Turkce Almanca Anlatimli Romantik

Okuma Süresi:5 Dakika, 23 Saniye

Epochen der Romantik (1798-1830)

Romantisch bedeutet etwas Sinnliches, Abenteuerliches, Wunderbares, Phantastisches, Schauriges, Abwendung von der Zivilisation und Hingabe zur Natur. Die Romantik als Epoche zeichnete sich durch romantisches Denken und romantische Poesie aus, z. B. Kritik an der Vernunft, Aufhebung der Trennung zwischen Philosophie, Literatur und Naturwissenschaft, Naturnähe, Erleben des Unbewussten.

Die Romantik richtete sich zum Teil gegen die liberalen ( wirtschaftlichen, politischen, antireligösen) Strömungen der Zeit.

Edebi bir terim olarak Romantizm, XVIII. yüzyıl sonunda başlayan, duygu, coşku ve sembole aşırı yer veren sanat akımını ifade eder. Edebi akım olarak romantizm, 18. yüzyılın sonunda başlar ve 19. yüzyılın ortalarına kadar devam eder. Kendisinden önceki klasizme bir tepki olarak doğmuştur. En önemli gelişme; halkın beğenisinin klasizmin görkemli, katı, soylu, idealize edilmiş ve yüce anlatım biçiminden, daha yalın ve içten ve doğal anlatım biçimlerine kaymış olmasıdır

Romantizm, klasizmin düzenlilik, uyumluluk, dengelilik, akılcılık ve idealleştirme gibi özelliklerine bir başkaldırı niteliğindedir. Romantizm, doğduğu çağın akılcılığı ve maddeciliğine tepki olarak bireye, öznelliğe, akıldışılığa, düş gücüne, kişiselliğe, kendiliğindenciliğe ve aşkınlığa, yani sınırları zorlayıp geçmeye önem verir. Tarihsel olarak bu dönemde gelişen orta soylu sınıfın, yani burjuvazinin duygu, düşünce ve yaşam tarzını ön plana çıkarır. Soyluların zarif sanat biçimlerini yapay ve aşırı incelikli bulan bu yeni sınıf, duygusal açıdan kendisine yakın hissettiği daha gerçekçi sanat biçimlerinden yanaydı. Böylece romantizm gelişme ve yaygınlaşma şansı buldu.

“En iyi kural, kuralsızlıktır” diyen romantikler, insanın duygularını, düş gücünü hayata geçirmesini ve insanı düzeltmenin toplumu düzeltmekle olabileceğini savunurlar.

Historischer Hintergrund

• Ende der Französische Revolution

• Ende der Deutschen Reiches (1806)

• Befreiungskriege

• Wiener Kongress

Anders als in anderen Epochen, wechselten in der Romantik die literarischen Zentren. Das erste wichtige Zentrum war Jena, zur Zeit der Frühromantik. Heidelberg war das Zentrum der Hochromantik, und Berlin wurde zum Zentrum der Spätromantik. (diğer dönemlerde de olduğu gibi romantik dönemde de merkezler değişmiştir.)

1 – Frühromantik / Jenaer Romantik (1798-1804)

2 – Hochromantik / Heidelberger Romantik (1804-1818)

3 – Spätromantik / Berliner Romantik (1816-1835)

Ideale der Romantik:

NOT: Farklı kaynaklardan derledim o yüzden aynı tür cümleler görebilirsiniz..

Romantik glaubte an die Macht des Ahnens (tahmin diye çevirdim emin değilim), Schauens und der Intuition (sezgi), pries das Reich der Phantasie und des Traums, bis hin zu den dunklen Bereichen der Seele.

Im Vordergrund romantischer Dichtungen standen Stimmungen (ruh hali,atmosfer), Gefühle und Erlebnisse. Akıl yerine duygulara ve hayallere önem verirler. Tabiat önemlidir. Gözlem ve tasvire önem verilir.

Gegenüber der gesehenen Wirklichkeit fierte die Romantik die mystische Welt der Religion.

Die Grundthemen der Romantik sind Gefühle, Individualität und Leidenschaft (hırs,tutku) und die Seele.

Die Epoche der Romantik wird von Sehnsuchtsmotiven und den Themen Liebe und Natur geprägt.

Die Philosophie der Romantik war geprägt von einer subjektiven Weltanschauung Eserlerde her tür kişiye rastlanır. Sıradan insanlar, soylular iç içedir. Sanatçılar kendi eserlerinin kişiliklerini gizlemezler.

İnsan doğasını değil, dış dünyayı olabildiğince renkli, göz alıcı ve abartmalı biçimde betimlemişlerdir.

Romantizm sanatçıları, klasisizm sanatçılarının akıl ve sağduyusunun karşısına dizginlenemez duygu, coşku ve hayali koymuştur. Lirik şiir, romantizmle yeniden dirilmiştir.

Din duygusu önem kazanmış, konu olarak Hristiyanlık mucizeleri, Ortaçağ efsaneleri işlenmiştir. Konuların bazıları tarihten, bazıları da günlük yaşamdan alınmıştır.

Seçkin, örnek, mükemmel insanları değil, her kesimden insanı anlatmışlardır. İnsanlar ve olaylar işlenirken iyi-kötü, güzel-çirkin gibi karşıtlıklardan yararlanmışlardır. İnsanların ruhsal durumlarının soyut olarak izlenmesi bırakılmış, insanlar yaşadıkları toplumsal çevre ile ele alınmıştır.

Sanatçılar, sanatlarını toplumu dönüştürmede bir araç olarak kullanmışlar, “toplum için sanat” anlayışına bağlı kalmışlardır.

Olayların anlatımında rastlantılara oldukça fazla yer verilmiştir. Uzak ülkeler ve yabancı töreler geniş olarak betimlemiştir.

Sprache und Regellosigkeit

• emotional, phantastisch, mystisch, stimmungsvoll, andeutend (manalı)

• Ironie lässt Leser phantastischen Charaker spüren (hissetmek,sezmek)

• Symbolik sehr wichtig

• Sprache der Romantiker zeichnet sich (kendini göstermek) durch einfache Volkstümlichkeit (popüler) aus (Fremd-wörter wurden vermieden)

• meist herrschte in den Dichtungen große Regellosigkeit

• Dichtergattungen wurden nicht in ihrer reinen Form gewahrt, sondern vermischten sich untereinander

• Offene Formen: die Gedichte und Literatur der Romantik folgt keinem fest gesetzten Schema. Keine Inhalte und Formen sind festgelegt.

Sınırsız bir hayal gücüne kavuşan sanatçı kendini daha özgür, daha yaratıcı gördü. Bu duyguyla oluşan sanat eserinde de alabildiğine serbestlik hakim oldu. Klasik dönemdeki gibi eserlerini yazarken belli kalıplara bağlı kalmamışlar hatta yapıları birbirine karıştırmışlardır.

Eserlerde kullanılan dil, duygu ve hayallerin coşkunluğu ölçüsünde dağınık ve başıboştur. Sözcük seçimine pek önem vermemişlerdir.

Temelde halkın kullandığı dil esas alınmıştır. Süse ve sanata değer verdiklerinden, benzetmeler, mecazlar eserde büyük yer tutar, özellikle doğa manzaralarının betimlenmesine büyük değer verilir.

Literarische Formen

• Roman (Hauptgattung)

• Lyrik

• Volkslied

• Sage

• Märchen

• Kunstmärchen

• Mischung von Formen

Drama der Romantik

Das Drama war in der Romantik eine weniger bevorzugte Gattung, da die Vorstellungen von Progressivität und einer Vermischung der Gattungen mit den strengen Gesetzmäßigkeiten des Dramas nur schwer zu vereinbaren waren.

Şiirde özellikle lirik şiir büyük rağbet görmüştür. Roman ise en önemli edebi türlerden olmuştur. Drama ise yok denilecek kadar azdır.

Blaue Blume

Ich suche die blaue Blume, Ich suche und finde sie nie, Mir träumt, dass in der Blume Mein gutes Glück mir blüh.

(Eichendorff)

Die blaue Blume ist ein Hauptsymbol der Romantik. Sie repräsentiert etwas, was schwierig zu erreichen ist, eine Sehnsucht, die man nicht aussprechen kann. In einem Sinn ist die blaue Blume ein Sinnbild(simge) für etwas, was man nicht ganz rational verstehen kann. Und um seine Sehnsucht zu stillen, muß man das Unerreichbare erreichen.

Die blaue Blume kann verschiedene Bedeutungen haben. In Heinrich von Ofterdingen repräsentiert die blaue Blume die Liebe. Sie liegt in der Mitte von anderen Blumen und ist die einzige, die licht blau ist. In dieser Blume schwebt ein zartes(yumuşak,narin) Gesicht – dieses Gesicht ist die Liebe. Wenn man die Blume findet, findet man auch die Liebe. Die Blume ist eine Repräsentation von einer noch unbekannten Geliebten.

Alman romantikleriyle özdeşleşen “mavi çiçek (die blaue blume)”; olmayanı yaratmayı, ulaşılmazı ulaşılanın sınırına koymayı anlatır. Heinrich von Ofterdingen şiirinde mavi çiçeğe ulaşılamayan sevgi anlamını yüklemiştir.

Sehnsucht nach…

• Anderen Welten

• Fremden Ländern und Kulturen

• Vereinigung von Natur und Geist

• Freiheit

• Natur

• Gott

• Kindheit

• vergangenen Zeiten

• Mittelalter

• inneren Natur des Menschen

• Träume, Unterbewusstsein

Unterschied zur Klassik:

• In der Klassik wurde über die Ruhe geschrieben, in der Romantik über die Bewegung

• Romantik grenzt sich zwar von der Klassik ab, jedoch existiert eine Verbundenheit

Klasik akımı benimseyen sanatçıların eski Yunan ve Latin edebiyatlarına değer vermesine karşılık, Romantikler onları çağdışı bulmuş, sanatçılar kendi tarihlerini ve günlük yaşantılarını ön plana çıkarmışlardır.

Klasisizm’de ihmal edilen Hristiyanlık tekrar, mucizeleriyle ele alınmıştır. Ulusallık, yerli renk aranan bir nitelik haline gelmiş, evrensellik ikinci plana itilmiştir.

Romantizm’de görülen insan tipi, Klasisizm’deki gibi soyut değildir. Aksine çevresiyle, fiziğiyle belli biridir.

Happy
Happy
0
Sad
Sad
0
Excited
Excited
0
Sleepy
Sleepy
0
Angry
Angry
0
Surprise
Surprise
0

Average Rating

5 Star
0%
4 Star
0%
3 Star
0%
2 Star
0%
1 Star
0%

Bir Cevap Yazın