turkish

unite 3 siir konu ozeti

Okuma Süresi:7 Dakika, 22 Saniye
Loader Loading…
EAD Logo Taking too long?

Reload Reload document
| Open Open in new tab

İndir/Yükle

«ŞİİR, SÖYLEMEKTEN
ZİYADE BİR SUSMA İŞİDİR.»
AHMET HAMDİ
TANPINAR

  • CUMHURİYET DÖNEMİ’NDEKİ TOPLUMSAL
    DEĞİŞİMLER EDEBÎ TÜRLERİN HEPSİNE
    YANSIMIŞTIR.
  • ŞİİR DE BU TOPLUMSAL DEĞİŞİMLERLE
    BERABER DEĞİŞİP GELİŞMİŞTİR.
  • CUMHURİYET DÖNEMİ ŞİİRİNDE BİRBİRİNİ
    İZLEYEN, BİRBİRİNE TEPKİ OLARAK DOĞAN,
    GELİŞEN FARKLI ŞİİR ANLAYIŞLARI ORTAYA
    ÇIKMIŞTIR.
    *TÜRK ŞİİRİNİN HEM İÇERİK HEM DE ŞEKİL
    YÖNÜNDEN KÖKLÜ BİR DEĞİŞİKLİĞE
    UĞRAMASINA ZEMİN HAZIRLAYAN BU
    ANLAYIŞLARDAN BİRİSİ SAF ŞİİR
    ANLAYIŞIDIR.
    CUMHURİYET
    DÖNEMİ SAF
    ŞİİR ANLAYIŞI
    SAF ŞİİRİN ÖZELLİKLERİ
    ŞİİRDE DİL HER
    ŞEYİN ÜSTÜNDE
    TUTULMUŞTUR.
    DİVAN ŞİİRİNİN
    BİÇİMCİ
    YAPISINDAN
    ETKİLENMİŞTİR.
    AHENK, GÜZEL VE
    ETKİLİ SÖYLEYİŞ
    ÖNEMLİDİR.
    AMAÇ DİLDE
    SAFLAŞMAYI
    SAĞLAYARAK
    RAHAT SÖYLEYİŞİ
    BULMAKTIR.
    SİYASET VE
    TOPLUMCU
    GÖRÜŞLER ŞİİRİN
    DIŞINDA
    BIRAKILMIŞTIR.
    MASAL, RÜYA, MİT,
    ZAMAN GİBİ DÜŞSEL
    TEMALARIN YANI
    SIRA AŞK, ÖLÜM,
    AYRILIK, YALNIZLIK
    GİBİ TEMALAR DA
    İŞLENMİŞTİR.
    SAF ŞİİR SANATÇILARI
    şiirde seçtikleri
    kelimelerin
    oluşturduğu ses ve
    uyum zenginliğinde
    aramışlardır.
    ŞİİRSELLİĞİ sadece
    ölçü ve kafiyenin
    gücünde değil
    imgelerin yeniliği,
    tazeliği,
    Saf şiir anlayışı, Türk edebiyatında
    özellikle 1940-1960 yılları arasında AHMET
    HAMDİ
    TANPINAR
    AHMET
    MUHİP
    DIRANAS
    ASAF
    HALET
    ÇELEBİ
    CAHİT
    SITKI
    TARANCI
    BEHÇET
    NECATİGİL
    FAZIL HÜSNÜ
    DAĞLARCA
    NECİP
    FAZIL
    KISAKÜREK
    gibi sanatçılarla önemli bir şiir
    geleneği hâline gelmiştir.
    NECİP FAZIL
    KISAKÜREK
    Şiirlerinde “lirizm, mistisizm, gizem, büyü, rüya, hayal” gibi estetik ve metafizik
    ögelere yer vermesinden dolayı saf şiir anlayışı içinde kabul edilmektedir.
    Şairin şiirlerini biçimsel olarak mükemmel kılma isteği, ahenk ve ses değeri
    yönlerinden de sürekli arayış içerisinde olması onu saf şiir anlayışına yaklaştırmıştır.
    Yazdığı şiirlerde insanın evrendeki yerini araştırmış; madde-ruh problemlerini
    önemsemiş ve iç âlemin gizli duygu ve tutkularını kaleme almıştır.
    Cumhuriyet Dönemi Türk şiirinde “modern-mistisizmin kurucusu” olarak kabul
    edilmektedir. Sanatçı, özellikle ilk dönem şiirlerinde hece ölçüsünü güçlü bir ahenk
    ögesi olarak kullanmıştır.
    Sanat görüşünü ortaya koyduğu “Poetika” adlı yazısında şiiri “Allah’ı sır ve güzellik
    yolundan arama işi.” şeklinde tarif etmiştir.
    ÖNCÜLÜĞÜNÜ YAHYA
    KEMAL BEYATLI VE AHMET HAŞİM’İN YAPTIĞI SAF ŞİİR
    ANLAYIŞININ OLUŞMASINDA FRANSIZ EDEBİYATINDA
    ORTAYA
    ÇIKAN SEMBOLİZM AKIMININ ETKİSİ VARDIR.
    SEMBOLİZM , ŞİİRDE
    GERÇEKÇİLİĞİ SAVUNAN
    PARNASİZM AKIMINA BİR
    TEPKİ OLARAK XIX. YY.IN
    SONLARINDA ORTAYA
    ÇIKMIŞTIR.
    SEMBOLİST SANATÇILAR,
    ŞİİRDE KENDİ İZLENİMLERİNE
    AĞIRLIK VERMİŞLER; BİÇİMİ,
    ANLAM KAPALILIĞINI, AHENGİ,
    MÜZİKALİTEYİ HER ŞEYDEN
    ÜSTÜN TUTMUŞLARDIR.
    DUYGULARI
    KELİMELERİN SES
    DEĞERİYLE
    SEZDİRME, ONLARIN
    ŞİİRLERİNİN BAŞLICA
    ÖZELLİKLERİDİR.
    SEMBOLİZME GÖRE
    Dış dünyadan
    algıladıklarımız dış
    gerçekliğin kendisi
    değil onlarla ilgili
    birtakım
    izlenimlerdir.
    Bu da kişiden
    kişiye değişen bir
    olgudur.
    Bu durum şairin
    algılarını kendi iç
    dünyasına
    çevirmesini sağlar.
    Ancak onlar iç
    dünyalarını
    simgelerle
    anlatmışlardır.
    Açıklığa değil
    kapalılığa,
    anlatmaya değil
    sezdirme ve
    telkine
    yönelmişlerdir.
    DÜNYA
    EDEBİYATINDA
    SEMBOLİZMİN
    ÖNCÜ
    İSİMLERİ
    Charles Baudelaire (Şarl Bodler)
    Arthur Rimbaud (Artür Rembo)
    Paul Verlaine (Pol Verlen)
    Stephane Mallerme (Stefan Malarme)
    Paul Valery (Pol Valeri)
    TÜRK
    EDEBİYATINDA
    ŞİİRLERİNDE
    SEMBOLİZM
    AKIMININ
    ETKİLERİNİN
    GÖRÜLDÜĞÜ
    SANATÇILAR
    Ahmet Haşim
    Ahmet Hamdi Tanpınar
    Cahit Sıtkı Tarancı
    Ahmet Muhip Dıranas
    TOPLUMCU
    GERÇEKÇİ ŞİİR
    BİR DÜŞÜNCEYE VE İDEOLOJİYE BAĞLI KALARAK HALKIN ÇEKTİĞİ
    SIKINTILARA VE YOKSULLUĞA DEĞİNEN, KİMİ ZAMAN İNSANLARA
    ÇÖZÜM YOLLARI GÖSTEREN, TÜM İNSANLIĞIN MUTLU OLACAĞI
    GÜZEL BİR GELECEĞE İŞARET EDEN ŞİİR ANLAYIŞIDIR.
    TOPLUMCU GERÇEKÇİ ŞAİRLER ŞİİRLERİNDE, O GÜNE KADAR
    DEĞİNİLMEMİŞ KONULARA VE KAVRAMLARA YER VERMİŞLERDİR.
    “HALKÇILIK, KÖYCÜLÜK, HÜMANİZM” GİBİ FİKİRLER BU
    SANATÇILARI ETKİLEMİŞTİR.
    TOPLUMCU GERÇEKÇİLERE GÖRE SANAT, TOPLUMU SADECE
    YANSITAN BİR AYNA DEĞİLDİR; AYNI ZAMANDA TOPLUMU
    DEĞİŞTİRECEK ARAÇLARDAN DA BİRİDİR.
    NÂZIM HİKMET, CUMHURİYET DÖNEMİ ŞİİRİMİZDE TOPLUMCU
    GERÇEKÇİ ŞİİR ANLAYIŞININ İLK TEMSİLCİSİ KABUL EDİLİR.
    1
    2
    3
    4
    CUMHURİYET DÖNEMİ TÜRK EDEBİYAT’INDA
    TOPLUMCU GERÇEKÇİ ŞAİRLERİN İLK KUŞAĞI
    NÂZIM HİKMET KUŞAĞI OLARAK ADLANDIRILAN
    VE İLHAMİ BEKİR TEZ, ERCÜMENT BEHZAT LAV,
    HASAN İZZETTİN DİNAMO, NAİL V., VA-NU GİBİ
    ŞAİRLERDİR.
    BU KUŞAK ŞAİRLERİN ESERLERİNDE NÂZIM
    HİKMET’İN ŞİİRLERİNİN İÇERİK VE BİÇİM
    ÖZELLİKLERİNİN ETKİLERİ ÖNE ÇIKMIŞTIR.
    NÂZIM
    HİKMET
    Cumhuriyet Dönemi şiirimizde toplumcu gerçekçi şiir anlayışının ilk temsilcisi kabul
    edilir. Bu şiir anlayışının önemli özellikleri; biçimde “serbest şiir” anlayışını kullanmak ve
    yaygınlaştırmak,içerikte ise ideolojik ve siyasal konuları işlemektir.
    Şiirlerinde ritmik ve zengin yapıyla birlikte “ses” ögesi önemli yer tutar. Etkili
    kafiyeler, durakların başarılı kullanımı bu ses yapısının başlıca özellikleridir.
    Divan ve halk şiirinin birçok ögesini de şiirlerinde başarıyla kullanmıştır.
    Divan, halk ve Batı edebiyatı nazım şekillerinin ölçü, kafiye, mısra kümelenmesi gibi
    kurallarını dikkate almayan; Batı’dan alınan bir nazım biçimi olan serbest nazmı Türk
    edebiyatında kullanan önemli isimlerden biridir.
    Fütürizm
    Edebiyatta fütürizmin kurucusu Marinetti’dir (Marinetti). Fütüristler sanat anlayışlarını
    1909 yılında Figaro gazetesinde yayımladıkları bir bildiriyle ortaya koymuşlardır.
    Özgürce seçilen kelimeler, kuralsız anlatım, otomatik yazı fütüristlerin kullandıkları
    biçimsel ögelerdir.
    Fütürizm bu nitelikleriyle dadaizm ve sürrealizm akımlarını da etkilemiştir.
    Fütürizm; modern hayatın hareketliliğini, ilerlemeyi, değişimi ve hızı yüceltmiştir.
    Fütürist sanatçılar; sanatın, hareketsizliği değil hızı, dinamizmi ve makineyi anlatması
    gerektiğini savunmuşlardır.
    Nâzım Hikmet, fütürizmin Rus edebiyatındaki önemli temsilcileri arasında sayılan
    Mayakovski’den etkilenerek Türk edebiyatında bu akımın özelliklerinin görüldüğü şiirler
    yazmıştır.
    MAVİ HAREKETİ
    Maviciler olarak da
    anılan bu edebî
    çevre, adını 1952-1956
    yılları arasında
    Ankara’da 32 sayı
    çıkan Mavi adlı
    dergiden almıştır.
    Attilâ İlhan 1950’li
    yıllarda Mavi dergisi
    çevresinde gelişen
    Mavi Hareketi içinde
    yer almıştır.
    Dergi çevresinde
    özellikle 1950’li yıllarda
    hikâyeleriyle dikkat
    çeken Orhan Duru,
    Ferit Edgü, Tarık
    Dursun K., Tahsin
    Yücel, Demir Özlü,
    Ahmet Oktay gibi
    isimler yer almıştır.
    MİLLÎ EDEBİYAT
    ANLAYIŞINI
    YANSITAN ŞİİR
    Millî Edebiyat anlayışını sürdüren şairler içerisinde “folklor”dan en
    çok yararlanan temsilcilerden biri Ahmet Kutsi Tecer’dir. Şairin
    şiirlerinde, bu kuşağın eserlerinde genel olarak öne çıkan ve halk
    şiirinden alınan biçimsel özellikler önemli yer tutmuştur. Hece
    ölçüsü, nazım şekilleri, halkın konuştuğu sade dil, bu kuşağın
    şiirlerinde kullanılmaya devam etmiştir.
    Millî Edebiyat anlayışını sürdüren sanatçılar ve ortaya
    koydukları eserler “Memleket Edebiyatı” adıyla da
    bilinmektedir.
    Cumhuriyet’ten önce ortaya çıkan Millî Edebiyat anlayışı
    Cumhuriyet kurulduktan sonra da etkisini devam ettirmiştir.
    Cumhuriyet Dönemi Türk Edebiyatı’nda “Millî Edebiyat Anlayışını
    Yansıtan Şiir” olarak adlandırılan bu gelenek, folklor ve milliyetçilik
    gibi iki önemli kaynaktan beslenmiştir.
    ARİF NİHAT
    ASYA
    AHMET KUTSİ
    TECER
    ORHAN ŞAİK
    GÖKYAY
    ÖMER
    BEDRETTİN
    UŞAKLI
    BEHÇET
    KEMAL
    ÇAĞLAR
    NECMETTİN
    HALİL ONAN
    ZEKİ ÖMER
    DEFNE
    İBRAHİM
    ALAETTİN
    GÖVSA
    KEMALETTİN
    KAMU
    MİLLÎ
    EDEBİYAT
    ANLAYIŞINI
    YANSITAN
    ŞAİR
    KUŞAĞI
    Garip şairlerine göre şiir, sıradan insanları ve onların hayatını
    konu edinmeli; sanattan, süslü söylemlerden uzak olmalıdır.
    Bu anlayışa göre şiir, halkın konuştuğu sade dille ve halka
    ait söyleyişle yazılan ve anlamı öne çıkaran bir nitelikte
    olmalıdır.
    Garip şairleri geleneksel şiirde yer alan kafiye, redif, ölçü
    gibi ögelerin önemsiz olduğunu savunmuşlardır. Onlara
    göre edebî sanatlar ve konuşma dilinden farklı, süslü bir
    edebiyat dili gereksizdir.
    Garip akımı, daha sonra “Birinci Yeni” adıyla da anılmıştır.
    Akım, adını üç şairin şiirlerinin yer aldığı ve 1941 yılında
    yayımlanan Garip adlı kitaptan almıştır.
    Garip akımı içinde yer alan şairler Orhan Veli Kanık, Melih
    Cevdet Anday ve Oktay Rifat Horozcu’dur.
    Garip şairleri, kendilerine yöneltilen
    eleştirilere karşı nasıl bir şiir
    anlayışını savunduklarını ortaya
    koymak için Garip adlı kitaplarına
    “Garip Bildirisi” olarak tanınacak ön
    sözü eklemişlerdir.
    İKİNCİ YENİ ŞİİRİ VE ŞAİRLERİ
    Anlaşılırlık yerine
    kapalılık, somut yerine
    soyut kavramlar
    gelmiştir.
    Bu anlayıştaki şairler
    anlamdan kurtulmak,
    soyutluğu sağlamak
    için duyulmadık yeni
    kelimeler üretme
    yoluna gitmişlerdir.
    Yeni tamlamalar
    uydurup kelimeleri
    temel anlamlarından
    uzak bir anlam örgüsü
    içinde kullanmaya
    ağırlık vermişlerdir.
    Biçime ve imgeye
    öncelik veren bu
    anlayış, konuşma
    dilinden ve halk dilinin
    ortak değerlerinden
    uzaklaşmıştır.
    İkinci Yeni şairleri; şiiri,
    çağrışım yönünden
    zenginleştirmekle
    beraber toplumdan
    geniş ölçüde
    uzaklaştırmıştır.
    Bu şairler şiirde
    benimsedikleri dille,
    yaşanan gerçekler
    arasındaki bağlantıyı
    koparmıştır.
    İkinci Yeni şiir anlayışının
    gelişmesinde XX. yy.da
    ortaya çıkan sürrealizm
    ve dadaizm akımları
    etkili olmuştur.
    SÜRREALİZM
    (GERÇEKÜSTÜCÜLÜK)
    1924 yılında Andre Breton (Andre Breton) tarafından yayımlanan bir
    bildiriyle akımın esasları duyurulmuştur.
    Herhangi bir estetik ve ahlaki kaygıya, aklın denetimine bağlı kalmadan
    düşüncenin ortaya konmasını savunmuştur.
    Sürrealistlerin malzemesi; aklın ve iradenin dışında kendiliğinden otomatik
    olarak ortaya çıkan ruhsal olaylar, rüyalar ve bilinçaltından gelen
    çağrışımlardır.
    Sürrealizm, bu ruhsal olayları hiçbir müdahalede bulunmadan oldukları gibi
    aktarmaktadır. Bu yaklaşımla sürrealistler, realizme karşı çıkmışlardır.
    Sürrealistler, Sigmund Freud’un (Sigmund Froyd) Psikanalist Kuramı’nın
    etkisiyle bilinçaltını ortaya çıkarmaya çalışmışlardır.
    Sürrealistler, eserlerinde gerçekdışı olaylardan ve yerlerden
    bahsetmişlerdir. Onlara göre, bilinçaltının verilerini ifade etmek için alışılmış
    dil yetersizdir. Dile değişik, farklı bir anlatım şekli vermek gerekir.
    Sürrealistler, iç dünyanın akıcı bir biçimde verilmesini engellediği
    gerekçesiyle noktalama işaretlerini kullanmamışlardır.
    Sürrealizm akımının önemli
    temsilcileri arasında
    Andre Breton,
    Louis Aragon (Luyi
    Aragon),
    Paul Eluard (Pol Elua) yer
    alır.
    DADAİZM
    Sürrealizme zemin
    hazırlayan dadaizm
    Tristan Tzara (Tristan
    Zara) ve arkadaşları
    tarafından Fransız
    edebiyatında XX. yy.
    başlarında geliştirilen
    bir akımdır.
    1
    Dadaizm, I.
    Dünya Savaşı’nın
    hemen ardından
    doğan umutsuzluk
    ve güvensizlik
    ortamının
    ürünüdür.
    2
    Yerleşik dil ve
    estetik kuralların
    tümünü
    reddeden bu
    akım, kapalılığa
    yönelip
    çağrışımları temel
    almıştır.
    3
    Fransızcada
    “oyuncak tahta
    at” anlamındaki
    “dada” kelimesini
    kendisine ad
    olarak seçen bu
    akım 1921 yılına
    kadar devam
    etmiştir.
    4
    MİSTİK, METAFİZİK
    GELENEĞE YASLANAN
    ŞİİR
    SEZAİ KARAKOÇ Şiirlerinde kullandığı üslup ve şekil bakımından İkinci Yeni şairleri
    arasında kabul edilir.
    İşlediği temalar bakımından İslami gelenekte yer alan önemli şairler arasındadır.
    Türk edebiyatında İslami geleneğin önemli şairlerinden Mehmet Akif Ersoy’un öncüsü
    olduğu bu çizgide Necip Fazıl Kısakürek ve ardından Sezai Karakoç, kendilerine özgü
    şiir anlayışlarıyla sonraki kuşakları etkilemişlerdir.
    Asaf Halet Çelebi, İsmet Özel, Cahit Zarifoğlu, Erdem Bayazıt, Nuri Pakdil gibi isimler
    Türk edebiyatında dinî değerleri, geleneğe duyarlılığı ve metafizik anlayışı öne çıkaran
    bir anlayışa sahip sanatçılardır.
    Bu şairlerin eserleri, “mistik, metafizik, geleneğe yaslanan şiir” olarak da
    bilinmektedir.
    TOPLUMCU EĞİLİMLERİ YANSITAN
    ŞAİRLER
    1960 sonrası toplumcu
    eğilimleri yansıtan şairler,
    şiirlerinde “yerleşik düzene
    eleştiri, sınıfsal sorunlar,
    kadın, doğa, kentleşme
    sorunları” gibi temaları öne
    çıkarmışlardır.
    Bu şairler şiirlerinde kimi
    zaman anlamı öne çıkaran,
    açık ve sade bir üslubu
    tercih ederken kimi zaman
    da İkinci Yeni’nin imgeli,
    kapalı şiir anlayışından
    etkilenmişlerdir.
    Cumhuriyet
    Dönemi Türk
    Edebiyatı’nda
    İSMET
    ÖZEL
    GÜLTEN
    AKIN
    SÜREYYA
    BERFE
    ÖZKAN
    MERT
    REFİK
    DURBAŞ
    ATAOL
    BEHRAMOĞLU
    NİHAT
    BEHRAM
    1960 sonrası toplumcu
    gerçekçi şairler olarak
    tanınmışlardır.
    1980 SONRASI TÜRK ŞİİRİ
    1980 sonrası Türk şiirinde
    şairlerin genel yaklaşımı
    “Türk şiirinin bir bütün
    olduğu, bu şiirin hiçbir ayrım
    gözetilmeden
    sahiplenilmesi gerektiği”
    şeklindedir.
    Bu dönemde “kent kimliği,
    şehirleşme” tema olarak
    öne çıkmıştır.
    1980 sonrası şiir kuşağının
    en önemli özelliği tek bir şiir
    anlayışından değil, çeşitli şiir
    anlayışlarından söz
    edilebilmesidir. “Çok seslilik”
    bu kuşağın belirleyici
    özelliğidir.
    1980 sonrası kuşakta
    politik ve toplumsal
    konular arka planda
    kalırken bireysel kaygılar
    ön planda olmuştur.
    1980 sonrası Türk şiiri,
    gelişme ortamını
    dergilerde bulmuştur ve
    aynı dergide farklı şiir
    anlayışında şairler birlikte
    ürünler verebilmiştir.
    Bu kuşak için önemli
    dergiler olarak Üç Çiçek,
    Poetika, Şiir Atı, Fanatik,
    Sombahar, Broy,
    Yönelişler dergileri
    sayılabilir.
    1980 SONRASI
    ŞİİR KUŞAĞINDA
    YER ALAN
    ŞAİRLER
    Tuğrul Tanyol, Haydar Ergülen, Metin Celal, Lale Müldür,
    Seyhan Erözçelik
    Şavkar Altınel, Roni Marguiles, İhsan Deniz, Adnan Özer,
    Osman Hakan A.
    Akif Kurtuluş, Hüseyin Atlansoy, Enver Ercan, Turgay
    Fişekçi, Hüseyin Ferhad
    Sina Akyol, Enis Batur, Şükrü Erbaş, Salih Bolat, Birhan
    Keskin
    Ebubekir Eroğlu, Murathan Mungan, Küçük İskender,
    Metin Cengiz
    Sunay Akın, Akgün Akova, Melisa Gürpınar, Ahmet
    Erhan, Yaşar Miraç
    CUMHURİYET DÖNEMİ HALK
    ŞİİRİ
    Cumhuriyet Dönemi’nde halk şiiri, ilgi görmüş bir alandır.
    Bunda bazı sanatçıların Millî Edebiyat zevk ve anlayışını devam ettirmek istemeleri
    etkili olmuştur.
    Çünkü bu anlayıştaki sanatçılar (Arif Nihat Asya, Orhan Şaik Gökyay, Necmettin
    Halil Onan vb.) halkın geleneğinden, dilinden, ortak zevkinden vb. yararlanmışlar;
    böylelikle bir memleket edebiyatı meydana getirmeye çalışmışlardır.
    Küçük değişiklikler olsa da Âşık edebiyatının özellikleri bu dönemde de devam
    etmiştir.
    Yani sanatçılar; saz eşliğinde çalıp söyleme, sade dil kullanma, halk kültüründen
    uzaklaşmama, hece ve dörtlük nazım birimini kullanma gibi özellikleri bu dönemde
    de sürdürmüşlerdir.
    Daha önceki yüzyıllardan farklı olarak bu dönemde şiirler, nazım şekillerinin (koşma,
    semai, destan…) adlarıyla anılmamış; her şiir için özel başlık kullanılmıştır.
    CUMHURİYET DÖNEMİ HALK ŞİİRİ
    ÂŞIKLARI
    ÂŞIK VEYSEL ÂŞIK FEYMANİ DAVUT SULARİ ALİ İZZET
    ÖZKAN
    ABDURRAHİM
    KARAKOÇ
    ÂŞIK DAİMİ SEFİL SELİMİ ŞEREF
    TAŞLIOVA
    MURAT
    ÇOBANOĞLU
Happy
Happy
0
Sad
Sad
0
Excited
Excited
0
Sleepy
Sleepy
0
Angry
Angry
0
Surprise
Surprise
0

Average Rating

5 Star
0%
4 Star
0%
3 Star
0%
2 Star
0%
1 Star
0%

Bir Cevap Yazın