1769’da Nicholas Cugnot adında bir Fransız askeri tarafından karada yol alan ilk mekanik taşıt yapılıncaya kadar kara taşımacılığı; katır, at gibi hayvanlar tarafından çekilen arabalarla sağlanıyordu. Bu cümleden kesin olarak çıkarılabilecek yargı aşağıdakilerden hangisidir?
Karada yol alan ilk mekanik taşıt askerî amaçlarla üretilmiştir.
Mekanik taşıtlar, hayvan taşımacılığını sona erdirmiştir.
Hayvan gücüyle çekilen kara araçları çok uzun süre kullanılmıştır.
Mekanik taşıtlar, XVIII. yüzyılda yalnızca Fransa’da kullanılmıştır.
E) Profesyonel taşımacılık faaliyetleri, XVIII. yüzyılda Fransa’da başlamıştır.
Aşağıdaki cümlelerin hangisinde “-yor” eki, diğerlerinden farklı bir zaman anlamı katmıştır?
Astronomlar, evrenimizi giderek artan bir hızla genişleten gizemli hızlandırıcıyı “karanlık enerji” olarak adlandırıyor.
Piri Reis’in Dünya haritasını yıllarca araştıran ve bu konuda kitap yazan, ünlü erken dönem kartografya tarihi uzmanı, bir derginin konuğu olarak İstanbul’a geliyor.
Genetik ve çevresel faktörler etkileşerek otizmin ortaya çıkmasında rol oynuyor.
Bataklık yakınlarında yaşayan sülün boyutundaki hoatzin kuşu, yiyeceklerini fermente ederek sindiriyor.
Her defasında ne bulacağımı hiç bilmeden suya dalıyor ve her defasında gördüklerim karşısında büyülenmiş olarak sudan çıkıyorum
Duvara bir titiz örümcek gibi, İnce dertlerimle işledim bir ağ. Ruhum, gün doğunca sönecek gibi, Şimdiden hayata ediyor veda. Bu dizelerde aşağıdakilerden hangisi yoktur?
Zaman zarfı
Edat
İsim-fiil
Birleşik eylem
Belgisiz sıfat
Buzdolabının icadı, kuşkusuz dondurma yapımını da etkiledi. Buzdolabı ülkemizde kullanılmaya başlamadan önce bir alaturka bir de alafranga dondurma vardı. Alafranga dondurmaya “kalıp dondurma” da denirdi. Bu dondurma gerçekten de buz kalıbı gibi kaskatı olurdu. Önce içine kar doldurulmuş bir fıçıya silindire benzer bir kalıp yerleştirilir, bu kalıbın içine de dondurma malzemesi konurdu. Kar eridikçe yenisi ilave edilerek malzemenin bu kalıpta donması sağlanırdı. Çikolatalı, çilekli ve kremalısı yapılırdı. Alaturka dondurma ise buz katılığında değil, kar yumuşaklığında olurdu. Kenarları oluk oluk, yaldızlı veya çiçekli, iç içe geçmiş küçük kayık tabaklarda yenirdi. En çok kaymaklı ve vişneli türleri tercih edilirdi. Bu parçanın anlatımıyla ilgili olarak aşağıdakilerden hangisi söylenemez?
Karşılaştırma yapılmıştır.
İkileme kullanılmıştır.
Benzetmeden yararlanılmıştır.
Tahminde bulunulmuştur.
Açıklama yapılmıştır.
Büyük İskender’in, yastığı altından hiç eksik etmediği iki silah varmış derler: kılıcı, bir de İlyada. Bilge Aristoteles’in bu ünlü öğrencisi, o kılıçla çok kesmiş biçmiş ama o kitabı kılıca kırdırmamış hiçbir zaman. Günümüzdeyse “Neler okursunuz?” türünden bir soruyu, adı okumaza çıkmasın diye yanıtlayan birçok kimse arasında, Pekos Bill, Red Kit benzeri şeyler okumaya bayıldığını söyleyenler bile var. İlyada nere, Red Kit nere diyeceksiniz ama gene de aradaki yüzyıllar boşa geçmiş sayılmaz. Kitapları üstünkörü suçlayan, okuyana için için öfke duyanların bile, “Ben okumam.” demeyi kendilerine yedirememeleri ilginçtir. ----.
Bu parçanın sonuna, düşüncenin akışına göre, aşağıdakilerden hangisi getirilmelidir?
Dolayısıyla günümüzün gerçek anlamda çağdaş ve düşünen insanı, az da olsa okuyan insandır
Okumanın tükenmez kaynağından, herkes kendi istediği kadar pay alır
Çağlar boyunca insanoğlu hep kitaplarla düşünegelmiş, kitaplar aracılığıyla ortaya koymuştur düşüncesini
Okumaya dair bütün bu olumlu düşüncelere rağmen ülkemizde okuma oranının düşük olması da bir başka çelişkidir
Arka kapıdan da olsa okumaya bir yerden bulaşmış olmanın onuru, böylelerine yeter de artar bile
Hem roman hem de öykü yazan Truman Capote da öyküye farklı bir rol biçenlerdendir. Capote özellikle kısa öykünün yazar için bir tür parmak jimnastiği olarak değerlendirilmesine itiraz eder.
Capote’nun kısa öyküyle ilgili olarak karşı çıktığı durum aşağıdakilerden hangisidir?
Roman ile eş değer tutulması
Kolayca yazıldığının düşünülmesi
Hacimsiz olarak kabul edilmesi
Anlatımın yavan olarak görülmesi
Okur kitlesinin farklı gösterilmesi
Hayatın birçok alanında yapay zekâ uygulamalarından faydalanılsa da ABD’deki bir üniversitede yapılan araştırma acı gerçeği ortaya çıkardı: Ne kadar gelişmiş olursa olsun, mevcut yapay zekâ, ancak dört yaşındaki bir çocuğun zekâsıyla kıyaslanabilecek düzeyde. Yapay zekâ uygulamaları, benzerlikleri ayırma konusundaki güçlü yetenekleri ve eşsiz kelime hazinelerine rağmen testte en basit “Neden?” sorusuna bile yanıt verememiş. Araştırmacılara göre bunun nedeni, yaşam tecrübesi eksikliği.
I. Gerçekleştirilenlerin beklentileri karşılamadığına II. ABD’deki üniversitelerin daha fazla çalışma yaptığına III. Çalışmaların her ülkede desteklendiğine Bu parçada yapay zekâ uygulamalarına ilişkin olarak yukarıdakilerden hangilerine değinilmiştir?
Yalnız I
Yalnız III
I ve II
I ve III
II ve III
Küresel ısınma, çağımızın sorunu. Bu sorun yüzünden yok olma tehlikesiyle karşı karşıya olan canlı türlerini ve ekosistemleri korumak oldukça pahalı bir iş. Zira bu, o arazinin başka amaçlar için kullanımının önlenmesi, koruma için insan kaynağı ve altyapı oluşturulması, korunan alanın bilimsel olarak izlenmesi gibi pek çok alanda çalışmayı gerektiriyor. Habitatların küresel ısınmadan nasıl etkileneceğine, bunun canlılar açısından ne gibi sorunlar oluşturacağına dair araştırmalar sürüyor. Varılan bazı sonuçlar, türlerin iklim değişiminden etkilenmemesi için koruma alanlarının genişletilmesi gerektiğini ve koruma maliyetlerinin ikiye katlanacağını gösteriyor.
Bu parçadan aşağıdakilerin hangisi çıkarılabilir?
Türlerin devamını sağlamak için yapılacak tek iş insanları bilinçlendirmektir.
Canlı türlerini ve ekosistemleri korumak, gelecekte de insanlığın uğraşı alanlarından biri olacaktır.
Türlerin korunmasıyla ilgili araştırmaların üniversiteler tarafından desteklenmesi gerekmektedir.
İnsanlara alternatif yaşam alanları oluşturmak, canlı türlerinin korunmasına katkı sağlayacaktır.
Araştırmalar daha çok, yetersiz olan kaynakların korunması üzerine yoğunlaşmıştır.
İçtenlikle yaşama sevinci içinde olan, güler yüzlü Anadolu insanı günlük hayatını, sevincini, hasretini türkü yapar kendisine. Kimsenin bilmesini istemediği inancı, sevdası; gönlünde buram buram tüten umudu... Hepsi türkülerin görünmez heybesinde taşınır.
Bu parçadaki altı çizili sözle türkülerle ilgili olarak anlatılmak istenen aşağıdakilerden hangisidir?
Halkın sırlarını ve yaşadıklarını saklaması
Güncel sosyal olaylara tanıklık etmesi
Gelenek ve görenekleri günümüze aktarıp koruması
Halkın duygu ve düşüncelerinden beslenmesi
Dilden dile gönülden gönüle dolaşması
Şair, geleneğin sürüp giden hazır düşünme kalıplarını parçaladığı zaman gerçek parıltıyı, yani iyi şiiri elde edebilir.
Bu cümleyle anlatılmak istenen aşağıdakilerden hangisidir?
Şiir alanında sağlam bir yer edinebilmenin ön şartı, kendini geliştirmektir.
Bir şair için nitelikli ürünler ortaya koymanın yolu, alışılmışın dışına çıkmaktır.
Şiirde sesini duyurmak isteyen bir genç sanatçı, kendinden öncekileri aşmalıdır.
İyi şair olmanın yolu, başkalarını besleyecek kaynaklar ortaya koymaktır.
Şiirde yerleşik olan anlayışları yıkmak, genç sanatçılar için zordur.
Tarihi XVIII. yüzyıla kadar uzanan ve UNESCO tarafından Dünya Kültür Mirası Listesi’ne alınan Safranbolu Evleri, Türk mimarisinin önemli örneklerindendir.
Bu cümleden kesin olarak çıkarılabilecek yargı aşağıdakilerden hangisidir?
Safranbolu, Türk mimarisinin en önemli örneklerine ev sahipliği yapmaktadır.
Safranbolu Evleri, Dünya Kültür Mirası Listesi’ne yeni dâhil edilen mimari yapılar arasında yer almaktadır.
UNESCO, tarihî Türk mimarisine her geçen gün daha fazla ilgi göstermektedir.
Safranbolu Evleri’nin geçmişi birkaç yüzyıl öncesine kadar uzanmaktadır.
UNESCO, geleneksel Türk mimarisini araştırmak için önemli projeleri desteklemektedir.
(I) Tire’ye gidince camileri görmeden sakın dönmeyin. (II) Çoğu XV. yüzyıla ait olan camilerin gerek kubbelerinde gerekse minarelerinde tuğla işçiliğinin en güzel örneklerini bulabilirsiniz. (III) Bu minarelerin kimi “zencirek formu”yla kimi de “çam kozalağı” tarzında yapılmış. (IV) Bu arada şunu da söylemeden geçemeyeceğim: Tire’nin daracık sokakları “el sanatları müzesi” sanki. (V) Bu yaşıma rağmen bazı eşyaların nasıl yapıldığını ilk kez orada gördüm. (VI) Örneğin semerin, urganın ve keçenin yapılışını, bunların son ustalarını izleyerek öğrendim.
Bu parçadaki numaralanmış cümlelerle ilgili olarak aşağıda verilenlerden hangisi yanlıştır?
I. cümlede, ziyaretçilere yönelik bir öneride bulunulmuştur.
II. cümlede, bazı yapılarda hangi malzemenin kullanıldığı belirtilmiştir.
III. cümlede, yapılarda kullanılan yapım tekniklerinden söz edilmiştir.
IV. cümlede, tarihî yapılarla ilgili bilgi verilmiştir.
VI. cümlede, önceki cümlede belirtilenle ilgili bir açıklama yapılmıştır.
(I) Çocuk, anne babasını örnek alarak, onlarla özdeşleşerek kişilik geliştirir. (II) Gerçekten çocuklukta anne babaya benzemek çocuğa yetmektedir. (III) Çünkü çocuğun gözünde anne babası en akıllı, en yanılmaz kişilerdir. (IV) İlkokul çağında ise öğretmen en iyi, en üstün örnektir onun için. (V) Ergenlik döneminde anne baba artık kusursuz örnek olmaktan çıkar. (VI) Genç; eleştirici gözle baktıkça beğenmediği, kendine aykırı gelen pek çok özellik bulmaya başlar.
Bu parçadaki numaralanmış cümlelerin hangisinden itibaren çocukta, anne babasıyla ilgili düşünce değişikliğinden söz edilmektedir?
II
III
IV
V
VI
Bir sanatçının doğal çevresi, elbette içinde yaşadığı ülkedir. Onun bu çevreyle içten bağlantılı olmaması düşünülemez kuşkusuz. Ancak konu, tek başına estetik bir değer taşımadığından, nereden alınırsa alınsın sanatçının yaratıcı kişiliğiyle kaynaşarak sanat eserine dönüşür. ----.
Bu parçanın sonuna, düşüncenin akışına göre, aşağıdakilerden hangisi getirilmelidir?
Dolayısıyla yabancı bir konuyla yerli bir eser vermek her zaman mümkündür
Yani estetik yaratımı besleyen güç, sanatçının bağlı olduğu gelenektir
Başka bir deyişle, eserin belirleyeni yazarın yaşadığı çevredir
Kaliteyi elde etmek ancak bu yolla mümkündür
Bu bakımdan sanatçının başarılı olması işlediği konuya bağlıdır
Gençken, yazdıklarına daha bir güvenir, onları önemser şair, ayıklamak değil çoğaltmak ister dizelerini: “Biraz daha yazmalıyım… Daha, daha…” diye düşünür. Sanır ki ne kadar çok yazarsa o kadar ağırlıkla kanıtlayacaktır kendisini. Şiirini önemserken kendini önemsemektedir aslında: Bütün güzel dizeleri o yazmıştır! Oysa yaşlandıkça yazdıklarını daha fazla irdeleyip onlar üzerinde daha çok düşünür.
Bu parçada asıl anlatılmak istenen aşağıdakilerden hangisidir?
Şair olgunlaştıkça daha titiz ve seçici bir kimliğe bürünür.
Şairler kendi şiirleriyle ilgili gerçekçi değerlendirmeler yapamazlar.
Şairi şiir yazmaya iten asıl neden kendini benimsetme düşüncesidir.
Gençlik döneminde yazılan şiirlerin kalıcılık oranı yüksektir.
Şairlerin okur kitleleri dönemsel olarak değişmektedir.
Kendisini yazdıracak olan şeyi bulduktan sonra iç içe geçen iki sorun yaşıyorum. Birincisi öykünün ilk cümlesi, diğeri bu öyküyü kim anlatacak? Yazar mı, tanık olan mı, yaşayan mı? Genellikle birinci tekil kişi ağzından anlatmayı tercih ediyorum. Yazdıklarıma asla acımıyorum. Bu yüzden bir öykü için yüzlerce sayfa yazsam da geriye pek az sayfa kalıyor. Benim için öykünün başlangıcını yazmak bir işkence, sonunu yazmak ise gerçek bir haz. Galiba sondaki hazzı yaşamak için baştaki işkenceye katlanıyorum.
Bu parçada kendisinden böyle söz eden bir yazar için aşağıdakilerden hangisi söylenemez?