Ogrenci Secme ve Yerlestirme Merkezi

2013 Ygs Felsefe Online Test

Okuma Süresi:5 Dakika, 52 Saniye

Uzun bir süre karşılaşmamış iki arkadaş, birbirlerini görmeyi ummadıkları bir anda karşılaştıklarında, “Bu ne tesadüf!” şeklinde bir tepki verirler. Spinoza, böylesi bir tepkinin varlığın yapısına uygun olmayan bir tepki olduğunu düşünürdü. Çünkü ona göre, hayatta tesadüf diye bir şey yoktur.

Bu parçada Spinoza’nın hangi düşüncesi vurgulanmaktadır?
? Olan her şeyde sıkı bir zorunluluk vardır.
? İnsanlar, mutluluklarının kaynağını kendilerinin dışında ara
? Dışsal zorunluluk insanın iç dünyasını da belirler.
? Doğada özgürlükten gelen bir nedensellik vardır.
? Rastlantı ve zorunluluk, biri olmadan diğeri düşünülemeyen kavramlardır.
Sadece duyusal verilerle yetinirsek örneğin su, çeşitli ve farklı hatta çelişkili şekillere girmiş gibi gözükür; kaynayan su sıcak, yağmur soğuk, kar yumuşak, buz serttir. Oysa hep aynı şeyle karşı karşıyayızdır. Bundan dolayı duyusal olmayıp tamamen akli olan su fikrine ulaşmak için duyulur olanın ötesine geçmek, hatta ona karşı düşünmek gerekir. Nitekim bugün su fikrini, duyusal olmayıp tamamen düşünsel olan bilimsel bir soyutlamayla H2O gibi kimyasal bir formülle ifade ediyoruz.

Bu parça aşağıdaki yargılardan hangisine karşı örnek oluşturur?
? Duyusal bilgi hakikatin bilgisidir.
? Soyut bilgi duyusal bilgiden doğar.
? Bilimsel bilgi genellemelere ulaşmak ister.
? Duyusal bilgiyle bilim yapılamaz.
? Genel fikirlere ulaşmada akıl etkin araçtır.
Hobbes’a göre insan; doğası gereği kendi varlığını sürdürmeye çalışır, dünya nimetlerinden olabildiğince çok yararlanmak ister. Bunun sonucunda da herkes herkesin düşmanı olur, böylece savaşlar ortaya çıkar. Bu durumu Hobbes “İnsan insanın kurdudur.” şeklinde özetler. Ama bu durum insan varlığını tehlikeye düşürdüğünden insanlar herkesin güvenliğini sağlayan bir düzen arayışına girmişlerdir. Dünya nimetlerinden yararlanırken zora başvurmaktan vazgeçmek üzere birbirlerine söz vermiş, zora başvurma yetkisini ve gücünü, boyun eğecekleri bir kişiye devretmek için aralarında anlaşmışlardır.

Bu parçaya göre, insanların anlaşmalarına neden olan unsur aşağıdakilerden hangisidir?
? İnsanın doğal arzularının kendi varlığını tehdit etmesi
? İnsanların, dünya nimetlerinden eşit yararlanamaması
? Bitmek bilmeyen savaşların köklü uygarlıkları tehdit etmesi
? Herkesin birbiriyle savaşması sonucunda kültürün yozlaşması
? Bireylerin zora başvurma gücünü ve yetkisini bir otoriteye devretmek istememesi
Aristoteles fiziği yanlıştır elbette, geçerliliğini de tümüyle yitirmiştir. Ama yine de bir “fizik”tir yani matematiksel bakımdan gelişmemiş olsa da son derece gelişmiş bir bilim. Ne çocukça bir düş ürünüdür ne de ortak duyunun boş, üstünkörü sözleridir. Bir kuramdır yani ister istemez ortak duyunun verilerinden yola çıkıp bu verileri son derece tutarlı ve sistemli bir incelemeye tabi tutan bir öğretidir.

Bu parçadan aşağıdaki yargıların hangisine ulaşılamaz?
? Bilimsel bir kuramın, eldeki verileri tutarlı ve sistemli bir incelemeyle tutması gerekir.
? Kuramların geçerliliğini yitirmesi bilimselliklerine zarar vermez
? Bir kuramın bilimsel olması, matematiksel bakımdan gelişmiş olmasını gerektirmez.
? Bilimsel bir kuramın, ortak duyunun verilerinden yola çıkması gerekmez.
? Bilimsel bir kuramın yanlış olması tutarsız olduğu anlamına gelmez.
Felsefenin bilimler gibi bir gelişim süreci yoktur. Bizim, “Hippokrat Yemini” ile hekimlikte ahlak ölçülerini belirleyerek tarihe mal olan Hekim Hippokrates’ten tıp alanında çok ileride olduğumuz kesindir. Oysa Platon’dan çok daha ileride olduğumuzu söyleyemeyiz. Ancak onun yararlandığı bilimsel bilgi sürecinden daha ilerideyiz. Felsefe üretiminde belki de bir düşünürün dediği gibi sadece Platon’a dipnot yazıyoruz.

Bu parça felsefi bilginin aşağıdaki özelliklerinden hangisini vurgulamaktadır?
? Evrensel olma
? Eleştirel olma
? Kümülatif olma
? Akla dayalı olma
? Bütünleyici olma
Platon’a göre “iyi”, “ideaların ideasıdır” ve erdemlerden oluşan idealar merdiveninin tepesinde bulunur. Platon’da iyi ideası, iyi olan her şeyin iyi olmasını sağlayandır. Akıllı olmak, bilgili olmak, erdemli olmak iyidir. Ama bunların hiçbiri tek başına yeterli değildir. İyi, bütün bunları içine alan bir yaşam biçimidir.

Bu parçadan aşağıdaki yargıların hangisine ulaşılabilir?
? İyi, varlığı belirleyen ana ilkedir.
? İyi ve kötü, göreli kavramlar olduğu için bunların ötesinde bir yaşam sürdürmek gerekir.
? İyi, “erdemli” yani “iyi” bir yaşam sürmeyi olanaklı kılandır.
? Akıllı, bilgili, erdemli bir hayat sürmek bizim yararımızadır.
? İyi, her insanın gerçekleştirmesi gereken bir ideadır.
Doğrulanmış olmak bir kuramın erdemi değil, zaafıdır. Çünkü doğrulayıcı örnek bulmaktan daha kolay bir şey yoktur. Bir kuram, ne kadar çok yanlışlama çabasından başarıyla çıktıysa o kadar iyi bir kuramdır. Yanlışlamaya çalışıp yanlışlayamadıysak o kuram doğrulanmış değil, pekiştirilmiş olur. Bir kuram yanlışlanma olanağını taşıdığı için bilimsel sıfatını hak eder, herhangi bir düşünsel deneyle de olsa hiç yanlışlanamıyorsa bu durum onun bilimsel olmadığını gösterir.

Bu parçada söylenenler aşağıdaki sorulardan hangisinin cevabı olabilir?
? Bir kuramın doğruluğunun ölçütü nedir?
? Bilimsel kuramlar nasıl yanlışlanır?
? Bilimsel kuramlar ne zaman yanlışlanmış sayılmalıdır?
? Bir kuramın bilimselliğinin ölçütü nedir?
? Bir kuram ne zaman doğrulanmış sayılmalıdır?
Eğer bir kanıtlama yapılacaksa bu kanıtlama yolu farklı biçimlerde karşımıza çıkar. Kimisi dünyanın hareketine bakarak bir ilk hareket ettiricinin olması gerektiğini ileri sürer. Kimisi dünyadaki nedenler zincirine bakarak bir ilk nedenin var olduğu sonucuna ulaşır. Kimisi de dünyadaki şeylerin çokluğuna, değişkenliğine, zorunsuzluğuna bakarak bütün bunların ardında tek değişmez zorunlu bir varlığın bulunması gerektiği sonucunu çıkarır.

Bu parçada dile getirilen sorgulama, felsefenin hangi disipliniyle ilgilidir?
? Bilim felsefesi
? Ahlak felsefesi
? Bilgi felsefesi
? Siyaset felsefesi
? Din felsefesi
Descartes, Metot Üzerine Konuşma adlı kitabına sağduyunun eşit olarak dağıtıldığını söyleyen cümleyle başlar. Ona göre bunun kanıtı, başka konularda kendilerine verilenle yetinmeyen insanların, sağduyu söz konusu olduğunda kendilerinde bulunandan şikâyetçi olmamasıdır. Sağduyu doğruyu yanlıştan, iyiyi kötüden ayırma yetisidir. Sağduyu eşit dağıtılmış olduğuna göre, bütün insanların aynı konularda aynı sonuçlara varması gerekirdi. Ancak öyle olmadığını, aynı konularda akıl yürüten insanların farklı farklı sonuçlara vardıklarını görüyoruz. Bunun nedeni farklı yollardan akıl yürütmeleridir.

Bu parçadan aşağıdaki yargıların hangisine ulaşılamaz?
? Sağduyu, ahlak alanında doğruya ulaşmamızda yardımcı olabilir.
? Herkes kendi sağduyusundan hoşnuttur.
? Aynı biçimde akıl yürütenler aynı sonuçlara varırlar.
? Aynı konularda farklı sonuçlara varılmasının nedeni sağduyu eksikliğidir.
? Sağduyu; iyinin, kötünün, doğrunun, yanlışın farkında olma yetisidir.
Walter Benjamin mekanik yeniden üretimin, bütün bir çağa damgasını vurmasına bağlı olarak sanatın bütün sahiciliğini kaybettiğini söyler. Ona göre özgün bir sanat eseri, her yeniden üretimiyle birlikte, “aura”sından hep bir şeyler daha yitirir. Bundan ötürü kültür bir bütün olarak meta üretim endüstrisine dönüşür, buna bağlı olarak da kültür ürünleri şeyleşir.

Bu parçada kullanılan “aura” kavramı, sanat eserinin hangi özelliğini dile getirmektedir?
? Yaratıcılık gerektirdiğini
? Evrenselliğini
? Estetik kaygıyla bağını
? Kalıcı olmasını
? Biricikliğini
“Felsefe yapmak yolda olmaktır.” diyor Jaspers. Ben de “Felsefe yapmak yolda olmak kadar uçta olmaktır.” diyorum. Uçta olmak akıncılık yapmak gibidir. Orduların önünden gidip henüz kimsenin ayak basmadığı, bilmediği, görmediği sınır uçlarında cesurca at koşturmaktır aynı zamanda. Daha sonra, edindiği tecrübeleri ardından gelecek orduyla paylaşmak, onlar için patika bile olsa yol hazırlamaktır.

Bu parçada felsefenin uçta olmasıyla anlatılmak istenen aşağıdakilerden hangisidir?
? Teorilere ilginç yorumlarda bulunmak
? Tüm sorulara çözüm getirmek
? Yeni soru ve iddialar ortaya atmak
? Hakikatin peşinde olmak
? Kendi başına hareket etmek
Bentham tarafından formüle edilmiş olduğu şekilde faydacılık ilkesinin söylediği şudur: En fazla sayıda insana en büyük (maksimum) ölçüde mutluluk sağlayan bir eylem, doğru eylemdir.

Bu parçaya göre, faydacılık aşağıdakilerden hangisini doğru bulur?
? Bana dokunmayan yılan bin yaşasın.
? Yurtta barış, dünyada barış.
? Her koyun kendi bacağından asılır.
? Her şey karşılıklıdır.
? Her ülke kendi çıkarlarından sorumludur.
Felsefe sorularla doğar, büyür, gelişir. Ancak felsefi soru diğer sorulardan farklıdır. Felsefe, olanla yetinmez. Bu yüzden insan ve zihnini sürekli arayışa sürükler. Bu eylemle de yaşamı, varlığı, bilgiyi ve değerleri daha da anlamlı bir hâle getirmeyi amaçlamaktadır. Belki de bu yüzden olacak ki her insan kendini tanımaya ve bilmeye başladığı ilk günden itibaren “Ben kimim, neyim ve ne olacağım?”, “Evren nedir?”, “Dünya nedir?”, “Doğru nedir?”, “Güzel nedir?”, “Adalet nedir?” veya “Eşitlik nedir?” gibi birçok soru sormaktadır.

Bu parçaya göre aşağıdakilerden hangisi, felsefi soruyu diğer sorulardan ayıran özelliklerden biri değildir?
? Neden-sonuç ilişkileri araması
? Yaşamı ve varlığı anlamlandırması
? Bitmez tükenmez arayışlardan oluşması
? Var olanla yetinmemesi
? Eleştirel ve sorgulayıcı olması

Happy
Happy
0
Sad
Sad
0
Excited
Excited
0
Sleepy
Sleepy
0
Angry
Angry
0
Surprise
Surprise
0

Average Rating

5 Star
0%
4 Star
0%
3 Star
0%
2 Star
0%
1 Star
0%

Bir Cevap Yazın