Kimi ülkelerde çocuklara yönelik etkinlikler (I) "hafife alınıyor." Tiyatrolarda çocuklara seslenen dramalar (II) "küçümseniyor," çocuk yazını (III) "ciddiye alınmıyor," dergilerde onlarla ilgili yazılar (IV) "kabul görmüyor." Kısacası çocuk eğitimi (V) "önemsenmiyor." Bu parçadaki numaralanmış ve tırnak işareti ile ayrılmış sözlerden hangisinin anlamı ötekilerden farklıdır?
I
II
III
IV
V
Aşağıdaki cümlelerin hangisinden, ayraç içinde verilen anlam çıkarılamaz?
Yeni kredi kartınızı kullanmaya başlamadan, eski kartınızı keserek yok etmeniz herhangi bir sorunla karşılaşmanızı engelleyecektir. (Uyarma)
Yeni kredi kartınızın kullanım limiti ile hesap kesim tarihi, eski kartınızla aynıdır. (Eşitlik)
Yeni kartınızda yer alan çip, sahtecilik işlemlerini büyük ölçüde ortadan kaldıracaktır. (Önlem)
Alışverişleriniz ve nakit çekme işlemlerinizde yeni kartınızı eski kartınız gibi güvenle kullanabilirsiniz. (Benzerlik
Yeni kartınızla yapacağınız bir işlem, eski kartınızın otomatik olarak kullanıma kapatılmasını sağlayacaktır. (Öncelik)
Folklorik ögelerin kalıplaşmış bir yapısı vardır; bu da yaratıcılığı sınırlar, diyenler var. Bana göre yanlış bir saptamadır bu. Böyle diyenlerin belleklerinde klişeleşmiş bazı şiirler var. Oysa gerçek çok farklıdır. Folklordan yararlanma türden türe ya da sanatçıdan sanatçıya değişiklik gösterir. Hiçbir zaman folklorik ögeler olduğu gibi kullanılmaz, bunun için de anlatım donup kalmaz. Bu parçada geçen “donup kalmamak” sözüyle anlatılmak istenen aşağıdakilerden hangisidir?
Anlamını yitirmemek
Dolaylı söyleyişlere yönlendirmek
Basmakalıp bir nitelik kazanmamak
Anlatım yeteneğini engellemek
Kurallara uygun davranmak
Bu değerlendirmeleri yaparken salt metinle karşı karşıya kalmayı yeğledim. Gene de zaman zaman metinlerin arkasında tanıdığım yazarın siluetini gördüm. Emeğe duyduğum saygı, sayfalarda soluyan bir insan, yargılarımı değiştirdi mi bilemem. Bu parçadaki altı çizili sözlerle anlatılmak istenen aşağıdakilerden hangisidir?
(I) Televizyon dizilerinin her zaman yaşamımızda önemli bir yeri oldu. (II) Ancak, son birkaç yıldır ağırlıklarını daha çok hissetmeye başladık. (III) Eş dost sohbetlerine kadar sızdı bu programlar. (IV) Günlük yaşamımızı, izlediğimiz dizinin ekrana geleceği güne ve saate göre planlıyoruz. (V) Diziler, öyküleriyle, öykülerinin geçtiği yerlerle, karakterleriyle ve müzikleriyle de yaşamımızın vazgeçilmezleri arasına girdi. Bu parçadaki numaralanmış cümlelerin hangisinde karşılaştırma söz konusudur?
I
II
III
IV
V
(I) Türkçemizin söz varlığı, insanımızın soyutlama, somutlaştırma ve algılama gücünü ortaya koymaktadır. (II) Anadilimizin doğurgan yapısı, söz diziminin esnekliği her duyguyu ve düşünceyi dile getirmeye uygundur. (III) Dilimizin bu nitelikleri ona çok geniş anlatım olanakları kazandırmaktadır. (IV) Örneğin bilim, teknik ve sanatla ilgili terimleri kolaylıkla karşılayabilmektedir. (V) Dil Devrimiyle başlatılan girişimlerin hayata geçirilmesiyle, özellikle yabancı ögelerin yarattığı yozlaştırıcı etkenlerin silinebileceği düşünülmektedir. Bu parçadaki numaralanmış cümlelerin hangisinde, Türkçeyle ilgili bir beklenti dile getirilmektedir?
I
II
III
IV
V
(I) Dilinde doğup büyüdüğü yöreyle ilgili izler yok olmuştu. (II) Bu yönüyle mahalledeki kadınlardan farklıydı. (III) Konuştuğu kişilerde beklediği kibarlığı görmüşse diline dil, sözüne söz bulunamaz, incelir de incelirdi. (IV) Salt dili ve davranışlarıyla değil, görünüşüyle de öteki kadınlardan ayrıydı. (V) Uzun boyu, iri mavi gözleriyle dikkat çekerdi. Bu parçadaki numaralanmış cümlelerin hangisinde pekiştirmeli bir anlatıma başvurulmuştur?
I
II
III
IV
V
(I) Özenle düzenlenmiş bu sergide, Picasso’nun kimi çizimleri ve seçilmiş tabloları yanında, kendinde kalan çalışmaları da yer almış. (II) Sanatçının ünlenen resimlerinin tümü olmasa bile bir bölümünün bu salonlarda yer almasını isterdim. (III) İsterdim istemesine de buradakilerin değerini de biliyorum elbette. (IV) Bir çağa damgasını vurmuş, resimde kurallar koymuş koca Picasso’nun yapıtlarını; öne çıkanlar, ikinci planda kalanlar diye kimin sınıflandırdığını bilmiyorum. (V) Tabloların yerleştirilmesinde benim bilemediğim başka kurallara da uyulmuş olmalı. (VI) Bu arada şunu da belirteyim ki alanında ne kadar yetkin olursa olsun hiç kimsenin resimle ilgili kesinlik içeren yargılarına değer vermem. Bu parçadaki numaralanmış cümlelerin hangisinde bir tahmin söz konusudur?
I
II
III
IV
V
Aşağıdaki dizelerin hangisinde düşsel ögeler yoktur?
Uçmasını öğrendim ben de Mavisi eskimiş gökyüzünde
Bir rüzgâr geçti buradan Koştum ama yetişemedim
Gecenin kâğıdında gözyaşının mürekkebi Herkes kendi uçurumuna bir taş atıyor
Aşağıdaki cümlelerin hangisi, söyleyenin düşüncesini içermemektedir?
Yazar, oyunu sık sık rastladığımız gibi diyaloglar üzerine değil, çarpıcı olaylar zinciri üzerine kurmuş.
Oyunda neredeyse tüm Akdeniz ülkelerinin müziklerinden yararlanılmış.
Oyunun sözleriyle müziği birbirinden ayrılmayacak biçimde bir bütün oluşturmuş.
Kimi şarkıların fazlaca uzaması, oyunun hızını kesintiye uğratmış.
Topluluk bu ilk oyundan sonra ikinci oyunun hazırlıklarına başlamış.
(I) Yenebilir otlar, tarih öncesi dönemlerden beri Anadolu halkının beslenmesinde önemli bir yere sahiptir. (II) Bugün de pek çok yöresel yemeğin malzemesi arasında bu otlar vardır. (III) Ne var ki bu tür otlar kısa ömürlüdür, uzak yerlere taşındığında çabucak bozulup kullanılmaz duruma gelir. (IV) Bu yüzden, büyük kentlerde oturanlar doğanın bu görkemli hazinesinin önemli bir bölümünü süpermarketlerde bulamazlar. (V) Ama bu konuda deneyimli bir çift göz, büyük kentlerin yeşil alanlarında bu bitkilerin bir bölümünü görüp tanıyabilir. Bu parçadaki numaralanmış cümlelerde, otlarla ilgili olarak verilen aşağıdaki yargılardan hangisi yanlıştır?
I. cümlede, çok eskiden beri yendiği vurgulanıyor.
II. cümlede, kullanım yeri belirtiliyor.
III. cümlede, olumsuz bir yönü açıklanıyor.
IV. cümlede, zor yetiştiği için az bulunduğu belirtiliyor.
V. cümlede, kimler tarafından kolayca bulunabileceği anlatılıyor.
Aşağıdaki cümlelerin hangisinde belirtilen işler, aynı kişiler tarafından yapılmıştır?
Cumhuriyet Meydanı’na geldiğinizde, (I) "cıvıl cıvıl" Kor donboyu’na adımınızı atmış sayılırsınız. Kordonboyu’nun tadı, İzmir’in ünlü rüzgârı imbatın (II) "hafif" serinliğinde gezinerek, kıyı kahvelerinde (III) "tatlı tatlı" sohbet ederek (IV) "yaz" akşamının keyfini sürmekle çıkar.İzmir’in o (V) "yumuşacık" tropikal rahatlığını bundan daha iyi ne anlatabilir? Bu parçadaki altı çizili sözlerden hangisi niteleme amacıyla kullanılmamıştır?
I
II
III
IV
V
Aşağıdaki cümlelerin hangisinde bir yazım yanlışı vardır?
Albümdeki eski fotoğraflara sık sık bakardı.
Sokaklardaki elektrik direkleri kaldırılacakmış.
Caddenin kışın bozulan asvaltı yazın yenilenecekmiş.
Bu konuda bilgi edinmek için ansiklopediye bakmalısın.
Geçen ay oldukça ağır bir ameliyat geçirmiş.
Ertesi gün (I) , Kastamonu il sınırına giriyorum. Irmak köyündeki Devrekâni Çayı’nı geçip balıkçı kasabası Cide’ye ulaşıyorum. Cide (II) -Doğanyurt arası, yolun en zorlu (III) , en güzel bölümlerinden biri (IV) ... Öbek öbek menekşeler, papatyalar, katırtırnakları (V) ... Yukarıdaki numaralanmış noktalama işaretlerinden hangisi yanlış kullanılmıştır?
I
II
III
IV
V
Aşağıdaki cümlelerin hangisinde bir anlatım bozukluğu vardır?
Öyle lezzetli bir ürün elde ettik ki verilen zahmete değdi.
O kadar tepki göstermeseydi arkadaşı ona kırılmayacaktı.
Böyle büyük bir evde yaşamanın iyi yanları da var, kötü yanları da.
Bütün bunlara neden olan kendisi değilmiş gibi davranıyordu.
Yarışmaya ancak kendi seçtiği şiirle katılabileceğini söyledi.
Aşağıdaki cümlelerin hangisinde bir anlatım bozukluğu vardır?
Sana söylediklerim doğru çıkmadı mı?
Biz seninle her şeyi ortak paylaşmadık mı?
En sıkıntılı günlerimde seni aramadım mı?
O günlerde birbirimize destek olmadık mı?
Onlar seni kırdığında en çok ben üzülmedim mi
Aşağıdaki cümlelerin hangisinde bir anlatım bozukluğu vardır?
Bu romanda yaşamda aradığını bulamayan insanların acısı yansıtılıyor.
Yazar romanının ikinci bölümünde kendi başından geçenleri anlatıyor.
Eleştirmenlerimiz bu yapıtın üzerinde yeterince durmamışlar.
Kimi yazarlar bağlı bulundukları akımın sınırları dışında kalan yapıtlar da ortaya koymuşlardır.
Adından söz ettiren bu romanda sanat ve yapısal yönden farklı bir dil kullanılmış.
Demokrasi, bir katılım, (I) "özgürlüğe", (II) "insan haklarına" dayalı bir yönetim biçimi olup (III) "aynı zamanda" bir kül tür, (IV) "kişilik" ve (V) "anlayış" biçimi olarak da tanımlanabilir. Bu cümledeki numaralanmış sözlerden hangisi atılırsa anlatımda bir daralma olmaz?
I
II
III
IV
V
(I) Şiir antolojileri hazırlanırken şiir seçiminin tartışma konusu yapılmasından yana değilim. (II) Çünkü her antolojide seçilen şiirler öznel ölçütlerle belirlenir. (III) Ben de bir antoloji hazırlayacak olsam, canımın istediği şairden şiir alırım antolojime. (IV) Seçimimden dolayı da kimseye hesap vermem gerekmez. (V) Antolojilerin değerlendirme bölümlerinde estetiğin nesnel ve evrensel ölçütleri geçerlidir. (VI) Bu nedenle, hazırlayıcının yeteneği, zekâsı, yanlılığı ve yansızlığı bu bölümde ortaya çıkar. Bu parça iki paragrafa ayrılmak istense, ikinci paragraf hangi cümleyle başlar?
II
III
IV
V
VI
(I) Bilimsel çalışmaların temelinde öncelikle gerçeği anlama, öğrenme ve araştırma isteği vardır. (II) Bilim insanının temel karakteriyse dürüstlüktür. (III) Söz konusu dürüstlüğün dayanağı, gerçeğe duyulan saygıdır. (IV) Bütün bu saydıklarımıza, kendimizle ve gerçeklerle yüzleşebilmeyi yani özeleştiriyi de eklemeliyiz. (V) Bu arada farklı görüşlere açık olmayı ve görüşlerimizi içtenlikle dile getirmeyi unutmamalıyız. Bu parçadaki numaralanmış cümlelerin hangisinden sonra “Bu saygı, bilim insanının kendine, yaptığı işe, bilime ve insana olan saygısıdır.” cümlesi getirilebilir?
I
II
III
IV
V
Son kitabı, kararlaştırdığımız tarihte basıma hemen hemen hazırdı; fakat bir türlü bize teslim etmiyordu onu. “Bitmedi.” diyordu. Yalnızca bir sözcüktü aradığı. Aylarca, biz o tek sözcüğün bulunmasını bekledik. Kitap, o tek sözcük bulunmadıkça ona göre eksikti, istenilen düzeye erişmemişti. Aylar sonra o tek sözcüğü buldu ve kitaptaki yerine oturttu. Kitabı ancak o zaman yayımlayabildik. Bu parçada anlatılan yazar aşağıdakilerden hangisiyle nitelendirilebilir?
Yaptığı plana sıkı sıkıya bağlı kalan
Anlatımda yoğunluğa önem veren
Duygularını kolayca dile getiremeyen
Başkalarının önerilerini dikkate almayan
Yapıtlarını oluştururken çok titiz davranan
Çehov diyor ki: “At hırsızlarını anlattığım zaman, at çalmanın kötü olduğunu da mutlaka belirtmemi isteyen kimseler oluyor; bunlar düşünmüyorlar ki bu benim değil, mahkemelerin işidir.” Bu cümlede anlatılmak istenen aşağıdakilerden hangisidir?
Okuyucuya ders vermek yazarın görevi değildir.
Yazarlar, ele aldıkları konuyu istedikleri biçimde yazmakta özgürdürler.
Başarılı yapıtlar değişik yorumlara açık olanlardır.
Okuyucular okudukları yapıtlarda, yaşanan gerçekleri ararlar.
Yaşananların bütün yönleriyle yansıtılması, yazarın kurgulama gücüne bağlıdır.
1960’lı yılların Türk filmlerinde, karakterler, sanatlı ve özentili bir dille konuşturulurdu. Oysa filmleri izleyen geniş kitleler böyle bir dille konuşmuyorlardı. Roman, öykü, hatta şiir dilinin sinemaya yanlış biçimde yansıtılmasından kaynaklandığını sandığım tuhaf bir durumdu bu. Romanda belki eğreti durmayan böyle bir dil, sinemada filmin estetiğini bozan bir öge olmaktaydı. Böylesi bir dil, salt salon filmlerinde değil, köy filmlerinde de görülürdü. Bu parçada bir döneme özgü Türk filmlerinin hangi yönü eleştirilmektedir?
Karakterlerin gerçek yaşamdakilere benzememesi
Sanat açısından zayıflıklar içermeleri
Kişilerin yapay bir dille konuşmaları
Konularını günlük yaşamdan seçmemeleri
İzleyicilerin ilgisini canlı tutacak nitelikte olmamaları
Hâlâ dolmakalemle yazıyorum. Defalarca yazdıktan sonra, artık bu sayfa oldu, dediğimde bilgisayara aktarıyorum. Her gün aksatmadan çalışıyorum. Ne var ki elimden çok iş çıkmıyor. Hastalık derecesindeki hassasiyetlerim yüzünden oldukça yavaş yazıyorum. Bu sözleri söyleyen sanatçı aşağıdakilerden hangisiyle nitelendirilemez?
Kendine özgü bir çalışma yöntemi olan
Yazdıklarını yayımlamaktan kaçınan
Titiz çalışan
Belli bir iş disiplini olan
Az ve öz üreten
Dil, insanın en temel gereksinimlerinden biri olan iletişimi sağlar. Dilin, söze dönüşebilmesi, onun doğal bir biçimde öğrenilmesini zorunlu kılar. Dile yatkınlık, genetik bir özellik olmasına karşın, gerçekleşmesi kültürel bir süreci, daha doğrusu bir öğrenme sürecini gerektirir. İşte dilbilim, insana özgü dil yetisiyle, bu yetinin farklılaşmasından kaynaklanan dilleri, bunların zaman içinde uğradıkları değişimleri ve işleyiş biçimlerini inceleyen bir bilim dalıdır. Bu parçada dille ilgili olarak aşağıdakilerin hangisine değinilmemiştir?
İnsanlar arası ilişkilerde rolünün olduğuna
Gelişiminin neye bağlı olduğuna
Söze dökülmesinde neye gereksinim duyulduğuna
Bilim olarak hangi konuları ele aldığına
Değişmesi güç bir kurallar dizgesi oluşturduğuna
Bilimsel bilginin uygarlığın temelini oluşturduğu günümüzde, yabancı dilin önemi görmezlikten gelinemez. İyi temellendirilmiş bir Türkçeyle desteklenen ikinci, üçüncü bir dil öğrenme, yeni dünyalara kapımızı aralayacak; bilgiye, bilime ulaşmamızı kolaylaştıracaktır. Öte yandan, yabancı dil öğreniminde sözlüklerin ayrı bir yeri vardır. Sözlükler salt sözcüklerin sıralandığı kitaplar değildir. Onlarda aranan başka özellikler de vardır. Kullanımdaki yabancı dil sözlüklerinin eksikleri arasında Türkçe açıklamalarındaki özensizlik başta gelmektedir. Açıklamalar, Osmanlıca denilen Arapça, Farsça karışımı sözcüklerle yapıldığından onları anlamak için çoğu kez ayrı bir Türkçe sözlüğe gerek duyulmaktadır. Bu parçada aşağıdaki sorulardan hangisinin yanıtı yoktur?
Sözlük kullanılmadan yabancı dil niçin öğrenilemez?
Yabancı dil öğrenmenin sağlayacağı yararlar nelerdir?
Türkçe sözlükler, yetersiz yabancı dil sözlüklerine nasıl yardımcı olmaktadır?
Yabancı dil sözlükleri hangi bakımdan eleştirilmektedir?
Günümüz uygarlığının temel dayanağı nedir?
Öykünme (taklit), sanatçının çıraklık döneminde gerekli bir şeydir. Çalışmaları ürüne dönüştürülmüş olsun olmasın, her sanatçı, her edebiyatçı böyle bir süreçten geçmiştir. Denilebilir ki öykünme imrenmenin bir ileri aşamasıdır. İmrenme sanatçı olmaya, öykünme de sanat üretmeye yöneltir insanı. Sonrasında ya vazgeçer insan öykünmeden ya da inat eder, sürdürür. Sürdürenler gün gelir yapılmış bir şeyi yeniden yapmanın anlamsız olduğunu fark eder. Özgün olanı, yani farklı olanı veya daha iyisini yapmaya koyulursa amacına ulaşır; ama öykünmeye devam ederse o bir sanatçı olmaz bir zanaatçı olur, o kadar. Bu parçadan aşağıdaki yargıların hangisi çıkarılamaz?
Her sanatçı başkalarını örnek alarak yetişir.
Başarıya giden yol, çabalarını sabırla sürdürmekten geçer.
Sanatta başkalarına özenme bir alışkanlık durumuna dönüştürülmemelidir.
Başarılı bir sanatçı, gözleme ve araştırmaya öncelik vermelidir.
Var olan sanat eserlerinin benzerlerini üretenler gerçek bir sanatçı sayılmazlar.
Okumak, “Peki ya böyle olsaydı?”dan yola çıkılarak yapılan bir zihin güçlendirme, ruh tazeleme etkinliğidir. Aynı zamanda başka bir benliği tanımak, onunla aynı yöne gitmektir. Okurken, okunan metinle okur arasında duygusal bir bağ oluşur. Okumaya kendini kaptıran okur, kendi benliğinden çıkıp okuduğu karakterin dünyasında bir yere yerleşir, bir rüya gibi. Bu garip gerçeklikle neyin ne olduğu, yaşamın ve insanın bütün karmaşıklığı, bilinmezliği sanki daha kolay anlaşılır. Yaşam, okurun karşısına daha önce hiç görünmediği bir biçimde çıkar ve okurun bir daha onu öyle görebilme olanağı yoktur. Bu parçadan okumayla ilgili olarak aşağıdaki yargıların hangisi çıkarılamaz?
İnsana değişik bakış açıları kazandırır.
Okurun hiç düşünemeyeceği farklı durumlarla karşılaşmasını sağlar.
Sorunlarımızı çözmenin en etkili yoludur.
Yaşamı ve başkalarını daha iyi tanımamıza yardımcı olur.
Okur, okuduğu kitapların kişileriyle özdeşleşir.
Doğru beslenme, aslında basit bir matematik problemidir. Ama her bünye için ayrı toplamalar ve çıkarmalar yapılması gerekir. Uzmanlar: “En iyi beslenme yöntemi, yaşamı en az kaloriyle sürdürmektir.” diyor ve hemen ardından ekliyorlar: “Ama herkesin kendine göre bir ‘en az kalori eşiği’ yani bir gereksinim sınırı vardır. Bu sınırın altına düşmemek gerekir. Kas, kemik, organ hatta gerekli oranda yağ dokusunu koruyacak biçimde, en düşük miktara yakın ölçüde besin tüketerek yaşamak gerekiyor. İşte bunu başardığınızda ömrünüz uzuyor. Eski bir arkadaşınızla karşılaştığınızda arkadaşınızın çok sağlıklı ve iyi göründüğünüzü söylemesi, ömrünüzü daha da uzatıyor; çünkü ruh sağlığınız korunmuş oluyor.” Bu parçadan aşağıdaki yargıların hangisi çıkarılamaz?
Zayıflık her zaman için sağlık demek değildir.
Besin tüketimi belirli ölçülere göre olmalıdır.
Bedensel sağlıkla ruhsal sağlık arasında bir ilişki vardır.