UNIT ONE HEALTH and BODY CARE V O C A B U L A R Y

Diseases : sickness, illness, hastalıklar

Digestion : sindirim, hazım

Absorption : taking in, dikkati,enerjiyi,zamanı,parayı alma, emilim, soğurma

Hygiene : hijyen, sağlık bilgisi, temizlik

Health : sağlık, sıhhat

Cosmetics : güzellik malzemeleri, kozmetik

Waste : atık, kullanılmış, (v) israf et

Nutrient : besin, besleyici

Energy : enerji, güç

Activity : faaliyet, etkinlik

Exercise : uygulama, alıştırma, egzersiz

Diet : diyet, rejim, perhiz

Dietician : diyet uzmanı, diyetçi, diyetisyen

Illness : hastalık, rahatsızlık

A D J E C T I V E S

HEALTHY : well, not sick, sağlıklı

FATTY : plump, yağlı, şişko, dobiş, şişman

WELL-ORGANİZED: arranged, ordered, systematized, düzenlenmiş

SLİM : slender, thin, ince yapılı, ne şişman ne de zayıf olan

FAT : overweight, şişman, semiz, yağlı

VEGAN : etin yani sira süt ve süt ürünleri de yemeyen vejetaryen

ACTİVE : faal, hareketli, aktif, etken, etkin

ENERGETİC: vigorous, enerjik, faal, çalışkan, güçlü

REGULAR : düzenli, muntazam, kurallı

BALANCED: dengeli

LEAN : thin, skinny, çok zayıf

ADEQUATE: sufficient, suitable, tolerable, yeterli, kafi, elverişli

BENEFICIAL: advantageous, hayırlı, yararlı, faydalı

V E R B S

To get fat : şişmanlamak

To keep fit : sağlıklı kalmak, zinde olmak, formunu korumak

To cut out : -i kesmek, bırakmak, kaçınmak

To perform : gerçekleştir

To lead a healthy life: sağlıklı bir yaşam sürmek

To strenghthen : make strong, reinforce, kuvvetlendirmek

To avoid : -den kurtulmak, -i önlemek, sakınmak

To lose weight : kilo vermek, zayıflamak

S T R U C T U R E

CAUSATIVES “BİR EYLEMİ BAŞKASINA YAPTIRMAK”

Have something done: -tirmek, -tirmak

Get something done: -yaptirmak, ettirmek,

Have SB do sth: birisine bişey yaptırmak “RİCA” ile

Make SB do sth: birisine zorla bişey yaptırmak “ZOR” ile

Get SB TO do sth: birisine bişey yaptırmak “PARA” ile

W A R M U P

How many meals do you have a day?

Do you think you eat a well-balanced diet?

Do you think you are fit?

Do you think you are strong enough?

Do you do sports?

Do you do sports regularly?

Why do you do sports regularly?

What do you do to stay active?

What do you do to stay healthy?

How are you feeling yourself?

How are you feeling yourselves?

P H R A S E S

You look happy.

You look sad.

You look a bit pale.

I am well.

I am better.

I am bad.

I am worse.

I am better than yesterday.

I am worse than yesterday.

You should follow the doctor’s advice.

You never follow the doctor’s advice.

Is that all? Hepsi bu mu? Daha var mı diyeceğin?

Thanks for your advice.

Take care of you: kendine iyi bak

I will take care of my health.

I will take care of my health MUCH MORE from now on.

C A U S A T I V E S “Birisine bir şey yaptırmak”

Have somebody do something “RİCA” ile bir şey yaptırmak

Have :Kişinin dogal görevi olan bir işi yaptırmak anlamında kullanılır.

We had the electrician mend the fuse.

Sigortayı elektrikçiye onarttık.

I’ll have Ali prune these apple trees.

Ali’ye bu elma ağaçlarını budatacağım.

She will have the doctor examine her eyes next week.

Gelecek hafta doktora gözlerini muayene ettirecek.

I will have the plumber fix the leak tomorrow You must have your doctor examine your blood pressure

We have the mechanic MEND our cars.

We have the dentists PULL OUT our teeth.

MAKE SOMEONE DO STH

I always make him clean my room.

Odamı her zaman ona temizletirim.

I don’t always make him celan my room.

Odamı her zaman ona temizletmem.

I made him clean my room yesterday.

Dün odamı ona temizlettim.

I didn’t make him clean my room yesterday.

He made his little sister cry.

Küçük kız kardeşini ağlattı.

The comedian made the children laugh.

Komedyen çocukları güldürdü.

She soon made him forget his first wife.

Çok geçmeden ona ilk karısını unutturdu.

The baby sitter made the baby finish his food.

Çocuk bakıcısı bebeğe yemeğini bitirtti.

The teacher made us all learn the poem by heart.

Öğretmen şiiri hepimize ezberletti.

You make me drive mad. (drive mad=çıldırtmak)

Beni çıldırtıyorsun.

Ali made veli do his homework in the past.

Ali eskiden ödevlerini veliye yaptırırdı.

Have SOMETHING done (v3) “Bir şey yaptırmak”

I am having these books bound tomorrow.

Yarın bu kitapları ciltletiyorum.

I must have the letter translated at once.

Mektubu derhal çevirtmeliyim.

Ali has his tyres checked.

Ali lasliklerini kontrol ettirdi.

I have had my car stolen.

Arabamı çaldırdım.

He had his Office broken into.

Bürosunu soydurdu. (Bürosu soyuldu.)

They had their teeth knocked out.

Dişlerini kırdırdılar.

I have MY CAR cleaned everyweek.

Her hafta arabamı temizletirim.

I have MY HAIR cut.

Saçımı kestiririm.

Ayla is having her hair painted now.

(Ayla şimdi saçını boyatıyor.)

Ali HAD his car MENDED.

Ali arabasını tamir ettirdi.