A
| abbreviation: kısaltma ability: beceri able: becerikli |
| about: hakkında above: üstünde, -den yukarı abroad: yurtdışına |
| absence: yokluk absent: dalgın accept: kabul etmek |
| acceptable: kabul edilebilir accident: kaza accidental: kaza ile olan |
| according: e göre account: hesap achive: başarmak |
| achivement: başarı acid: asit across. Karşıda |
| act: davranmak action: olay active: aktif |
| activity: aktivite actor,actress: aktör, aktris actual: gerçek |
| actually: aslında, gerçekten add: eklemek addition: eklenti |
| additional: ilave address: adres adjective: sıfat |
| admiration: taktir hayranlık admire: hayran olmak admit: içeri almak,kabul etmek |
| adult: yetişkin advanced: gelişmiş, ileri advantage: avantaj |
| adventure: macera adverb: zarf advertise: ilan vermek |
| advertisement: reklam ilanı advice: tavsiye advise: danışman |
| affair: mesele after: sonra afternoon: öğleden sonra |
| afterwards: daha sonra, sonradan again: tekrar against: karşıda |
| age: yaş ago: önce agree: razı olmak, anlaşmak |
| greement: anlaşma ahead: ileride, öne doğru aim: amaç, hedef |
| air: hava aircraft: uçak airport: hava limanı |
| alcohol: alkol alive: yaşayan all: hepsi |
| allow: izin vermek almost: hemen hemen alone: yalnız |
| along: boyunca alphabet: alfabe already: zaten |
| also: ayrıca although: e rağmen always: her zaman |
| among: arasına amount: tutar amuse: eğlendirmek |
| amusement: eğlence amusing: eğlenceli an: bir |
| ancient: antik, eski and: ve anger: sinir |
| angle: melek angry: sinirli animal: hayvan |
| announce: ilan etmek annoy: rahatsız etmek annoying: rahatsız edici |
| another: diğer answer: cevap anxiety: tasa, kaygı |
| anxious: endişeli, kaygılı any: hiç anyone: herhangi biri |
| anything: herhangi bir şey anywhere: herhangi biyer apart: ayrı |
| apartment: apartman appaer: gözükmek apple: elma |
| approve: onaylamak area: meydan argue: tartışmak |
| arguement: münakaşa arm: kol army: ordu |
| around: etraf arrange: planlamak arrangement: düzenleme |
| arrival: geliş, varış arrive: varmak, ulaşmak art: sanat |
| article: makale artificial: yapay as: gibi |
| as opposed to: tersi anlamı ashamed: utanmış ask: sormak |
| asleep: uykuda association: kurum, ilişki, atom: atom |
| attack: saldırı attempt: girişim attend: uğraşmak |
| attention: dikkat attitude: davranış attract: cezbetmek |
| attractive: çekici | authority: uzman kimse | autumn: sonbahar | |
| available: hazır, meşkul değil | average: avaraj | avoid: kaçınmak, sakınmak | |
| awake: uyanık | away: uzağa | awkward: uygunsuz, zor | |
B
| baby: bebek back: geri background: geri taraf |
| backward: geri kalmış bad: kötü bag: yatak |
| bake: fırında pişirmek balance: ayar ball: top |
| band: bando bank: banka bar: bar |
| base: üs,taban, dayanmak basic: kolay basket: çöp kutusu |
| bath: banyo battle: savaş be: olmak |
| beach: sahil, pilaj beak: gaga beam: yaymak, fasulye |
| bear: ayı beat: vurmak,karıştırmak, beautiful: güzel |
| beauty: güzellik because: çünkü become: dönüşmek |
| bed: yatak beer: bira before: önca |
| begin: başalamak begining: başlangıç behave: davranmak |
| behaviour: davranış behind: arkasında, gerisinde belief: inanç |
| believe: inanmak bell: zil belong: ait olmak |
| below: aşağıda, altında belt: kemer bend: eğmek, bükmek |
| beside: yanına best: en iyisi better: daha iyi |
| between: arasında beyond: ötede, ileride, bicycle: bisiklet |
| big: büyük bill: hesap, kanun tasarısı bird: kuş |
| birth: doğmak bit: biraz, bir parça bite: ısırmak |
| bitter: acı, üzücü black: siyah blade: bıçak |
| blame: sorumluluk, blind: kör block: blok |
| blood: kan blow: üflemek blue: mavi |
| board: tahta boat: bot, sal body: vücud |
| boil: ağ bomb: bomba, patlamak bone: kemik |
| book: kitap boot: bot, tekmelemek border: sınır |
| bored: sıkılmış boring: sıkıcı born: doğmuş |
| borrow: ödünç almak both: ikiside bottle: şişe |
| bottom: kıç bowl: kase, tas box: kutu |
| boy: erkek çocuk brain: beyin branch: şube, dal |
| brave: cesur bread: ekmek break: ara, mola, tenefüs |
| breakfast: kahvaltı breast: meme breath: nefes |
| breathe: nefes almak breed: üretmek, beslemek brick: tuğla |
| bridge: köprü bright: parlak bring: getirmek |
| broad: geniş broadcast: radyo yayını brother: erkek kardeş |
| brown: kahverengi brush: fırçalamak build: inşa etmek |
| building: bina bullet: mermi burn: yanmak |
| brust: vahşi bury: gömmek bus: otobüs |
| bush: çalı business: mühendis busy: meşgul |
| but: ama butter: tereyağı button: buton, düğme |
| buy: satın almak by: ile,-e kadar yakınında |
C
| cake: kek calculate: heaplamak call: çağırmak, seslenmek |
| calm: sakin olmak camera: fotğraf makinası camp: kamp kurmak |
| can: e bilmek cap kep capital: başkent |
| car: araba card: kart care: bakım, umursamak |
| careful: dikkatli careless: dikkatsiz carrige: havuç |
| carry: taşımak case: kutu,durum castle: kale |
| cat: kedi catch: yakalamak catlle: sığır |
| cause: neden olmak ceiling: tavan celebrate: bayram |
| cell: satmak central: merkezi centre: merkez |
| century: yüzyıl ceremony: tören certain: kesin |
| chain: zincir chair: sandalye chance: şans, fırsat |
| change: değiştirmek character: karakter charge: şarj etmek |
| chase: kovalamak cheap: ucuz cheat: kopya çekmek,aldatak |
| check: kontrol etmek cheek: yanak cheerful: neşeli |
| cheese: peynir chemical. Tıbbi chemistry: kimya |
| cheque: çek chest: göğüs chicken: tavuk |
| chief: şef child: çocuk children çocuklar |
| chin: çene chocolate: çikolata choice: seçim |
| choose: seçmek church: kilise cigarette: sigara |
| cinema: cinema circle: daire circular: dairesel |
| citizen: vatandaş city: şehir claim: iddia etmek |
| class: sınıf clay: kil clean: temiz |
| clear: temizlemek clever: akıllı cliff: tepe |
| climb: tırmanmak clock: saat close: kapalı |
| cloth: örtü, kılıf clothes: elbise clothing: giyecek |
| cloud: bulut clup: klup coal: kömür |
| coast: sahil, yokuş aşağı kamak coat: kot coffee: kahve |
| coin: katılmak cold: soğuk collar: yaka, tasma |
| collect: toplamak college: kolej colour: renk |
| comb: tarak combination: bileşim combine: birleştirmek |
| come: gelmek comfort: konfor comfortable: konforlu |
| command: emretmek, komuta committee: komite common: olağan, genel, müşterek |
| communicate: haberleşmek communication: iletişim company: kampanya |
| compare: karşılaştırmak comparison karşılaştırmak compete: rekabet etmek |
| competition: yarışma competitor: rakip complain: şikayet etmek |
| complaint: şikayet complete: tam, bitirmek completely: tamamen |
| complicated: anlaşılması güç compound: bileşim computer: bilgisayar |
| concern: ilgilendirmek concerning: ilişkin concert: konser |
| condition: koşullandırmak confidence: güven confident: kendinden emin |
| confuse: karıştırmak connect: bağlanmak connection: bağlantı |
| conscious: bilinçli consider: iyice düşünmek consist: ibaret olmak |
| contain: içermek container: içerik continue: devam etmek |
| continuous: sürekli contract: kontrat control: kontrol etmek |
| conversation: konuşma | cook: yemek pişirmek | copy: kopya etmek | ||
| corn: mısır | corner: köşe | correct: doğru | ||
| cost: fiyat | cotton: pamuk | cough: öksürmek | ||
| could: e bildi | council: konsey | count: saymak | ||
| country: ülke | countryside: kırsal bölge | courage: cesaret | ||
| course: kurs | court: kart | cover: örtmek | ||
| cow: inek | crack: kırmak, çatlak | crash: çarpmak, çarpışma | ||
| crazy: çılgın | cream: krema | creature: yaratık | ||
| crime: suç | criminal: suçlu | criticism: eleştiri | ||
| criticize: timsah | crop: ürün | cross: karşıda | ||
| crowd: kalabalık | cruel: zalim | crush: ezmek | ||
| cry: ağlamak | cup: kupa | cupboard: dolap | ||
| cure: iyileştirmek | curl büklüm | current: geçerli | ||
| curtain: kesin | curve: eğri | custom: alışkan | ||
| customer: müşteri | cut: kesmek | cycle: çevrim | ||
D
| daily: günlük damage: zarar dance: dans etmek |
| danger: tehlike dangerous: tehlikeli dark: koyu |
| date: tarih, randevu daughter: kız çocuk day: gün |
| dead: ölü deal: mukavele deal with: uğraşmak |
| death: ölüm dept: derinlik decay: çürümek |
| deceive: aldatmak decide: karar vermek decision: karar |
| decorate: dekore etmek decoration: dekorasyon decrease: azaltmak |
| deep: derin defeat: yenmek, yenilgi defence: savunma |
| defend: savunmak definite: kesin definitely: kesinlikle |
| degree: derece delay: ertelemek, gecikme deliberate: kasti |
| deliberately: kastice delicate: narin deliver: dağıtmak |
| demand: istemek department: bölüm depend: e bağlı olmak |
| dependent: bağımlı olmak depth: derinlik describe: tanımlamak |
| description: tanımlanmış desert: çöl deserve: hak etmek |
| design: dizayn desirable: arzu edilen desire: arzu etmek |
| desk: sıra destroy: patlamak destruction: yıkım |
| detail: detay determination: azim determined: azimli |
| develop: gelişmek dictionary: sözlük die: ölmek |
| difference: farklılık different: farklı difficult: zor |
| difficultly: zorca dig: kazmak dinner: akşam yemeği |
| direct: yönetmek direction: talimat dirt: kir |
| dirty: kirli disappoint: umudunu kırma disappointing: hayal kırıcı |
| discover: keşfetmek discovery: keşif discuss: tartışmak |
| discussion: tartışma disase: felaket dish: çanak |
| dismis: işten çıkarmak distance: mesafe distant: uzakta |
| divide: bölmek do: yapmak dollar: dolar |
| door: kapı double: çift doubt: nokta |
| down: aşağı draw: çizmek drawer çizici |
| dream: rüya dress: sıra drink: içmek |
| drive: sürmek drop: düşürmek drug: eczane |
| drum: davul drunk: sarhoş dry: ıslak |
| duck: ördek dull: sıkıcı, hafif during: boyunca |
| dust: toz duty: nöbetçi |
E
| each: her eager: istekli ear: kulak |
| early: erken earn: öğrenmek earth: dünya |
| east: doğu eastern: doğuya ait easy: kolay |
| eat: yemek economic: ekonomik edge: kenar |
| educate: eğitmek educated: eğitimli education: eğitim |
| effect: etkilemek effective: etkili effort: efor harcamak |
| egg: yumurta eight: sekiz either: her iki, ya |
| elbow: dirsek elect: seçmek elction: seçili |
| electric: elektrikli electricity: elektrik electronic elektronik |
| else: başka embarrass: rahatsız etmek embarrassing: rahatsız edici |
| emotion: his, duygu emphasize: vurgulamak employ: işçi çalıştımak |
| employer: iş veren employment: işçi empty: boş |
| enclose: etrafını çevirmek encourage: cesaretlendirmek end: son |
| enemy düşman energy: enerji engine: motor |
| engineer: iş adamı enjoy: eğlenmek enjoyable: eğlenceli |
| enjoyment: eğlence enough: yeterli enter: giriş |
| entertain: eğlenceli entertainment: eğlence entrance: enterans |
| envelope: zarf environment: çevre equal: eşit |
| equioment: malzeme escape: kaçmak even: hatta, bile |
| evening: akşam event: olay ever: hiç, herhangi bir zaman |
| every: her everyone: her biri everything: her şey |
| everywhere: heryer evil: günahkar, kötü exact: kesin |
| exactly: kesinlikle examination: sınav examine: incelemek |
| example: örnek excellent: mükemmel except: hariç |
| exchange: değişim excite: tahrik etmek exciting: ilginç |
| excuse: affetmek, özür exercise: egzersiz exist: var olmak |
| existance: var oluş expect: ummak expensive pahalı |
| experience: deneyim explain: açıklamak explanation: açıklama |
| explode: patlamak explosion: patlama explosive: patlayıcı |
| express: hızlı, açık, ifade expression: ifade extreme: aşırı |
| exteremly: aşırıca eye: göz |
F
| face: yüz, surat | fact: gerçek | factory: fabrika |
| fail: başaramamak | failure: başarısızlık | fair: dürüst |
| fairly: dürüstçe | faith: güven | faithful: güvenli |
| fall: düşmek | false: yanlış | familiar: aşina |
| family: aile | famous: ünlü | farmer: çiftçi |
| far: uzak | farm: çiftlik | fashion: moda |
| fashionable: modern | fast: hızlı | fasten: bağlamak |
| fat: kilolu | father: baba | fault: faul |
| favourable: olumlu | favorite: favori | fear: korku |
| feather: tüy | feature: özellik | feed: beslemek |
| feel: hissetmek | feeling: his | female: kız |
| fence: parmaklık | fever: ateş | few: az |
| field: tarla | fifth: ellinci | fight: kavga, dövüş |
| figure: figür | fill: doldurmak | film: film |
| final: sonuç, final | finally: sonuçta | financial: finansal |
| find: bulamk | find out: öğrenmek | fine: iyi |
| finger: parmak | finish: bitiş | fire: yangın, ateş |
| firm: sabit, şirket | first: ilk | fish: balık |
| fit: sağlık | five: beş | fix: onarmak, sabitleştirmek |
| flag: bayrak | flame: alev, ateş | flash: flaş, ani parlak ışık |
| flat: kat | flesh: insan veya hayvan eti | flight: uçuş |
| float: su üstünde durmak | food: yiyecek | floor: yer |
| flour: un | flow: akmak | flower: çiçek |
| fly: uçmak | fold: kıvrım, katlanmak | follow: takip etmek |
| fond: düşkün | foot: ayak | football: futbol topu |
| for: için | force: güç | foreign: yabancı |
| foreigner: yabancılık çekmek | forest: orman | forget: unutmak |
| forgive: affetmek | fork: çatal | form: form |
| formal: resmi | former: önceki | fortunate: talihli |
| forward: ileri | four: dört | frame: çerçeve |
| free: serbest | freedoom: özgürlük | freeze: buz dolabı |
| frequent: sık | fresh: tazı | friend: arkadaş |
| friendly: arkadaşça | frighten: korkunç | frightening: korkutucu |
| from: dan den | full: tam | fun: eğlence |
| funeral: cenaze töreni | funny: eğlenceli | fur: kürk |
| furtiture: öfke | further: daha uzağa | future: gelecek |
G
| gain: kazanmak | game: oyun | garage: garaj |
| garden: bahçe | gas: gaz | gate: kapı |
| gather: toplanmak | general: general | generally genellikle |
| generous: cömert | gentle: nazik | gentlement: baylar |
| get: sahip olmak, | gift: hediye | girl: kız |
| give: vermek | glad: memnun olmak | glass: bardak |
| glue: yapıştırmak | go: gitmek | goat: keçi |
| god: tanrı | gold: altın | good: iyi |
| goodbye: hoşça kal | goods: mal, eşya | govern: hükümet etmek |
| government: hükümet | graceful: zarif | gradual: kademeli |
| garin: gösterişli | gram: dil bilgisi | garmmer: gramer |
| grand: büyük | grandfather: büyükbaba | grandmother: büyükanne |
| grandparent: büyük aile | grass: çim | grateful: minnettar |
| grave: mezar, ciddi | great: büyük | green: yeşil |
| greet: güzel | greeting: selamlama | grey: gri |
| ground: bahçe | group: grup | grow: yetişmek, büyümek |
| growth: büyüme | guard: korumak | guess: tahmin etmek |
| guest: konuk | guide: kılavuzluk etmek | guilty: suçlu |
| gun: silah | ||
H
| habit: huy, alışkanlık | hair: saç | half: yarı |
| hall: salon, koridor | hammer: çekiç | hand: el |
| handle: kol, elle kullanmak | hang: sarkmak | happen: oluşmak |
| happy: mutlu | hard: zor | hardly: zorca |
| harm: zarar | harmful: zararlı | hat: şapka |
| hate: nefret etmek | hatred: nefret | have: sahip olmak |
| he: o (erkek için) | head: kafa | health: sağlık |
| healthy: sağlıklı | hear: duymak | heart: kalp |
| heat: ısı | heaven: cennet | heavy: ağır |
| heel: topuk | height: yükseklik | hello: merhaba |
| help: yardım etmek | helpful: yardım sever | herself: kendisi (kız için) |
| here: bura | hide: tırmanmak | high: yüksek |
| hill: tepe | him: onu (erkek için) | himself: kendisi (erkek için) |
| historical: tarihsel | history: tarih | hit: vurmak |
| hold: kilitlemek, tutmak | hole: delik | holiday: tatil |
| hollow: delik | holy: kutsal | home: ev |
| honest: dürüst | honour: onur | hook: çengel |
| hope: ümit etmek | hopeful: ümitli | horn: korna |
| horse: at | hospital: hastane | hot: sıcak |
| hotel: otel | hour: saat | house: ev |
| how: nasıl | human: insan | humorous: nükteli |
| humour: espri, mizah | hundred: bin | hungry: aç |
| hunt: avlamak | hurry: acele etmek | hurt: acı |
| husband: koca | ||
I
| ice: buz | idea: düşünce | if: eğer |
| ignore: önem vermemek | ill: hastalık | illegal: yasa dışı, kanunsuz |
| illness: hastalık | image: imaj, görüntü | imaginary: hayali |
| imagination: hayal | imagine: hayal etmek | immediately: hemen |
| importence: ithalatçı | important: önemli | impressive: etkileyici |
| improve: gelişmek | improvement: gelişme | in: içinde |
| include: içine almak | including: dahil | income: gelir |
| increase: yükselmek | independent: özgürlük | indoor: binanın içinde |
| industrial: endüstriyel | industry: endüstri | infect: bulaştırmak |
| infection: bulaşma | infectious: bulaşıcı | influence: etkilemek |
| inform: bilgi vermek | information: bilgi | injure: incitmek |
| injury: incinmiş | ink: mürekkep | inner: dahil, iç |
| insect: böcek | inside: içine | instead: nın yerine |
| institution: kurum | instruction: talimat | instrument: enstrüman |
| insult: hakaret etmek | insulting: sigorta | insurance: sigorta |
| insure: sigorta ettirmek | intelligence: akıl, zeka | intelligent: akıllı |
| intend: niyet etmek | intention: niyet, maksat | interest: ilgilendirmek |
| interesting: ilginç | international: uluslar arası | interrupt: sözünü kesmek |
| into: içine | introduce: tanıştırmak | introduction: başlangıç |
| invent: icat etmek | invitation: icat | invite: davet etmek |
| involve: gerektirmek | inwards: kızgın, öfkeli | iron: metal |
| island: ada | it: o (cansız) | its: onun |
J
| jaw: çene | jewel: mücevher | jewelery: kuyumcu |
| jop: iş | join: katılmak | joint: ortak |
| joke: şaka yapmak | journey: yolculuk | judge: tenkit etmek |
| judgement: yargı, karar | juice: meyve suyu | jump: zıplamak |
| just: sadece | justice: adalet |
K
| keep: saklamak,tutmak,işletmek | keen: istekli | key: anahtar |
| klick: beceri,hüner | ill: öldürmek | kilo: kilo |
| kilogram: kilogram | kilometre: kilometre | kind: tür |
| king kral | kiss: öpmek | kitchen: mutfak |
| knee: diz | kneel: diz çökmek | knife: bıçak |
| knock: vurmak | knot: düğümlemek | know: bilmek |
| knowledge: bilgi | ||
L
| lack: yoksulluk | lady: bayan | lake: göl |
| lamb: lamba | lamp: kuzu | land: kara |
| language: dil | large: geniş | lately: son zamanlarda |
| laugh: gülmek | laughter: gülünç | law: yasa |
| lawyer: avukat | lay: yumurtlamak | layer: tabaka |
| lazy: yavşak | lead: kılavuzluk etmek,baş rol | leaf: yaprak |
| lean: yaslanmak,dayanmak | learn: öğrenmek | leather: liste |
| leave: ayrılmak | left: sol | leg: bacak |
| legal: yasal | lend borç vermek | lesson: ders |
| let: izin vernek | letter: harf | level: bölüm |
| library: kütüphane | lid: kapak | lie: yalan söylemek |
| lie down: uzanmak | life: yaşam | lift: kaldırmak |
| light: hafif, ışık | like: hoşlanmak | likely: olası |
| limit: limit | line: çizgi | lion: kaplan |
| lip: dudak | liquid: sıvı | list: liste |
| listen: dinlemek | literature: edebiyat | litre: litre |
| little: orta | live: yaşamak | oad: yüklemek |
| local: yerli | lock: kilitlemek | lonely: yalnız |
| long: uzun | look: bakmak | look after: e bakmak |
| look for: aramk | loose: ayrılmak | lord: efendi |
| lose: kaybetmek | loss: zarar | lot: hisse, çok |
| loud: yüksek ses | love: sevgi | low: alçak |
| lower: azaltmak | loyal: sadık | loyalty: sadakat |
| luck: şans | lucky: şanslı | lung: akciğer |
M
| mimic: taklit etmek (birini) | mind akıl mind dert etmek |
| mine 1.benim 2.maden ocağı 3.mayın | minimum enaz minister bakan ,büyükelçi |
| minority azınlık | minute 1.dakika 2.çok küçük 3.zabıt |
| Maynır önemsiz, ufak, minör | mirror ayna miss özlemek ,kaçırmak |
| missile füze, fırlatılan cisim | mission özel bir görev için yolculuk,misyon |
| mistake hata | misunderstand yanlış anlamak mix: karıştırmak, karışmak |
| model model | moderate ılımlı, ortada modern modern, |
| moment an | Monday pazartesimoney para monkey maymun |
| month ay (takvim ayı) | moon ay more daha fazla |
| morning sabah | mosque cami most en çok |
| mother anne | motor motor Mountain dağ |
| mouse fare | mouth ağız move hareket etmek |
| movement hareket | much çok (miktarca) mud çamur |
| murder cinayet | music müzik must zorunluluk |
N
| nail: 1.tırnak 2.çivi | name: isim narrow: dar |
| nation: ulus | national: ulusal native: yerli |
| natural: doğal | nature: doğa, near: yakın |
| necessary: gerekli | necessity: gereklilik neck: boyun, ense |
| need: gereksinim, ihtiyaç | needle: iğne, şiş neglect: ihmal etmek |
| neighbour: komşu | neither: hiçbiri neither…nor…: ne o..ne öbürü |
| nephew: yeğen (erkek) | nervous: sinirli nest: yuva, kuş yuvası |
| net: 1.ağ 2.net (brütün tersi) | never hiçbir zaman ,asla |
| nevertheless: buna rağmen, hala, ama | new : yeni news: haber |
| newspaper gazete | next: en yakın, bir sonraki, ertesi |
| nice hoş | niece: yeğen (kız) |
| night: gece | no: hayır noble: soylu |
| nobody: hiç kimse | noise: gürültü None: hiçbirisi |
| noon: öğle zamanı | normal: normal North: kuzey |
| nose: burun | not: değil note: 1. not 2.kağıt para |
| nothing: hiçbir şey | notice: duyuru, dikkatini çekmek |
| november: kasım | now: şimdi nowadays: bugünlerde |
| owhere: hiç biryer | nuisance: sıkıntı, dert number : sayı, |
| nurse: hemşire, hastabakıcı | nut 1.kuruyemiş (fındık v.b) 2.somun |
O
| oak: meşe | obey: söz dinlemek, itaat etmek |
| object: itiraz etmek | object: nesne, obje, amaç observation : gözlem |
| obtain: tedarik etmek, sağlamak | obvious: aşikâr occasion : vesile |
| occupation: 1.meslek 2.işgal | occupy: işgal etmek, oturmak, kaplamak, meşgul etmek |
| ocean: okyanus | october: ekim (ay) of: iyelik eki, nın |
| off: yok olmak, eksilmek | offence: 1.yasadışı iş 2.saldırı, offend: kızdırmak, |
| offer: teklif etmek | Office: ofis officer: subay, memur |
| official: resmi | often: sık sık oil yağ, petrol |
| old: eski, yaşlı | on: üzerinde once: 1.bir kez 2.bir an nce |
| one: bir | only: sadece, yalnızca open: açık, açmak |
| operate : çalışmak | operation : 1.operasyon 2.ameliyat |
| operator: operatör | opinion: düşünce opportunity: fırsat |
| opposite: zıt,ters | ptimist: iyimser or veya |
| orange: 1.portakal 2.turuncu | order 1.emir 2.sipariş 3.düzen, sıra |
| ordinary: sıradan, normal | organ 1.org 2.organ 3.organizasyon, kuruluş |
| organize: organize etmek | origin köken, orijin other: diğer |
| otherwise: yoksa,aksi taktirde | ought meli ..malı eki our bizim out: dışarı |
| out-of-date: modası geçmiş, eski | outline ana hat, özetlemek output: çıktı |
| outside: dışarı | oven: fırın over: üstünde2.bitmek |
| overcome : üstesinden gelmek | owe: borçlu olmak own: sahip olmak |
| owner: sahip | ox: boğa |
P
| pack: paketlemek | packet: paket | page: sayfa |
| pain: acı, ağrı | painful ağrılı | paint: boyamak, boya |
| painter: 1.ressam 2.boyacı | pair: çift | palace: saray |
| pale soluk, solgun (renk) | pan: tava | panic: panik |
| paper: 1.kağıt 2.gazete 3.evrak, kimlik | paradise: cennet | paragraph: paragraf |
| parcel: parça | pardon: pardon | parent : ana baba |
| parliament: parlamento | parrot papağan | part: kısım, bölüm ,ayırmak |
| part-time : yarım gün | particular yalnız, özel, titiz | partner: 1.ortak 2.partner |
| party: parti | pass: geçmek, geçirmek | passage: pasaj |
| passenger: yolcu | passport : pasaport | password: parola |
| past: geçmiş | patience: sabır | patient: 1.sabırlı 2.hasta |
| pay : ödemek | payment: ödeme | peace: barış |
| pear: armut | peculiar: garip | pen:1.ağıl 2.tükenmez kalem |
| penalty: ceza pencil: kurşun kalem people: halk |
| pepper: biber perfect: kusursuz, yetkin perform: uygulamak |
| performance: performans perhaps: belki permission: izin |
| permit: 1.izin vermek 2.izin kağıdı person: kişi personality :kişilik |
| persuade: ikna etmek petrol : petrol phone: telefon |
| photo: fotoğraf piano: piyano pick: toplamak, seçmek |
| pickpocket: yankesici picnic : piknik picture : resim |
| pie: pasta, börek piece: parça pig: domuz |
| pigeon: güvercin pile: üst üste koymak pill : hap |
| pilot : pilot pin :toplu iğne pine: çam |
| pineapple: ananas pink :pembe pipe: 1.boru 2.pipo 3.flüt |
| pity: acımak (what a pity : ne yazık) place :yer, yerleştirmek plain: açık, ortada, düz |
| plan: plan, planlamak plane: uçak plant: 1.bitki, bitki ekmek |
| plantation: ekili yer plate tabak play 1.oynamak 2.çalmak |
| player: oyuncu, çalan pleasant: keyifli, zevkli please:1.lütfen |
| pleasure: zevk plenty : çok sayıda plough: toprağı sürmek |
| plug: fiş, banyo tıkacı plus :artı pocket: cep |
| poem: şiir poet: şair, ozan poetry : şiirler, şairlik |
| point: nokta, uç poison: zehir police: polis |
| policy : poliçe , politika polish: parlatmak polite: kibar |
| political: politik politician: politikacı politics: politik |
| pool: havuz poor: 1.yoksul 2.zavallı population: nüfus |
| port: liman position: durum, konum positive: 1.emin, kesin |
| possess: sahip olmak possession: sahiplik possibility: olasılık |
| possible: olası, mümkün post: 1.posta 2.işaret postpone: ertelemek |
| pot tencere potato: patates pour: dökmek, akıtmak |
| powder: toz, pudra power: güç powerful: güçlü |
| practical pratik practice: alıştırma practise: alıştırma yapmak |
| praise :övmek pray: dua etmek preach: vaaz vermek |
| predict tahmin etmek prefer: yeğlemek, tercih etmek pregnant: hamile |
| prejudice: önyargı preparation: hazırlık prepare: hazırlamak |
| presence: varlık(bir yerde varlığı ) present: burada, mevcut, present : sunmak |
| president: başkan press: 1.baskı 2.basın pres: baskı yapmak, basmak |
| pressure: basınç, baskı pretend: gibi gözükmek, taklit yapmak |
| pretty: 1.sevimli 2.oldukça prevent: korumak previous: önceki |
| price: fiyat pride: onur,gurur priest: rahip |
| prince : prens principal: 1.en önemli 2.prensip 3.ana para (borçta) |
| print: 1.basmak(harfler vs.) 2.iz prison: hapis prisoner : 1.mahkum 2.esir |
| private: özel prize: ödül probable: olası |
| problem: sorun, problem produce: üretmek product: ürün |
| production: üretim profession: meslek profit: kâr |
| programme: program progress: gelişme promise söz vermek |
| pronounce: telaffuz etmek prof: kanıt proper: uygun, doğru |
| property: mal, mülk (bir işinin sahip olduğu), eşya proposal: plan, öneri |
| propose: 1.planını açıklamak protect: korumak protest: protesto |
| proud: gururlu prove: kanıtlamak pub: pab, birahane |
| public: halk publish: basım (bir yayını) pull: çekmek |
| pullover: 1.kazak 2.arabayı durdurmak pump: pompa punch: delmek |
| punish: cezalandırmak pupil: 1.öğrenci 2.gözbebeği puppet: kukla |
| puppy: genç köpek purchase: satın almak purple: mor |
| purpose: amaç push: itmek put: koymak |
| puzzle: bulmaca, problem pyjamas: pijama |
Q
| ouality: nitelik, kalite quantity: miktar quarrel: tartışmak, atışmak |
| quarter: çeyrek queen: kraliçe question: soru, sormak |
| queue: sıra, kuyruk quick : çabuk quiet: sessiz, sakin, huzurlu |
| quite: yaklaşık olarak quiz: küçük test |
R
| rabbit: tavşan race. ırk race yarışmak |
| radiator: radyatör radio: radyo rail: ray |
| railway: tren yolu rain: yağmur raincoat. yağmurluk |
| raise: yükseltmek range: aralık, alan rank: 1.sıra 2.rütbe ,sınıf |
| rapid: çabuk, hızlı rare :nadir rate: 1.hız 2. Oran |
| rather: epey, çok değil raw : 1.ham 2.çiğ razor: ustura, traş makinesi |
| reach: erişmek read: okumak ready: hazır |
| realize: fark etmek (idrak etmek ) really : gerçekten reason: 1.neden 2.akıl |
| reasonable: makul recall: anımsamak receipt: makbuz |
| receive: 1.almak 2.karşılamak recent. yakın zamanda olan reception: resepsiyon |
| recognize: tanımak recommend: tavsiye etmek record:1.kayıt 2.plak 3.rekor |
| recover : 1.iyileşmek 2 bulmak red: kırmızı, kızıl reduce: azaltmak |
| reflect: yansıtmak refuge: refüj, güvenli yer refugee: kazazede |
| refuse: reddetmek regard: 1.dikkat 2.düşünce regret: pişman olmak |
| regular: düzenli, olağan reject: kabul etmemek relation: 1.ilişki 2.akrabalık |
| relationship: ilişki, iletişim relative: 1.akraba 2.göreceli relax:rahatlamak, gevşemek |
| release: serbest bırakmak, gevşetmek relief: rahatlama relieve: uzaklaştırmak |
| religion: din remain: 1.geriye kalmak remark: belirtmek, açıklama |
| remarkable: dikkate değer remember: hatırlamak remind: anımsatmak |
| remote: uzak remove: uzaklaştırmak rent: kiralamak |
| repair: onarmak repay: geri ödemek repeat: tekrarlamak |
| replace: yeniden yerleştirmek replacement: yerleştirme reply: yanıtlamak, yanıt |
| report: rapor, rapor etmek represent: temsil etmek representative: temsilci |
| republic: cumhuriyet request: rica etmek, rica require: gereksinmek |
| rescue: kurtarmak reserve: yaptırmak resign: istifa etmek |
| resist: karşı koymak respect: saygı duymak respectable: saygıdeğer |
| responsible: sorumlu rest: dinlenmek rest: geriye kalan |
| restaurant: restoran, lokanta result: sonuç retire: emekli olmak |
| return: geri dönmek revenge: öç almak, intikam reward: ödül |
| rib: kaburga ribbon: kurdela, şerit rice: pirinç |
| rich: zengin ride: ata,bisiklete binmek ridiculous: gülünç, saçma |
| right: 1.hak 2.doğru,haklı 3.sağ taraf ring: yüzük, halka ring: çalmak(zil çalması), |
| ripe: olgun, ham değil rise: yükselmek risk: risk |
| risky: riskli river: nehir road: yol |
| roar: kükreme roast: rosto, fırında pişirmek rob: 1.soygun yapmak |
| rock: 1.kaya 2.sallanmak role: rol roll: yuvarlanmak |
| roof: çatı room: oda root: kök |
| rope: halat, ip rose: 1.gül 2.pembe rough: kaba |
| round: yuvarlak row: 1.sıra 2.gürültü row: kürek çekmek |
| royal: kraliyete ait rub: sürmek, sürtmek, ovmak rubbish: 1.çöp 2.saçma |
| rude: kaba rule: 1.yönetmek 2.kural ruler:kural. yönetici 2.cetvel |
| rumble: gürlemek run: koşmak runaway: 1.kaçak 2.kontrol |
| rush: çabuk davranmak |
S
| sabotage: sabotaj sack: çuval sack: kovmak, |
| sad üzgün, mutsuz saddle: eğer safe: 1.güvenli, emin 2.kasa |
| sail: deniz yolculuğu sailor: denizci sake: hatır, uğruna |
| salad: salata salary: maaş sale: satış |
| salt tuz same: aynı, farksız sand: kum |
| sandal: sandalet sandwich: sandviç satisfy: tatmin etmek |
| saturday: cumartesi save: tasarruf etmek say: demek, söylemek |
| scale: 1.ölçek 2.tart scarce: kıt school: okul |
| science: bilim scissors: makas score: skor |
| scrape: kazımak, sürtmek, artık, pislik scratch: 1.tırmalamak 2.kaşımak scream: çığlık |
| screen: 1.ekran 2.perde, perdelemek screw: vidalamak, vida sea: deniz |
| search: araştırmak seashore: deniz kıyısı season: mevsim, sezon |
| seat: oturulacak yer second: 1.saniye 2.ikinci secret: giz, sır |
| secretary sekreter section: kısım, bölüm see: 1.görmek 2. anlamak |
| seed : 1.tohum 2.çekirdek seek: aramak, soruşturmak seem: görünmek |
| seize: kapmak seldom: ara sıra, sık değil select: seçmek |
| selection: seçim selfish: bencil sell: satmak |
| semi: yarı send: göndermek sense: duyu |
| senseless: 1.aptalca 2.bilinçsiz sensible: akıllı sensitive: duyarlı, alıngan |
| sentence: 1.cümle 2.hüküm giyme separate: ayrı, ayırmak september: eylül |
| serial: seri (t.v ,radyo,hikaye v.b ) serious: ciddi sermon: vaaz |
| servant: hizmetçi serve: hizmet,.servis yapmak service: servis |
| set: ayarlamak, yerleştirmek, setle: alışmak ,yerleşmek settlement: anlaşma |
| several: birkaç severe: sert, ciddi sew: dikiş dikmek |
| shade: gölge, gölgelemek shadow: haranlık, gölge shadow: izlemek (gizlice) |
| shake: sarsmak shame: utanç shape: şekil, form |
| share: paylaştırmak, paylaşmak, pay sharp: keskin sheep: koyun, koyunlar |
| sheet: 1.çarşaf 2.ince tabaka shell: 1.kabuk 2.bombalamak shelter: sığınmak |
| shine: parlamak, parlatmak ship: gemi, gemiyle yollamak shirt: gömlek |
| shock. şok, şok etmek shoe: ayakkabı shoot: ateş etme,şut atma |
| shop: dükkan, alışveriş yapmak shopping: alışveriş shore: kıyı |
| short: 1.kısa 2.aniden shortly : kısaca shot: atış |
| shoulder: omuz shout: bağırmak show: göstermek, gösteri |
| shower: duş, duş almak shut: kapatmak shy: utangaç |
| sick: hasta sigh: derin nefes almak sight: görüş |
| sign: 1.işaret 2.imzalamak signal: sinyal vermek, sinyal signature: imza |
| silence: 1.sessizlik 2.susturmak silent: sessiz, sakin silk: ipek |
| simplify: basitleştirmek sin: günah since: şimdiye kadar |
| since: 1.’…den beri 2.çünkü sing: şarkı söylemek single: 1.tek 2.bekâr |
| sink : 1.batmak 2.evye sir: efendi sister: 1.kız kardeş 2.hemşire |
| sit: oturmak situation: durum size: büyüklük |
| skate: buz pateni, paten ayakkabısı skateboard: kay kay skeleton: iskelet |
| ski: kayak, kayak yapmak skill: yetenek skin: deri |
| skirt: etek sky: gökyüzü slang: argo |
| slave: köle sleep: uyumak, uyku sleepy: uykulu, sakin |
| sleeve: elbise kolu slide: kaydırak, kaydırmak slide: dia, slayt |
| slight: önemsiz, küçük slim: ince, zayıf slim: zayıflamaya çalışmak |
| slip: yuvarlanmak, kaymak düşmek slope: eğim slow: yavaş, yavaşlamak |
| small: küçük, ufak smash: çarpıp kırmak smell: koku, koklamak |
| smile: gülümsemek smoke: tütün içmek ,duman smooth. düzgün, yumuşak |
| snail: sümüklüböcek snake: yılan sneeze: hapşırmak |
| sniff: burnunu çekmek snore: horlamak snow: kar |
| so: 1.öyleyse, bu yüzden 2.bu şekilde soap: sabun society: sosyete, çevre |
| socket: soket, priz sofa: divan , sofa soft: yumuşak |
| soil: toprak soldier: asker solemn: 1.ciddi 2.bayıltıcı |
| solid: katı, sert solve: çözüm bulmak, çözmek some: 1.bazı, birkaç 2.yaklaşık |
| somebody: birisi someone: biri sometimes: bazen |
| somewhere:bir yer son: erkek çocuk, oğul song: şarkı |
| soon: yakında (zaman açısından) sore: ağrı verici sorrow: üzüntü |
| sorry: üzgün sort: çeşit sort: sıralamak |
| soul: ruh sound: 1.ses 2.mantıklı sound: gibi gelmek |
| soup: çorba sour: ekşi source: kaynak |
| south: güney sow: toprağa ekmek space: 1.uzay 2.boşluk 3.yer |
| spade: kürek spare ekstra, fazla, boş, yedek speak: konuşmak |
| special: 1.özel 2.en iyi speech: konuşma speed: hız, hızlı gitmek |
| spell: harfleri söylemek spend: para harcamak, harcamak |
| spirit: 1.ruh, ruhsal durum 2.alkollü içki 3.ispirto |
| spite: rağmen splendid: nefis, harika |
| Split: ikiye bölmek spoil: zarar vermek spoon: kaşık |
| sport: spor spot : işaret ,.ben,.leke spot: 1.lekelemek 2.tanımak |
| spread: yayılmak, yaymak spring: ilkbahar,pınar spy: casus |
| square: kare staff: eleman, memur stage: 1.evre safra 2.sahne |
| stain: lekelemek stair: merdiven stamp: pul, damga |
| stamp: ayakla basmak, ezmek stand: ayakta durmak Standard: standart |
| star: yıldız stare: uzun süre bakmak start: başlamak, başlangıç |
| state: 1.devlet 2.durum state: söylemek veya yazmak station: istasyon, durak |
| stay: kalmak steady: sabit steal: çalmak |
| steam: buhar steer: yönlendirmek step: adım, adım atmak 2.üvey |
| stick: sopa, baston stick: yapıştırmak, değdirmek stiff: kolay bükülmeyen, sert |
| stil: 1.hareketsiz, sakin 2.hala stir: 1.karıştırmak (çay v.b) stock: .stok, stok yapmak |
| stocking: kadın çorabı stomach: mide Stone: 1.taş 2.meyve çekirdeği |
| stop: stop, durmak, nokta, durak store: dükkân, depolamak story: öykü ,hikaye |
| stove: soba straight: düzgün, en kısa yoldan strange: garip, tuhaf |
| straw: 1.saman 2.kamış 3.hasır strawberry: çilek stream: ırmak |
| street: cadde strength: güç, kuvvet stres: bastırmak , stres |
| stretch: gerinmek,germek strict: katı (katı kuralları olan) strike: grev yapmak, grev |
| string: ip,tel strip: soymak, soyunmak stripe: 1.şerit,çizgi |
| stroke: 1.çarpış 2.felç 3.okşamak strong: güçlü struggle: kavga etmek |
| student: öğrenci study: çalışmak stuff : cisim , şey |
| stupid: aptal subject: 1.konu 2.özne submarine: denizaltı |
| suburb: banliyö subway: alt geçit , alt yol succeed: başarmak |
| success: başarı succession: ardarda ,devamlı such: 1.bunun gibi 2.bu kadar |
| suck: emmek sudden: ani suffer: acı çekmek |
| sugar: şeker suggest: önermek suggestion: öneri |
| suit: 1.yakışmak 2.takım elbise sum: toplam summer: yaz |
| sun: güneş Sunday: pazar (günü ) sunshine: güneş ışığı |
| suntan: bronz rengi (ciltte) super: süper superb: harika, çok güzel |
| superstition: batıl inanç supper: yemek supply: sağlamak, miktar |
| support: taşımak, yardım etmek suppose: sanmak sure: emin, kesin |
| surface: yüzey surname: soyadı surprise: 1.şaşırtmak 2.sürpriz |
| surround: çevrelemek suspect: şüphelenmek swallow: 1.yutmak 2. Kırlangıç |
| swear: yemin etmek ,küfretmek sweep: süpürmek sweet: tatlı |
| swell: şişmek, kalınlaşmak swim: yüzmek swing: sallanmak |
| switch: açmak, kapatmak sword: kılıç symbol: sembol |
| system: sistem |
T
| table: 1.masa 2.tablo,liste tail: kuyruk (kedi,uçak v.b) tailor: terzi |
| take: tutmak,almak, elbise çıkarmak. talk: konuşma, konuşmak talkative: konuşkan |
| tall: uzun tame: evcil, evcilleştirmek tank: 1.tank (depo) 2.tank (silah) |
| tap: 1.musluk 2.tıklatma tape: bant, seloteyp task: görev |
| taste: tatmak, tad tax: vergi taxi: taksi |
| tea: çay teach: öğretmek teacher: öğretmen |
| team: takım, grup tear: 1.gözyaşı 2.delik 3.yırtmak telegram: telgraf |
| telephone: telefon telescope: teleskop television: televizyon |
| tell: anlatmak, söylemek temper: 1.ruhsal durum 2.kızgın temperature: sıcaklık |
| tender: 1.kolay çiğnenebilen term: 1.zaman dilimi 2.sözcükler terrible: korkunç, kötü |
| terrific: 1.kocaman 2.çok güzel terror: 1.büyük korku 2.terör test: test, sınamak, denemek |
| than: …den …dan eki thank: teşekkür etmek that: o |
| theatre: tiyatro their: onların them: onları |
| then: ondan sonra,daha sonra there: 1.orada 2.var olmak therefore: dolayısıyla |
| these: bunlar they: onlar thick: 1.kalın 2.sık |
| thief: hırsız thin: ince thing: şey |
| think: düşünmek thirsty: susamışlık, susatan this: bu |
| thorough: 1.tümüyle 2.dikkatli those: onlar though: nedense |
| thought: düşünce thread: ip, ipi iğneye takmak threat: tehtid |
| threaten: tehtid etmek throat: gırtlak, yemek borusu through: içinden, baştan sona |
| throw: fırlatmak thunder: gök gürültüsü thunderstorm: fırtına |
| thursday: perşembe thus: böyle, böylece ticket: bilet |
| tidy: düzenli, derli toplu tie: 1.bağ, bağlamak kravat tight: sıkı, kolay açılmaz |
| till: 1.kadar 2.yazar kasa time: 1.zaman 2.kere timetable: (zaman) tarifesi |
| tin: 1.teneke 2.konserve tip: 1.bahşiş, bahşiş vermek tire: yormak |
| tired: yorgun tissue: kağıt mendil title: 1.başlık 2.unvan |
| to: ..e kadar toast: tost, tost yapmak tobacco: tütün |
| today: bugün toe: ayak baş parmağı together: birlikte |
| tomorrow: yarın tongue: dil tonight: bu gece |
| too: 1.çok 2….de …da eki tooth: diş top: en yüksek, en iyi, üst, kapak |
| topic: konu total: toplam totally: bütünüyle |
| touch: dokunmak tour: tur towards: doğru ,ona doğru, |
| towel: havlu tower: kule town: kasaba |
| toy: oyuncak trace: iz, iz sürmek track: iz sürmek, takip etmek |
| trade: 1.ticaret 2.iş traffic: trafik train: eğitmek ,tren |
| training: eğitim,öğretim transfer: transfer translate: çeviri , tercüme |
| transport: taşımacılık travel: yolculuk yapmak tray: tepsi |
| treasure: hazine treat: 1.davranmak,muamele treatment: 1.davranış 2.tedavi |
| tree: ağaç trial: deneme,teşebbüs tribe: kabile |
| trick: 1.hile,hile yapmak 2.oyun trip: 1.gezi 2.çelme takmak triumph: zafer, utku |
| trouble: dert, dert etmek trousers: pantolon true: doğru, gerçek |
| trunk: 1.ağaç gövdesi 2.sandık trust: güvenmek truth: gerçek |
| try: denemek, deneme tube: tüp tuesday: salı |
| tune: 1.akord etmek, ayarlamak tunnel: tünel turkey: 1.hindi 2 türkiye |
| turn: dönmek, dönüş twice iki kez twist: çevirmek,burkulmak |
| type: 1.çeşit, tip 2.daktiloyla yaz. typical: tipik |
U
| ugly: çirkin | umbrella: şemsiye | unable: muktedir olmamak |
| uncle: dayı, amca | unconscious: bilinçsizlik | under: altta, alta |
| underclothes: iç çamaşırı | understand: anlamak | unemployment: işsizlik |
| unfair: adaletsiz | unfavourable: hoşa gitmeyen | unhappy: mutsuz |
| unhealthy: sağlıksız | uniform: 1.üniforma 2.tek tip | union: 1.sendika 2.birleşme |
| unite: birleşmek | university: üniversite | unknown: bilinmeyen |
| unless: olmadıkça | unlikely: az ihtimalle | unload: boşaltmak |
| unlock: kilidi açmak | until: kadar (bir zamana kadar) | up: 1.yukarı 2.dikine 3.tümüyle |
| up-to-date: bugüne kadar | upper: üst | upset: endişelendirmek |
| upstairs: üst kat, yukarısı | upward: yukarıya doğru | urge: dürtme |
| urgent: acil | us: bize | use: 1.kullanım 2.fonksiyon |
| use: kullanmak | useful: kullanışlı | usual: olağan |
v
| vacant: 1.boş 2.açık (bir iş yerinde) vain: gereksiz, boşuna valley: vadi |
| valuable: değerli value: değer variety: 1.fark 2.çeşitlilik, çeşit |
| various: değişik, çeşitli vegetable: sebze vehicle: taşıt aracı |
| very: çok, tam veto: veto, veto etmek victim: kurban, kazazede |
| victor: galip victory: utku, zafer, yengi view : görünüm, manzara |
| villa: villa village: köy vine: bağ |
| violent: kaba kuvvet kullanan, şiddet visa: vize visible: görünen |
| vision: görüş, imge visit: ziyaret etmek visitor: ziyaretçi, konuk |
| vocabulary: kelime dağarcığı voice: ses volume: hâkim |
| vote: oy vermek, oy voyage: deniz yolculuğu vulgar: kaba, ilkel |
W
| wage: saat ücreti | wait: beklemek | waiter: garson |
| wake: uyanmak, uyandırmak | walk: yürümek, yürüyüş | wall: duvar |
| wander: dolaşmak | want: istemek, istek | war: savaş |
| warm: 1.ılık, ılındırmak 2.sevecen | warn: uyarmak | wash: 1.yıkamak 2.kirli çamaşır |
| waste: 1.artık, 2.boşa harcamak | watch: 1.izlemek, seyretmek | water: su, sulamak |
| waterfall: şelale | wave: 1.dalga 2.el sallamak | way: yol, rota, yön |
| we: biz | weak: zayıf,erksiz | wealth: servet |
| weapon: silah | wear: giymek | weather: hava;iklim |
| wednesday: çarşamba | week: hafta | weigh: ağarlık, tartmak |
| welcome: 1.ağırlamak, hoş geldin | well: 1.iyi 2.kuyu | well-known: ünlü, bilinen |
| west: batı | wet: nemli | what: ne |
| whatever: herneyse | when: ne zaman | whenever: herhangi bir zaman |
| where: nereye, nerede | while: bu arada | whip: kırbaç |
| whistle: ıslı, ıslık çalmak, düdük | white: beyaz, ak, beyaz tenli | who: kim |
| whoever: herkimse | whole: tüm, bütün | wholesales :toptan satış |
| whose: kimin | why: neden, niçin | wide: 1.geniş 2.kenardan kenara |
| widow : dul | wife: karı (eş) | wig: peruk |
| wild: vahşi | will: gelecek zaman eki | win: kazanmak |
| windwaynd: sarmak, kurmak | wind: rüzgâr | window: pencere |
| wine: şarap | winter: kış | wipe: silmek, kurulamak |
| wire: 1.tel 2.telgraf | wireless: telsiz | wise: zeki, akıllı |
| wish: istek, istemek | with: ile | withdraw: 1.çekmek 2. Çekilmek |
| within: içinde | without: sahip olmayarak | witness: tanık, tanıklık etmek |
| wolf: kurt | woman: kadın | wonder: merak etmek |
| wonderful: şaşırtıcı, harika | wood: odun | wool: yün |
| word: sözcük, kelime | work: çalışmak, iş | worker: işçi |
| world: dünya | worm: solucan | worry: endişelenmek |
| worse: daha kötü | worst: en kötü | worth: değerinde olmak, değerde |
| wound: yaralamak, yara | wrap: paketlemek, sarmak | wreck: hurda, enkaz ,çarpışma |
| write: yazmak | wrong: yanlış |
X –Y- Z
| yacht: yat (deniz taşıtı ) | yard: avlu | year: yıl |
| yellow: sarı | yes: evet | yesterday: dün |
| yet: hâlâ, şimdiye kadar, henüz | yield: ürün vermek | yoghurt: yoğurt |
| yolk: yumurtanın sarısı | young: genç | your: senin, sizing |
| youth: gençlik | x-ray: röntgen ışını, x ışını | |
| Zero: sıfır | zip: fermuar | zone: bölge |
ingilizce siklikla kullanilan kelimeler sozluk
