ingilizce

12 sinif ingilizce unit 7 konu anlatimiders notlari

Okuma Süresi:3 Dakika, 29 Saniye
Loader Loading…
EAD Logo Taking too long?

Reload Reload document
| Open Open in new tab

İndir/Yükle [12.39 KB]

UNIT SEVEN
FUTURE of OUR PLANET
Change (v): değiştirmek, bozmak
What do you think OF the future of our planet?
How do you feel ABOUT the future of our planet?
Gezegenimizin geleceği hakkında ne düşünüyorsunuz?
Name (v) (n): isimlendirmek, adlandırmak, isim, ad
Can you name? Adlandırabilir misin? “adlandırmak, isimlendirmek”
Can you tell? Söyleyebilir misin?
A natural disaster: doğal felaket, afet
Natural disasterS: doğal felaketLER
The quiz below: aşağıdaki quiz
The books on the table: masanın üstündeki kitaplar
The Picture on the wall: duvardaki resim
İndustry: endüstri, sanayi
İndutrial: endüstriyel
Industrial waste: endüstriyel atık
Giant = very big, huge: çok büyük, kocaman
Storm (n): fırtına
A tropic storm: tropik fırtına
A spiralling tropic storm: bir döner/sarmal tropik fırtına
A giant spiralling tropic storm: bir kocaman sarmal tropik fırtına
Speak (v): konuş, konuşmak
Be + v3 “edilgen yapı, pasif yapı”
Be SPOKEN: konuşULmak
We speak English. İngilizce konuşuruz.
English IS SPOKEN. İngilizce konuşULur.
We call it. Biz ona sesleniriz.
It IS callED. Ona seslenİLir.
Hurricane (n): kasırga
We call this kind of storm, hurricane.
Biz bu tür fırtınayı KASIRGA diye adlandırırız.
This kind of storm IS callED hurricane.
Bu tür fırtına KASIRGA diye adlandırILır.

A giant spiralling tropical storm is called hurricane.
Kocaman sarmal tropik fırtına KASIRGA diye adlandırılır.

Warm (adj): sıcak warmER: daha sıcak
Get warm (v): ısınmak
The earth is getTING warm.
Dünya ısınıyor.
The earth is getting warmER and warmER.
Dünya gittikçe (daha) ısınıyor.
High (adj): yüksek highER: daha yüksek the highEST volcano: en yüksek yanardağ
Spot= place: yer, nokta
A clear spot: temiz bir yer
A clear spot AWAY from buildings: binalardan uzak temiz bir yer
People KILL animals. İnsanlar hayvanları öldürür.
Animals ARE killED. Hayvanlar öldürÜLür.
Worldwide: dünyanın her yerinde
all around the world = all over the world: dünyanın her yerinde
each= every: her
every year: her yıl
every month: her ay
few: birkaç, az “sayılabilen”
fewER: DAHA az
the fewEST: -EN az
little: az “sayılamayan isim”
LESS: daha az
The least: en az
A lot/many/much: bir çok, çok
More: daha çok
The most: en çok

In: içerde out: dışarıda
INdoor: içeride, kapalı mekanda
OUTdoor: dışarıda, açık alanda, açıkta
Indoor activities: içeride yapılan aktiviteler
Outdoor activities: açık alanda yapılan aktiviteler
Predict (v): tahmin etmek
predictION (n): tahmin
flood prediction: su taşkını tahmini
short term: kısa vade
long term: uzun vade
monitor(v): izlemek, dinlemek
by: -erek, -arak
“Edatlardan sonra fiil gelirse – i n g alır.”
BY listenING: dinleyerek
BY watchING: izleyerek
BY observING: gözlemleyerek
Do: yap
Can do: yapabilir
Can BE done: yapILabilir
I do my homework. Benim ödevimi yaparım.
My homework IS DONE. Ödevim yapılır.
I can do my homework. Ödevimi yapabilirim.
My homework can BE DONE. Ödevim yapILabilir.
They monitor.
Onlar gözlemlerler, onar izlerler
They monitor the birds. Onlar kuşları izlerler, gözlemlerler.
The birds ARE monitorED. Kuşlar izleNir, gözlemleNir.
We should keep a bandage: Bir bandaj bulundurmalıyız.
We should keep a bandage in an emergency kit.
İlk yardım çantasında bir bandaj bulundurmalıyız.

A bandage should BE KEPT. Bir bandaj bulundurULmalı.
A bandage should BE KEPT in an emergncy kit.
İlk yardım çantasında bir bandaj bulundurulmalı.
Earth: dünya
Quake: deprem, sallanmak earth + quake: deprem, zelzele
Earthquake: deprem
Under: altında sea: deniz undersea: denizaltında
Undersea earthquake: denizaltındaki deprem
Large undersea earthquakeS: büyük denizaltı depremleri
Large undersea earthquakes AT tectonic plate boundries
Tektonik toprak sınırlarındaki büyük denizaltı depremleri
Earthquakes CAUSE tsunami.
Depremler tsunamiye sebep olurlar.
Undersea earthquakes CAUSE tsunami.
Denizaltındaki depremler tsunamiye sebep olurlar.
Large undersea earthquakes CAUSE tsunami.
Büyük denizaltı depremleri tsunamiye sebep olurlar.
Tsunami IS causeD by large undersea earthquakes.
Eruption(n): patlama, püskürme
The earthquake destroyED many buildings.
Deprem birçok binayı yıktı.
Many buildings WERE destroyED by the earthquake.
Birçok bina deprem tarafından yıkILdı.
The earthquake in August: Ağustostaki deprem
The earthquake on August 17, 1999. 17 Ağustos 1999 daki deprem
You see: sen görürsün AFTER you see: gördükten sonra
You eat: sen yersin AFTER you eat: yedikten sonra
You learn: öğrenirsin AFTER you learn: öğrendikten sonra
BE aware OF: farkında olmak, bilmek, görmek,
We ARE aware OF natural events. Doğal olayların farkındayız.

Fully: tamamen, bütünüyle
Partly: kısmen

Nature: doğa
NaturAL: doğal
naturalIST: doğabilimci,
intelligent: zeki improve(v): artmak, geliştirmek
intelligenCE: zeka improveMENT (n): yenilik, artma, gelişme
need (v): ihtiyaç duymak
we NEED: ihtiyaç duyarız.
We NEED water. Suya ihtiyaç duyarız.
We NEED bread. Ekmeğe ihtiyaç duyarız.
We need TO read. Okumaya ihtiyacımız var.
We need TO learn new things. Yeni şeyler öğrenmeye ihtiyacımız var.
A disaster: bir felaket,
a natural disaster: doğal bir felaket
The natural disaster MENTIONED in the quiz.
Quizde bahsedilen doğal felaket.

Happy
Happy
0
Sad
Sad
0
Excited
Excited
0
Sleepy
Sleepy
0
Angry
Angry
0
Surprise
Surprise
0

Average Rating

5 Star
0%
4 Star
0%
3 Star
0%
2 Star
0%
1 Star
0%

Bir Cevap Yazın