ingilizce

12 sinif ingilizce unit 6 species in danger notlar vocabulary

Okuma Süresi:5 Dakika, 8 Saniye

UNIT 6

SPECIES IN DANGER

“Tehlikedeki türler”

WHY SOME SPECIES ARE BECOMING EXTINC “ Niçin bazı türler yok oluyor.”

Species: TÜR

Some species: Bazı türler

Become extinct(v): nesli tükenmek, yok olmak

There is nothing. “Hiç bir şey yok.”

There is NOT anything. “Hiç bir şey yok.”

There is nothing unusual. “Olağanüstü bir şey yok.”

There isn’t anything unusual. “Olağanüstü bir şey yok.”

Some species are becoming extinct.

“Bazı türler yok oluyor. –Bazı türlerin nesli tükeniyor.”

There is nothing unusual about species to become extinct.

“Türlerin yok olması hakkında görülmedik, olağandışı, bir şey yok.”

Extinction: yok olma

Go on: devam etmek

Continue: devam etmek

Extinction goES on. “Yok olma, canlıların ölmesi, devam ediyor.”

All the time: her zaman

Happen: olmak

Must happen: olmak zorunda

Fair: adaletli, adil

Fairly: adaletli, adil bir şekilde, adilce

Record(v): kaydetmek

Be + V3: pasif yapı

BE + recorded: kaydedilmek

(am, is, are)

Deny(v): yalanlamak, reddetmek

DenIABLE: inkar olunabilir, yadsınabilir

UNdeniable: inkar edilemez, yadsınamaz

Cause(v): sebebiyet vermek, sebep olmak

Speed up(v): hızlandırmak

Quick: hızlı, çabuk

quickEN (v): hızlandırmak

percent: yüzde

25 percent: yüzde yirmi beş

Mammal species: memeli türler

Bird species: kuş türleri

( 25 %) Twenty five percent of mammal species: memelilerin yüzde yirmi beşi

( 12 %) twelve percent of bird species: kuş türlerinin yüzde on ikisi

Threaten (v): gözdağı vermek, korkutmak

We threaten them. “Biz onları korkutuyoruz.”

We ARE threaten by them. “Onlar tarafından korkutuluyoruz.”

= They threaten us. “Onlar bizi korkutuyor.”

Threaten (v): korkutmak

BE threatenED: korkutULmak

Estimate (v): tahmin etmek

Read (v): okumak

Will read: okuyacak

Will HAVE read: okuMUŞ olacak

Finish: bitirmek

Will finish: bitirecek

Will HAVE finishED: bitirmiş olacak

Become extinct: yok olmak, nesli tükenmek

Will become extinct: yok olacak, nesli tükenecek

Will HAVE become extinct: yok olmuş olacak, nesli tükenmiş olacak

Precaution (N): önlem

Serious precautions: ciddi önlemler

Take serious precautions: ciddi önlemler almak

Before we take some serious precautions,.. “Ciddi tedbirler, önlemler, almadan önce..”

2.

People threaten: insanlar tehdit ediyor

Survival: yaşamı sürdürme

Animal species: hayvan türleri

The Survival of animal species: hayvan türlerinin yaşamlarını sürdürmesi

People threaten animal species: İnsanlar hayvan türlerini tehdit ediyorlar

Chop(v) = Cut (v): kesmek,

By chopping down: keserek

By chopping down rainforest: yağmur ormanlarını keserek

Rainforests are animals’ habitat. “Yağmur ormanları hayvanların yaşadığı yerlerdir.”

Die out: soyu tükenmek, yavaş yavaş sönüp gitmek

Animal species are dying out in this way. “Hayvan türleri bu şekilde yok oluyor.”

Animal species are becoming extinct in this way. “Hayvan türleri bu şekilde yok oluyor.”

Appear: ortaya çıkmak

DISappear: ortadan kaybolmak, yok olmak

Plants are disappearing. “Bitkiler yok oluyor.”

Species of plants are disappearing. “Bitki türleri yok oluyor.”

Many species of plants are disappearing. “Pek çok bitki türü yok oluyor.”

Because of: -den dolayı, sebebiyle

Because of population: nüfustan dolayı

Because of INCREASING population: artan nüfustan dolayı

Because of industrialization: sanayileşme, ENDÜSTRİLEŞME den dolayı,

Keep on(v): devam etmek

Keep on building: inşa etmeye devam etmek, yapmaya devam etmek

Keep on building houses: evler yapmaya devam etmek

Keep on building factories: fabrikalar yapmaya devam etmek

In the fields: tarlalarda

In the forestS: ormanlarda

A person destroyS: bir kişi yıkar, yok eder, bozar

When a person destroyS: bir kişi yıktığı zaman, bir kişi yok ettiği zaman

When a person destroyS a habitat,

“bir kişi bir hayvanın yaşadığı / bir bitkinin yetiştiği yeri yok ettiği zaman”

All species in that habitat: O yerdeki, o alandaki, o çevredeki, o bölgedeki, bütün türler

Reptiles: sürüngenler

ınsects: böcekler

Die out (v): nesli tükenmek

Insects and fish are dying out. “Böcekler ve balıklar ölüyor.”

BECAUSE they are losing their homes. “Çünkü evlerini kaybediyorlar.”

Because they are losing their habitats. “Çünkü yaşadıkları yerleri kaybediyorlar.”

3.

Because of OVERHUNTING: “Aşırı avlanmadan dolayı, aşırı avlanma sebebiyle.”

Poacher (n): KAÇAK avcı

Hunt (v): avlanmak

HUNTER (n): avcı

Poachers HAVE BEEN HUNTING the Tibetan Antelope.

“Avcılar Tibet Antilobunu öldürmekteler.”

“Geçmişte öldürmeye başlamışlar hala da öldürüyorlar, eylem geçmişte başladı hala devam ediyor.”

Poachers kill elephants. “Avcılar filleri öldürüyorlar.”

Elephants ARE killED. “Filler öldürülüyor.”

Elephants are ALSO killed. “Filler DE öldürülüyor.”

Because people HAVE BEEN USING their tusks for jewellery.

“Çünkü insanlar onların dişlerini takı yapmak için kullanmaktalar.”

Other RARE animals: diğer NADİR hayvanlar

Other rare animals THAT have been threatenED “tehdit edilen diğer nadir hayvanlar”

Other rarer animals that have been threatened WITH extinction

“Yok olmakla tehdit edilen diğer nadir hayvanlar”

Danger of extinction: yok olma tehlikesi

Face danger of extinction: yok olma tehlikesiyle karşı karşıya gelme

Some types of whales: bazı balina türleri

Started to FACE: yüzleşmeye başladı, karşı karşıya gelmeye başladı

Started to face extinction:

yok olmayla yüzleşmeye başladı, yok olmayla karşı karşıya geldi, yok olmayla yüzleşmeye başladı

Ban (v): y asaklamak

To ban whaling: balina avcılığını yasaklamak

4.

pollute (v): kirletmek

Polluting air: havayı kirletme

Polluting water: suyu kirletme

Cause (v): sebebiyet vermek, yol açmak

Pollution (n): kirlilik

Pollution causeS some species to die. “kirlilik bazı türlerin ölmesine sebebiyet verir, yol açar.”

Waste: atık

Dump (v): dökmek, boşaltmak

The waste from factories: fabrika atıkları

The waste from factories makeS rivers polluted. “Fabrika atıkları nehirleri kirletir.”

The fish THAT live in the river: nehirde yaşayan balık

Poison (n): zehir

Poisoned: zehirli

GET poisoned: zehirlenmek

The fish in the river: nehirdeki balıklar

The fish in the river GET poisoned. “Nehirdeki balıklar zehirlenir.”

The birds THAT eat the fish: “Balıkları yiyen kuşlar”

The birds THAT eat the POISONED fish: “Zehirli balıkları yiyen kuşlar”

In some parts of the world: Dünyanın bazı kısımlarında

The seaS: denizler

Pollute (v): kirletmek

BE polluteD: kirletİLmek

Seas are polluted. “Denizler kirletiliyor.”

Seas are polluted by OIL SPILLS. “Denizler dökülen petrolle kirletiliyor.”

OIL SPILLS cause damage. “Denize dökülen petrol zarara/hasara / tahribata sebebiyet verir.”

Fragile (adj.): nazik, narin, hassas

The birds living there: orada yaşayan kuşlar

Eventually: sonunda, er geç, nihayet

Species of frogs: kurbağa türleri

Species of toads: kara kurbağa türleri

Decline (v): azalmak, düşmek

Because of water pollution: su kirliliği sebebiyle

Mortal: ölümlü, beşer, fani

IMmortal: ölümsüz, ebedi

Everybody is mortal. “Herkes ölümlüdür. – Herkes fanidir.”

We are mortal. “Biz ölümlüyüz, faniyiz, bir gün öleceğiz.”

No one is IMmortal. “Hiç kimse ölümsüz değildir.”

No species is immortal. “Hiçbir tür ölümsüz değildir.”

Happy
Happy
0
Sad
Sad
0
Excited
Excited
0
Sleepy
Sleepy
0
Angry
Angry
0
Surprise
Surprise
0

Average Rating

5 Star
0%
4 Star
0%
3 Star
0%
2 Star
0%
1 Star
0%

Bir Cevap Yazın