Okuma Süresi:7 Dakika, 22 Saniye
Loading…
«ŞİİR, SÖYLEMEKTEN
ZİYADE BİR SUSMA İŞİDİR.»
AHMET HAMDİ
TANPINAR
- CUMHURİYET DÖNEMİ’NDEKİ TOPLUMSAL
DEĞİŞİMLER EDEBÎ TÜRLERİN HEPSİNE
YANSIMIŞTIR. - ŞİİR DE BU TOPLUMSAL DEĞİŞİMLERLE
BERABER DEĞİŞİP GELİŞMİŞTİR. - CUMHURİYET DÖNEMİ ŞİİRİNDE BİRBİRİNİ
İZLEYEN, BİRBİRİNE TEPKİ OLARAK DOĞAN,
GELİŞEN FARKLI ŞİİR ANLAYIŞLARI ORTAYA
ÇIKMIŞTIR.
*TÜRK ŞİİRİNİN HEM İÇERİK HEM DE ŞEKİL
YÖNÜNDEN KÖKLÜ BİR DEĞİŞİKLİĞE
UĞRAMASINA ZEMİN HAZIRLAYAN BU
ANLAYIŞLARDAN BİRİSİ SAF ŞİİR
ANLAYIŞIDIR.
CUMHURİYET
DÖNEMİ SAF
ŞİİR ANLAYIŞI
SAF ŞİİRİN ÖZELLİKLERİ
ŞİİRDE DİL HER
ŞEYİN ÜSTÜNDE
TUTULMUŞTUR.
DİVAN ŞİİRİNİN
BİÇİMCİ
YAPISINDAN
ETKİLENMİŞTİR.
AHENK, GÜZEL VE
ETKİLİ SÖYLEYİŞ
ÖNEMLİDİR.
AMAÇ DİLDE
SAFLAŞMAYI
SAĞLAYARAK
RAHAT SÖYLEYİŞİ
BULMAKTIR.
SİYASET VE
TOPLUMCU
GÖRÜŞLER ŞİİRİN
DIŞINDA
BIRAKILMIŞTIR.
MASAL, RÜYA, MİT,
ZAMAN GİBİ DÜŞSEL
TEMALARIN YANI
SIRA AŞK, ÖLÜM,
AYRILIK, YALNIZLIK
GİBİ TEMALAR DA
İŞLENMİŞTİR.
SAF ŞİİR SANATÇILARI
şiirde seçtikleri
kelimelerin
oluşturduğu ses ve
uyum zenginliğinde
aramışlardır.
ŞİİRSELLİĞİ sadece
ölçü ve kafiyenin
gücünde değil
imgelerin yeniliği,
tazeliği,
Saf şiir anlayışı, Türk edebiyatında
özellikle 1940-1960 yılları arasında AHMET
HAMDİ
TANPINAR
AHMET
MUHİP
DIRANAS
ASAF
HALET
ÇELEBİ
CAHİT
SITKI
TARANCI
BEHÇET
NECATİGİL
FAZIL HÜSNÜ
DAĞLARCA
NECİP
FAZIL
KISAKÜREK
gibi sanatçılarla önemli bir şiir
geleneği hâline gelmiştir.
NECİP FAZIL
KISAKÜREK
Şiirlerinde “lirizm, mistisizm, gizem, büyü, rüya, hayal” gibi estetik ve metafizik
ögelere yer vermesinden dolayı saf şiir anlayışı içinde kabul edilmektedir.
Şairin şiirlerini biçimsel olarak mükemmel kılma isteği, ahenk ve ses değeri
yönlerinden de sürekli arayış içerisinde olması onu saf şiir anlayışına yaklaştırmıştır.
Yazdığı şiirlerde insanın evrendeki yerini araştırmış; madde-ruh problemlerini
önemsemiş ve iç âlemin gizli duygu ve tutkularını kaleme almıştır.
Cumhuriyet Dönemi Türk şiirinde “modern-mistisizmin kurucusu” olarak kabul
edilmektedir. Sanatçı, özellikle ilk dönem şiirlerinde hece ölçüsünü güçlü bir ahenk
ögesi olarak kullanmıştır.
Sanat görüşünü ortaya koyduğu “Poetika” adlı yazısında şiiri “Allah’ı sır ve güzellik
yolundan arama işi.” şeklinde tarif etmiştir.
ÖNCÜLÜĞÜNÜ YAHYA
KEMAL BEYATLI VE AHMET HAŞİM’İN YAPTIĞI SAF ŞİİR
ANLAYIŞININ OLUŞMASINDA FRANSIZ EDEBİYATINDA
ORTAYA
ÇIKAN SEMBOLİZM AKIMININ ETKİSİ VARDIR.
SEMBOLİZM , ŞİİRDE
GERÇEKÇİLİĞİ SAVUNAN
PARNASİZM AKIMINA BİR
TEPKİ OLARAK XIX. YY.IN
SONLARINDA ORTAYA
ÇIKMIŞTIR.
SEMBOLİST SANATÇILAR,
ŞİİRDE KENDİ İZLENİMLERİNE
AĞIRLIK VERMİŞLER; BİÇİMİ,
ANLAM KAPALILIĞINI, AHENGİ,
MÜZİKALİTEYİ HER ŞEYDEN
ÜSTÜN TUTMUŞLARDIR.
DUYGULARI
KELİMELERİN SES
DEĞERİYLE
SEZDİRME, ONLARIN
ŞİİRLERİNİN BAŞLICA
ÖZELLİKLERİDİR.
SEMBOLİZME GÖRE
Dış dünyadan
algıladıklarımız dış
gerçekliğin kendisi
değil onlarla ilgili
birtakım
izlenimlerdir.
Bu da kişiden
kişiye değişen bir
olgudur.
Bu durum şairin
algılarını kendi iç
dünyasına
çevirmesini sağlar.
Ancak onlar iç
dünyalarını
simgelerle
anlatmışlardır.
Açıklığa değil
kapalılığa,
anlatmaya değil
sezdirme ve
telkine
yönelmişlerdir.
DÜNYA
EDEBİYATINDA
SEMBOLİZMİN
ÖNCÜ
İSİMLERİ
Charles Baudelaire (Şarl Bodler)
Arthur Rimbaud (Artür Rembo)
Paul Verlaine (Pol Verlen)
Stephane Mallerme (Stefan Malarme)
Paul Valery (Pol Valeri)
TÜRK
EDEBİYATINDA
ŞİİRLERİNDE
SEMBOLİZM
AKIMININ
ETKİLERİNİN
GÖRÜLDÜĞÜ
SANATÇILAR
Ahmet Haşim
Ahmet Hamdi Tanpınar
Cahit Sıtkı Tarancı
Ahmet Muhip Dıranas
TOPLUMCU
GERÇEKÇİ ŞİİR
BİR DÜŞÜNCEYE VE İDEOLOJİYE BAĞLI KALARAK HALKIN ÇEKTİĞİ
SIKINTILARA VE YOKSULLUĞA DEĞİNEN, KİMİ ZAMAN İNSANLARA
ÇÖZÜM YOLLARI GÖSTEREN, TÜM İNSANLIĞIN MUTLU OLACAĞI
GÜZEL BİR GELECEĞE İŞARET EDEN ŞİİR ANLAYIŞIDIR.
TOPLUMCU GERÇEKÇİ ŞAİRLER ŞİİRLERİNDE, O GÜNE KADAR
DEĞİNİLMEMİŞ KONULARA VE KAVRAMLARA YER VERMİŞLERDİR.
“HALKÇILIK, KÖYCÜLÜK, HÜMANİZM” GİBİ FİKİRLER BU
SANATÇILARI ETKİLEMİŞTİR.
TOPLUMCU GERÇEKÇİLERE GÖRE SANAT, TOPLUMU SADECE
YANSITAN BİR AYNA DEĞİLDİR; AYNI ZAMANDA TOPLUMU
DEĞİŞTİRECEK ARAÇLARDAN DA BİRİDİR.
NÂZIM HİKMET, CUMHURİYET DÖNEMİ ŞİİRİMİZDE TOPLUMCU
GERÇEKÇİ ŞİİR ANLAYIŞININ İLK TEMSİLCİSİ KABUL EDİLİR.
1
2
3
4
CUMHURİYET DÖNEMİ TÜRK EDEBİYAT’INDA
TOPLUMCU GERÇEKÇİ ŞAİRLERİN İLK KUŞAĞI
NÂZIM HİKMET KUŞAĞI OLARAK ADLANDIRILAN
VE İLHAMİ BEKİR TEZ, ERCÜMENT BEHZAT LAV,
HASAN İZZETTİN DİNAMO, NAİL V., VA-NU GİBİ
ŞAİRLERDİR.
BU KUŞAK ŞAİRLERİN ESERLERİNDE NÂZIM
HİKMET’İN ŞİİRLERİNİN İÇERİK VE BİÇİM
ÖZELLİKLERİNİN ETKİLERİ ÖNE ÇIKMIŞTIR.
NÂZIM
HİKMET
Cumhuriyet Dönemi şiirimizde toplumcu gerçekçi şiir anlayışının ilk temsilcisi kabul
edilir. Bu şiir anlayışının önemli özellikleri; biçimde “serbest şiir” anlayışını kullanmak ve
yaygınlaştırmak,içerikte ise ideolojik ve siyasal konuları işlemektir.
Şiirlerinde ritmik ve zengin yapıyla birlikte “ses” ögesi önemli yer tutar. Etkili
kafiyeler, durakların başarılı kullanımı bu ses yapısının başlıca özellikleridir.
Divan ve halk şiirinin birçok ögesini de şiirlerinde başarıyla kullanmıştır.
Divan, halk ve Batı edebiyatı nazım şekillerinin ölçü, kafiye, mısra kümelenmesi gibi
kurallarını dikkate almayan; Batı’dan alınan bir nazım biçimi olan serbest nazmı Türk
edebiyatında kullanan önemli isimlerden biridir.
Fütürizm
Edebiyatta fütürizmin kurucusu Marinetti’dir (Marinetti). Fütüristler sanat anlayışlarını
1909 yılında Figaro gazetesinde yayımladıkları bir bildiriyle ortaya koymuşlardır.
Özgürce seçilen kelimeler, kuralsız anlatım, otomatik yazı fütüristlerin kullandıkları
biçimsel ögelerdir.
Fütürizm bu nitelikleriyle dadaizm ve sürrealizm akımlarını da etkilemiştir.
Fütürizm; modern hayatın hareketliliğini, ilerlemeyi, değişimi ve hızı yüceltmiştir.
Fütürist sanatçılar; sanatın, hareketsizliği değil hızı, dinamizmi ve makineyi anlatması
gerektiğini savunmuşlardır.
Nâzım Hikmet, fütürizmin Rus edebiyatındaki önemli temsilcileri arasında sayılan
Mayakovski’den etkilenerek Türk edebiyatında bu akımın özelliklerinin görüldüğü şiirler
yazmıştır.
MAVİ HAREKETİ
Maviciler olarak da
anılan bu edebî
çevre, adını 1952-1956
yılları arasında
Ankara’da 32 sayı
çıkan Mavi adlı
dergiden almıştır.
Attilâ İlhan 1950’li
yıllarda Mavi dergisi
çevresinde gelişen
Mavi Hareketi içinde
yer almıştır.
Dergi çevresinde
özellikle 1950’li yıllarda
hikâyeleriyle dikkat
çeken Orhan Duru,
Ferit Edgü, Tarık
Dursun K., Tahsin
Yücel, Demir Özlü,
Ahmet Oktay gibi
isimler yer almıştır.
MİLLÎ EDEBİYAT
ANLAYIŞINI
YANSITAN ŞİİR
Millî Edebiyat anlayışını sürdüren şairler içerisinde “folklor”dan en
çok yararlanan temsilcilerden biri Ahmet Kutsi Tecer’dir. Şairin
şiirlerinde, bu kuşağın eserlerinde genel olarak öne çıkan ve halk
şiirinden alınan biçimsel özellikler önemli yer tutmuştur. Hece
ölçüsü, nazım şekilleri, halkın konuştuğu sade dil, bu kuşağın
şiirlerinde kullanılmaya devam etmiştir.
Millî Edebiyat anlayışını sürdüren sanatçılar ve ortaya
koydukları eserler “Memleket Edebiyatı” adıyla da
bilinmektedir.
Cumhuriyet’ten önce ortaya çıkan Millî Edebiyat anlayışı
Cumhuriyet kurulduktan sonra da etkisini devam ettirmiştir.
Cumhuriyet Dönemi Türk Edebiyatı’nda “Millî Edebiyat Anlayışını
Yansıtan Şiir” olarak adlandırılan bu gelenek, folklor ve milliyetçilik
gibi iki önemli kaynaktan beslenmiştir.
ARİF NİHAT
ASYA
AHMET KUTSİ
TECER
ORHAN ŞAİK
GÖKYAY
ÖMER
BEDRETTİN
UŞAKLI
BEHÇET
KEMAL
ÇAĞLAR
NECMETTİN
HALİL ONAN
ZEKİ ÖMER
DEFNE
İBRAHİM
ALAETTİN
GÖVSA
KEMALETTİN
KAMU
MİLLÎ
EDEBİYAT
ANLAYIŞINI
YANSITAN
ŞAİR
KUŞAĞI
Garip şairlerine göre şiir, sıradan insanları ve onların hayatını
konu edinmeli; sanattan, süslü söylemlerden uzak olmalıdır.
Bu anlayışa göre şiir, halkın konuştuğu sade dille ve halka
ait söyleyişle yazılan ve anlamı öne çıkaran bir nitelikte
olmalıdır.
Garip şairleri geleneksel şiirde yer alan kafiye, redif, ölçü
gibi ögelerin önemsiz olduğunu savunmuşlardır. Onlara
göre edebî sanatlar ve konuşma dilinden farklı, süslü bir
edebiyat dili gereksizdir.
Garip akımı, daha sonra “Birinci Yeni” adıyla da anılmıştır.
Akım, adını üç şairin şiirlerinin yer aldığı ve 1941 yılında
yayımlanan Garip adlı kitaptan almıştır.
Garip akımı içinde yer alan şairler Orhan Veli Kanık, Melih
Cevdet Anday ve Oktay Rifat Horozcu’dur.
Garip şairleri, kendilerine yöneltilen
eleştirilere karşı nasıl bir şiir
anlayışını savunduklarını ortaya
koymak için Garip adlı kitaplarına
“Garip Bildirisi” olarak tanınacak ön
sözü eklemişlerdir.
İKİNCİ YENİ ŞİİRİ VE ŞAİRLERİ
Anlaşılırlık yerine
kapalılık, somut yerine
soyut kavramlar
gelmiştir.
Bu anlayıştaki şairler
anlamdan kurtulmak,
soyutluğu sağlamak
için duyulmadık yeni
kelimeler üretme
yoluna gitmişlerdir.
Yeni tamlamalar
uydurup kelimeleri
temel anlamlarından
uzak bir anlam örgüsü
içinde kullanmaya
ağırlık vermişlerdir.
Biçime ve imgeye
öncelik veren bu
anlayış, konuşma
dilinden ve halk dilinin
ortak değerlerinden
uzaklaşmıştır.
İkinci Yeni şairleri; şiiri,
çağrışım yönünden
zenginleştirmekle
beraber toplumdan
geniş ölçüde
uzaklaştırmıştır.
Bu şairler şiirde
benimsedikleri dille,
yaşanan gerçekler
arasındaki bağlantıyı
koparmıştır.
İkinci Yeni şiir anlayışının
gelişmesinde XX. yy.da
ortaya çıkan sürrealizm
ve dadaizm akımları
etkili olmuştur.
SÜRREALİZM
(GERÇEKÜSTÜCÜLÜK)
1924 yılında Andre Breton (Andre Breton) tarafından yayımlanan bir
bildiriyle akımın esasları duyurulmuştur.
Herhangi bir estetik ve ahlaki kaygıya, aklın denetimine bağlı kalmadan
düşüncenin ortaya konmasını savunmuştur.
Sürrealistlerin malzemesi; aklın ve iradenin dışında kendiliğinden otomatik
olarak ortaya çıkan ruhsal olaylar, rüyalar ve bilinçaltından gelen
çağrışımlardır.
Sürrealizm, bu ruhsal olayları hiçbir müdahalede bulunmadan oldukları gibi
aktarmaktadır. Bu yaklaşımla sürrealistler, realizme karşı çıkmışlardır.
Sürrealistler, Sigmund Freud’un (Sigmund Froyd) Psikanalist Kuramı’nın
etkisiyle bilinçaltını ortaya çıkarmaya çalışmışlardır.
Sürrealistler, eserlerinde gerçekdışı olaylardan ve yerlerden
bahsetmişlerdir. Onlara göre, bilinçaltının verilerini ifade etmek için alışılmış
dil yetersizdir. Dile değişik, farklı bir anlatım şekli vermek gerekir.
Sürrealistler, iç dünyanın akıcı bir biçimde verilmesini engellediği
gerekçesiyle noktalama işaretlerini kullanmamışlardır.
Sürrealizm akımının önemli
temsilcileri arasında
Andre Breton,
Louis Aragon (Luyi
Aragon),
Paul Eluard (Pol Elua) yer
alır.
DADAİZM
Sürrealizme zemin
hazırlayan dadaizm
Tristan Tzara (Tristan
Zara) ve arkadaşları
tarafından Fransız
edebiyatında XX. yy.
başlarında geliştirilen
bir akımdır.
1
Dadaizm, I.
Dünya Savaşı’nın
hemen ardından
doğan umutsuzluk
ve güvensizlik
ortamının
ürünüdür.
2
Yerleşik dil ve
estetik kuralların
tümünü
reddeden bu
akım, kapalılığa
yönelip
çağrışımları temel
almıştır.
3
Fransızcada
“oyuncak tahta
at” anlamındaki
“dada” kelimesini
kendisine ad
olarak seçen bu
akım 1921 yılına
kadar devam
etmiştir.
4
MİSTİK, METAFİZİK
GELENEĞE YASLANAN
ŞİİR
SEZAİ KARAKOÇ Şiirlerinde kullandığı üslup ve şekil bakımından İkinci Yeni şairleri
arasında kabul edilir.
İşlediği temalar bakımından İslami gelenekte yer alan önemli şairler arasındadır.
Türk edebiyatında İslami geleneğin önemli şairlerinden Mehmet Akif Ersoy’un öncüsü
olduğu bu çizgide Necip Fazıl Kısakürek ve ardından Sezai Karakoç, kendilerine özgü
şiir anlayışlarıyla sonraki kuşakları etkilemişlerdir.
Asaf Halet Çelebi, İsmet Özel, Cahit Zarifoğlu, Erdem Bayazıt, Nuri Pakdil gibi isimler
Türk edebiyatında dinî değerleri, geleneğe duyarlılığı ve metafizik anlayışı öne çıkaran
bir anlayışa sahip sanatçılardır.
Bu şairlerin eserleri, “mistik, metafizik, geleneğe yaslanan şiir” olarak da
bilinmektedir.
TOPLUMCU EĞİLİMLERİ YANSITAN
ŞAİRLER
1960 sonrası toplumcu
eğilimleri yansıtan şairler,
şiirlerinde “yerleşik düzene
eleştiri, sınıfsal sorunlar,
kadın, doğa, kentleşme
sorunları” gibi temaları öne
çıkarmışlardır.
Bu şairler şiirlerinde kimi
zaman anlamı öne çıkaran,
açık ve sade bir üslubu
tercih ederken kimi zaman
da İkinci Yeni’nin imgeli,
kapalı şiir anlayışından
etkilenmişlerdir.
Cumhuriyet
Dönemi Türk
Edebiyatı’nda
İSMET
ÖZEL
GÜLTEN
AKIN
SÜREYYA
BERFE
ÖZKAN
MERT
REFİK
DURBAŞ
ATAOL
BEHRAMOĞLU
NİHAT
BEHRAM
1960 sonrası toplumcu
gerçekçi şairler olarak
tanınmışlardır.
1980 SONRASI TÜRK ŞİİRİ
1980 sonrası Türk şiirinde
şairlerin genel yaklaşımı
“Türk şiirinin bir bütün
olduğu, bu şiirin hiçbir ayrım
gözetilmeden
sahiplenilmesi gerektiği”
şeklindedir.
Bu dönemde “kent kimliği,
şehirleşme” tema olarak
öne çıkmıştır.
1980 sonrası şiir kuşağının
en önemli özelliği tek bir şiir
anlayışından değil, çeşitli şiir
anlayışlarından söz
edilebilmesidir. “Çok seslilik”
bu kuşağın belirleyici
özelliğidir.
1980 sonrası kuşakta
politik ve toplumsal
konular arka planda
kalırken bireysel kaygılar
ön planda olmuştur.
1980 sonrası Türk şiiri,
gelişme ortamını
dergilerde bulmuştur ve
aynı dergide farklı şiir
anlayışında şairler birlikte
ürünler verebilmiştir.
Bu kuşak için önemli
dergiler olarak Üç Çiçek,
Poetika, Şiir Atı, Fanatik,
Sombahar, Broy,
Yönelişler dergileri
sayılabilir.
1980 SONRASI
ŞİİR KUŞAĞINDA
YER ALAN
ŞAİRLER
Tuğrul Tanyol, Haydar Ergülen, Metin Celal, Lale Müldür,
Seyhan Erözçelik
Şavkar Altınel, Roni Marguiles, İhsan Deniz, Adnan Özer,
Osman Hakan A.
Akif Kurtuluş, Hüseyin Atlansoy, Enver Ercan, Turgay
Fişekçi, Hüseyin Ferhad
Sina Akyol, Enis Batur, Şükrü Erbaş, Salih Bolat, Birhan
Keskin
Ebubekir Eroğlu, Murathan Mungan, Küçük İskender,
Metin Cengiz
Sunay Akın, Akgün Akova, Melisa Gürpınar, Ahmet
Erhan, Yaşar Miraç
CUMHURİYET DÖNEMİ HALK
ŞİİRİ
Cumhuriyet Dönemi’nde halk şiiri, ilgi görmüş bir alandır.
Bunda bazı sanatçıların Millî Edebiyat zevk ve anlayışını devam ettirmek istemeleri
etkili olmuştur.
Çünkü bu anlayıştaki sanatçılar (Arif Nihat Asya, Orhan Şaik Gökyay, Necmettin
Halil Onan vb.) halkın geleneğinden, dilinden, ortak zevkinden vb. yararlanmışlar;
böylelikle bir memleket edebiyatı meydana getirmeye çalışmışlardır.
Küçük değişiklikler olsa da Âşık edebiyatının özellikleri bu dönemde de devam
etmiştir.
Yani sanatçılar; saz eşliğinde çalıp söyleme, sade dil kullanma, halk kültüründen
uzaklaşmama, hece ve dörtlük nazım birimini kullanma gibi özellikleri bu dönemde
de sürdürmüşlerdir.
Daha önceki yüzyıllardan farklı olarak bu dönemde şiirler, nazım şekillerinin (koşma,
semai, destan…) adlarıyla anılmamış; her şiir için özel başlık kullanılmıştır.
CUMHURİYET DÖNEMİ HALK ŞİİRİ
ÂŞIKLARI
ÂŞIK VEYSEL ÂŞIK FEYMANİ DAVUT SULARİ ALİ İZZET
ÖZKAN
ABDURRAHİM
KARAKOÇ
ÂŞIK DAİMİ SEFİL SELİMİ ŞEREF
TAŞLIOVA
MURAT
ÇOBANOĞLU
Average Rating