcı olmaksızın sayılmıştır.
Bununla birlikte, “emek” ve “ticari itibar”ın sermaye olarak konulması, komanditer, ortak
yönünden, açıkça yasaklanmış iken anonim ve limited şirketlerde de konulamayacağı
çoğunlukla kabul edilmektedir. Ne var ki, Ticaret Sicili Tüzüğü, emeğin anonim şirketlere
sermaye olarak konulabileceğini açıkça hükme bağlamaktadır.
Zamanaşımı
Ticaret şirketlerinin genel hükümlerinde zamanaşımına ilişkin özel bir hüküm
bulunmadığından, genel hüküm niteliğindeki BK.m.126/IV’ de yer alan 5 yıllık zamanaşımı
süresinin uygulanması gerekir.
Đkametgâh
Birer tüzel kişi olan ticaret şirketlerinin yerleşim yeri ( ikametgâhı ), an sözleşmelerinde başka
bir hüküm bulunmadıkça, şirket işlerinin yönetildiği, yerdir. Şirketlerin işletme merkezi,
çıkacak uyuşmazlıklarda yetkili mahkemenin belirlenmesinde ve şirket vatandaşlığının
tespitinde kullanılacak bir kriterdir.
Gerçek kişilerde “ yerleşim yerinin tekliği ilkesi” gereği birden fazla ikametgâh olamadığı
halde, ticaret şirketlerinde bu ilke geçerli değildir. Dolayısıyla, bir ticaret şirketi aleyhine
şirket merkezinin bulunduğu yerde dava açılabildiği halde; şube işlemleri için ( iflas davası
hariç ) şubenin bulunduğu yer mahkemesinde de dava açılabilir.
Ticaret Şirketlerinin Vatandaşlığı
Yabancı Şirket: Merkezi yabancı ülke olan ve o ülkenin kanununa uygun şekilde kurulmuş
şirkettir.
Türk Şirketi: Türk kanunlarına göre kurulmuş ve merkezi Türkiye’de bulunan şirkettir.
Ticaret Şirketlerinde Birleşme
Birleşme kavramını şöyle tanımlayabiliriz: Birden çok ticaret şirketinin, malvarlıklarını
tasfiye etmeksizin, ya içlerinden birinin bünyesinde, ya da yeni kurulan bir şirkette
birleşmeleri ve birleşen şirketlerin bir değiştirme ölçüsüne göre yeni şirketten pay almalarıdır.
Ticaret Şirketlerinde Tip Değiştirme
Tip değiştirme şöyle tanımlanabilir. Bir ticaret şirketinin, tasfiye edilmeksizin, ekonomik
varlığını ve devamlılığını koruyarak, diğer bir tipe dönüşmesidir. Dönüşen yeni şirket ise, eski
tip tüzel kişiliğinin bir devamıdır.

KOLLEKTĐF ŞĐRKETLER

Tanım ve Karşılaştırma
Kollektif Şirket: Ticari bir işletmeyi, bir ticaret unvanı altında işletmek amacıyla, gerçek
kişiler arasında kurulan ve ortaklarının sorumluluğu sınırlandırılmamış şirkettir. Adi şirketten
farklı olarak kollektif şirketler tüzel kişiliğe sahiptir.
Unsurlar
Kollektif şirket kurulabilmesi için asgari bir sermaye şartı öngörülmemiş, sadece ticari bir
işletmenin işletilecek olması yeterli görülmüştür.
Kollektif şirkette en az iki ortak bulunmalıdır. Ortaklar, gerçek kişi olmalıdır. Kollektif şirket
ortağı, rekabet yasağı teşkil etmemek şartıyla bir başak kolektif şirkete ortak olabilir.

www.kamuyonetimi.biz

Hazırlayan: DENĐZ SEVĐM
Kamu Yönetimi 3 / 030403004

  • 13 –

Kollektif şirkette ortakların sorumluluğu “bütün malları ile” yani sınırsızdır. Bu emredici
kural nedeniyle, ortakların sorumluluğunu sınırlandıran sözleşme hükümleri, iç ilişkide
( ortaklar arasında ) geçerli olsa da üçüncü kişilere karşı ileri sürülemez. Kollektif ortakların
sorumluluğu sınırsız olduğu gibi, aynı zamanda müteselsil ( zincirleme )dir ve ikinci derecede
( kademeli ) dir.
Đkinci derece ( dolaylı ) sorumluluğun anlamı ise, şirket borçlarından dolayı ilk olarak şirketin
şirket malvarlığı ile sorumlu olması, şirketin malvarlığı olmadığından alacak şirketten tahsil
edilemiyorsa, bu ikinci kademede ortağın sorumluluğu yoluna gidilebilmesidir.
Unvanı
Kollektif şirket unvanı, bütün ortakların veya hiç olmazsa ortaklardan birinin adı ve soyadı ile
şirketi ve türünü gösteren bir ibareden oluşur. “Hasan CAN Kollektif Şirketi” gibi.
Kollektif Şirketin Kuruluşu
Kuruluş Aşamaları
Kuruluş aşamalarını şöyle sıralayabiliriz.

  1. Kurucularca ana sözleşmenin hazırlanması
  2. Kurucuların imzalarının noterde onanması
  3. Tescil ve ilan
    Şimdi bu aşmaları kısaca açıklayalım
    1) Şirket Sözleşmesi
    Kollektif şirket sözleşmesi, kurucu ortaklarca yazılı şekilde yapılmalı, imzalanmalı ve imzalar
    noterce onaylanmalıdır. Sözleşmenin yazılı olması geçerlilik şekli olduğundan, sözlü olarak
    yapılmış kollektif şirket sözleşmesi, ortaklar arsında dahi geçerli olmaz.
    Kollektif şirket sözleşmesinde şu unsurların yer alması zorunludur.
    a. Ortakların adı soyadı, ikametgâhı, vatandaşlığı.
    b. Şirketin kollektif olduğu
    c. Ticaret unvanı ve şirket merkezi
    d. Şirketin konusu ve sermayesi
    e. Şirketi temsil edecek kimseler ve temsil şekli
    2) Đmzaların Noterde Onaylanması
    Şirket sözleşmesi kurucular tarafından düzenlenip imzalandıktan sonra, bu imzaların noter
    tarafından tasdik edilmesi gerekir.
    3) Tescil ve Đlan
    Đmzaların noterce onanmasından sonra, kurucu ortaklar 15 gün içinde şirketin tescilini
    sağlama üzere ticaret siciline başvurmak yükümlülüğü altındadırlar.
    Kuruluşta Eksiklikler ve Hukuki Sonuçlar
    Ana sözleşmesi kanuni şartlara uyulmadan yapılmış veya sözleşmeye konulması zorunlu
    kayıtlar eksik veya hükümsüz olan bir kollektif şirket, adi şirket hükmünde sayılır. Ana
    sözleşmenin kanuni şartlara uygun olmamasına, sözleşmenin yazılı şekilde yapılmaması ve
    sözleşmedeki imzaların noterde onaylattırılmaması örnek verilebilir. Ne şekilde olursa olsun,
    hukuken var sayılmayan bir şirket adına ortak sıfatıyla hukuki işlemlere girişen kimse, iyi
    niyet sahibi üçüncü kişilere karşı tacir gibi sorumlu olur.
Happy
Happy
0
Sad
Sad
0
Excited
Excited
0
Sleepy
Sleepy
0
Angry
Angry
0
Surprise
Surprise
0

Average Rating

5 Star
0%
4 Star
0%
3 Star
0%
2 Star
0%
1 Star
0%

Bir Cevap Yazın