Çocuk eğitiminde bir disiplin yöntemi olarak cezanın nasıl ve ne zaman kullanılacağı önemli bir tartışma konusu olmuştur. Kimileri cezanın ---- etkisinden söz ederken kimileri tam tersine cezanın suçu ---- ve yeniden işlemeye götürdüğünü iddia ederler. Bu parçada boş bırakılan yerlere sırasıyla aşağıdakilerden hangileri getirilmelidir?
caydırıcı – kabullenmeye
kalıcı – azaltmaya
olumlu – anlamaya
bıktırıcı – reddetmeye
geçici – örtmeye
Söz oyunlarından uzak bir şiiri vardır şairin. Onun içtenliği yalınlığa götürür şiirini, yalınlığı da çarpıcılığa. Konuşur gibi şiir söylemek her babayiğidin harcı değildir. Sözün balını bulup çıkarmak, gerçek şairin işidir. Böylece o, hemen her şiirinde gerçek bir şair olmayı başarmıştır. Bu parçadaki altı çizili ifade ile anlatılmak istenen aşağıdakilerden hangisidir?
Yeni kelimeler kullanarak farklı bir etki yaratmak
Kurduğu şiir diliyle güçlü bir deyişe ulaşmak
Söylemek istediğini okura eksiksiz yansıtmak
İç karartıcı imgelerden her zaman uzak durmak
Semboller yerine sözcüğün ilk anlamını kullanmak
(I) Nasrettin Hoca fıkralarında hoca; bazen karısının kocası, bazen kendisiyle uğraşan kişinin komşusu, bazen de meseleleri halleden kadı olarak okurun karşısına çıkar. (II) Hoca, toplumda soruna yol açan ancak gücünden dolayı alt edilemeyen kişilerle mücadele eder. (III) Halk da böylece Nasrettin Hoca’nın şahsında o kişilerle baş etmiş olur. (IV) Ancak Türkiye’de kendisine atfedilen fıkralarda Nasrettin Hoca’nın siyasi erke ya da figüre karşı geldiğini göremiyoruz. (V) O, Timur’dan sonraki dönemlerde kimlerin alt edileceği konusunda bize ipucu veren değil, komşusu veya karısıyla uğraşan bir tip olarak gösteriliyor. Bu parçada numaralanmış cümlelerle ilgili aşağıdakilerden hangisi yanlıştır?
I. cümlede, hocanın fıkralarda üstlendiği roller sıralanmıştır.
II. cümlede, fıkraların genel içeriğinden söz edilmiştir.
III. cümlede, toplumun hoca ile özdeşleşmesine değinilmiştir.
IV. cümlede, fıkralarla ilgili bir saptamada bulunulmuştur.
V. cümlede, hocanın gelenekle kurduğu ilişkiden bahsedilmiştir.
(I) 19. yüzyılın başlarında Osmanlı donanmasında eğitimini tamamlayamamış leventlerin çok olması denizcilikte ileri olan kimi ülkelerin iştahını kabartmıştı. (II) Osmanlı, düşmanın güçlü atışlar yapan büyük yelkenli gemilerine karşı koymak üzere kadırgalarını güçlendirmeye çalışıyordu. (III) Donanmaya mali desteği arttırmak maksadıyla olağanüstü tedbirler alınmış, eyalet merkezlerine elçiler gönderilmişti. (IV) Elçilerin getirdikleri mektupların içeriklerinden; onların söz ve tavırlarından halk pek hoşlanmamıştı. (V) Osmanlı’nın denizdeki rakipleri, ticaret yollarının kesilmesi hâlinde Osmanlı donanmasına öldürücü darbenin vurulacağını düşünüyordu. Bu parçadaki numaralanmış cümlelerin hangisinde neden - sonuç ilişkisi yoktur?
I
II
III
IV
V
(I) Yunanlılar insan vücudunu tasvir etme konusunda hayranlık uyandıran bir ölçü ortaya koydular. (II) Klasik Dönem heykeltıraşları insan vücudunu gerçekçi ve doğal görünüşüyle betimleme sanatını mükemmel hâle getirdiler. (III) Bu dönem heykelleri güzellik ve durağanlıklarıyla dikkat çekiyordu. (IV) Zamanla yüz ifadelerini ve duyguları gösterme konusunda maharet kazandılar ve ünlü insanların tanınabilir portrelerini yapmaya başladılar. (V) Arkaik Dönem’de ise basit, geleneksel tarzda ve Mısır sanatını taklit ederek heykellerini oluşturdular. (VI) Bu heykellerdeki figürler sol bacak önde, kollar iki yanda olmak üzere ayakta dimdik durur hâlde, yüzde de hafif bir tebessümle betimlendiler. Bu parçadaki numaralanmış cümlelerin hangisinden sonra düşüncenin akışına uygun olarak “Bu konudaki yeteneklerini göstermek için Tanrı figürleri ve spor etkinliğinde bulunan ünlü erkek figürlerini, özellikle gladyatörleri kullandılar.” cümlesi getirilebilir?
I
II
III
IV
V
(I) Şiirdeki modernizm, sanayi toplumunun ortaya çıkış sürecinde, hayatın geleneksel olarak algılanmasının yetersizleşmesiyle kendini gösterdi. (II) İnsanlık tarihine bakıldığında yaşam şartlarının değişmesindeki en keskin dönüşümlerden birinin sanayileşme olduğu görülür ve modern şiirin sanayileşmeye eş zamanlı bir süreci izlemiş olması da anlaşılabilir bir durumdur. (III) Yani modern şiir, yeni yaşama düzeninin birbirine zıt renklerini başlangıçtan itibaren daima içinde taşımıştır. (IV) Geçen yüzyılda birbirine uzak sınıflardan gelen, farklı geleneklere sahip insanların şehirlerde bir arada yaşamaya başlamaları ve böylece birbirlerinin yaşama biçimlerine tanık olmaları, modern şehir hayatının başlangıcı olarak görülmektedir. (V) Baudelaire ve Rimbaud’nun ürünleri hem bu karmaşayı yansıtmış hem de kendisine bir dünya kurarak şiir yoluyla bu karmaşayı aşma çabasını getirmiştir. Bu parçadaki numaralanmış cümlelerden hangisi düşüncenin akışını bozmaktadır?
I
II
III
IV
V
I. Bu indirgeme ve ayrıştırma beşerî ilişkileri tanımlamada da yol gösterici olmuştur. II. Adam Smith’in Ulusların Zenginliği adlı eserinde iş yönetimi ile ilgili önerilerinin insan yönetimine aktarılması da bunun bir örneğidir. III. Daha çok el yordamıyla yürütülen, ağırlıklı olarak insanın fiziksel gücüne dayalı işler, 1770’li yıllarda önemli bir değişime uğramıştır. IV. Smith, üretim sürecindeki işleri basite indirgemiş ve temel görevlere ayırmıştır. V. Genelde yönetim, özelde ise insan yönetimi zamanla değişen bu içerikten önemli ölçüde etkilenmiştir. Yukarıdaki numaralanmış cümleler anlamlı bir bütün oluşturacak biçimde sıralandığında hangisi baştan üçüncü olur?
I
II
III
IV
V
Hayalleri süsleyen kent New York, (I) bana göre baharda gezilmeli. Kışın rahatsız edecek kadar soğuk; yazın nemli , (II) çok sıcak. Baharın ılık , serin günlerinde üşümeden , (III) terlemeden , (IV) yazın turist kalabalıkları arasında ezilmeden New York’u gezmek en doğrusu. Bu parçadaki numaralanmış virgüllerden hangisinin işlevi diğerlerinden farklıdır?
I
II
III
IV
V
(I) Hancının ihsan ettiği şövalye unvanı, destanlar dünyasında hiç bir değer taşımaz. (II) Kahramanımız artık bu kubbe de hoş bir seda bırakmak amacındadır. (III) Birşeyler yaptığını vehmetmektedir. (IV) Gerçekte ise yanlız kendisinin yaşadığı bir iç dramın ana karakteridir. (V) Hiç kimse onun dünyasına izni olmadan girmek istemez. Bu parçadaki numaralanmış cümlelerin hangisinde yazım yanlışı yoktur?
I
II
III
IV
V
Hareketlerini bitirdikten sonra vücudunun her tarafını güneşte döndüre döndüre siyahlatıyor, sonra denize atlıyor, kurbağalama yüzerek epeyce açılıyordu. Bu parçada kimi sözcüklerin yapısıyla ilgili aşağıdakilerden hangisi söylenemez?
“hareketlerini” sözcüğünde birden fazla çekim eki kullanılmıştır.
“vücudunun” sözcüğünde tamlayan eki kullanılmıştır.
“siyahlatıyor” sözcüğünde isimden fiil yapım eki kullanılmıştır.
“kurbağalama” sözcüğünde fiilden fiil yapım eki kullanılmıştır.
“açılıyordu” sözcüğünde yapım ekiyle çekim eki bir arada kullanılmıştır.
Aşağıdaki cümlelerin hangisinde ünlüsü düşmüş bir kelime yoktur?
Bizimkiler son iki yılda çok kayıp vermişti, Cemal Nadir bu kayıpların en büyüğüydü.
Doğru yolda, doğru bildiğim yolda ilerlemek kendime verdiğim en önemli söz.
Evime gitmek için, yanlış söyledim, gitmemek için vapurun kaçmasını bekliyordum.
Bir fikrin münazarasıyla kütüphanenin önünde sabahladığımız geceler olurdu.
İki genç kadın, birbirini keşfeden iki yalnız çocuk gibi memnundular.
Aşağıdaki cümlelerin hangisinde “fena” sözcüğü diğerlerinden farklı türdedir?
Burası gerçekten de çok fena kokuyor.
Fena halde kızgın olan çocuk, bütün oyuncaklarını döktü.
Merdivenlerden inerken bileğimi fena burktum.
Fena konuşmadı bence, dinleyiciler ilgiyle takip ettiler.
Karnım fena acıktı, bir şeyler mi yesek!
Aşağıdakilerin hangisinde isim tamlamasının unsurlarından biri cümle biçimindedir?
Ağaçların çiçeklenip ekinlerin büyümeye başladığı günlerde köyüne gitmek ister, çocukluk günlerine dönmenin arzusuyla yanıp tutuşurdu.
Tarih bilinci, bir bakıma geçmişin olgularını günümüzün evrensel düşüncesi ve dünya görüşüyle yeniden ele almak demektir.
Uzun boylu, zayıf bir adam olan profesör; koltuğunun altında tuttuğu kalın kitabı çantasına usulca yerleştirdi.
Açık balkon kapısından içeri süzülen akşam esintisi, çiçeklerin kokusunu evin yanı başındaki bahçeden odasına taşıyordu.
Düşman şehre yaklaşıyor haberi, kelimenin tam anlamıyla tarifsiz bir panik içindeki halk arasında hızla yayılıyordu.
Aşağıdaki cümlelerin hangisinde çıkma (ayrılma) durumu eki diğerlerinden farklı bir işlevde kullanılmıştır?
Uzun bir hastalık sürecinin akabinde babasını kanserden kaybetti.
Korkudan tek bir söz söyleyemedi ancak her şey gün gibi ortadaydı.
Bahçeyle kimse ilgilenmediğinden bütün çiçekler kuruyup gitmişti.
O adam bildiğimiz serseri takımından, ona laf anlatmak boş bir çaba.
Genel kurul toplantısı, katılım az olduğundan ileri bir tarihe ertelendi.
(I) Sınıftaki çocuklar kendisinden yaşça büyüktü. (II) Kızlar saçlarını enseden renkli tokalarla bağlamışlardı. (III) Yırtık pırtıktı çoğunun ayakkabıları. (IV) Ama okula başlamış olmaktan dolayı neşelerine diyecek yoktu. (V) Ağız sulandıran bir oyun coşkusuyla birbirlerinin peşine düşmüşlerdi. Bu parçadaki numaralanmış cümlelerin hangisinde bir sözcüğün yapısındaki iyelik eki çıkarıldığında cümlenin anlamı bozulmaz?
I
II
III
IV
V
Eski dergileri karıştırmaktan hoşlanır mısınız? Ben vakit buldukça artık birer silik hatıra olan bu dergilerin yapraklarını çevirmekten büyük bir zevk duyarım. Bundan daha eğlendirici, daha düşündürücü bir şey olamaz. İnsan neler öğrenmez ki eski dergilerden! Bilmem hangi meseleyi ilk defa sizin ortaya koyduğunuzu sanırsınız. Fakat bir bakarsınız, bundan yıllar öncesinde o konu üzerine yazılmış çizilmiş zaten. Sevdiğiniz bir Fransız veya İngiliz yazarından bir şeyler çeviriyorsunuz, görüyorsunuz ki bu işi de sizden şu kadar yıl önce yapmışlar. Ama iş bununla kalmıyor, eski dergilerin insana öğrettiği daha başka şeyler de var. Bunlar bizden önce gelip geçen kuşakların çağdaşları üzerine çoğu zaman söyledikleri şeylerdir. Yıllar sonra bunları okurken şaşırıp kalırsınız. Bu parçaya göre eski dergileri okumakla ilgili olarak aşağıdakilerden hangisi söylenemez?
Okurken kişiyi hayrete düşürebileceği gibi nostalji de yaşatır.
Okuyan kişinin yazma kabiliyetini geliştirmesine yardımcı olur.
İlgilenilen konu hakkında önceki çalışmaları gösterir.
Hem öğretici hem de düşündürücü boyutu olan bir aktivitedir.
Haz ve mutluluk uyandırarak insanı eğlendirir.
Fransa’nın Normandiya bölgesinde St. Michel Manastırı’nı taşıyan adacık, okyanus suları gelgit sonrası çekilince karayla birleşiyor. Sabah vakitlerinde kumlar üstünde zorlu bir yürüyüşten sonra adaya gelenler, ikindi vakti sular etrafı basmadan dönmek zorundalar. Yoksa St. Michel tepesi bir anda adaya dönüşüyor ve dünya ile bağlantısını koparıyor. Bu yüzden eski çağlarda, doğaya yabancı olan birçok insanı saniyede bir metre yayılma hızına sahip olan denizin yuttuğu anlatılır. Bu yolculukta ziyaretçileri bekleyen bir diğer tuzak da kımıldayan ve böylece insanı içine çeken kumlar. Kumların tehlikesini hissedebilmek için adaya yalın ayak gitmek gerekiyor. ---- . Bu parçanın sonuna düşüncenin akışına göre getirilebilecek en uygun cümle aşağıdakilerden hangisidir?
Yine de özellikle Orta Çağ’da burası akın akın ziyaret edilen bir yerdi
Bütün bu koşullar macera tutkunlarına adeta davetiye çıkarıyor
Ziyaretçiler, sular çekilince istiridye kabukları da toplayabiliyor
St. Michel Manastırı bu yolla yılda 3 milyon turiste ev sahipliği yapıyor
Gelgit yüzünden aracınız sulara gömülmüş de olabilir
Şiirde iç yapının dış yapıdan ayrılmadığı, içeriğin biçimle var olduğu bilinen bir gerçektir. Oysa şiir çevirilerinde söylenen şeyin, söylenişten ayrı olarak ele alındığını görmekteyiz. Şiiri sadece konuda, temada ve anlamda aramanın şiir sanatıyla ilgisi yoktur. Gerçek olan şudur ki söylenen ne olursa olsun, şiir söyleyişsiz olmuyor. Hepimizin bildiği gibi, düzyazıyı da şiiri de sözcüklerle yazarız. Sözcükler, her ikisinin de ögeleridir. O hâlde nasıl oluyor da insanların birbirleriyle anlaşmasını sağlayan gündelik sözcükler, kimi dizelerde bu özelliğini kaybederek büyüleyici oluyor, bizi şiirin kendine özgü dünyasına götürüyor? Bu parçaya göre şiirle ilgili yanlış anlayış aşağıdakilerden hangisidir?
Şiirde söyleyiş biçiminin gündelik dili etkilemesi
Düzyazı ile aynı sözcükleri kullandığının kabul edilmesi
Anlam ve içeriğin şiirin kurucu ögesi olduğunun düşünülmesi
Şiirin biçim ve içeriğinin ayrılmaz bir bütün olduğunun kabul edilmesi
Günlük sözcüklerin şiir dilinde bambaşka anlamlar kazanması
19. - 20. soruları aşağıdaki parçaya göre cevaplayınız. Macar besteci Bela Bartok, temsil ettiği hümanist anlayışla sadece Macaristan’ın değil, tüm ülkelerin sanatsal gelişimine ışık tutmuştur. Bestecilerin halk müziğinden yararlanması konusunda Bartok’un söylediği şu sözler, onun sanat anlayışını âdeta özetler: “Halk müziğinin sağladığı gereçlerden yararlanılması, bunların oldukları gibi ya da benzetme yoluyla evrensel veya yabancı eğilimleri olan eserlere rastgele serpiştirilmesi değildir. Bestecinin bu gereçlerdeki özü ve anlatımı kişisel üslubuna sindirebilmesidir. Bu yüzden bestecinin halk müziğiyle haşır neşir olması; bu müziğin dilini ve anlatımını kendi ana diliymiş, kendi anlatımıymış gibi rahatlıkla kullanabilecek hüneri elde etmesi gerekir.” Kuşkusuz bu görüş, kaynağını halk müziğinde bulan ulusal renklere duygusal bir yaklaşımı değil, bilimsel verilerin içselleştirilmesinden doğan yaratıcı bir yaklaşımı öngörmektedir. Bu parçaya göre aşağıdakilerden hangisi 19. Bela Bartok’un müzik tarihindeki önemini belirtmektedir?
Eserlerinin tüm dünyada icra edilmesi
Evrensel ölçekte geçerli bir bakış açısı getirmesi
Şöhretinin Macaristan sınırları dışına taşması
Bestelerinde genellikle halk ezgilerini kullanması
Müziği bilimsel bir disiplin olarak kurması
19. - 20. soruları aşağıdaki parçaya göre cevaplayınız. Macar besteci Bela Bartok, temsil ettiği hümanist anlayışla sadece Macaristan’ın değil, tüm ülkelerin sanatsal gelişimine ışık tutmuştur. Bestecilerin halk müziğinden yararlanması konusunda Bartok’un söylediği şu sözler, onun sanat anlayışını âdeta özetler: “Halk müziğinin sağladığı gereçlerden yararlanılması, bunların oldukları gibi ya da benzetme yoluyla evrensel veya yabancı eğilimleri olan eserlere rastgele serpiştirilmesi değildir. Bestecinin bu gereçlerdeki özü ve anlatımı kişisel üslubuna sindirebilmesidir. Bu yüzden bestecinin halk müziğiyle haşır neşir olması; bu müziğin dilini ve anlatımını kendi ana diliymiş, kendi anlatımıymış gibi rahatlıkla kullanabilecek hüneri elde etmesi gerekir.” Kuşkusuz bu görüş, kaynağını halk müziğinde bulan ulusal renklere duygusal bir yaklaşımı değil, bilimsel verilerin içselleştirilmesinden doğan yaratıcı bir yaklaşımı öngörmektedir. 20. Bela Bartok’a göre halk ezgilerinden yararlanmanın asıl ölçütü ne olmalıdır?
Halk tarafından kabul görmüş ezgilerin kullanımına dikkat edilmelidir.
Herkesçe beğenilen müzik eserlerinin önemi vurgulanmalıdır.
Sanatçının bireysel tarzıyla bütünleştirilerek özgün bir değer taşımalıdır.
Geçmişin ve günümüzün değerlerini birleştirici bir işlevi olmalıdır.
Mevcut içerik bu ezgilerle zengin ve güçlü bir tınıya kavuşturulmalıdır.
21. - 23. soruları aşağıdaki parçaya göre cevaplayınız. (I) Sinir kodu, beynin işlenmemiş duyusal verileri algılayan; anılara, kararlara ve anlamlara dönüştürmesine yardımcı olan yazılım, algoritma ya da yasalar dizisidir. (II) Nörobilimcilerin, beynin gizli dili olan sinir kodunu hiçbir zaman insanların düşüncelerini izinsiz okumaya yetecek kadar çözemeyeceklerine inanıyorum. (III) Bu kod tam anlamıyla çözülebilseydi prensipte bilimciler zihni hassas bir doğrulukla izleyebilir, yönlendirebilirlerdi. (IV) Bir şüphelinin zihni taranarak geçmiş suçlara dair anıları ve geleceğe dair planları araştırılabilirdi. (V) Sorun şu ki tüm beyinler belli birtakım genel prensiplere göre işlese de her insanın kendi geçmişiyle şekillenmiş olan sinir kodu, “kişiye özel” yapıdadır. (VI) Benim aşk, savaş ya da bilgisayar kavramımı oluşturan kalıplarla sizinkiler birbirinden farklıdır. (VII) Beynimin bu belirli bilgileri nasıl şifrelediğini bilmenin tek yolu, her bir sinirin alışverişini algılayabilecek binlerce, hatta milyonlarca elektrot aracılığıyla aktivitelerini izlemek olurdu. (VIII) Aynı anda benim de size ne düşündüğümü, olabildiğince doğru bir şekilde aktarmam gerekirdi. 21. Bu parça aşağıdaki sorulardan hangisine cevap olarak söylenmiş olabilir?
İnsan düşüncelerini anlamlandırma konusunda yapılan nörobilim çalışmalarının geldiği nokta nedir?
Kişisel gerçeklik kavramının bilimsel çalışmalarla açıklanabileceği konusunda görüşleriniz nelerdir?
Karşımızdaki kişiyle aynı şeyleri düşünmemiz ya da hissetmemiz mümkün müdür?
Nörobilim çalışmalarının sonuçlarından hangi alanlarda yararlanılabileceğini düşünüyorsunuz?
21. - 23. soruları aşağıdaki parçaya göre cevaplayınız. (I) Sinir kodu, beynin işlenmemiş duyusal verileri algılayan; anılara, kararlara ve anlamlara dönüştürmesine yardımcı olan yazılım, algoritma ya da yasalar dizisidir. (II) Nörobilimcilerin, beynin gizli dili olan sinir kodunu hiçbir zaman insanların düşüncelerini izinsiz okumaya yetecek kadar çözemeyeceklerine inanıyorum. (III) Bu kod tam anlamıyla çözülebilseydi prensipte bilimciler zihni hassas bir doğrulukla izleyebilir, yönlendirebilirlerdi. (IV) Bir şüphelinin zihni taranarak geçmiş suçlara dair anıları ve geleceğe dair planları araştırılabilirdi. (V) Sorun şu ki tüm beyinler belli birtakım genel prensiplere göre işlese de her insanın kendi geçmişiyle şekillenmiş olan sinir kodu, “kişiye özel” yapıdadır. (VI) Benim aşk, savaş ya da bilgisayar kavramımı oluşturan kalıplarla sizinkiler birbirinden farklıdır. (VII) Beynimin bu belirli bilgileri nasıl şifrelediğini bilmenin tek yolu, her bir sinirin alışverişini algılayabilecek binlerce, hatta milyonlarca elektrot aracılığıyla aktivitelerini izlemek olurdu. (VIII) Aynı anda benim de size ne düşündüğümü, olabildiğince doğru bir şekilde aktarmam gerekirdi. 22. Bu parçadaki numaralanmış cümlelerle ilgili aşağıda verilenlerden hangisi yanlıştır?
I. cümlede bir terimin tanımına yer verilmiştir.
II. cümlede yazar, konuyla ilgili öznel bir yargı ifade etmiştir.
IV. cümlede, III. cümlede belirtilenle ilgili yorum yapılmıştır.
VI. cümlede bir iddia, nedeniyle birlikte verilmiştir.
VII. cümlede konuyla ilgili bir öneri sunulmuştur.
21. - 23. soruları aşağıdaki parçaya göre cevaplayınız. (I) Sinir kodu, beynin işlenmemiş duyusal verileri algılayan; anılara, kararlara ve anlamlara dönüştürmesine yardımcı olan yazılım, algoritma ya da yasalar dizisidir. (II) Nörobilimcilerin, beynin gizli dili olan sinir kodunu hiçbir zaman insanların düşüncelerini izinsiz okumaya yetecek kadar çözemeyeceklerine inanıyorum. (III) Bu kod tam anlamıyla çözülebilseydi prensipte bilimciler zihni hassas bir doğrulukla izleyebilir, yönlendirebilirlerdi. (IV) Bir şüphelinin zihni taranarak geçmiş suçlara dair anıları ve geleceğe dair planları araştırılabilirdi. (V) Sorun şu ki tüm beyinler belli birtakım genel prensiplere göre işlese de her insanın kendi geçmişiyle şekillenmiş olan sinir kodu, “kişiye özel” yapıdadır. (VI) Benim aşk, savaş ya da bilgisayar kavramımı oluşturan kalıplarla sizinkiler birbirinden farklıdır. (VII) Beynimin bu belirli bilgileri nasıl şifrelediğini bilmenin tek yolu, her bir sinirin alışverişini algılayabilecek binlerce, hatta milyonlarca elektrot aracılığıyla aktivitelerini izlemek olurdu. (VIII) Aynı anda benim de size ne düşündüğümü, olabildiğince doğru bir şekilde aktarmam gerekirdi. 23. Bu parçadaki numaralanmış cümlelerin hangisinde bireysel farklılıkların nedeni açıklanmıştır?
IV
V
VI
VII
VIII
24. - 26. soruları aşağıdaki parçaya göre cevaplayınız. (I) Sanat dünyasında bazen bir an gelir, bir dâhi ortaya çıkıp uzun yıllar kendisinden söz ettirir. (II) Tarihin yıldızının parladığı bir an, gelecekteki on yılların ve yüzyılların da belirleyicisi olur. (III) Nasıl ki atmosferdeki bütün elektrik akımı bir "paratonerin" ucunda bulunuyorsa en küçük bir zaman dilimine bile inanılmaz sayıda çok tarihsel olay sığdırılmıştır. (IV) Başka zamanlarda kendi hâlinde, peş peşe ve yan yana gelişen olaylar, her şeyi belirleyen ve her şeye karar veren o bir tek anlık zaman dilimi içine sıkışıverir. (V) Tek bir evet, tek bir hayır, bir anlık erken davranma ya da bir anlık geç harekete geçme, bu ânı, yüzlerce kuşak da geçse, asla geri getiremez ve bu, yitirilen an, bireyin ve ulusların yaşamını ve hatta bütün bir insanlığın yazgısını belirler. 24. Bu parçadaki tırnak işaretiyle ayrılmış sözcük aşağıdakilerden hangisine gönderme yapmaktadır?
Dâhice yazılmış esere
İnsanlığın yazgısına
Ulusların yaşamına
Ânı yakalamaya
Tarihî olayları kapsamaya
24. - 26. soruları aşağıdaki parçaya göre cevaplayınız. (I) Sanat dünyasında bazen bir an gelir, bir dâhi ortaya çıkıp uzun yıllar kendisinden söz ettirir. (II) Tarihin yıldızının parladığı bir an, gelecekteki on yılların ve yüzyılların da belirleyicisi olur. (III) Nasıl ki atmosferdeki bütün elektrik akımı bir "paratonerin" ucunda bulunuyorsa en küçük bir zaman dilimine bile inanılmaz sayıda çok tarihsel olay sığdırılmıştır. (IV) Başka zamanlarda kendi hâlinde, peş peşe ve yan yana gelişen olaylar, her şeyi belirleyen ve her şeye karar veren o bir tek anlık zaman dilimi içine sıkışıverir. (V) Tek bir evet, tek bir hayır, bir anlık erken davranma ya da bir anlık geç harekete geçme, bu ânı, yüzlerce kuşak da geçse, asla geri getiremez ve bu, yitirilen an, bireyin ve ulusların yaşamını ve hatta bütün bir insanlığın yazgısını belirler. 25. Bu parçadaki V. cümleden aşağıdakilerin hangisi kesin olarak çıkarılabilir?
Bireyler ve uluslar geçmişe ya da geleceğe değil, âna odaklanmalıdır.
Önüne çıkan tarihî fırsatları kaçıran milletler bir daha iflah olmazlar.
Karar anlarında yaşanan tereddütler, sonrasında pişmanlık doğurur.
Tarihte geç kalmaktansa erken davranmak daha yeğdir.
Tarihî ânı yakalayamama yaşamda ve kaderde izler bırakacaktır.
24. - 26. soruları aşağıdaki parçaya göre cevaplayınız. (I) Sanat dünyasında bazen bir an gelir, bir dâhi ortaya çıkıp uzun yıllar kendisinden söz ettirir. (II) Tarihin yıldızının parladığı bir an, gelecekteki on yılların ve yüzyılların da belirleyicisi olur. (III) Nasıl ki atmosferdeki bütün elektrik akımı bir paratonerin ucunda bulunuyorsa en küçük bir zaman dilimine bile inanılmaz sayıda çok tarihsel olay sığdırılmıştır. (IV) Başka zamanlarda kendi hâlinde, peş peşe ve yan yana gelişen olaylar, her şeyi belirleyen ve her şeye karar veren o bir tek anlık zaman dilimi içine sıkışıverir. (V) Tek bir evet, tek bir hayır, bir anlık erken davranma ya da bir anlık geç harekete geçme, bu ânı, yüzlerce kuşak da geçse, asla geri getiremez ve bu, yitirilen an, bireyin ve ulusların yaşamını ve hatta bütün bir insanlığın yazgısını belirler. 26. Bu parçaya göre tarihî anlar için aşağıdakilerden hangisi söylenemez?
Tarihsel olaylarla bağıntıları, paratoner-elektrik akımı ilişkisine benzer.
Benzer bir etkiyi sanat alanı söz konusu olduğunda dehalar gerçekleştirir.
Değerlendirilemediği zaman hem birey hem toplum hayatında etkileri olur.
Sonrasında meydana gelen olaylar, önceki düzenden bir farklılaşmayı getirir.
Bireylerin ve toplumların tarihinde tekrar eden tarihî anlar vardır.
27. - 30. soruları aşağıdaki parçaya göre cevaplayınız. Bir araştırma görevlisi A, B, C, D, E, F ve G derslerinin final sınavları programını düzenlemekten sorumludur. Bu derslerden üçünü Nil Hoca, dördünü Orhan Hoca vermektedir. Araştırma görevlisi tarafından bu derslerin sınavları aynı hafta içinde pazartesi başlayıp cuma bitecek şekilde düzenlenmiştir. Sınav takvimine ilişkin kimi bilgiler şu şekildedir: • Bir hocanın bir günde sadece tek bir dersinin sınavı vardır. • Orhan Hoca’nın verdiği tüm derslerin sınavları art arda günlerde olacaktır. • B dersinin sınavı salı günü olacaktır. • Çarşamba günü sadece F dersinin sınavı olacaktır. • A ve D derslerinin sınavları aynı gün olacaktır. • Cuma günü yapılacak iki sınavdan biri C dersinin sınavıdır. • E dersinin sınavının olduğu gün Orhan Hoca’ya ait bir dersin sınavı yoktur. 27. Buna göre, I. A II. B III. C derslerinden hangileri Nil Hoca tarafından veriliyor olabilir?
Yalnız I
Yalnız II
I ve II
I ve III
II ve III
27. - 30. soruları aşağıdaki parçaya göre cevaplayınız. Bir araştırma görevlisi A, B, C, D, E, F ve G derslerinin final sınavları programını düzenlemekten sorumludur. Bu derslerden üçünü Nil Hoca, dördünü Orhan Hoca vermektedir. Araştırma görevlisi tarafından bu derslerin sınavları aynı hafta içinde pazartesi başlayıp cuma bitecek şekilde düzenlenmiştir. Sınav takvimine ilişkin kimi bilgiler şu şekildedir: • Bir hocanın bir günde sadece tek bir dersinin sınavı vardır. • Orhan Hoca’nın verdiği tüm derslerin sınavları art arda günlerde olacaktır. • B dersinin sınavı salı günü olacaktır. • Çarşamba günü sadece F dersinin sınavı olacaktır. • A ve D derslerinin sınavları aynı gün olacaktır. • Cuma günü yapılacak iki sınavdan biri C dersinin sınavıdır. • E dersinin sınavının olduğu gün Orhan Hoca’ya ait bir dersin sınavı yoktur. 28. Aşağıdaki derslerden hangileri kesinlikle aynı hoca tarafından verilmektedir?
A ile G
B ile F
C ile F
D ile E
E ile G
27. - 30. soruları aşağıdaki parçaya göre cevaplayınız. Bir araştırma görevlisi A, B, C, D, E, F ve G derslerinin final sınavları programını düzenlemekten sorumludur. Bu derslerden üçünü Nil Hoca, dördünü Orhan Hoca vermektedir. Araştırma görevlisi tarafından bu derslerin sınavları aynı hafta içinde pazartesi başlayıp cuma bitecek şekilde düzenlenmiştir. Sınav takvimine ilişkin kimi bilgiler şu şekildedir: • Bir hocanın bir günde sadece tek bir dersinin sınavı vardır. • Orhan Hoca’nın verdiği tüm derslerin sınavları art arda günlerde olacaktır. • B dersinin sınavı salı günü olacaktır. • Çarşamba günü sadece F dersinin sınavı olacaktır. • A ve D derslerinin sınavları aynı gün olacaktır. • Cuma günü yapılacak iki sınavdan biri C dersinin sınavıdır. • E dersinin sınavının olduğu gün Orhan Hoca’ya ait bir dersin sınavı yoktur. 29. Aşağıdakilerden hangisi yanlıştır?
A dersinin sınavı, G dersinin sınavından önce olacaktır.
B dersinin sınavı, E dersinin sınavından önce olacaktır.
D dersinin sınavı, F dersinin sınavından sonra olacaktır.
E dersinin sınavı, G dersinin sınavından önce olacaktır.
F dersinin sınavı, B dersinin sınavından sonra olacaktır.
27. - 30. soruları aşağıdaki parçaya göre cevaplayınız. Bir araştırma görevlisi A, B, C, D, E, F ve G derslerinin final sınavları programını düzenlemekten sorumludur. Bu derslerden üçünü Nil Hoca, dördünü Orhan Hoca vermektedir. Araştırma görevlisi tarafından bu derslerin sınavları aynı hafta içinde pazartesi başlayıp cuma bitecek şekilde düzenlenmiştir. Sınav takvimine ilişkin kimi bilgiler şu şekildedir: • Bir hocanın bir günde sadece tek bir dersinin sınavı vardır. • Orhan Hoca’nın verdiği tüm derslerin sınavları art arda günlerde olacaktır. • B dersinin sınavı salı günü olacaktır. • Çarşamba günü sadece F dersinin sınavı olacaktır. • A ve D derslerinin sınavları aynı gün olacaktır. • Cuma günü yapılacak iki sınavdan biri C dersinin sınavıdır. • E dersinin sınavının olduğu gün Orhan Hoca’ya ait bir dersin sınavı yoktur. 30. B ile C derslerinin aynı hoca tarafından verildiği biliniyorsa aşağıdakilerden hangisi kesin olarak doğrudur?
A dersi Orhan Hoca’ya ait olup sınavı pazartesi günü olacaktır.
D dersi Orhan Hoca’ya ait olup sınavı perşembe günü olacaktır.
E dersi Nil Hoca’ya ait olup sınavı salı günü olacaktır.
F dersi Nil Hoca’ya ait olup sınavı çarşamba günü olacaktır.
G dersi Nil Hoca’ya ait olup sınavı cuma günü olacaktır.