Verbs followed by an infinitive with to or a gerund
Bazı fiillerden sonra ise hem gerund ( doing ) hem de infinitive ( to do ) gelebilir. Bu fiillerden bazılarının ardından doingveya to do gelmesi anlamı değiştirmez, bazılarında ise anlamı değiştirir. Şimdi bu fiilleri tek tek görüp örnekler verelim.
♦ STOP
Bırakmak, vazgeçmek, kesmek manalarında olduğu zaman kendisinden sonra gelen fiil -ing takısı alır.
- My father is a heavy smoker. (Babam çok sigara içen birisidir.) – He can’t stop smoking. (Sigara içmeyi bırakamaz.) – Stop laughing. (Gülmeyi kes.)
Durmak manasında kullanılınca to’lu fiil gelir.
- We stopped to have something to drink and eat. (Bir şeyler yemek içmek için durduk.)
♦ TRY
Denemek manasında olunca kendisinden sonra gelen fiil ing alır.
- You can’t start this car like this. (Bu arabayı böyle çalıştıramazsın.) – Why don’t you try pushing? (Niçin itmeyi denemiyorsun?)
Uğraşmak, çabalamak manasında olunca peşinden to’lu fiil gelir.
- They are trying to push the car to start. (Arabayı çalıştırmak için etmeye uğraşıyorlar.)
♦ GO ON
(Yarım kalan ) birşeyi yapmaya devam etmek manasında kullanılınca peşinden gelen fiil gerund olur.
- They went on reading about birds. (Kuşlar hakkında okumaya devam ettiler.) O zaten kuşlar hakkında kitap okuyordu ve yine aynı mevzuya devam etti.
- They went on to read about birds. (Okumalarına ( kuşlar konusuyla ) devam ettiler.) Zaten okuyordular şimdi de kuşlar konusuna geçtiler.
♦ REMEMBER Hatırlamak manasında kullanılınca gerund gelir.
- I remember sleeping in this room twenty years ago. (Yirmi yıl önce bu odada uyuduğumu hatırlıyorum.)
Akılda tutmak, akla gelmek manasında kullanılınca “to’lu fiil” gelir. – If remembered to tell him about it only when I saw him. (Ona o mevzudan bahsetmek onu görünce aklıma geldi.)
♦ FORGET Yapılmış olan bir şey unutulduğu zaman gerund kullanılır.
- How honest you are! I have forgetten giving you some money. (Ne kadar dürüstsün! Sana para verdiğimi unutmuşum.)
Yapılacak olan birşey unutulduğu zaman to’lu infinitive gelir.
- I have forgetten to give him some money. (Ona para vermeyi unuttum, para verilmedi.)
♦ REGRET Pişman olmak manasında kullanılınca kendisini gerund takip eder. – I regret laughing at the lame boy when he fell to the ground. (Topal çocuğa yere düştüğü zaman güldüğüme pişmanım.)
Teessüf etmek, üzüntü duymak, eseflenmek manalarında kullanılınca peşinden infinitive gelir. – I think he will agree to study with me tomorrow. (Sanırım yarın benimle ders çalışmayı kabul edecek.)
♦ AFRAID Sadece korkma duygusunu ifade etme durumlarında of ve gerund gelir. – He was afraid of riding horses when he was a child. (Çocukken ata binmekten korkardı.) Ata binmekten korkuyor, fakat biz onun kesinlikle ata binmediği manasını çıkartamıyoruz.
Korkudan dolayı bir şey yapılamıyorsa bu durumlar infinitive ile anlatılır.
- He was afraid to ride horses when he was a child. (Çocukken ata binmekten korkardı. Ve binmezdi.)
♦ AGREE
Birisinin bir şey yapmasına rıza göstermek manasında olunca gerund gelir. Bu daha çok agree to yapısıdır.
- The teacher agreed to my listening to him. (Öğretmen benim kendisini dinlememe rıza gösterdi.)
Bir şey yapmayı kabul etmek manasında kullanılınca kendisinden sonra to infinitive gelir. – I think he will agree to study with me tomorrow. (Sanırım yarın benimle ders çalışmayı kabul edecek.)
♦ MEAN
Demek manasında kullanılınca gerund kullanılır. ( Cümlenin öznesi insan olamaz.)
- The new Prime Minister is determined to end the anarchy and smuggling. Perhaps it will mean getting exhausted or getting killed by outlaws. But he seems fearless. (Yeni başbakan anarşi ve kaçakçılığa son vermeye kararlı. Belki ( o ) yıpranmak ya da öldürülmek demek olacak. Fakat o korkusuz görünüyor.)
Kastetmek, demek istemek, anlamına gelmek, niyetinde olmak manalarında kullanılıncaa to’lu infinitive kullanılır.
- He means to earn as much money as he could buy a house before he returns. (Dönmeden evvel ev alacak parayı biriktirmek niyetinde.)
♦ PROPOSE
Önermek manasında kullanılınca gerund kullanılır.
- The nughty boy proposed playing till morning. (Yaramaz çocuk sabaha kadar oynamayı önerdi.)
Niyetinde olmak, niyet taşımak manasında olunca to infinitive kullanılır.
- The children proposed to play till morning. (Sabaha kadar oynama niyetindeydi çocuklar.)
♦ LOVE, LIKE, HATE, PREFER
Tek başlarına kullanıldıkları zaman gerund takip eder.
- The students love talking to their teachers.
- Do you like eating dessert? (Tatlı yemekten hoşlanır mısın?)
- I hate waiting at dinner table. (Yemek masasında beklemekten nefret ederim.)
- Boys prefer playing with guns. (Erkek çocuklar silahlarla oynamayı tercih ederler.)
Would ile kullanıldıklarında infinitive kullanılır. ( would / like / love /prefer / hate )
- The students would love / like to talk to their teachers. (Öğretmenler öğrencileriyle konuşmayı severler.)
- I’d hate to wait at dinner table. (Yemek masasında beklemek hoşuma gitmiyor.) – I’d prefer to stay here. (Burada kalmayı tercih ederim.)
♦ LIKE
Doğru bulmak manasında kullanıldığı zaman to infinitive ile, hoşlanmak, sevmek manalarında kullanıldığı zaman gerund ile kullanılır.
- Our neighbour’s wife likes to see the doctor once a month. (Komşumuzun karısı ayda bir doktora gitmeyi doğru bulur.)
- I don’t like to climb mountains. (Dağlara tırmanmayı uygun görmüyorum.)
♦ CARE Umursamak, kafasına takmak, endişe etmek gibi manalarda kullanıldığı zaman gerund ile kullanılır.
- If you promise to help me sir, I don’t care going to prison. (Bana yardım etmeye söz verirseniz bayım, hapse gitmek umurumda bile değil.)
Meyli olmak, pek sevmek, özel ilgi duymak manalarında olunca infinitive ile kullanılır.
- Children today don’t care to play outside. They would care to play computer games. (Bugünün çocukları dışarıda oynamayı sevmiyor, bilgisayar oyunu oynamak istiyorlar.)
♦ ADVISE, RECOMMEND, ALLOW, PERMIT
İlgili şahıslardan bahsedilmezse gerund kullanılır.
- They advised giving up the work. (İşi bırakmayı tavsiye ettiler.) – The rules don’t allow the workers to sleep during the working hours. (Kurallar işçilerin çalışma saatleri esnasında uyumalarına müsaade etmez.)
♦ BEGIN, START, CONTINUE, CEASE
Hem gerund ve hem de to infinitive ile kulanılabilirler.
- I began to study at noon. (Ders çalışmaya öğlende başladım.) (started studying)
- The workers continued to work. (İşçiler çalışmaya devam ettiler.) (working)
- People never cease to worry about themselves. (İnsanlar kendileri hakkında endişelenmeyi hiç bırakmazlar.) (worrying)
♦ ATTEMPT, INTEND
Hem gerund ve hem de infinitive ile kullanılabilirler.
- I’ll attempt to finish it today. (Bugün onu bitirmeye teşebbüs edeceğim.) (finishing)
- I intend to finish it today. (Bugün onu bitirme niyetindeydim.) (finishing)