9 sinif ingilizce unit 5 daily routines konu anlatimi
UNIT 5 DAILY ROUTINES “günlük işler”
Let’s start : hadi başlayalım
Let’s learn : hadi öğrenelim
Let’s listen to music : hadi müzik dinleyelim
Match (v) : eşleştir(mek)
Phrase (n) : ifade
phraseS : ifadeLER
get up : kalkmak
have breakfast : kahvaltı yapmak
get on the bus : otobüse bin(mek)
play computer games: bilgisayar oyunlara oyna(mak)
study lessons : ders(lere) çalışmak
go to bed : yatağa gitmek, yatmak
I get up. : kalkarım
I have breakfast. : Kahvahtı yaparım.
I get on the bus. : Otobüse binerim.
I play computer games. Bilgisayar oyunları oynarım.
I study lessons. : Ders çalışırım.
I go to bed. : Yatağa giderim. J Yatarım.
You get up. : Kalkarsın.
We have breakfast. : Kahvaltı yaparız.
They get on the bus. : Otobüse binerler.
I get up.
He getS up. : O kalkar.
We get on the bus.
Ahmet getS on the bus. : Ahmet otobüse biner.
He getS on the bus. : O otobüse biner.
You have breakfast.
She HAS breakfast. : O kahvaltı yapar.
I play computer games.
Ayla playS computer games. : Ayla bilgisayar oyunları oynar.
She playS computer games. : O bilgisayar oyunları oynar.
Görüldüğü gibi özne üçüncü tekil şahıs (he, she, it) olduğu zaman fiile –S takısı geliyor, “HAVE fiili –S takısı almaz, üçüncü tekil şahıslarda yerine HAS kullanılır.”
Examples:
Drink (v) : iç(mek)
I drink milk. : Süt içerim.
Deniz drinkS milk. : Deniz süt içer.
She drinkS milk. : O süt içer.
They clean the board. : Onlar tahtayı temizler.
Veysel cleanS the board. : Veysel tahtayı temizler.
He cleanS the board. : O tahtayı temizler.
You read books. : Siz kitap okursunuz.
The teacher readS books. : Öğretmen kitap okur.
He readS books. : O kitap okur.
Choose (v) : seç
Activity (n) : aktivite
activitIES : aktiviteLER
activities you do : yaptığınız aktiviteler
books you read : okuduğunuz kitaplar
games you play : oynadığınız oyunlar
songs you sing : söylediğiniz şarkılar
players you like : sevdiğiniz oyuncular
every day : her gün
activities you do every day: her gün yaptığınız aktiviteler, etkinlikler, işler
together x alone : birlikte x yalnız
what time is it? : Saat kaç?
It is one o’clock. : Saat bir.
Her hangi bir şeyin SAAT KAÇta olduğu soruluyorsa!!!
What time is LUNCH? : Öğle yemeği SAAT KAÇta?
LUNCH is AT one o’clock. : Öğle yemeği saat birDE.
It is AT one o’clock. : O saat birDE.
What time is breakfast? : Breakfast is at 07.00 a.m.
: It is at 07.00 am.
What time is lunch? : Lunch is at 12.05 pm.
What time is dinner? : Dinner is at 17.30 pm.
I have got a car. : Ben bir arabaya sahibim.
I HAVE a car. : Ben bir arabaya sahibim. “present simple – geniş zaman”
We have got four classes in the mornings. “Sabahları dört derse sahibiz.”
We HAVE four classes in the mornings. “Sabahları dört derse sahibiz.”
How many: kaç tane (sayılabilen çoğul isimlerle kullanılır)
How many bookS : kaç tane kitap
How many carS : kaç tane araba
How many classES have you got in the mornings? “Sabahları kaç tane derse sahipsiniz?”
“Sabahları kaç saat dersiniz var?”
How many classES DO you have in the mornings? “Sabahları kaç tane derse sahipsiniz?”
“Sabahları kaç saat dersiniz var?”
After school : okuldan sonra
I play football after school. “Okuldan sonra top oynarım.”
I do my homework after school. “Okuldan sonra ödevimi yaparım.”
One of them : onlardan biri
Two of them : onlardan ikisi
One of them is expensive. “Onlardan biri pahalıdır.”
TWO of them ARE cheap. “Onların ikisi ucuzdur.”
I LOVE playing football. “Futbol oynamaya bayılırım, bayılıyorum.”
I LOVE fishing. “Balık tutmaya bayılırım, bayılıyorum.”
I LOVE listening to music. “Müzik dinlemeye bayılırım, bayılırım.”
“İki tane fiil yan yana gelmez. “love – play, love – fish, love – listen” Birinci fiilin “love” özelliğine göre ikinici fiil “play” ya –ing takısı alır ya da arada, birinci fiilden sonra, TO olur.”
I love reading. Okumaya bayılırım. “love – read” “love + readING”
I want to read. Okumak isterim. “want – read” “want TO read”
CAN : – e bilir
Can play : oynayabilir
I can play : Oynayabilirim.
Swim (v) : yüz
CAN swim : yüzebilir
He can swim : O yüzebilir.
Speak (v) : konuş
CAN speak : konuşABİLİR
We can speak : konuşABİLİRiz.
Write (v) :yaz
CAN write : yazABİLİR
You can write : yazABALİRsiniz.
How nice! : Ne kadar güzel, hoş!
How expensive : Ne kadar pahalı!
How small! : Ne kadar küçük!
HOW soru kelimesinden sonra SIFAT geldiğine dikkat ediniz.
How old : kaç yaşında?
How much : ne kadar?
How many : kaç tane?
How OLD are you? : Kaç yaşındasınız? “old: yaşlı”
WHAT is your AGE? : Yaşınız nedir? “Kaç yaşındasınız?” “age: yaş”
How HIGH is the mountain? : Dağ ne kadar YÜKSEKtir? “sıfat”
WHAT is its HEIGHT? : Onun YÜKSEKLİĞi nedir? “isim”
Nice to meet you: Tanıştığımıza sevindim.
It is nice. O güzeldir. “Güzeldir.”
It is nice TO LEARN Öğrenmek güzeldir.
It is nice TO sleep Uyumak güzeldir.
It is nice TO be here. Burada olmak güzeldir.
The first: birinci 1. 1st
The second: ikinci 2. 2nd
The third üçüncü 3. 3rd
The fourth dördüncü 4. 4th
The fifth beşinci 5. 5th
Hasan’s first day : Hasan’ın birinci günü
His first day : onun birinci günü
Sports club : spor kulübü
A member of the sports club : spor kulübünün bir üyesi
TWO memberS of the sports club : spor kulübünün İKİ üyesi
Where : Nerede?
What time : saat kaçta?
How many : kaç tane?
When : ne zaman?
Make (v) : yap
Similar : benzer
A similar dialogue : benzer bir diyalog
Act the dialogue out : diyaloğu gerçekleştirin, oynayın,
Act IT out : onu gerçekleştirin, oynayın.
Tell (v) : söylemek
Unit five is ABOUT daily routines. “Ünite beş günlük, sıradan, işler HAKKINDAdır.”
The passage is ABOUT cars. “Parça arabalarHAKKINDAdır.”
Boring (adjective) : sıkıcı
Interesting (adjective): zevkli, ilginç
Between : iki şeyin arasında
Between Ali and Veli : Ali’yle Veli’nin arasında
Between the carS : iki arabanın arasında
AN activity : bir aktivite, etkinlik
TWO activitIES : iki aktivite, iki etkinlik
The activities you hear : duyduğun aktiviteler
The apples you eat : yediğin elmalar
The chair you sit : oturduğun sandalye
IMPERATIVES “EMİRLER”
Olumlu Olumsuz
Run DON’T run koş koşMA
Come DON’T come gel gelME
Speak DON’T speak konuş konuşMA
Play DON’T play oyna oynaMA
I run. Ben koşarım.
I DON’T run. Ben koşMAm.
They play Onlar oynar.
They DON’T play Onlar oynaMAzlar.
We speak Konuşuruz.
We DON’T speak KonuşMAyız.
You walk Siz yürürsünüz
You DON’T walk Siz yürüMEzsiniz.
Cümleyi OLUMSUZ yapmak için YARDIMCI FİİLE NOT eklenir.
Verilen örneklerde DON’T run, DON’T play, DON’T speak, DON’T walk
(DON’T = DO NOT) not yardımcı fiille birleştirilmiştir.
I run Koşarım (Olumlu cümlede yardımcı fiil kullanılmıyor.”
I don’t run Koşmam
I do not run Koşmam
DO you run? Koşar mısın?
They play Oynarlar (Olumlu cümlede yardımcı fiil kullanılmıyor.”
They don’t play Oynamazlar
They do not play Oynamazlar
DO they play? Oynarlar mı?
We speak konuşuruz (Olumlu cümlede yardımcı fiil kullanılmıyor.”
We don’t speak Konuşmayız
We do not speak Konuşmayız
DO you speak? Konuşur musunuz?
Eğer cümlenin öznesi HE, she, IT ise fiile –S, -ES, -IES takılarından biri eklenir.
I run Ben koşarım. He runS O koşar.
They play Onlar oynarlar. She playS O oynar.
We speak Biz konuşuruz. He speakS O konuşur
Geniş zamanda “Present Simple” iki tane yardımcı fiil vardır. Bunlar DO ve DOES yardımcı fiilleridir.
Yukarıda emirlerin “fiillerin” nasıl olumsuz yapıldığını gördük.
Run “koş” don’t run “koşma”
Play “oyna” don’t play “oynama”
Speak “konuş” don’t speak “konuşma”
Walk “yürü” don’t walk “yürüme”
Ben, Sen, Biz, Siz, Onlar zamirleri için DO yardımcı fiilini kullanılır.
I read “okurum” I don’t read. “okumam”
You write “yazarsın” you don’t write “yazmazsın”
We sleep “uyuruz” we don’t sleep “uyumayız”
You drink “içersiniz” you don’t drink “içmezsiniz”
O “he, she, it” zamirleri için DOES yardımcı fiili kullanılır.
I don’t read.
He DOESN’T read “O okumaz.”
You don’t write
She DOESN’T write “O yazmaz.”
We don’t sleep
It DOESN’T sleep “O uyumaz.”
They don’t drink
Ahmet DOESN’T drink “Ahmet içmez.”
Geniş zamanda üçüncü tekil şahıslarda fiillere genellikle –S takısı eklenir ancak eğer fiil “ch, sh, x, z, ss” harfleri ile bitiyorsa fiile –ES,
“y” harfi ile bitiyorsa -IES takısı eklenir.
he reads Ahmet drinkS
she sleeps Ayla writeS
“ch, sh, x, z, ss” harfleri ile bitiyorsa fiile –ES,
he watchES “izler” She washES “O yıkar.”
he missES “özler” Ali fishES “Ali balık tutar.”
he fixES “O ayarlar”
Eğer fiil “y” harfi ile “studY, frY, trY” bitiyorsa -IES takısı eklenir.
he studIES “O ders çalışır.”
She frIES “O kızartır”
The cat trIES “Kedi dener”
Geniş zamanda kullanılan iki tane yardımcı fiil vardır. “DO, DOES”
Bu yardımcı fiiller olumlu cümlede kullanılmazlar.
Cümleleri olumsuz veya soru yaparken cümlede kullanılan fiile bakarız,
eğer fiil yalın haldeyse (v1) DO yardımcı fiilini,
eğer fiil –s, -es, -ies, takılarından birini almışsa DOES yardımcı fiilini kullanırız.
I run. (fiil yalın halde) I DON’T run.
He runS (fiilde –S takısı var) He DOESN’T run.
They watch (fiil yalın halde) They DON’T watch.
She watchES (Fiilde –ES takısı var) She DOESN’T watch.
Cümlede DOES yardımcı fiilini kullandığımızda fiildeki –s, -es, -ies, takısını kaldırırız.
Olumlu cümle Olumsuz cümle Soru cümlesi
Esma runS “Esma koşar” Esma DOESN’T run DOES Esma run?
Fatma drinkS “Fatma içer” Fatma DOESN’T drink DOES Fatma drink?
Yasemin readS “Yasemin okur” Yasemin DOESN’T read DOES Yasemin read?
He teachES “O öğretir” He DOESN’T teach DOES he teach?
The cat catchES “Kedi yakalar” The cat DOESN’T catch DOES the cat catch?
Our lessons start at half past eight.
“Cümledeki fiil yalın halde olduğuna göre cümleyi soru veya olumsuz yapmak için DO yardımcı fiili kullanılır.”
DO your lessons start at half past eight? “Dersleriniz saat sekiz buçukta mı başlar?”
Our lessons DON’T start at half past nine. “Derslerimiz dokuz buçukta başlamaz.”
The first lesson startS at half past eight.
“Cümledeki fiilde –S takısı olduğuna göre cümleyi soru veya olumsuz yapmak için DOES yardımcı fiili kullanılır ve fiildeki –S takısı kaldırılır.”
DOES the first lesson start at half past eight? “Birinci ders sekiz buçukta mı başlar?”
The first lesson DOESN’T start at half past nine? “Birinci ders dokuz buçukta başlamaz”
(+) Mehmet speakS English. (+) He speakS English.
(-) DOES Mehmet speak English? (-) DOES he speak English?
(?) Mehmet DOESn’t speak English. (?) He DOESn’t speak English.
How many times a week? Haftada kaç kere
How many times a year? Yılda kaç kere
How many times a day? Günde kaç kere
How many times a month? Ayda kaç kere
How many times a month do you go to the cinema?
“Ayda kaç kez sinemaya gidersiniz?”
How many times a day do you BRUSH your teeth?
“Günde kaç kez dişlerinizi fırçalarsınız?”
How many times a week do you have a bath?
“Haftada kaç kez banyo yaparsınız?”
Once : bir kere
Twice : iki kere
Three timeS : üç kere
Four timeS : dört kere
Once a day : günde bir kere
Twice a week : haftada iki kez
Three times a month : ayda üç kez
How many times a month do you go to the cinema?
I go to the cinema ONCE A MONTH. “Ayda bir kez sinemaya giderim.”
How many times a day do you brush your teeth?
I brush my teeth twice a day. “Günde iki kez dişlerimi fırçalarım.”
Like : sevmek
DISlike : sevmemek
Dislike = DON’T like
What SUBJECTs : hangi dersler, hangi konular
What lessonS : hangi dersler
The person in the Picture : resimdeki adam
What do you think about Ahmet? “Ahmet hakkında ne düşünüyorsunuz?”
HIM “Onun hakkında ne düşünüyorsunuz?”
Tell (v) : söyle
Tell US : BİZE söyle
Can you tell us? Bize söyleyebilir misin?
After : sonra
Before : önce
After midnight : gece yarısından sonra
Take : almak, götürmek
I take my dog for A WALK. “köpeğimi yürüyüşe götürürüm.”
Leave FOR work : iş için ayrılmak, işe gitmek
Each : her
Each day : her gün
Live programmes : canlı programlar
Live music : canlı müzik
What kind of filmS : Ne tür filmLER
What kind of music : Ne tür müzik
What kind of bookS : ne tür kitapLAR
BE INTERESTED IN : ilgilenmek, merakı olmak
I am interested in English. “İngilizceye merağım var.”
She is interested in music. “Müzikle ilgileniyor.”
They are interested in computers. “Bilgisayarlara meraklılar.”
I love you. “Seni seviyorum.”
THAT I love you. “seni sevdiğimi”
Everybody knowS THAT I love you. “Seni sevdiğimi herkes biliyor.”
He is right. “O haklıdır.”
THAT he is right. “Haklı olduğunu”
I belive THAT he is right. “Haklı olduğuna inanıyorum.”
Virtual : sanal
Real : gerçek
Traditional : geleneksel
Up to date : modern, çağdaş
Contemporary : modern, çağdaş
Quick : çabuk, hızlı
QuickLY : çabucak, çabuk bir şekilde
Be quick : Çabuk ol, acele et = hurry up
Walk quickLY : HIZLI yürü
Wooden : tahtadan, ahşap
Detached : ayrı, müstakil, tek başına
A japanese house : bir Japon evi
A traditional japanese house: geleneksel bir Japon evi
A wooden house : ahşap bir ev
A detached house : müstakil bir ev
West : batı
Western : batılı, batı tarzı, batıya ait
Decorate (v) : dekore etmek, DONATMAK
BE + VERB 3 = EDİLGEN YAPI, PASİF YAPI
“Verb 3: fiilin üçüncü hali, love1, loved2, loved3- run1, rAn2, rUn3 vs”
LOVE : sevmek
Be loveD : sevilmek
(be= am, is, are …)
Kick (v) : tekme atmak, tepmek J
Be kickED : tekme yemek, tepilmek
Pay (v) : ödemek, parasını vermek
Be PAID : ödenmek, paranın alınması
I love : Severim, ben severim.
I am loved. Sevilirim, ben sevilirim.
He kickS. O tekme atar. Teper.
He is kickED: O tekme yer. Tepilir.
They pay: Onlar paraları öder, onlar parayı verir
They are PAID: Onlara paraları ödenir, onlara paraları verilir
ON special ocasions: özel durumlarda
IN daily life : günlük yaşamda
Kind : tür, çeşit
Type : çeşit, cins
Types of films : film çeşitleri
Define (v) : tanımlamak, anlatmak, açıklamak
Definition (n) : tanım, tarif, izah
-ED li sıfatlar, -ING li sıfatlar
Boring: sıkıcı The film is boring. “Film sıkıcı.”
Bored: sıkılmış I am bored. “Sıkıldım.”
Interesting: ilginç, ilgi çekici The book is interesting. “Film ilginç.”
Interested: meraklı, ilgili I am interested. “İlgilendim, meraklandım, ilgi duydum.”
Frightening: korkutucu The film is frightening. “Film korkutucu.”
frightenED: korkmuş I am frightened. “Korktum.”
A boring man: sıkıcı bir adam
A bored man: sıkılmış bir adam
Alien : uzaylı,yabancı
Stranger : yabancı
Foreigner : yabancı, ecnebi
English is a foreign language. “İngilizce yabancı bir dildir.”
Turkish is our NATIVE language. “Türkçe bizim ANA, yerli dilimizdir.”
Turkish is our MOTHER language. “Türkçe bizim ANA dilimizdir.”
Foreign x native, mother
How do you feel? Nasıl hissedersiniz? Ne hissedersiniz?
What do you think? Ne düşünüyorsunuz?
How do you feel = what do you think?
Like = enjoy “sevmek, beğenmek, hoşlanmak”
Don’t like = DISlike
Love x hate “nefret etmek”
What do you think OF HORROR FILMS? “Korku filmleri hakkında ne düşünüyorsun”
THEM
I think : bence, bana göre,
I think they are interesting. Bence onlar ilginç.
Delicious : lezzetli
Mouth watering : ağız sulandıran
I can see Ali and Veli. I can see them.
I want. İsterim, istiyorum
I want to play. Oynamak isterim, istiyorum.
I want to read. Okumak istiyorum.
I want to write. Yazmak istiyorum.
I THINK they want to come. Sanırım gelmek istiyorlar.
I THINK they want to sit. Sanırım oturmak istiyorlar.
I don’t like Julia Roberts. I don’t like HER. “onu – bayan”
I don’t like Berk. I don’t like HIM. “onu – bay”
Crazy : deli, çatlak, çılgın
Be crazy about : birisini aşırı sevmek
I am crazy about Brooke Shields.
I am a student.
Ali is a student, TOO. “Ali DE bir öğrencidir.”
I have got a car.
Ali has got a car, TOO. “Ali DE bir arabaya sahiptir.”
I like English.
Ali likeS English, TOO. “Ali DE İngilizceyi sever.”
I can run fast.
Ali can run fast, TOO. “Ali DE hızlı koşar.”
AT work : işte
ON the way : yolda
On the net : nette
Busy : boş değil, meşgul
Free : boş, özgür
My favourite footballer: sevdiğim futbolcu
Easy kolay x difficult, zor
A typical day: tipik, sıradan, rutin bir gün
Typical= routine
Tiring: yorucu My weekdays are tiring. “hafta içi günlerim yorucu”
Tired: yorgun I am tired. “Yorgunum.”
Put on: giyinmek = get dressed x put OFF “giysi çıkırmak”
A glass of orange juice : bir bardak portakal suyu
A bar of chocolate : bir kalıp çikolata
A bunch of flowers : bir demet çiçek
Drive TO the club : arabayla kulübe gitmek
Food : yiyecek
Kinds of food : yiyecek türleri
Different kinds of food : farklı yiyecek türleri
Cuisine (n) : mutfak, yemek pişirme stili
Turkish cuisine : Türk mutfağı
For lunch : öğle yemeği için
Coach (n): : antrenör,
Coach = trainer
Eegitimim sitesinden daha fazla şey keşfedin
Subscribe to get the latest posts sent to your email.