DAVA DİLEKÇESİ
Vergi uyuşmazlıklarına ilişkin davalar Danıştay ya da vergi mahkemesi başkanlıklarına
hitaben yazılmış imzalı dilekçelerle açılır.
Vergi mahkemelerinde açılacak davalara ilişkin dilekçelerde yer alması gereken unsurlar
İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 3. maddesinin 2. bendinde belirtmektedir.
Buna göre, dilekçelerde;
➢ Tarafların ve varsa vekillerinin veya temsilcilerinin ad ve soyadları veya ünvanları ve
adresleri ile gerçek kişilere ait Türkiye Cumhuriyeti kimlik numarasının,
➢ Davanın konusu ve sebepleri ile dayandığı delillerin,
➢ Davaya konu olan idari işlemin, (örneğin, vergi ve ceza ihbarnamesi ya da ödeme
emrinin) yazılı bildirim tarihinin,
➢ Vergi, resim, harç, benzeri mali yükümler ve bunların zam ve cezalarına ilişkin
davalarda ve tam yargı davalarında uyuşmazlık konusu miktarın,
➢ Vergi davalarında davanın ilgili bulunduğu verginin veya vergi cezasının nevi ve yılı,
tebliğ edilen ihbarnamenin tarihi ve numarası ve varsa mükellef hesap numarasının,
gösterilmesi gerekir.
Ayrıca, dava konusu kararın ve belgelerin asıllarının veya örneklerinin dava dilekçesine
eklenmesi; dilekçeler ile bunlara ekli evrakın örneklerinin karşı taraf sayısından bir fazla
olması gerekmektedir.
Vergi davası, yetkili mahkemeye açılır. Yetkili mahkeme, dava konusu işlemi tesis eden
vergi dairesinin bulunduğu yer mahkemesidir.
DİLEKÇELERİN VERİLECEĞİ YERLER
Dilekçeler ve savunmalar ile davalara ilişkin her türlü evrak,
➢ Danıştay veya ait olduğu mahkeme başkanlıklarına veya
➢ Bunlara gönderilmek üzere vergi veya idare mahkemesi başkanlıklarına,
➢ Vergi veya idare mahkemesi bulunmayan yerlerde büyükşehir belediyesi sınırları
içerisinde kalıp kalmadığına bakılmaksızın asliye hukuk hakimliklerine veya
➢ Yabancı ülkelerde Türk Konsolosluklarına verilebilir.
Temyiz dilekçeleri, doğrudan Danıştay’a verilebileceği gibi Danıştay’a gönderilmek üzere,
kararı veren mahkemeye de verilebilmektedir. Ayrıca, itiraz dilekçelerinin, doğrudan yetkili
Bölge İdare Mahkemesine verilmesi yada yetkili Bölge İdare Mahkemesine gönderilmek
üzere, kararı veren mahkemeye verilmesi demümkündür.
TEK DİLEKÇE İLE DAVA AÇILABİLECEK HALLER
Tek dilekçe ile dava açılabilecek haller, birden çok işleme karşı tek dilekçe ile dava açılması
ve birlikte açılması şeklinde iki başlık halinde incelenmektedir.
Birden Çok İşleme Karşı Tek Dilekçe İle Dava Açılması
Aralarında maddi veya hukuki yönden bağlılık ya da sebep-sonuç ilişkisi bulunan birden
fazla işleme karşı tek dilekçe ile dava açılması mümkündür.
Aynı kişiyi ilgilendiren birden çok işleme karşı tek dilekçe ile dava açılabilmesi için bazı
şartların gerçekleşmesi gerekir:
➢ Dava konusu olacak işlemler arasında maddi veya hukuki yönden bağlılık yada sebepsonuç ilişkisi bulunması,
➢ İşlemler hakkında açılacak davada aynı mahkemenin görevli olması,
➢ İşlemlere karşı açılacak davada süre yönünden uygunluk bulunması,
➢ Davalı yönünden uygunluk bulunmasıdır,
Birlikte Dava Açılması
Birden fazla kişinin müşterek dilekçe ile dava açabilmesi için davacıların hak veya
menfaatlerinde iştirak bulunması ve davaya yol açan olay veya hukuki nedenlerin aynı olması
gerekir.
Hak veya menfaatte iştirak bulunması, idari işlem veya eylemlerle ihlal edilen hak veya
menfaatin, birden çok vergi ödevlisinin ortak hakkı veya menfaati olması demektir.
Müşterek dilekçenin, davacıların tamamı veya vekilleri tarafından imzalanması gerekir.
Davacılar, ortak dilekçe ile dava açabilmenin şartları bulunsa dahi, birlikte hareket etmek
zorunda değildir. Her biri diğerinden ayrı dava açabilir.
Dilekçe Hakkında Uygulanacak İşlemler
Dava dilekçesi almaya yetkili makamlara verilen dilekçelerin harç ve posta ücretleri
alındıktan sonra deftere derhal kayıtları yapılarak kayıt tarih ve sayısı dilekçenin üzerine
yazılır. Dava bu kaydın yapıldığı tarihte açılmış sayılır.
Yetkili mahkeme dışında dilekçe kabul edebilen yerlere verilen dilekçeler, en geç 3 gün
içinde Danıştay veya ait olduğu mahkeme başkanlığına taahhütlü olarak gönderilir.
Herhangi bir nedenle harcı veya posta ücreti verilmeden veya eksik verilerek dava açılmış
olması halinde, otuz içinde harcın ve posta ücretinin verilmesi veya tamamlanması davanın
açıldığı mahkeme tarafından ilgiliye tebliğ edilir. Buna rağmen, gereği yerine getirilmediği
takdirde, bildirim aynı şekilde bir kez daha tekrarlanır. Dava açmak isteyene yapılan iki
bildirime rağmen, harç ve posta ücreti süresi içinde verilmez ya da tamamlanmazsa davanın
açılmamış sayılmasına, davaya bakan mahkemece karar verilir ve bu karar davacıya tebliğ
edilir.
Dava açıldıktan sonra posta ücretinde tebliğ işlemlerinin yapılmasını engelleyecek şekilde
azalma olması halinde, otuz gün içinde posta ücretinin tamamlanması daire başkanı veya
görevlendireceği tetkik hakimi, mahkeme başkanı veya hakim tarafından ilgiliye tebliğ edilir.
Tebligata rağmen gereği yerine getirilmediği taktirde bildirim aynı şekilde bir kez daha
tekrarlanır. Posta ücreti süresi içinde tamamlanmazsa dosyanın işlemden kaldırılmasına karar
verilir. Bu kararın tebliği tarihinden başlayarak üç ay içinde, noksan tamamlanmak suretiyle
yeniden işleme konulması istenmediği takdirde, davanın açılmamış sayılmasına karar verilir
ve davacıya tebliğ edilir.
DAVA AÇMA SÜRESİ
Kanunlarda aksine kural bulunmayan durumlarda dava açma süresi, Danıştay’da ve
mahkemelerinde altmış gün ve vergi mahkemelerinde otuz gündür.
➢ Süreler, tebliğ, yayın veya ilan tarihini izleyen günden (itibaren) işlemeye başlar.
➢ Tatil günleri süreye dahildir. Sürenin son gününü tatil gününe rastlaması durumunda,
süre tatili izleyen çalışma gününün bitimine kadar uzar.
➢ Sürelerin sona ermesi çalışmaya ara verme zamanına rastlarsa süre ara vermenin
bittiği günü izleyen tarihten itibaren (günden başlayarak) 7 gün uzamış sayılır.
İdari Yargılama Usulü Kanunu’na göre, dava açma süresi yazılı bildirimin yapıldığı tarihini
izleyen günden başlar.
İlanı gereken düzenleyici ve genel işlemlere karşı açılacak davalarda süre, ilan tarihini
izleyen günden işlemeye başlamaktadir.
İdarenin Sükutu(Zımni Red)
İdareye yapılan başvurulara, idare en geç altmış gün içinde yazılı olarak cevap vermekle
yükümlüdür. İdarenin bu süre içinde cevap vermemesi durumunda, olumsuz cevap verdiği;
yani isteği reddettiği varsayılmaktadır. Böylece oluşan zımni red işlemi de idari davaya konu
olabilmektedir.
İlgililer altmış günü bittiği tarihten itibaren dava açma süresi içinde, konusuna göre
Danıştay’a, idare ve vergi mahkemelerine dava açabilirler. Altmış günlük süre içinde idarece
verilen cevap kesin değilse ilgili bu cevabı, isteminin reddi sayarak dava açabileceği gibi, kesin
cevabı da bekleyebilir. Bu takdirde dava açma süresi işlemez. Ancak, bekleme süresi başvuru
tarihinden itibaren altı ayı geçemez. Dava açılmaması veya davanın süreden reddi hallerinde,
altmış günlük sürenin bitmesinden sonra yetkili idari makamlarca cevap verilirse, cevabın
tebliğinden itibaren altmış gün içinde dava açabilirler.
Dava Açma Süresinin Durması
Dava açma süresi içinde, üst idari makama yapılan başvuru, dava açma süresini durdurur.
İdarenin bu başvuru üzerine açık yada üstü kapalı bir biçimde ret kararı vermesi üzerine,
durmuş olan dava açma süresi, kaldığı yerden işlemeye devam eder ve başvurma tarihine
kadar geçmiş süre de hesaba katılır. Üst makama yapılan başvurunun, bir işleme karşı ve
işlemin kaldırılması, geri alınması, değiştirilmesi veya yeni bir işlem yapılması amacını
taşıması gerekir. İdari makamlar dışındaki yerlere yapılan yada aynı hiyerarşi içinde yer
almayan başka bir idari makama yapılan, örneğin, idari bir işleme karşı Meclise,
Cumhurbaşkanı’na yapılan başvurular dava açma süresini durdurmamaktadır.
Mücbir Sebeplerin Dava Açma Süresine Etkisi
Danıştay’ın yerleşik içtihadı mücbir sebebin işlemekte olan dava açma süresini
durdurmayacağı yönündedir.
Mali Tatilin Dava Açma Süresine Etkisi
5604 sayılı Mali Tatil İhdas Edilmesi Hakkında Kanuna göre, her yılın Temmuz ayının
birinden yirmisine kadar (yirmisi dahil) mali tatil uygulanmaktadır. Buna göre, dava açma
süresinin mali tatile rastlaması halinde, süre durmakta; mali tatilin sona ermesi ile birlikte
duran dava açma süresi kaldığı yerden işlemeye devam etmektedir.
Ek Süre Verilmesi
Ek süre verilmesi, davacıya davasını usulüne uygun olarak açabilmesini sağlamak amacıyla
dava açma süresine uyması şartıyla ve dava açma süresi uzunluğuna bağlı olmaksızın ayrı bir
süre verilmesidir.
Dava Açma Süresinin Sona Ermesinin Doğurduğu Sonuçlar
➢ Vergi yargılaması hukukunda dava açma süresi, kamu düzenini ilgilendirdiğinden
davanın ön şartlarındandır.
➢ Vergi mahkemesi, süresinde açılan davalarda, kamu düzeni ile ilgili hususlar saklı
kalmak üzere, ancak dava dilekçesinde ileri sürülen iddia ve talepleri dikkate
alabilmektedir. Dava açma süresi geçtikten sonra davacı iddia ve talebini
değiştirememektedir.
➢ Dava açma süresi geçtikten sonra, vergilendirme işlemleri kural olarak dava konusu
yapılamazlar.
DAVA AÇILMASININ SONUÇLARI
Dava açmanın hukuki sonuçlarını yürütmenin durdurulması, zaman aşımının kesilmesi,
iddia ve savunmanın sınırlandırılması, derdestlik ve hüküm verme alt başlıkları altında ele
almak mümkündür.
YÜRÜTMENİN DURDURULMSI
Kural olarak, Danıştay’da, idare veya vergi mahkemelerinde dava açılması, dava edilen idari
işlemin yürütülmesini durdurmamaktadır.
İdari/vergi yargısında yürütmenin yargı organları tarafından durdurulabilmesi, bazı şartların
gerçekleşmesine bağlıdır.
Yürütmenin durdurulmasına karar verilebilmesi için;
➢ İdari işlemin uygulanması halinde telafisi güç veya imkansız zararların doğması ve
➢ İdari işlemin açıkça hukuka aykırı olması
Şartlarının birlikte gerçekleşmesi gerekir.
Vergi mahkemelerinde, vergi uyuşmazlıklarından doğan davaların açılması, tarh edilen
vergi, resim ve harçlar ile benzeri mali yükümlerin ve bunların zam ve cezalarının dava
konusu edilen bölümünün tahsil işlemlerini kendiliğinden durdurmaktadır. Bunun için
davacının talebine yada mahkemenin karar vermesine gerek yoktur.
ZAMAN AŞIMI SÜRESİNİN KESİLMESİ
Vergi hukukunda, her ikisi de beş yıllık süreye bağlı olan biri tarh ve diğeri de tahsil zaman
aşımı olmak üzere iki tür zaman aşımı bulunmaktadır. Dava açılmasının maddi hukuk
yönünden doğurduğu en önemli sonuç, zaman aşımını kesmesidir.
DERDESTLİK
Davanın derdest olması, dava açılmakla birlikte davanın görüşülmeye başlanması anlamına
gelmektedir. Bu bakımdan, davanın derdest hale gelmesiyle aynı konuda aynı nedenlere
dayanarak ve aynı kişiler tarafından başa bir mahkemede dava açmak mümkün değildir.
İDDİA VE SAVUNMANIN SINIRLANDIRILMASI
Tarafların usule ve esasa ilişkin iddia ve savunma sebeplerini hep birlikte ileri sürmeleri
gerekmektedir. Tarafların, bir kısım sebepleri dava dilekçesinde ve cevap dilekçesinde
(layihasında) ileri sürmeleri halinde, ıslah hali dışında, artık bu sebeplere dayanmaları
mümkün değildir.
HÜKÜM VERME
Her mahkeme, önüne gelen davaya bakmak ve uyuşmazlık hakkında karar vermekle
yükümlüdür. Nitekim, ‘’Hiçbir mahkeme, görev ve yetkisi içindeki davaya bakmaktan
kaçınamaz’’. Bu bakımdan, vergi davalarında da mahkeme, Anayasa hükmüne uymak ve
uyuşmazlık
Eegitimim sitesinden daha fazla şey keşfedin
Subscribe to get the latest posts sent to your email.